Bakan Fatih Dönmez duyurdu: Sondaj aramalarımızdan olumlu haberler geliyor!
Abone olEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez doğalgaz arama çalışmalarıyla ilgili "Komşu sahalarda arama faaliyetlerimiz devam ediyor. Olumlu haberler geliyor. Konu değerlendirmeler bittikten sonra da olumlu bir keşif yakalarsak da sizlerle paylaşmış olacağız"
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu (EPDK), Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK), Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA), Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü (MAPEG), Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma
Kurumu’nun (TENMAK), 2021 yılı kesin hesap kanun teklifi, 2023 yılı
bütçe kanun teklifi ve Sayıştay raporlarının görüşüldüğü Türkiye
Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonunda
milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Bakan Dönmez burada
yaptığı konuşmasında, enerjide arz güvenliği konusunu ele alarak,
“Dünya son derece kritik bir dönemden geçiyor. Pandeminin arkasında
başlayan toparlanma süreci henüz tamamlanmamış iken Rusya ve
Ukrayna arasındaki savaşın karşılıklı ambargolarla devam etmesiyle
ciddi fiyat yükselmeleriyle karşı karşıya kaldı dünya. Şu anda
parasıyla bile alınamayacak bir üründen bahsediyoruz” dedi.
"Dünyanın birçok ülkesine tahıllarının ulaşmasına aracılık ettik"
Petrol ve doğal gazın stratejik emtialar olduğuna vurgu yapan
Bakan Dönmez, “Dünyanın en büyük rezervine sahip olabilirsiniz ama
sattırmazlar. Pazara erişemezsiniz. Bazen de dünyanın en zengini
olabilirsiniz ama o ürünlere erişemeyebilirsiniz. Böyle bir durumda
Türkiye, akıllı dış politikayla bu sorunların büyük bir kısmını
yaşamadan atlatıyor. Gıda krizi gündeme gelmişti. Gıdada tahıl
koridorunu açmak suretiyle hem kendi risklerimizi minimize ettik
hem de dünyanın birçok ülkesine tahıllarının ulaşmasına da aracılık
ettik” diye konuştu.
Türkiye’ye komşu ülkelerin, Türkiye’den doğal gaz ve elektrik
talebinde bulunduğunu söyleyen Bakan Dönmez, “Avrupa, Rus gazına ve
petrolüne bağımlılığı azaltmak adına ciddi tedbirler aldı. Bu yıl
bu rakam 50 milyar metreküpün altında gerçekleşecek. Bu açığı
kapatmak için de en esnek çözüm olan LNG (sıvılaştırılmış doğal
gazın) peşine düştü. Portföyümüzde yüzde 20’ler mertebesinde LNG
alıyoruz. Fakat ekonominin toparlanmasına paralel olarak artan gaz
talebini karşılayabilmek için boru hatlarının kapasitesi belli
fiziki kapasitesi orada artışlar sınırlı. Ama LNG terminallerimiz
sayesinde bir esnekliğimiz vardı doğal olarak enerji kaynaklarına
biz de yönelmiş olduk” ifadelerini kullandı.
“Her şey dahil Avrupa’nın en ucuz doğal gaz kullanan ülkesi
durumdayız”
Doğal gaz fiyatlarında hacmi en büyük olan piyasanın Title Transfer
Facility (TTF) olduğunu hatırlatan Dönmez, "TTF’de fiyatlar 120
dolarlardan ağustos ayında 3 bin 300’ü aşan dolarlara yükseldi. Ama
bir miktar gevşeme var. Biz buna rağmen gerek geçtiğimiz yıl ve bu
yıl aldığımız tedbirlerle vatandaşımıza en az oranda aktaran
ülkelerden birisiyiz. Birçok Avrupa ülkesi sübvansiyon yapmaya
çalışıyor. Ama ciddi faturalar karşısına çıkıyor. Ekim ayı
itibariyle Avrupa’da başkentlerdeki kullanılan doğal gazın hane
halkı fiyatlarını sizlerle paylaşmak isterim. Hollanda'da bin
metreküp gaza 81 lira 25 kuruş ödeniyor. İtalya 58 lira 24 kuruş.
Almanya 41 lira 42 kuruş. Komşumuz Bulgaristan 31 lira 53 kuruş.
Biz Avrupa’da AB üyesi olmayanları da dikkate aldığımızda 5 lira 72
kuruş ile her şey dahil Avrupa’nın en ucuz doğal gaz kullanan
ülkesi durumdayız" dedi.
“Asgari ücretli bir vatandaşımız 100 metreküp bir doğal gaz için yüzde 8,8’ini ödüyor”
Dönmez, elektrik ve doğal gazda hükümet açısından yapılan alım gücü
kıyaslamalarının gerçeği yansıtmadığı iddialarına
ilişkin, “Örneğin elektrikte her ülkenin asgari ücretini
dikkate alarak -brüt asgari ücreti- ele alalım. Bakın bizden daha
düşük olanlar da var. Onları da söyleyeceğim. Lüksemburg’da
hakikaten asgari ücretin yüzde 2’sini ödüyor elektrikte. Türkiye
yüzde 5,4’ünü ödüyor. Polonya yüzde 5.8’i, Almanya 7.2’i. Yani biz
burada 24 ülke içerisinde de 10’uncuyuz. Doğal gazda da konutlarda
aylık 100 metreküpü baz aldığımızda bizden ucuz Macaristan,
Slovakya, Lüksemburg var. Yüzde 5 - 8.7. Türkiye 8,8’ini ödüyor.
