Bakandan futbolda mafya itirafı
Abone olFutbolda mafyanın parmağı var mı yok mu?. Yıllardan beridir tartışılan bu konu, Bakan Şahin'in açıklamalarıyla yeni bir boyut kazandı. Şahin'e göre, çeteler kol geziyor...
NEDEN? Mehmet Ali Şahin
Futbol, Türkiye'nin belki de en karanlık noktasını
oluşturuyor. Futbolun, Türkiye'nin bütün büyük sorunları içinde
öylesine garip ve dokunulmaz bir özgürlüğü var ki, her türlü
karanlık ilişki bu özgürlüğün içinde kurulabiliyor. Mafyanın futbol
dünyasındaki ilişkileri neredeyse açıkça, isim isim bilinmesine
rağmen kimse bir tedbir almıyor. Futbol-mafya ilişkisi hemen hemen
meşrulaşmış durumda. Bir suç örgütünün lideri olmaktan yargılanan
bir sanıkla yaptığı telefon konuşmaları gazetelerde yayımlanan
biri, hiçbir itirazla karşılaşmadan Milli Takımlar Sorumlusu
oluyor. Futbol Federasyonu, bu ilişkiyi normal karşılarken,
devletin hiçbir birimi de bu konuda bir uyarıda bulunmuyor. Bütün
bu görüntüler, futbol dünyasındaki saldırılar, yaralamalar,
futbolun Susurlukvari bir yapılanmanın içine girdiğini ya da girmek
üzere olduğunu gösteriyor. Biz de AKP hükümetinin Başbakan
Yardımcısı ve Spordan Sorumlu Bakanı Mehmet Ali Şahin'le bu
konuları, mafya-futbol ilişkisini, futboldaki Susurluk'u, karanlık
ilişkileri önlemek için neler yapılması gerektiğini ve neler
yapıldığını konuştuk.
İstanbul'da İsviçre ile yapılan milli maçtan önce olaylar
olabileceğine dair siz hiç bir uyarı almadınız mı?
Ben, 12 Kasım'da Bern'de yapılan İsviçre- Türkiye maçını
izlemiştim. İstiklal marşımız söylenirken İsviçre tribünlerinden
ciddi bir ıslıklı protesto gelmişti. Bunun, kafilemiz üzerinde çok
olumsuz bir etki yaptığını orada tespit etmiştik. 2-0'lık
mağlubiyet için maçtan sonra 'Geçmiş olsun' dediğimizde, Futbol
Federasyonu'nun bazı yönetim kurulu üyelerinin bana, 'Bunun bir de
İstanbul'u var. Orada gösteririz' gibi sözleri oldu. Ben de onlara,
'Bir yanlış bir yanlışla düzeltilmez. İstanbul'da çok temiz bir maç
yapılmalı. Bizim beklentimiz budur. Orada hiçbir olumsuzluk
istemiyorum' dedim.
İstanbul'daki maçta olayların çıkacağı konusunda demek ki önceden
uyarıldınız.
Ben, olayların çıkacağı izlenimini edindim. Zaten uçakta da bazı
Federasyon yetkililerini, 'Önlemler almalısınız. İstanbul'daki
maçta olumsuzluk istemiyorum' diye uyardım. Maçtan bir gün önce
bizim partinin Meclis'te grup toplantısı vardı. Oradaki konuşmamda
da, 'Bu tür olaylar bizim imajımızı çok olumsuz etkiliyor' diyerek
uyarıda bulundum. Çünkü İsviçre kafilesi gelmişti. Bazı seyirciler,
havaalanında ta uçağın körüklerine kadar gitmiş ve protestoda
bulunmuştu. Hatta İsviçrelilerin otobüslerine yumurta atmıştı.
Bu olayları gördükten sonra neden maçın yapılmasını beklemeden
müdahale etmediniz?
Federasyon'a hiçbir olay olmasını istemediğimi sürekli söyledim.
Hatta kendilerini olaylı karşılamadan sonra telefonla tekrar
aradım. Tedbir alınmasını istedim, 'Bunlar bize hiç yakışmadı'
dedim. Onlar da bana, 'Havaalanında Emniyet'in tedbir alması
gerekiyordu, taraftar görüntüsündeki bu kişileri oraya Federasyon
götürmedi' dediler. Havaalanında güvenlik konusunda da bir sorun
yaşandığını sanıyorum ben. Zaten Başbakanlık Teftiş Kurulu'na,
olayın bu yönüyle de incelemesi talimatını verdim. Ben ayrıca
maçtan önce İstanbul Valisi'ni de aradım. 'Tatsız olaylar olabilir,
her türlü tedbiri alın, Emniyet Müdürü'yle de görüşün' dedim. 'Her
türlü tedbiri alıyoruz, zaten bunun için aramızda toplandık'
dediler.
