Bahçeli Başkent'ten gürledi!
Abone olMHP Genel Başkanı Bahçeli, Başkent Ankara'dan Lüksemburg'a seslendi. Bahçeli AB üyelik müzakereleri ile ilgili olarak hükümetin görüşmeleri reddetmesini istedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yarın başlayacak Avrupa
Birliği (AB) üyelik müzakereleri ile ilgili olarak ''görüşmelerin
reddedilmesi'' çağrısında bulundu. MHP'nin Tandoğan'da düzenlediği
''Başkent Ankara'' mitingi, ''şehitler'' için saygı duruşunda
bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Bahçeli,
mitingde yaptığı 1 saat 15 dakika süren konuşmasında, Türkiye'nin
tarihinin en kritik dönemini yaşadığını kaydederek, ''1923 yılında
bedeli kanla ödenerek kazanılmış Cumhuriyet'in ve milletin
varlığının, bütünlüğünün, tartışmaya açıldığını'' öne sürdü. ''Bu
tartışma ve küstahlıkların, Atatürk'ün şahsına kadar yöneldiğini''
söyleyen Bahçeli, ''Bu, Lozan'da hevesleri yarım kalmış güçlerin,
yeni taktiklerle adım adım ve sabırla ruhumuzu ve heyecanımızı
teslim almalarına yönelik sinsi bir oyunudur. Bu, bin yıllık vatan
toprağı üzerinde asırların kardeşlik bağlarını çözmeye yönelik
gizli bir senaryodur'' dedi. Türkiye'nin ve Türk milletinin, rehin
alınmak istendiğini savunan Bahçeli, ''Türkiye bugün, içerde
ihanet, dışarıda husumet kuşatması altındadır'' diye konuştu.
''Sözde aydınları, yazar ve çizerleri, sivil toplum kuruluşlarını''
artık Türk milletinin tanıması gerektiğini kaydeden Bahçeli,
''Sözde Ermeni soykırımının, sözde demokratik bir ortamda
tartışmaya açıldığını, dinlerin kardeşliği adı altında başka
dinlerin propagandasına fırsat tanındığını'' savundu.
''Siyasallaşma aşamasına getirilmiş terör örgütüne sınır ötesi
harekat yapılması gerekirken şirin görünmek uğruna meydanlarda
terörle pazarlık yapıldığını'' öne süren Bahçeli, şöyle konuştu:
''Bölücülerin iştahı kabartılmıştır. Bölücülerin yeniden kan
dökmeleriyle her gün yeni şehit haberleri yürekleri dağlamaktadır.
Başbakan için yüzlerce şehide rağmen ciddiye alınacak bir husus
olarak görmediği terörle mücadele konusunun, TBMM tarafından ele
alınmasına bile gerek duyulmamıştır. Başbakan'a göre, İmralı'dan
terörü yönetmek demokratik bir hak, Anadolu'dan yükselen 'şehitler
ölmez, vatan bölünmez' haykırışları ise tahrik sayılmıştır.''
''TÜRK DEVLETİNE HAKARETLER SAVRULUYOR'' ''AB'nin her toplantısında
Türk devletine ve milletine hakaretler savrulduğunu'' savunan
Bahçeli, şöyle devam etti: ''Maruz kaldığımız muamele, AKP
hükümetince 'başarılı', 'zafer', 'ilerleme' adıyla sunulmakta,
böylelikle kamuoyu aldatılmaktadır. Huzurunuzda AKP hükümetine
soruyorum: 1 ay kadar sonra, 29 Ekim'de stadyumlarda, meydanlarda
neyin bayramını ne yüzle kutlayacaksınız? Atatürk'ün, 'Benim en
büyük eserimdir' dediği Cumhuriyet'ten tahrip olmamış, yıpranmamış
ne bıraktınız da, bayramını kutlamaya kalkışacaksınız?
Cesaretlendirdiğiniz kanlı terörün ve bölücülüğün neden olduğu
kayıplarımızın günahını milli bayrama katılarak mı
çıkaracaksınız?'' Mitinge katılanlara ''Türkiye, terör patentli
siyasetle, bölücülüğün Meclis'e taşınmasıyla mı Avrupalı olacaktır?