Asgari ücretli bir vatandaşımız 100 metreküp bir doğal gaz için
yüzde 8,8’ini öderken Romanya yüzde 13’ünü Almanya yüzde 13.1’ini
Bulgaristan'da ise yüzde 49,9’unu doğal gaza ayırıyor. Bu da
gösteriyor ki ülkemiz hem sübvansiyonlarla destek olmuş hem de
asgari ücreti enflasyonu üzerinde artışla alım gücünü yükseltmiş.”
diye konuştu.
“Toplam 48 milyon sayaçtan 209 bininin elektriği kesik, 19 milyon doğal gaz abonesinden de 86 bin 504’ünün gazı kesik”
Yılda 3 milyon kişinin elektriğinin kesik olduğu iddialarını ele
alan Bakan Dönmez, “Bu şu demek: Her 10 kişiden birinin elektriği
kesik. Düşünün 10 haneli bir apartmanda oturuyorsanız bir tane
vatandaşın elektriği kesik. Böyle bir durum yok. En son güncel
veriyi söyleyeyim. Ağustos’ta Türkiye genelinde elektriği kesik
olan abone sayısı -hanehalkı ve ticarethane dahil- 209 bin 174’tü.
Peki ne kadar sayaç var? 48 milyon sayacımız var. Bu oran binde
dört. Doğal gazda da yine aynı tarihte 86 bin 504 abonenin gazı
kesilmiş borçtan dolayı. Toplam 19,1 milyon doğal gaz abonesine
oranladığımızda buradaki rakam da binde beş. 209 bini ve 86 bini ne
ile kıyasladığınıza göre bunun şiddetini belirlemek lazım. Her bin
kişiden dördünde ya da beşinde borcundan dolayı kesilme var. Onu da
şöyle izah edeyim: Kesinti uygulanan abonelerin üçte ikisinin
elektriği aynı gün içerisinde açılıyor. Belli ki vatandaş unutmuş.
Yatıramamış ya da otomatik ödeme noktasında bir sorun yaşanmış.
Yine beşte dördünün de elektriği bir hafta içinde bağlanıyor.
Elektriği kesik olma süresi de son derece sınırlı” dedi.
“CHP il ve ilçe başkanının ziyaretten önce elektriği kesilen bir aboneye götürmek bence organizasyonu yapan arkadaşların genel başkanlarına (Kemal Kılıçdaroğlu’na) saygısızlığıdır”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ziyaret ettiği ailelerden birisi olan Ankara'nın Mamak ilçesinde yaşayan İbrahim Öztürk, Kılıçdaroğlu'nun ziyareti öncesi CHP il ve ilçe başkanının evine gelerek incelemelerde bulunduğunu, elektriği kesik olmadığı halde vaatlerle elektriğinin kesik olduğunun söylettirildiğini ifade etmişti. Bakan Dönmez, söz konusu olaya atıf yaparak, “Bir dönem de elektriği kesik vatandaşların evlerini ziyaret etmek suretiyle kamuoyuna yanlış yansıtılmaya çalışıldı. Bunu da ifade etmekte fayda var: Elektriği kesik olmayan, ziyaretten önce elektriği kesilen bir aboneye götürmek bence organizasyonu yapan arkadaşların genel başkanlarına (Kemal Kılıçdaroğlu’na) saygısızlığı bir kere” dedi. Enerji verimliliği konusuna özel önem verdiklerini vurgulayan Bakan Dönmez, “Enerji verimliliği özellikle bizim gibi enerjide dışa bağımlı ülkelerde son derece kritik ve önemli. Bununla ilgili olarak sanayi kuruluşlarımız, tarım sektörümüz, en son vatandaşlarımızın hanelerine varıncaya kadar birçok kampanya başlattık. Ziraat Bankamız sağ olsun, ‘Ben 50 bin liraya kadar aylık 0,99 faiz oranı ile 60 ay vadeli kredi vereceğim’ dedi. Bu kapsamda, evlerde yalıtım için yapılan yatırım 5 yıl içinde kendini ödüyor. Tasarruf miktarı da yüzde 35 ile 45 arasında değişiyor” diye konuştu.
“Eğer herkes binasını yalıtmış olsa yüzde 25-30 daha az (doğal gaz) tüketmiş olacağız”
Türkiye’de ortalama bir hanenin bin 50 metreküp doğal gaz
tükettiğini belirten Bakan Dönmez, “Türkiye’de bulunan binaların
yaklaşık yarısı yalıtımsız. Bir hesap yaptık. Eğer herkes binasını
yalıtmış olsa yüzde 25-30 daha az tüketmiş olacağız. Bizim doğal
gaz tüketimimizin yüzde 25-30’luk kısmı hanelerimizde tüketiliyor.