Maçtan sonra, milli takımla ilgisi olmayan insanların görevli diye
stada sokulduğu ortaya çıktı. Siz, o tür tuhaf görevliler olduğu
konusunda bilgi sahibi değil miydiniz?
Değildim. İki kişinin isminden sıkça bahsedildi. Televizyonlardaki
programlara maçtan sonra telefonla katıldılar ve 'Biz daha önce de
bu tür görevler üstlenmiştik' dediler. Biraz küstahça konuştular.
Bakın... Futbol Federasyonu özerk bir federasyondur. Benim yasa
gereği federasyon üzerinde sadece gözetim ve denetim hakkım var.
Yani Federasyon'daki suiistimal ve yolsuzluk iddialarının üzerine
Başbakanlık Teftiş Kurulu kanalıyla gitme imkânım var sadece.
Nitekim bu iki kişi de dahil bütün iddiaları incelemesi için
Başbakanlık Teftiş Kurulu'na görev verildi. Bu iki kişi kimdir,
Futbol Federasyonu'yla ilgisi nedir, kim onlara ne görev vermiş
bütün bunları araştıracak şimdi kurul.
Futbol Federasyonu'nun milli takım sorumlusu Davut Dişli'nin, o
insanları görevli olarak koridorlara soktuğu anlaşıldı. Davut
Dişli'yi tanıyor munusuz?
Tanıyorum. Futbol Federasyonu'nun yönetim kurulu üyesidir.
Dişli'yi kim görevlendirdi?
Futbol Federasyonu mali ve idari özerkliğe sahip. Federasyon
yönetim kurulu görevlendirmeleri kendi yapar. Üyelerden kimi sözcü,
kimi milli takımlardan sorumlu kişi olur. Federasyon'un hiçbir
işlemi benim onayıma gelmez. Bir yanlışlık ve yasalara aykırılık
gördüğümde benim gözetim ve denetim yetkim var ancak. Şimdi
Başbakanlık Teftiş Kurulu yaptığı inceleme sonunda Futbol
Federasyonu yönetimini hatalı bulursa, benim Federasyon'u
olağanüstü genel kurula götürmeye ve genel kurulda seçim yaptırmaya
hakkım var. Ama genel kurul aynı kişileri tekrar yönetime seçebilir
tabii.
Davut Dişli, Futbol Federasyonu'nun herhangi bir yönetim kurulu
üyesi değil. Dişli, Federasyon'un milli takımlardan sorumlu
yöneticisi. Yani kendisine en önemli görev verilmiş biri. Davut
Dişli'nin şu anda organize suç örgütü lideri olmaktan sanık biriyle
yaptığı konuşmalar, daha önceden Milliyet gazetesinde
yayımlanmıştı. Siz Dişli'nin bu ilişkilerini ve gazetede yayımlanan
konuşmalarını bilmiyor muydunuz?
Doğrusu, bu son milli maçtan sonra Dişli'nin biriyle yapmış olduğu
konuşmanın dökümü önüme geldi. Demek ki daha önce yoğun işler
arasında Milliyet'in o nüshasını okumamışım.
Dişli'yle ilgili herhangi bir istihbarat raporu önünüze gelmedi
mi?
Bana gelmedi. Milli İstihbarat'tan bana ve bakanlığıma böyle bir
yazı gelmedi. Ancak gazetede çıkan yazıyı basın danışmanım bana
getirdi. Hatta şu anda çantamda o haber. Onu muhafaza ediyorum.
İstihbarat raporları bana gelmez. MİT doğrudan Başbakanlığa bağlı
olduğu için o raporlar Başbakan'a gider. Şunu söyleyeyim... Futbol
Federasyonu seçimleri bir buçuk yıl önce yapıldı. Kimlerin yönetime
aday olabileceği yasada bellidir ve o kriterlere uygun olan herkes
aday olabilir ve seçilebilir. Ben, aykırı bir davranış tespit
ettiğimde işlem yaptırabilirim. Nitekim konuyu Başbakanlık Teftiş
Kurulu'na incelettiriyorum. Onun dosyası gelecek benim önüme.
Sizce milli takım sorumlusunun böyle ilişkileri olması normal
mi?
Tabii normal değildir. Futbola 'şike' işlerini karıştıran, haksız
menfaat temin etmek için uğraşan bazı çevrelerin olduğu kamuoyunda
çokça tartışılıyor. Bunlardan biri, ki sizin demin söylediğiniz
telefon konuşmasının muhatabıdır, o kişinin şu anda cezaevinde
olması lazım. O şahsın, daha önce de bir başka maçın sonucunu
etkilemek için başkalarıyla yapmış olduğu birtakım telefon
konuşmaları kamuoyuna yansımıştı. Futbola müdahale ederek haksız
kazanç elde etmek isteyen insanların varlığını inkâr edemeyiz.
