Bahçeli grup toplantısında sert konuştu (2)
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın düzenlediği mitinglere destek veren MHP’lilere tepki gösterdi. Bahçeli, “Partimizin si...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın
düzenlediği mitinglere destek veren MHP’lilere tepki gösterdi.
Bahçeli, “Partimizin simgelerini, işaretlerini kullanarak
Başbakan’ı karşılama törenlerinde boy gösteren kimliksiz ve kiralık
simaların da bizimle uzaktan yakından hiçbir ilgisinin olmadığını
herkesin bilmesinde yarar vardır” dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Lideri Bahçeli, siyasi,
sosyal ve ekonomik sorunların ağırlaşarak derinleştiği bir ülke
tablosunun tüm yönleriyle yaşandığını iddia etti. Huzursuzluğun,
şikayetlerin ve kızgınlıkların her geçen gün arttığına tanıklık
ettiklerini ifade eden Bahçeli, Türkiye’nin bir kez daha keskin bir
kutuplaşmaya itildiğini, sonu olmayan bir gerginlik ortamına
çekildiğini kaydetti.
Bahçeli, “Bir ucunda AK Parti zihniyetinin, diğer ucunda da
karanlık mahfillerin bulunduğu yapay çekişme ve kör dövüşü Türk
milletini zora sokmuş, endişeye sevk etmiştir” dedi. Türkiye yeni
bir tezgahın, yeni bir komplonun, yeni bir toplumsal mühendislik
operasyonun ve yeni bir sinsi oyunun ortasına sürüklediğini
vurgulaya Bahçeli, AK Parti hükümetinin sıkıştıkça kavga
çıkardığını, tökezledikçe hırçınlaştığını, zayıfladıkça tehlikeli
istismarlara meylettiğini öne sürdü.
“TÜRKİYE TAKSİM GEZİ PARKI’NA ADETA KİLİTLENMİŞTİR”
AK Parti’nin kendi dışındaki her kesime yabancı ve mesafeli
olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Bizim anlamadığımız taraf, AK Parti
her yönüyle baskı ve dayatmacı bir anlayışa sahipken, nasıl
olmuştur da ileri demokrasiyle bunca yıl milletimizi avutmuş ve
meşgul etmiştir. Başbakan ve hükümetinin politikalarını izahta
müşkülat yaşadığı bir dönemde Taksim Gezi Parkı’ndaki hadiseler ve
hengameler imdada yetişmiştir. İki hafta evveline kadar gündem
ihanet sürecine çivilenmişken, birden ibre terse dönmüş ve İstanbul
Taksim’e sabitlenmiştir. Daha düne kadar İmralı canisiyle
pazarlıklar milletimizin tepki ve öfkesinin hedefindeyken, Suriye
politikasıyla ilgili büyüyen gedikler herkesin dilindeyken,
sınırlarımızda patlayan bombalar ön plandayken şimdi dikkatler
bambaşka bir yöne kaymıştır. Yeni anayasa etrafında şekillenen
fikir enflasyonu, başkanlık sistemi yada partili cumhurbaşkanlığı
hususundaki zorlayıcı teklifler şu aralar akıllardan çıkmasa da
gündemin arka sıralarına eskisinden daha güçlü gelmek üzere
mevzilenmiştir. Türkiye Taksim Gezi Parkı’na adeta kilitlenmiştir”
diye konuştu.
“TAKSİM GEZİ PARKI’NDA ŞİDDETLİ VE ÖLÇÜSÜZ BİR MÜDAHALE
YAPILDI”
Taksim Gezi Parkı’nda şiddetli ve ölçüsüz bir müdahalenin
gerçekleştirildiğinin altını çizen Bahçeli, “Çadırlarının içinde
sabahlayarak görünüşte Gezi Parkı’na sahip çıkma iddiası taşıyanlar
ansızın ve orantısız bir şekilde hücuma muhatap kalmışlardır. Buna
karşılık 31 Mayıs günü ise protestolar kitleselleşmiş ve sosyal bir
sele dönüşerek yurt sathına yayılmıştır. Ve o gün bugündür de
olayların çap ve cesametinde azalma şöyle dursun devamlı bir büyüme
görülmüştür. Biz başından beridir Taksim Gezi Parkı’ndaki olayları
dikkatle takip ettik, gerekli uyarı ve değerlendirmelerimizi
belirli aralıklarla aziz milletimizle paylaştık” dedi.