Yıllık 20 milyar metreküp eder. Yüzde 25 tasarruf etsek 5 milyar
metreküp eder. Bugünkü piyasa değerleri ile en az 6 milyar dolar
cebimizde kalacak, paramız yurt dışına gitmemiş olacak. Herkesi
duyarlı olmaya davet etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
"Onlar belirli bir noktaya getirmiş, biz almışız nereye
taşımışız?"
Türkiye’de yenilebilir kaynaklara önem verilmediği iddialarına
ilişkin Dönmez, “Biz bizden önceki dönemin rakamları ile
mukayese edeceğiz. Biz bizden öncekileri yok sayamayız. Onlar
belirli bir noktaya getirmiş, biz almışız nereye taşımışız?
Rüzgarda 2002’de 19 megavat vardı sadece. O günkü teknoloji ile bir
türbin aşağı yukarı 1 megavatın bir miktar altında -şu an mesela
bir türbin 4 megavat üretiyor- elektrik üretirdi. Bu hesapla 20
türbin eder. Rüzgarda bizim şu anda geldiğimiz rakam 11 bin 307
megavat oldu. 595 kat arttı. Hidroelektrik teknolojisi çok yeni bir
teknoloji değil ki. 12 bin 240 megavat kurulu gücümüz varmış.
Burada da 2,6 kat ila 31 bin 568 megavata çıkardık. Güneş hiç
yoktu- evet, belki teknoloji daha yeni yeni gelişiyordu- ama bugün
güneşte 9 bin 120 megavata ulaşmışız. Jeotermal ise 17 megavattı.
Bugün bin 686 megavata ulaştık. Bu rakamla kurulu güçte Avrupa’nın
en büyük jeotermal santralleri olarak birinci sıradayız. Dünyada
dördüncü sıradayız. Biyokütle -özellikle atıklardan elde edilmesi
konusu- 28 megavatlık olarak kurulu güç 20 yılda 2 bin 219 megavata
çıktı. Toplamda 12 bin 305 megavatlık yenilebilir kurulu gücümüzü 4
buçuk kat artışla 55 bin 901 megavata ulaştırdık.” dedi.
"Bu işe ilk defa ciddi olarak niyetlendik"
Türkiye’nin nükleer güç santrali hikayesinin 1950’lere kadar gittiğini aktaran Bakan Dönmez, “Birçok hükümet de bunu denemiş başaramamış. En son rahmetli Ecevit hükümeti de ihale açtı -ya cesaret edemedi ya da birtakım nedenlerle- ancak yapamadı. Bizim zamanımızda da 2010’da, bu işe ilk defa ciddi olarak niyetlendik ve meclisimizden geçen hükümetler arası anlaşma ile de yapıldı. Burada rakam konusu eleştiriye tutuluyor 12,35 cent olarak. Bugün serbest piyasada elektriğin fiyatı 20 cent. Yani bugün bile 12,35’in çok daha makul olduğunu görüyorsunuz” şeklinde konuştu.
"Bu konuda teknoloji geliştiren ülke sayısı çok fazla değil"
Bakan Dönmez, açıklamalarına “Japonya ile bir anlaşma yapmıştık hatırlarsanız, 2013 yılında. Japonya ve Fransa ortaklığı ile yapılacaktı. Onlar çalışmalarını tamamladılar. Fiyatlarını revize ettiler. Bizim Rusya’dan aldığımız fiyatın 2 katından daha fazlasına çıktı teklif ettikleri bedel. Biz hem fiyat açısından hem de termin (belirlenmiş zaman) planı açısından bu uygun değil diye yürümedik. Bizim batı teknolojisine bir ambargomuz yok. Tam tersine bu yola çıktığımızda tüm teknoloji geliştiren ülkelerle ve şirketlerle görüşüldü. Bu konuda teknoloji geliştiren ülke sayısı çok fazla değil. Nitekim şu anda Small and Medium Reactor (Küçük-Orta Reaktör) dediğimiz daha düşük kapasiteli nükleer santrallerle ilgili çalışmalar var. İngiltere’de, Amerika’da bazı çalışmalar var. Onlarla da görüşüyoruz. 100 megavatlık, 70 megavatlık, 300 megavatlık üretimler için. Çünkü dünya eğer karbonsuzluğa gidecekse yenilebilir ile belirli bir yere kadar gitmek zorunda. Onun dışında nükleerin sıfır karbon emisyonu olduğu için en ciddi tercih nedenleri arasında olacak. Nitekim Avrupa Birliği de geçtiğimiz aylarda, ‘Nükleer santralleri ben yeşil sınıfı olarak etiketlendiriyorum’ şeklinde bir karar aldı. Şu anda bu Avrupa’da başladı. Avrupa’da da Türkiye’de de dünyanın neresinde olursa olsun serbest koşulları ile hiçbir nükleer proje realize edilemiyor. İngiltere’de aynısı var. Şimdi Polonya yeni ihale yaptı. Bunların hepsine hükümetler belirli oranlarda belirli süreli alım garantisi vermezse bu projeler feasible (uygun) olmuyor.” diyerek devam etti.