BAHÇELİ TBMM GENEL KURULUNDA KONUŞTU
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Ana dil talepleri, özerk yönetim istekleri olmak üzere, sanal sorunlara çözüm önerileri eninde sonunda bi...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Ana dil talepleri, özerk
yönetim istekleri olmak üzere, sanal sorunlara çözüm önerileri
eninde sonunda bizi mağlubiyetle yüz yüze bırakmış ve de boynumuzu
bükmüştür” dedi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in başkanlığında toplanan Genel Kurul’da
konuşma yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920 tarihinde Ulus’taki taş binada
açılmasının son iki asırlık hadiselerin en mühim halkası, en önemli
hamlesi olduğunu belirtti. Bu büyük adımın Türk milleti için yeni
bir milat, kutlu bir başlangıç ve sağlam bir irade olarak tarihteki
yerini aldığına dikkati çeken Bahçeli, “Büyük Millet Meclisi’nin
açılışındaki anlamı kavrayabilmek, niyet ve hedefleri anlayabilmek
için evvela 23 Nisan 1920’ye gelesiye kadarki vakaları iyi tahlil
ve tarif etmek lazımdır. Bilindiği üzere, Türk milleti on yıllarca
süren savaş ve mücadelelerden yorgun ve bitkin çıkmış, vahim ölçüde
insan ve toprak kayıpları yaşamıştır. Yüzyıllarca hakimiyetimiz
altında bulunan, kutlu ceddimizin adalet ve merhametle yönettiği
vatan coğrafyaları bir bir kaybedilmiştir” şeklinde konuştu.
Bahçeli, 1900’lü yılların başından itibaren daha da saldırganlaşan
ve vahşileşen emperyalist komplonun, imparatorluğun üzerine kabus
gibi çöktüğünü söyleyerek, milli varlıkların gizli anlaşmalarla
paylaşıldığını ifade etti. Bahçeli, “Maalesef sorun olarak
tanımlanan, sorun olarak ilanı yapılan her konu başlığından sonra
biraz daha gerilemek, biraz daha çekilmek, biraz daha taviz vermek
neredeyse kader halini almıştır. Tıpkı bugünkü gibi;
demokratikleşme, özgürleşme, reform, çözüm ve barış sözleri dün
sömürgeci zihniyetin içimizi karıştırmak ve bölmek için benimsediği
propaganda silahları arasında yer almış, sonuçta kaybetmek
milletimiz için malum ve makus son olmuştur. İmparatorluk döneminin
son bir asrında, kışkırtma ve tahriklerle yeşeren bağımsızlık
hareketleri periyodik olarak her tarafımıza sıçramış, her yanımızı
yavaş yavaş budamıştır. Bilhassa 19’ncu yüzyılda hasta adam olarak
gösterilen Osmanlı İmparatorluğu, küresel çıkar hesaplarının, zalim
amaçların ve kanlı hesaplaşmanın tam merkezinde kalmıştır”
ifadelerini kullandı.
“TARİHTEN DERS ÇIKARMAK SİYASİ SORUMLULUK TAŞIYANLAR ADINA PAHA
BİÇİLEMEZ BİR ÖNEMDEDİR”
Türk milletine tahammülsüz çevrelerin durmadan fitne saçtığını
bildiren Bahçeli, birlikte yaşama idealinin sakatlandığını ve
vatanlaştırılan yerlerin alınması için oyun üstüne oyun
sahnelendiğini dile getirdi. “Balkanlar’da, Ortadoğu’da ve Kuzey
Afrika’da yaşadığımız ağır travmalar, acı verici yenilgiler ve
yürek burkan geri çekilişler ifadeye çalıştığım bu hususların doğal
bir neticesinden başka bir şey değildir” diyen Bahçeli, “Yine
bugünkü gibi etnik temelli provokasyonlar, ayrılma ve dağılmayı
sağlayacak tertipler; isyanlara, başkaldırılara ve ayrılmalara
ardına kadar kapı aralamıştır. Başta ana dil talepleri, özerk
yönetim istekleri olmak üzere, sanal sorunlara çözüm önerileri
eninde sonunda bizi mağlubiyetle yüz yüze bırakmış ve de boynumuzu
bükmüştür. Bunun altında doğal olarak, gelişmelerin boyutunu
okuyamayan, milli kimliği ve milli mevcudiyeti görmezden gelen
zayıf yönetimlerin, çare ve çıkışı milli köklerden ziyade başka
yerlerde arayan batı hayranı sözde aydın zihniyetinin bulunduğu
esasen tümüyle ortadadır. Bu atalet ve kördüğüm içinde, çözüm
isteyenler Balkanlar’a çullanmışlar, çözüm bekleyenler kutsal
topraklara üşüşmüşler, barış yaygarası koparanlar dört bir yanımıza
kanlı tezgahlarını kurmuşlardır” diye konuştu.