“POLİSİN SERT TUTUM TAKINMASI SÜRECİ ŞİRAZESİNDEN ÇIKARDI”
Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve yurdun çeşitli bölgelerine
yayılan olaylarla değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, konuşmasına
şöyle devam etti:
“Taksim Gezi Parkı’nda olaylara sebebiyet veren ana faktör
öncelikle Topçu Kışlası’nın yeniden inşası ve bu çerçevede
başlatılan yıkım ve yağma faaliyetidir. İstanbul’un göbeğinde nefes
borusu işlevi gören ağaçların kesilmesi ve yeşilin örtülmesi haklı
olarak tepkiyle karşılanmıştır. Polisin aldığı emir doğrultusunda
sert tutum takınması, gaz bombası kullanarak eylemcileri dağıtma
girişimi doğal olarak süreci şirazesinden çıkarmıştır. Başbakan
Erdoğan’ın Taksim’i kafasına göre talan etme ısrarı, AKM’yi yıkma
açıklamaları ve hoşgörüyü dışlayan tutumu Taksim’i savaş alanına
çevirmiştir. Bizim açımızdan ağaç katliamı, Gezi Parkı’nın
rantiyecilere peşkeş çekilme hazırlıkları kesinlikle gayri meşru ve
gayri hukukidir. Bu sebeple masumane şekilde çevreyi koruma
duyarlılığı, yeşile sahip çıkma hassasiyeti şüphesiz saygıyı hak
etmektedir. Ancak keşke, ağaç için gösterilen kararlı iradenin
aynısı milletin birliği ve vatanın bölünmez bütünlüğü için de
sergilenmiş olsaydı. Bundan dolayı 2 Haziran 2013 günü 25’nci
Erdemli Türkmen Şöleni münasebetiyle yaptığım konuşmada; ‘Türk
vatanı ağaçtan daha mı değersizdir’ sorusuyla bu duruma atıf yapmış
ve bu çelişkiyi gündeme taşımıştım. Bizim çevrenin korunması,
doğaya sahip çıkılması hususunda şaşmaz bir irademiz vardır. Zira
çevre demek bir yönüyle kültürün mayalandığı ve yaşadığı yerdir.
Çevresiz tarih, çevresiz kültür olmayacağı gibi, çevresiz insan ya
da insanlık da görülemeyecektir. Bu itibarla samimi şekilde
çevreye, ağaca, yeşile ve doğanın tüm rengine kol kanat geren her
kardeşim bizim için saygıyı hak etmektedir. Ne var ki benzer
hassasiyetleri milli ve manevi konularda görmek ve işitmek de bizim
en tabii hak ve beklentimizdir.”
“BAŞBAKANIN VATANDAŞLARA ÇAPULCU YUFTASI VURMASI MASKARALIKTIR”
Gezi Parkı’nda olayların başlamasıyla birlikte yasadışı örgütlerin
piyasaya çıktığını ve gelişmelerin yönünü kendilerine tahvil etmeye
uğraştıklarını vurgulayan Bahçeli, maskeli militanların, marjinal
ve aşırı uç yapılanmaların temsilcilerinin Türkiye’nin her
tarafında sahne aldığını ve buldukları fırsatı ganimete çevirmeye
çalıştıklarını kaydetti.
Bahçeli, “Polise taşlı sopalı saldıran unsurlar bunlardır. Esnafa,
işyerlerine, kaldırımlara, çevreye ve masum insanlara zarar
verenler bunlardır. Kinlerini kusmak için kalabalıkları provoke
etmeye gayret eden meymenetsiz yüzler bunlardır. Bunlar ki, her
toplumsal hareketlenmeyi terörize etmeye çalışan gerçek çapulcu ve
çıbanbaşlarıdır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin bunlarla değil bir
arada olmayı, isminin dahi ortak anılması kendimizi inkâr ve yok
saymak manasına gelecektir. Ne olursa olsun, demokratik tepkisini
gösteren sağduyulu kardeşlerimizi ve muhterem vatandaşlarımızı
kesinkes bu rezillerden ayrı tutmak ve aynı kategoriye almamak
mutlak anlamda zorunluluktur. Başbakan Erdoğan’ın çapulcu sözü de
tamamen hedefini aşmış ve herkesi kapsamı alanına almıştır. Bu
çapulcu merakı hakikaten de irdelenmeye ve incelenmeye layıktır.