Futbol sektörü haksız menfaat sağlamak isteyen insanların dikkatini
çekmeye başladı son yıllarda.
Futbolla ilgili çok tehlikeli, çok karanlık olaylardan söz ediliyor
son yıllarda. Hatta bu ilişkilerin telefon görüşmeleri zaman zaman
yayımlanıyor, trilyonların döndüğü söyleniyor, bazı olaylar
soruşturuluyor, mahkemelerde davalar açılıyor ama hiçbir sonuç
çıkmıyor. Bahis, şike, mafyayla ilişki iddiaları sürüyor. Bunlar
niye önlenemiyor?
Niye önlenemiyor? Ben size bir şey söyleyeyim mi? Çünkü Türk Ceza
Kanunu'nda bunun karşılığı yok. Yani 'şike suçu' diye bir suç
yok.
Yeni Ceza Kanunu'nu sizin hükümetiniz yaptı. Yeni kanuna bu suçu
niye koymadınız?
Yeni Ceza Kanunu son olarak ele alındığında ben hemen Meclis Adalet
Komisyonu'na bir yazı yazdım ve şike suçunun Ceza Kanunu'nda yer
almasını istedim. Komisyon ve Adalet Bakanlığı yetkilileri bir
değerlendirme yapmışlar, Ceza Kanunu'nda böyle bir suç tipinin
olmasında o aşamada yarar görmemişler. Bana şifahi olarak verilen
bilgi bu. 'Batı ceza yasalarına baktık, Batı'da da böyle bir şey
yok' demişler. Doğrusu ben olabileceği kanaatindeyim. O nedenle
olayın üstüne ısrarla gideceğim. Gençlik ve Spor Bakanlığı Genel
Müdürlüğü'yle yeni toplantı yaptım. Şike suçunu TCK'ya ekleyen bir
teklif hazırladı arkadaşlar. Bunu hemen Adalet Bakanlığı'na yeniden
göndereceğim. Şike gibi suçların mutlaka caydırıcı ağır cezaları
olmalı.
Bu federasyon, futboldaki kirliliği yani mafyayı temizlemek
amacıyla görev başına gelmişti ama tam aksine mafya bağlantısı
neredeyse meşru bir hale getirildi. Bu federasyon şimdiki Davut
Dişli olaylarına nasıl izin verdi? Ve siz nasıl izin verdiniz?
Ne federasyon başkanını, ne yönetim kurulu üyelerini, ne Merkez
Hakem Kurulu'nu, ne de Tahkim Kurulu'nu ben seçiyorum. Bunları
Futbol Federasyonu Genel Kurulu'nun 215 delegesi seçiyor. Ben ne
kimseyi önerebilirim, ne de seçtirebilirim.
Bugün gelinen noktada yetkiniz var ama... Mafya-futbol ilişkisi
artık neredeyse resmileşti. Futbol dünyasından mafyayı temizlemek
için bir projeniz var mı?
Evet var. Kamuoyuna yansıyan telefon görüşmeleri belki on işten
sadece biridir. Bu olayların üstüne gidilmesi konusu bizim
gündemimizde. Ben şimdiki noktada Teftiş Kurulu'nu görevlendirme
yetkimi kullanabilirim. Nitekim kullandım da. Ama denetimin daha
etkili olması için Futbol Federasyonu içinde sürekli görev yapacak
ve futboldaki mafya bağlantılarının üstüne gidecek bir birimin
kurulmasına ve bu birime, 'yargıçlara, savcılara ve emniyete'
tanınan gizli telefon dinleme gibi delil toplama yetkilerinin
tanınmasına ihtiyaç var. Çünkü yargıcın karar verebilmesi için
önüne gelen dosyanın delillendirilmiş olması gerekir. Daha önce
düşünülmemiş bunlar.
Peki, Davut Dişli'nin görevlendirilmiş olmasının size kadar uzanan
eleştiriler ve şaibeler zinciri yarattığını fark etmediniz mi?
Ben Davut Dişli'nin milli takımlardan sorumlu olduğunu Bern'deki
İsviçre-Türkiye maçında öğrendim. Görevlendirmeleri ben
yapmıyorum.
Ama İstanbul'daki maçta, falan örgütle ilişkisi olduğu iddia edilen
iki kişinin görevlendirilmiş olması olayının üstüne benim gitmem
gerekiyordu ve gittim. Şimdi raporu bekliyorum.
Davut Dişli'yi Başbakan Erdoğan tanıyor mu?
Herhalde tanır, bilemiyorum. Yani konuşup konuşmadıklarını.
Dişli Başbakan Erdoğan'la hiç görüştü mü?
