Doğu sınırımızda topraklarımızdan bir bölümünü içine
alan 2. İsrail devleti kurulmak amacıyla ABD merkezli
dış ablukanın tüm gücünü gösterdiği bir dönemde CHP ile MHP’ye
bakıyorum da…
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu elinde birtakım
belgelerle çıkıp ülkemizi dünyanın gözü önünde yargılayıp, Suriye
ve Irak benzeri işgal girişimine sözde neden bulmaya çalışan
ABD’nin elindeki ekmeğe yağ sürerken, MHP ülkücüsünden Genel
Başkanı Devlet Bahçeli’ye kadar Cumhurbaşkanımız ve AK Parti’nin
yanında göğsünü siper etmiş durumda.
Oy kullanmaya başladığım bu yana da önce DYP’ye,
ardından Özal’lı ANAP’a ve 2002 tarihinden itibaren de her seçimde
AK Parti’ye oyunu vermiş biri olarak, MHP’ye ne elim, ne gönlüm ne
de oyum gitti. Ancak savunduğu değerler benim de baş tacım. Olmazsa
olmazlarım. O yüzden MHP’li değilim ama milliyetçiyim.
Nasıl ki cumhuriyetçilik ve Atatürkçülük CHP’nin
tekelinde değil ise dini değerlerimiz de AK Parti’nin tekelinde
değil ise milliyetçilik, vatanseverlik ve bayrak aşkı da sadece
MHP’nin tekelinde değil.
Hatta yazılarımda sık sık ifade ederim. Bu ülkeye yol
yapan, okul yapan, mezrasına kadar su ve elektrik götüren,
ülkesinin insanı için dertlenen ve refah düzeyini yükselten,
ülkesinin tam bağımsızlığı için mücadele eden kim olursa olsun
benim gözümde o en milliyetçi, en ülkücü kişidir. O yüzden
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bana göre ülkücüdür ve milliyetçidir.
*******
******
******
İşte tam da böylesine sıkıntılı günlerden geçerken
Anıtkabir’den dünyaya öyle bir görüntülü mesaj verildi ki ABD’nin
Sarraf kozuyla Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak istediği bir anda
hepimize büyük bir moral kaynağı oldu.
Boyalı basında çok fazla yer almadı, çünkü işlerine
gelmedi. Tam 5 gün önce 140 bini bulan ülkücü gençler
Alparslan Türkeş’in Beştepe’deki mezarından Anıtkabir’e
yürüdü. Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı
Olcay Kılavuz’un organize ettiği 81 ilden gelen ülkücü gençler,
Anıtkabir’deki saygı duruşundan sonra sessizce dağıldılar.
Hafızalara kazınan o görüntü aslında basit bir yürüyüş ya da saygı
duruşu değil, ülkücülerin iç ve dış mihraklara karşı verdiği en
anlamlı mesajdı.
Bu toplu ve sessiz yürüyüş ile dediler ki:
“Biz bu ülkenin ve milletin bekçisiyiz. Bizi ezmeden
bu ülkeyi bölemezsiniz, bizi ezmeden bu ülkeden bayrağı
indiremezsiniz, bizi ezmeden bu ezanı dindiremezsiniz. Bu ülke
sahipsiz değil. Bugün 140 binle buradayız, yarın 500 binle, öbür
gün milyonlarca gençle karşınızdayız”
Binlerce ülkücü gencin sessiz yürüyüşü ve akın akın
Anıtkabir’e gidişi belli kesimde MHP’nin provokasyonu olarak
algılanmak istense de başarılı olamadılar. Çünkü böyle bir sokağa
taşma veya çıkma pozisyonu ortada yoktu.
******
*******
******
Devlet Bahçeli başkanlığındaki MHP ve ülkücü camia,
son yıllarda AK Parti iktidarına verdiği destekten dolayı hep
eleştiriliyor. Ancak onlar AK Parti’ye ya da Erdoğan’a destek
çıkmıyorlar. Onlar AK Parti’nin ya da bir başka gücün taşeronu ya
da supabı değil, hep sözlerinde ifade ettikleri ve eylemlerinde de
gösterdikleri gibi bu memleketin ve milletin emniyet supabını
üstlenmiş durumdalar.
Dertleri seçimlerde barajı geçmek ya da iktidar olmak
ise hiç değil. Tek dertleri ülkemizin istikbali ve istiklali için
mücadele etmek ve çok iyi görüyorlar ki şu anda mesele Erdoğan
değil, onun üzerinden bu ülkeyi bölüp, parçalamak.
İşte ‘Erdoğan’ın yanındayız’ derken aslında, ülkenin
bölünmez bütünlüğü için duruş sergilediklerini ifade ediyorlar.
Ve ben devlet adamı duruşundan asla taviz vermeyen
Sayın Bahçeli başta olmak üzere liderliğini yaptığı MHP teşkilatı
ile ülkücü gençlere bir vatansever olarak can-ı gönülden teşekkür
ediyorum.
“iyi ki varsınız, iyi ki Erdoğan’ın yanındasınız. İyi
ki birlik ve beraberliğimiz için nöbettesiniz”