“Adını Feriha Koydum” dizisi bitti, devamı “Emir’in Yolu” olarak
başladı… Ben ilk diziyi de izleyemedim. Ancak, bizde, tutan
dizilerde sakız gibi uzatma merakı olduğundan, bu dizi de
Emir’in yeni hayatı ile devam ettirmek isteniyor anlaşıldığı kadarı
ile…Bakalım aynı izlemeyi yakalayabilecek mi?
Dolayısı ile ilk bölümleri izlemek istedim, ama olmuyor nedense?
Çok az dizi takip etmeme rağmen, -çok abartma olduğu için
mi-izleyemiyorum bir türlü Emir’in Yolu’nu…. Örneğin bazı
abartmalarına rağmen Kuzey/Güney’i kaçırmamaya çalışıyorum. Orda
ayrı bir sıcaklık/terslik, oyunculuk, kardeşlerin zıtlığı/hırsı,
arkadaşlık, kıskançlık v.b. kurgular diziyi izleniyor kılıyor
benim için…
Gelelim bu diziye;
Emir ne oldu sana böyle; üst baş dökülüyor, acılar
içindesin, serseri mayın gibi sokaklarda dolaşıyorsun,
sevgilin Feriha’nın mezarı başından ayrılmıyorsun, yakınlarından
destek almıyor, konuşmuyor, Feriha’nın apartmanını seyrediyorsun
geçmişi anarak…
Çok agresifleştin, kendine de güveniyorsun; nerde bir
olay/yangın/kavga/tecavüz var dalıyorsun… Aptallığın gereği yok,
hem kendine hem başkasına zarar veriyor, serseri mayın gibi
dolaştığın için, önlem alınması mümkün olmayan kişi durumunda
oluyorsun…
Emir; sanki ölmek ve Feriha’ya kavuşmak ister gibisin...
Ama, o üzüntülü, depresyonlu insanlarda olması gereken
(alıştığımız)dağınıklık, iştahsızlık, halsizlik, sakal/bıyık, içki
şişeleri, sigara (Allah’tan) sende yok; iştahın, gücün
yerinde, kilo vereceğine kilo almışsın, saçların
tıraşlı (bakımlı).
Bak Emir;
Sene 2012…Böyle aşklar mazide kaldı, artık yaşanmıyor, izlemiyor
musun magazin sayfalarını!...Nice büyük aşklar! Bir haftada
bitiyor…Artık, aşk şarkıları bile yazılmıyor, saman alevi gibi
sönen, içeriksiz sözler şiir diye bestelenip ortaya sunuluyor…
Falanın hamileliği, filanın botoksu, falanın kaçamağı, filanın
varisleri gündemi işgal ediyor.
Bak Emir;
Sen Kerem ile Aslı’yı, Yusuf ile Züleyha’yı fazla
içselleştirdin galiba? Her şey zamanı ile geçerlidir. Ne
demiş Can Yücel; “dün geldi geçti yarın meçhuldür, o halde ömür
dediğin bir gündür, o da bugündür” Haydi etrafının desteğini al,
itme onları…İçki ve sigaraya kendini kaptırmadığına göre mantığın
hala yerinde demektir…
Belki biliyorsundur; Uzun zamandır birbirlerini
görmeyen Temel ile Dursun kahvede karşılaşmış. Dursun başlamış
anlatmaya:
- Ula Temel yaşlanduk. Ayaklarum, kollarum, başum, anlayacağun her
tarafum ağriyi. Bu yaşliluk ne kötü bir şeydur. E, sen
nasilsun?
Temel cevap vermiş:
- İyiyum iyiyum, anamdan doğduğum ilk günkü gibiyum. Başumda saçum
yok, ağzumda dişum yok. Altuma yapayirum haberum yok..
Gençliğin değerini bil, güçlüsün, kuvvetlisin…Yeter
artık, titre ve kendine gel…
Herkesin bir gün öbür dünyaya gideceğine inancın
varsa, nedir bu hareketler/davranışlar!...Tevekkül içinde ol…
Kendini sanata ve spora ver…Sana en yardımcı olacak
etmenler onlardır…Saz çal, kanun çal, klarnet çal, bateri çal,
yüz,boks yap, Cd çıkar, gece hayatına ak!…
Hadi Emir, üzme bizi!…