Çapulcuların piriyle, çapulcuların hasıyla ve dalaksızların başıyla
sözde çözüm ve barış konuşan, kafa kafaya vererek Türk milletini
bölmeyi planlayan Başbakan’ın, masum insanlarımıza arkası arkasına
çapulcu yaftası vurması maskaralıktır. 63’lükleri protesto eden
aziz dava arkadaşlarıma da aynı kirli sözle mukabele eden
Başbakan’a kendisinin bugünlerde çok sık kullandığı bir sözüyle
cevap vererek şunu söylemek istiyorum: ‘Kem göz, kötü söz sahibine
aittir, sahibiyle müsemmadır.’ Başbakan çapulcuyu bırakmalı,
avucuna düştüğü çuvalcıların, çatallaşan vicdanının ve çarkıfeleğe
dönen karakterinin derdine yanmalıdır. Bizim açımızdan masumane
tepkilerini gösteren gençlerimizi ve muhterem vatandaşlarımızı
anarşistlerle, şehir eşkıyalarıyla bir görmek ve birlikte
değerlendirmek ayıptır, saygısızlıktır ve müfteriliktir. Bunu da
yapsa yapsa bir tek kişi yapacaktır ve yapmıştır; o da Recep Tayyip
Erdoğan’dan başkası değildir. Bu aşamada Başbakan Erdoğan’a önerim
şu olacaktır; ‘Söz biliyorsan söyle inansınlar, bilmiyorsan sus da
seni adam sansınlar’” şeklinde konuştu.
“TAKSİM GEZİ PARKI OLAYLARI YALNIZCA AĞAÇ MESELESİ DEĞİL”
Taksim Gezi Parkı olaylarının yalnızca ağaç meselesi olmadığını
söyledik ve buna inandıklarını aktaran Bahçeli, Başbakan’ın kaba ve
yaralayıcı, buyurgan ve sert üslubunun genç kuşağı tahrik ettiğini
ve bıçkınlaştırdığını söyledi. Bahçeli, “Başbakan kendi
yandaşlarını abat ederken, milletimizin kahir ekseriyetini Araf’ta
soyulmuş hacıya çevirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kural ve
kurumlarıyla cebelleşmesi ve suçlaması kızgınlıkları bilemiş,
öfkeleri genişletmiş, kinleri köpürtmüştür” dedi.
Gençlerin bireysel özgürlük alanlarının sınırlandırılması, terbiye
edilmesi ve uslandırılması gereken haylazlar olarak görülmesinin
tansiyonu her geçen gün yükselttiğini ifade eden Bahçeli, “Aslı
astarı olmayan konu başlıklarıyla vakit geçiren, bir dediği
diğerini tutmayan, sürekli görüş ve fikir değiştiren Başbakan
Erdoğan milletimizin büyük bir çoğunluğuyla gönül bağını
koparmıştır. Dilinin ayarı kaçmış, önüne gelene rest çeken, önüne
gelene diklenen ve hemen hemen herkese üsten bakan kibirli birisi
olmuştur. Başbakan Erdoğan ve yandaşları lale sülale devrini
yaşarken, gençlerimiz hayatlarını nasıl kazanacaklarının ve
işlerini nasıl bulacaklarının kaygısına kapılmıştır. Başbakan;
mahdumlarına pırlanta dükkanları, hısımlarına neredeyse sıfır
faizli kredilerle yeni ve verimli iş sahaları kurarken, fakir
fukaranın çocuğu içler acısı bir halde yaşamak zorunda
bırakılmıştır” diye konuştu.