Dişli Başbakan'la konuştu mu bilmiyorum. Ondan bir malumatım
yok.
Başbakan, Dişli ile ilgili olarak size hiç talimat verdi mi?
Hayır, hayır, hayır. Başbakan Federasyon yöneticilerinin çoğunu
tanımaz. Levent Bıçakcı'yı ve öteden beri aile dostu olan Hasan
Doğan'ı tanır.
Dişli'yi Başbakan'ın koruduğuna dair söylentileri duydunuz mu?
Duymadım ancak sayın Başbakan kim gelmiş, kime görev verilmiş gibi
işlerle uğraşmıyor. O, Türkiye'de işlerin iyi gitmesini istiyor
sadece. Bu son olaylara çok üzüldüğünü biliyorum.
Bu ülkede, bazı kulüp yöneticilerini eleştirdiklerinde insanların
başlarına belalar geldi. Çok sayıda spor yorumcusu ya kurşunlandı
ya da dövdürüldü. Hıncal Uluç, Engin Verel, Abdullah Çevrim,
Feridun Nidelioğlu, Kazım Kanat, Osman Tanburacı, Fatih Altaylı...
En son da Ahmet Çakar kurşunlandı. Bu saldırılar hakkında ne
yaptınız?
Bunların üstüne Emniyet teşkilatımızın çok ciddi gitmesi gerekir.
Ben İçişleri Bakanımızla görüşerek, bu olayların üzerine ciddiyetle
gidilmesini rica ediyorum. Kendisi bu konularda çok duyarlıdır.
'Emniyet teşkilatına gerekli direktifleri verdim, bunların üzerine
ısrarla gidilecek' diyor.
Peki neden futbolla ilgili o kadar çok olay olurken, şike
dosyaları, bahis yolsuzlukları, mafya bağlantıları, kurşunlanmalar,
dövülmeler gazetelerde yazılırken, olaya müdahale etmediniz?
Ben, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nu, bu söylediklerinizi araştırması
için bakanlığım süresince, Haluk Ulusoy dönemi de dahil beş kez
görevlendirdim. Hiçbir şey çıkmadı. Birtakım insanlar bazı şeyler
söylüyorlar. Müfettişin karşısına oturunca inkâr ediyorlar.
Müfettiş raporları geliyor, raporlarda 'Şu şu iddialarda
bulunulmuştur ama iddiada bulunanlar ve onların verdikleri isimler,
olayı teyit edici bilgi vermemişlerdir' deniyor. Yoksa biz bakanlık
olarak iddialar karşısında hemen harekete geçip müfettiş
görevlendiriyoruz.
Siz temiz Türkiye vaadiyle iktidara geldiniz. Futbol temiz mi?
Herhalde birtakım kokular var ki, siz futbolla ilgili mülakatı
benimle yapmak durumunda kaldınız ve deminden beri bu konuyu
konuşuyoruz.
Neden futboldaki mafyaya göz yumuluyor?
Meclis şike için araştırma komisyonu kurdu. Dört-beş ay çalıştı,
birçok kişiyi dinledi ama ortaya bir şey çıkmadı. Ben, 'futbolda
mafyaya göz yumuluyor' cümlesine iştirak etmiyorum.
Mafyayla bağlantılar bitmediğine, bu ilişkiler önlenemediğine ve
herkesin bildiği olayların araştırılmasından hiçbir şey çıkmadığına
göre, durumu açıklayabilecek en hafif kelime 'göz yumma' olmuyor mu
sizce?
Bu konuda iki yasal boşluk var. Ben bu boşlukları hissettim,
doldurmak için hareket ediyorum. Bakın... Bir müşterek bahis
olayına şaibe karıştığı iddiasısıyla ilgili olarak Futbol
Federasyonu 'A' ilinin savcısına başvuruda bulunuyor. Savcı, 'Böyle
bir suç yok. Ben bir şey yapamam' diyor. Oldu bu.
Susurluk benzeri bir örgütlenmenin futbol dünyası içinde bulunma
ihtimali var mı?
Bu tür gayretler var. Ciddi para dönüyor burada. Pay almak isteyen
kötü niyetli kişiler, mafyavari örgütlenenler buraya nüfuz etmeye
çalışıyor. Futbolun gerçek aktörleri duyarlı olmalılar, yoksa
bindikleri dalı keserler. Oradan ekmek yiyen insanlar bir gün
bakarlar ki, ekmekleri ellerinden gitmiş.
Bu ilişkilerden bir gün bakan olarak sizin de sorumlu
tutulabileceğinizi hiç düşündünüz mü?
Başkasının beni sorumlu tutmasına gerek yok. Ben kendimi sorumlu
tutuyorum. Boşlukları tamamlama so- rumluluğunu hissediyorum..
NEŞE DÜZEL / RADİKAL