Etnik tuzaklar içine çekilerek kardeş kavgasına sürüklenecek bir
Türkiye mi çağdaşlık yolunda yürümüş sayılacaktır? İmralı'daki
katili yeniden yargılayarak mı Avrupa standartlarına ulaşmış
olacaktır? Kıbrıs Türklerini Rum'un zulmüne terk ederek, Ermeni
soykırımı yalanını kabul ederek mi Türkiye demokratik bir ülke
olacaktır?'' sorularını yönelten ve kalabalıktan ''hayır'' yanıtı
alan Bahçeli, ''Elbette hayır'' dedi. Bahçeli, şöyle devam etti:
''Avrupa Parlamentosu'nun son kararı, AKP hükümetinin Türkiye'yi
Avrupa'da düşürdüğü durumu ve sürüklediği açmazı göstermesi
bakımından ibret verici olmuştur. Bugüne kadar bu sürece seyirci
kalan ve destekleyenlerin ahlaki ve vicdani bir değerlendirme ve
muhasebe yapmalarının zamanı çoktan geçmektedir. AKP, gelinen bu
aşamada tamamen teslim olduğu AB sürecinde Türkiye'yi ağır ipotek
altına sokmuş bulunmaktadır. Bu talihsiz akıbette, etnik azınlık
hakları ve bunların siyasi ve hukuki statü kazanmaları, Türk
devletinin kuruluş esaslarının yeniden düzenlemesi de yer
almaktadır. MHP'nin ısrarla karşı çıktığı ve baştan beri ağır
şartların ileri sürüldüğü bu süreci, devam ettirmek mümkün
değildir. AB'nin, Türkiye'yi tam üye olarak içine almak istemediği
açıktır. Avrupa'nın amacı, hor ve hakir gördüğü Türkiye'yi terbiye
ederek yörüngede tutabilmektir.'' ''MHP'nin, Avrupa serüvenindeki
gidişi gördüğünü ve sürekli uyarılarda bulunduğunu'' anlatan
Bahçeli, yıllar içinde dile getirdikleri öngörülerinin tamamının
çıktığını ifade etti. ''REDDEDİN...' Bahçeli, konuşmasında şunları
kaydetti: ''Bu talihsiz netice, tamamen AKP hükümetinin eseridir.
Bu süreç AKP zihniyetiyle sürdürüldüğü taktirde, Türkiye'nin
haysiyetiyle oynanmaya devam edilecek ve AKP hükümeti bu onursuz
serüvenin kılavuzu olacaktır. Verilecek tavizler, bölücü talepleri
artıracak ve Türkiye'nin karşısına etnik ayrışma olarak fatura
edilecektir. Kıbrıs Rum Yönetimi, beyaz bayrak çekmiş AKP
yönetimince tanınacaktır. Sözde Ermeni soykırımı, aşama aşama kabul
edilecektir. Sözde demokratik anlayış sonucu, bölücülük hoş
görülecek milli hassasiyetler 'tahrik' olarak adlandırılacaktır. Bu
aşamalardan sonra eğer Türkiye ayakta kalabilmişse ve adına da hala
Türkiye Cumhuriyeti diyebilirsek, devletimiz en iyimser tahminle 25
yıl sonra imtiyazlı ortaklık adıyla bir 'sığıntı' olarak tükenmiş
bir halde yük vagonunda yer alacaktır. AKP tarafından rotasından
saptırılan ve dayatılan denklem ve çıkmaz yolun neticesi, maalesef
budur. Bu itibarla, 3 Ekim tarihi bir başlangıç değil, AKP'nin
teslimiyet anlayışının kaçınılmaz sonudur. Bugün vardığımız
neticenin taahhütleri, geçmişte verilmiştir. Bu bakımdan 3 Ekim
günü içi boşaltılmış bir oylama ve aldatma süreci başlatacaktır.
Sahte ve geçici kahramanlıklar da AKP hükümetini kurtaramayacaktır.
Bugün, düştüğü kıskaçtan ve tuzaktan kurtulması mümkün olmayan AKP
hükümeti ile birlikte Avrupa sürecini baştan beri alkışlayan sözde
vizyon ve strateji üreten kurumlar ve kuruluşlar da pusulasını
kaybetmiştir. Bu açmazları baştan beri bilen AKP hükümeti için AB
süreci birkaç ay daha rant elde edebilmek için kullanılan hayal
ticaretinden başka bir şey değildir. Milli tarihimiz, milli
kültürümüz ve güzel Türkiye'miz, AKP kadrolarının umrunda bile
değildir.'' Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde stratejik karar anının
geldiğini ifade eden Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''İlişkilerin ipoteklerden kurtulması ve yeniden tanımlanması
gerekmektedir. Hükümeti, bugüne kadar tam bir teslimiyetle boyun
eğdiği dayatmalara ve erbabı olduğu siyasi pişkinliğe son vermeye
çağırıyorum. AB ile ilişkilerimize 3 Ekim tarihinden itibaren yeni
bir sayfa açmaya davet ediyorum. Sayın Başbakan, bugüne kadar
verdiğiniz tavizler, ülkemizi karanlığa sürüklemiştir. Bundan sonra
yeni taviz ve taleplerin önünüze konmasına fırsat vermeyiniz.