“GEZİ PARKI BİR ÇIĞLIKTIR, HAYKIRIŞIN SEMBOLLEŞTİĞİ YERDİR”
“Başbakan Erdoğan’ın devri saltanatı gazla özdeşleşmiş, hatta gaz
iktidarı unvanı almıştır” diyen Bahçeli, konuşmasına şöyle devam
etti:
“Bu şahsın tüm inandırıcılığı, tüm güvenirliği ve tüm sempatisi
kaybolmuş, İmralı’daki kader ve bölücülük arkadaşının kodesine
mahkum olmuştur. Bu şarkı bitmiş, beraber yürünen yollar çökmüş,
hayaller gerçek olmadan tükenmiş ve BOP beyaz perdesinde çevrilen
filmin sonuna gelinmiştir. Aşağı yukarı her filmin sonunda olduğu
gibi kötüler kaybedecek iyiler kazanacaktır. Zalimlerin defteri
dürülecek, mazlumların zaferi müjdelenecektir. Küfürbazlar,
hainler, despotlar, haksız kazanç elde edenler, çalanlar,
çırpanlar, ezenler, hakir görenler, aşağılayanlar ve kötü
niyetliler yenilecek; hak, haklı ve adalet zaferini ilan edecektir.
Türk milletinin kazanması Başbakan ve hükümetinin kaybetmesine
bağlıdır. Türk gençliğinin yüzünün gülmesi, yokuşta susayanların
sevinmesi, öz yurdunda garip kalanların ümitlenmesi; ite kalka
bugünlere gelen, yağmur yağsa ıslanmayan, dolu yağsa değmeyen; ama
milli iradenin rüzgârıyla uçup gitmesi kaçınılmaz olan işbirlikçi
kadronun mağlubiyetiyle sağlanacaktır. Kimse umudunu yitirmesin, AK
Parti’nin çöküşü yakındır. Kimse yılmasın; Başbakan Erdoğan’ın
mazide kötü bir anı olarak kalması mukadderdir. Taksim Gezi Parkı
sosyal, siyasal ve ekonomik bir volkan ağzıdır. Halisane ve
safiyane şekilde demokratik haklarını arayanlara, seslerini
duyurmaya çalışanlara önem ve öncelik vermek lazımdır. Taksim Gezi
Parkı Türkiye’nin kötü ve talihsiz durumunun net olarak
toplumsallaştığı ve her tarafa emsal olduğu bir mekandır. Buna
evvela saygı duymak ve ciddiye almak gerekmektedir.Aynı zamanda
Gezi Parkı bir çığlıktır, haykırışın sembolleştiği yerdir. Ve bir
bakıma sosyolojik anlamda orta sınıf hareketi olarak da
okunmalıdır.”
Gösterilerin demokrasi dışı arayışlarla, darbeci heveslerle
yakından uzaktan bir alakası olmadığını vurgulayan Bahçeli, bölücü
terör örgütü PKK’nın buraya tutunup, isyan ve başkaldırı provası
için bir deney sahası olarak kullanma ihtimalinin de asla yabana
atılmaması gerektiğinin altını çizdi.
“ÜMÜĞÜ SIKARIM’ DEDİKLERİN YOKSA 10 YILDIR SENİN Mİ ÜMÜĞÜNÜ
SIKMAKTADIR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmalarda faiz lobisini
sert bir dille eleştirmesini de değerlendiren Bahçeli, konuşmasına
şöyle devam etti:
“Başbakan Erdoğan’ın İstanbul Havalimanı’ndaki şu sözlerine dikkat
etmesini istirham ediyorum; ‘Bizim karşımıza geldikleri zaman
’Sizin zamanınızda 5 kat daha zengin olduk’ diyenler, işte
bugünlerde bizle uğraşmaya başladılar.’ Başbakan’ın burada
bahsettiği faiz lobisidir. Demek ki, faizcilerin, faiz lobisinin 10
yıldır Başbakanla yedikleri içtikleri ayrı gitmemiştir. Üstelik
karşısına geçip ‘bizi 5 kat zengin ettin’ diyerek pişkin pişkin
minnetlerini sunmuşlar, teşekkürlerini iletmişlerdir. Başbakan
Erdoğan milletimizin emeğini, göz nurunu ve alnından dökülen
mübarek teri faiz lobisine 10 yıldır haraç mezat devretmiştir.
Sayın Başbakan sana buradan soruyorum: Bu faiz lobisi kimlerden
oluşmaktadır. Lobinin tarafları Taksim’deki olayların neresindedir.