Tarihi Şark Meselesi kapsamında sürekli faal halde bulunan
emperyalizmin kanlı dişlilerinin milletçe sahip olunan kaynakları,
kaynaşmayı ve yaşama kararlılığını çiğnemek, öğütmek ve nihayetinde
de yutmak için elinden gelen vicdansızlığı sergilediğini iddia eden
Bahçeli, “Yaklaşık bir asır önce Balkanlar’daki yıkıma bakınız,
Kuzey Afrika’daki çözülmelere dikkat ediniz, Ortadoğu’daki çöküşe
samimiyetle eğiliniz ne yazık ki hep bu gerçekleri rahatlıkla
görebileceksiniz. Bunun için tarihten ders çıkarmak, tecrübelerden
istifade etmek ve aynı hataları bir daha tekrarlamamak hepimiz
için, özellikle de siyasi sorumluluk taşıyanlar adına paha
biçilemez bir önemdedir” şeklinde konuştu.
Bahçeli, “İzaha çalıştığım bu tarihi hakikatlerin yanı sıra, 1914
yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı’ndan 16 Mart 1920 İstanbul’un
işgaline kadar geçen süre Büyük Millet Meclisi’nin mayasını çalmış,
adeta sütunlarını dikmiştir” diyerek şunları kaydetti:
“Mondros Ateşkes Anlaşmasından sonra aziz vatanımız işgal ve
istilaya uğramış, Türk milleti zifiri bir karanlığı yaşamak
mecburiyetinde bırakılmıştır. Şu zillet ve çapsızlığa bakınız ki,
Mondros’tan dönen heyet, devletin bağımsızlığının tamamıyla
kurtarıldığını müjdelemiş, ortaya çıkan mütarekenin umulandan çok
daha iyi sonuçlandığını, sanki eşitler arasında yapıldığını ifade
edebilmiştir. Bu heyete göre İstanbul’a tek bir düşman askeri dahi
çıkmayacak, sanıldığının aksine ülkenin işgal edilmesi de söz
konusu olmayacaktır. Ne var ki, çok kısa bir süre sonra düşman
postallarının Anadolu’nun dört bir yanına nasıl ulaştığı,
bağımsızlığımızın nasıl ufalandığı açıklıkla görülmüş ve ortaya
çıkmıştır.
“BÜYÜK MİLLET MECLİS’İ ULUS’TAKİ TAŞ BİNADA HİLALİN UMUT GÜNEŞİ
GİBİ DOĞDU”
Ayağının dibini dahi görmekten aciz anlayışlar, aynı zamanda kısır
ve sığ zihniyetler gerçeklerden uzak, basiretten mahrum bir şekilde
her şeyin güzel olacağını, huzurun ve esenliğin hemen geleceğini
duyururken hep yanılmışlar hem de milletimizin hayat haklarına kast
etmişlerdir. Büyük Millet Meclisi’nin şartlarını oluşturan asalet
ve yüksek erdem, meselelere dar ölçekten, güdük bir mantıktan
bakmadığı için her zaman vizyoner olmuş, ihtiyat ve temkini elden
bırakmamış, Türk milletinin kaderine çok şükür leke
sürdürmemiştir.”
Gazi Mustafa Kemal ve kurucu kahramanlar aziz milletin egemenliğine
tam bir sadakat gösterdiklerini ve 23 Nisan 1920’de Türkiye
Cumhuriyeti’nin temellerini attıklarını hatırlatan Bahçeli, Büyük
Millet Meclis’inin, işgal yıllarının iç karartıcı şartlarına
rağmen, bağımsız yaşamaktan başka seçeneği olmayan büyük milletin
muazzam bir eseri olarak Ulus’taki taş binada hilalin umut güneşi
gibi doğduğuna işaret etti.
Bahçeli, “Yalnızca milletten güç alan, milletin varlığından heyecan
duyan ve milleti yaşatmak konusunda tavizsiz olan milliyetçi
kahramanlar, adım adım teşkilatlanarak, hızla büyüyerek ve sabırla
çalışarak 23 Nisan 1920’de bu muazzez millet eserini vücuda
getirmişlerdir” diye konuştu.