Teslimiyete dayalı AB sevdanızın, ülkemize pahalıya mal olduğunu
kabul ediniz. Yeni bir ağır vebalin altına girmeyiniz, görüşmelere
gitmeyiniz. Gitmeyiniz ki, yurtdışında taviz ve yurtiçinde kutlama
döngüsüne mahkum ettiğiniz AB siyasetinizin nasıl batağa
sürüklendiğini milletimiz görsün. Size ve hükümetinize çağrıda
bulunuyorum: Hiç değilse bu defa MHP'nin sesine kulak veriniz ve
görüşmeleri reddediniz.'' ''SEÇİM SANDIĞINI GETİRİN'' Ankara'nın,
üniter yapının, milli birliğin sembolü olduğunu vurgulayan Bahçeli,
''Biliniz ki, Türkiye AKP zihniyetinin görmeyi arzuladığı melez bir
devlet değildir. Bayrağı tektir, milleti tektir, başkenti tektir.
Onun için bu mitingin adı, Başkent Ankara'dır. Başkent Ankara,
Atatürk'tür, İnönü'dür, Çakmak'tır, Karabekir'dir'' diye konuştu.
Hükümetin, toplumun huzurunu bozacak tehlikeli bir oyunun içinde
olduğunu ileri süren Bahçeli, Türkiye'nin artık dayanacak gücü
kalmadığını belirterek, seçim sandığının bir an önce halkın önüne
konulmasını istedi. Bahçeli, konuşmasını, ''Dünya kamuoyuna
seslenmek istiyorum: Brüksel, Washington, Roma, Berlin, Paris,
Londra, Moskova, Pekin ve diğerleri... Sesimizi duyun. Türkiye
Cumhuriyeti Lozan'da belirlenmiş milli sınırlar içinde bölünmez bir
bütündür ve hiçbir şekilde Lozan öncesine asla dönülmeyecektir''
sözleriyle tamamladı. -NOTLAR- Mitinge katılmak üzere yurdun
çeşitli yerlerinden otobüs ve minibüslerle Ankara'ya gelen bazı
MHP'liler, sabah saatlerinde Eski MHP Lideri Alparslan Türkeş'in
anıt mezarını ziyaret etti. Burada dualar eden partililer, anıt
mezara çiçekler bıraktılar. Eski liderlerinin mezarını ilk defa
gören bazı parti üyeleri, fotoğraf makineleri ve cep telefonlarıyla
hatıra fotoğrafı çektiler. Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye
göre, miting nedeniyle Ankara'ya bin 590 minibüs, otobüs ve
otomobil ile gelen vatandaşlar, 5 polis noktasından üzerleri
aranarak mitingin yapıldığı Tandoğan meydanına alındılar. Öte
yandan mitinge katılanlar, ''AB'ye inanmıyoruz'', ''Mr. Erdoğan, Ne
Mutlu Türküm desene'', ''Ne Brüksel, Ne Diyarbakır, Başkent
Ankara'', ''Birlikte, tek ülkede, kardeşçe'', ''Ne AB, ne ABD, tam
bağımsız milliyetçi Türkiye'' yazılı pankartlar, dövizler ve Türk
bayrakları ile partinin ve ülkü ocaklarının flamalarını taşıdılar.
Bahçeli konuşmasına başlarken anons yapılarak, pankartların
indirilmesi istendi. Mitingin yapıldığı alanda görevli çevik kuvvet
ve ilçe emniyet müdürlüklerine bağlı yaklaşık 6 bin polis çevre
güvenliğini sağlarken, sivil polisler de miting alanında devriye
gezdiler. Yaklaşık 3 saat süren mitingde, bir helikopter de sürekli
uçarak Tandoğan meydanı ve çevre yolları denetledi. MİTİNGDE
RAHATSIZLANANLAR... Miting sırasında rahatsızlanan 3 vatandaşa
sağlık görevlileri tarafından müdahalede bulunuldu. Miting sonuna
doğru rahatsızlanan bir vatandaş için Tandoğan meydanına çağrılan
ambulansa hastanın konulması sırasında görüntü alan basın
mensupları ile partililer arasında kısa süreli tartışma yaşandı.
Mitingin sona ermesinin ardından katılımcılar, sloganlar atarak De
Gaulle ve Kazım Karabekir Caddeleri üzerinden Tandoğan meydanını
boşalttılar. Tandoğan Meydanı, Belediye ekiplerinin temizlik
işlemlerini tamamlamaları ve MHP'lilerin alanı terk etmelerinden
sonra trafiğe açıldı. Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz,
telsizden anons ederek, mitingte görev yapan polis müdür, amir ve
memurlarına teşekkür etti.