Yurt içi, yurt dışı ayakları nerelere kadar uzanmaktadır. Bunlardan
destek aldın mı? Bunlardan yardım gördün mü? Bunlardan menfaat elde
ettin mi? Bunlardan komisyon alarak yabancı bankalara istiflendin
mi? Faiz lobisini 5 kat zenginleştirirken; çiftçimizi, esnafımızı,
memurumuzu, işçimizi, emeklimizi yoksullaştırmak hangi inanca,
hangi ahlaka, hangi vicdana ve hangi kitaba sığacaktır. Borsa
spekülatörlerine, faizcilere, rantiyecilere, döviz vurguncularına,
küresel tefecilere elini verdinde de bunlar kolunu ve hatta kalan
siyasi şerefini de mi istemektedirler. ‘Ümüğü sıkarım’ dediklerin
yoksa 10 yıldır senin mi ümüğünü sıkmaktadır. Cevap ver Sayın
Erdoğan sen ne hallere düştün. Hangi karanlık ilişkilere girdin.
Kimlerin kulu kölesi oldun. Eğer faiz lobisinin isteklerini
yapmazsan, aranızdaki alacak verecek meselesini onların lehine
çözmezsen bunun cefasını kime çektirecek, bunun faturasını kime
yükleyeceksin. Milliyetçi Hareket Partisi bu faiz lobisinin; hemen,
acilen TBMM’de Araştırma Komisyonu kurularak incelenmesini,
elebaşlarının, yerli ve yabancı işbirlikçilerinin ortaya
çıkarılmasını talep etmektedir. Bu kan emici keneler deşifre
edilmelidir. Bu simsarlar açığa çıkarılmalıdır. Tasarruf
açığımızdan istifade ederek milletimizin üzerinden paraya para
demeyenlerin yakasından tutmak siyasi iktidar için namus
meselesidir. Başbakan Erdoğan kendinden eminse, saklayacak,
gizleyecek ve erteleyecek herhangi bir şeyi yoksa mertçe ortaya
çıkar ve dürüstçe bizim bu teklifimizin gereğini yapar.”
“KİMLİKSİZ VE KİRALIK SİMALARIN BİZİMLE UZAKTAN YAKINDAN HİÇBİR
İLGİSİ YOKTUR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı mitinglerde yer alan
MHP’nin simgelerini ve işaretlerini kullananları da sert bir dille
eleştiren Bahçeli, “Başbakan Erdoğan Türkiye’ye geldiği andan
itibaren partisinde olağanüstü hal ilan etmiştir. Gezdiği, gittiği
ve bulunduğu her yerde mitingler yapmaya başlamıştır. Partimizin
simgelerini, işaretlerini kullanarak Başbakan’ı karşılama
törenlerinde boy gösteren kimliksiz ve kiralık simaların da bizimle
uzaktan yakından hiçbir ilgisinin olmadığını herkesin bilmesinde
yarar vardır.Ve bu tip fırsatçılara, kapkaççılara göz açtırmama
konusunda kararlıyız. Başbakan Erdoğan ve partisine bir haller
olmuş, ayak bastığı her yere bindirilmiş kıtalar yerleştirilmiştir.
‘Menderes’i astılar, Özal’ı zehirlediler, Erdoğan’ı yedirmeyiz’
türünden fotoğraflı afişler her tarafa asılmıştır. Başbakan vitesi
boşa almış, kontrolü kaybetmiştir. Türkiye’yi kutuplaştırmak için
gözü kararmış, ayağını frenden çekmiştir. Bu gelişmeler sonucunda
hafta sonunda birisi Ankara, diğeri İstanbul olmak üzere iki büyük
miting kararı almıştır. Merakımız Başbakan’ın bu mitingler
kanalıyla daha ne kadar düşmanlıkları tahrik edeceği,
cepheleşmeleri ne kadar derinleştireceğidir. Başbakan Erdoğan
geçtiğimiz hafta sonunda Adana, Mersin ve Ankara’da zembereğinden
boşanmış gibi savrulmuş, ağzına ne geliyorsa dökmüş, saçmıştır.
Türkiye’nin bu gelişmelerine baktığımızda, Başbakan ve partisinin
teyakkuza geçişini yorumladığımızda, Taksim Gezi Parkı’nın bu
seviyeye gelmesinde Başbakan talimatlı derin unsurların parmak izi
olduğu ister istemez akıllara gelmektedir” dedi.