Milli mücadelenin her şeyden önce meşruiyete ve milletin iradesine
dayandığı Meclis’in açılışıyla gösterildiğini kaydeden Bahçeli,
“Büyük Millet Meclisi, her şeyin bittiğinin düşünüldüğü bir
dönemde, asil milletimizin içinde saklı duran kudreti canlandıran
ve vatan savunmasında ilham kaynağı yaparak seferber eden
milliyetçi fikriyatın abide bir şaheseridir. İlk Meclis’teki
katılımcılık, çoğulculuk ve demokratik ruh milleti özne yapan bir
millilik pırıltısının iftihar belgesi ve başyapıtıdır. Bu milli
katılımcılık ve milli temsil kaygısı daha sonraki yıllarda
Cumhuriyetimizde şekil ve anlam bulacak, milli egemenlik, milli
irade ve demokratik kültürümüzün temelini teşkil edecektir”
dedi.
Milli mücadelenin, öncelikle Türk milletinin bağımsızlığa duyduğu
derin bağlılıkla, sonrasında ise Büyük Millet Meclisi’nin
komutasında ve liderliğinde başarıya ulaştığına vurgu yapan
Bahçeli, “Bu itibarla, Yüce Meclisimiz savaşlar kazanan, vatan
kurtaran övüncümüz, başımızın tacı ve milli cevherimizdir” şeklinde
konuştu.
“MİLLİ BİRLİĞİMİZ KIRILMAYA, MİLLİ KİMLİĞİMİZ TAHRİP EDİLMEYE
ÇALIŞILMAKTADIR”
MHP Lideri Bahçeli sözlerine şöyle devam etti:
“Özel bir ihtimam ve liyakate sahip Büyük Millet Meclisimiz, vatan
toprakları tamamıyla işgalden kurtuluncaya ve Türk milleti
bağımsızlığına kavuşuncaya kadar devam eden milli mücadelenin beyni
ve kalbidir, bu sebeple de Gazi’lik unvanını tam olarak hak
etmiştir.
Ne hazindir ki, Meclisimizin kuruluşundan geçen 93 yıl sonra, milli
birliğimiz kırılmaya, milli kimliğimiz tahrip edilmeye
çalışılmaktadır. Özenle üzerinde titrememiz gereken bin yıllık
derin kardeşlik hukuku etnik fırsatçıların elinde heba edilmek
istenmektedir. İlk Meclis’in mukaddes kuruluş yıldönümünü anarken,
asla hatırımızdan çıkarmamız gereken husus şudur:
Kurucu kahramanlarımızın ve muhterem ecdadımızın bizlere bıraktığı
milli emanetlerden, kanları ve canları pahasına bizlere hediye
ettikleri milli değerlerden hiçbir şekilde vazgeçilemeyecek, ödün
verilemeyecektir. Vatanımızın bölünmez bütünlüğü, devletimizin
üniter yapısı, Türk milletinin şeref, itibar ve birliği Gazi
Meclis’in kırmızı çizgilerindendir ve ihlal edilemeyecektir. Hiç
kimse ilk Meclis’i yanlış yorumlamamalı, hiç kimse milliyetçi
kahramanların dönemsel olarak kullandıkları bazı ifadeleri terse
çekmemelidir. Bugün ihtiyaç duyulan milli şuur, milliyetçi
perspektif Büyük Millet Meclisi’nin kutlu hatırlarında ve muhteşem
eserlerinde hala kor gibi durmaktadır. Bunlardan şayet tereddüdü
olan varsa zahmet edip Ulus’a kadar gitmeli ve geçmişin
muhasebesini dürüstçe yapmalıdır.”
23 Nisan’ın ayrıca çocuk bayramı olarak da kutlandığına dikkat
çeken Bahçeli, “Buradan tüm evlatlarımızın bayramını kutluyor,
hepsine aileleriyle birlikte mutlu, huzurlu ve başarılarla dolu bir
ömür diliyorum. Unutulmasın ki, her çocuk bir gelecektir, her çocuk
Türk milletinin umududur” ifadesini kullandı.
Bahçeli, 93 yıl önce çatısının altında bulunmaktan gurur duyduğunu
belirterek, “TBMM’yi bize emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü,
dava arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi tekrar minnet ve rahmetle
anıyorum” dedi.
(İHA)