“SANKİ MUHAREBEYE HAZINLANIYORLAR”
“Şayet Başbakan ve hükümetinin hakikaten de Türkiye’nin bugünkü
tablosunda payı ve dahli varsa, bunu ihanetle bile tanımlamak
mümkün olmayacaktır” diye Bahçeli, “Şu nazik ortamda Başbakan
bölücülük yapmakta, sinir uçlarını tahriş etmekte, herkesi
birbirine düşürmekte ve ortalığı ayağa kaldırmaktadır. Krizi
yönetmek için yeni krizler üretmektedir. Bir yanda Mustafa Kemal’in
askerleriz diyenler, öbür yanda Tayyip’in askerleriyiz diyerek
karşılık verenler sanki muharebeye hazırlanmaktadır. Ne hazindir
ki, asıl askerlerimiz köşeye sıkışmışken, PKK’nın silahlı
teröristleri de her tarafta keyif sürmektedir” dedi.
Başbakan Erdoğan tehlikeli bir işe soyunduğunu öne süren Bahçeli,
Başbakan Recep Tayyip Erdğoan’a “Kafanın bir köşesinde bu milletin
çocuklarını birbirine kırdırmak mı vardır” diye sondu. Bahçeli,
“Bil ki, Türk gençliğini sana çiğnetmeyiz, böldürmeyiz, teslim
etmeyiz ve yedirmeyiz. AK Parti’ye gönül vermiş kardeşlerim,
sorumluluk bilincinde hareket eden değerli milletvekili
arkadaşlarım bu olanlara ne zamana kadar sessiz ve tepkisiz
kalacaklardır” dedi.
“SANDIĞA GİDİN, BAŞBAKAN’I İNDİRİN”
Gençlere seslenen Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
“Türk gençliği bizim iftiharımız ve gelecek umudumuzdur. Sizler
mizahınıza devam ediniz, resminizi çiziniz, gitarınızı, sazınızı
çalınız, bilgi ve iletişim teknolojilerinden sonuna kadar istifade
ediniz. Gençlik çağının tüm imkânlarını kullanınız. Çünkü geçen
zaman bir daha geri gelmemektedir. Ancak geleceğinizi de düşününüz,
planlayınız ve tahriklere aldanmayınız. Sizler gücünüzün farkına
varınız. Seçme ve seçilme çağında olan 18-25 yaş kuşağındaki genç
neslimizin toplam nüfus içindeki payı yüzde 13.2 düzeyindedir. Yani
sayıları 10 milyonu geçen gencimiz oy kullanma çağındadır.
İsterlerse AK Parti’yi iktidardan düşürebilecekler, isterlerse
diledikleri herhangi bir partiyi iktidara getirebileceklerdir. Bunu
da sandıkta oy kullanarak yapabileceklerdir. Sokaklar belirsizdir,
sokaklar tehlikelidir, sokaklar karanlıktır ve sokaklar her şeye
açıktır. Taksim’de suyun, gazın ve türlü zorluğun altında
kalmaktansa, erken veya zamanında yapılacak bir seçimde tüm
isteklerini, beklentilerini ve hayallerini sandığa
yansıtmalıdırlar. Başbakan Erdoğan’ı görevden alacak demokratik
iradeyi göstermelidirler. Bu itibarla Türk gençliğini AK Parti’ye
sandıkta ders vermeye davet ediyorum. Bu gücün, bu yeterliliğin
onlarda olduğunu biliyor ve görüyorum. Türk gençliği hem kendi
geleceğine hem de Türkiye’nin geleceğine mühür vurmalıdır. Tertemiz
vicdanlı evlatlarımız Başbakan’ın hakkından sandıkta gelmelidir. Bu
yetki onlarda vardır, bu imkan onların elindedir. Ve Türk gençliği
Başbakan’ın anladığı dilden konuşarak sandıkları patlatmalı ve Yüce
Divan’ın yolunu açmalıdır. Demokrasilerde seçeneksizlik olmaz,
olmayacaktır. Demokrasi hepimizin en büyük güvencesidir.
Milliyetçilikle demokrasinin kaderini ayrılmaz ve birlikte gören
partimiz için başka bir yol ve çare de yoktur. Biz bu vatanı
sokakta bulmadık, Başbakan Erdoğan’ın isteği doğrultusunda da
sokağa teslim etmeyelim, edilmesine rıza göstermeyelim. Türk
gençliğine diyorum ki, ‘Sandığa gidin, Başbakan’ı indirin.’
‘Sandığı süpürün, Başbakan ve partisini söndürün.’”
(İHA)