Babacan rehavete kapılmadı
Abone olDevlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB üyeliği ve ekonomik gelişmeler konusunda çok rahat olduklarını, ancak rehavete kapılmadıklarını söyledi.
Devlet Bakanı Babacan, NTV'de başta AB ile müzakere sürecine
ilişkin olmak üzere çeşitli konulardaki soruları yanıtladı.
Babacan, 3 Ekim'de AB ile müzakerelerin başlayıp başlamayacağına
ilişkin bir soru üzerine, teknik ve hukuki olarak 3 Ekim'in önünde
hiçbir engel bulunmadığını belirterek, siyasi olarak da 35 müzakere
başlığı için üçer kez 25 ülkenin ''evet'' demesine ihtiyaç
bulunduğunu bildirdi. AB'nin güven esasına ve akte vefaya
dayandığını vurgulayan Bakan Babacan, 17 Aralık'ta aralarında
Kıbrıs Rum Kesimi'nin de bulunduğu 25 ülkenin Türkiye ile 3 Ekim'de
müzakerelere başlanmasına dönük kararının Haziran ayındaki
zirvesinde tekrar teyit edildiğini hatırlattı. -''BİLGİLENDİRME
TURUNA BAŞLADIK''- Buna rağmen 'Ankara'da oturalım' demediklerini,
ekipler oluşturarak AB başkentlerinde üst düzey bilgilendirme
turuna dün başladıklarını açıklayan Bakan Ali Babacan, ekiplerin
uyum protokolü, deklarasyon ve müzakere sürecine Türkiye'nin bakış
açısını anlatacaklarını söyledi. Bunu herhangi bir endişeden dolayı
yapmadıkları bir boşluk, bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için
yaptıklarını kaydeden Bakan Babacan, Finlandiya ziyaretiyle ilgili
bir soruya da, ''Ağırlıklı dinlenme amaçlıydı. Genişlemeden sorumlu
AB Komiseri Olli Rehn ile 2 gün bir arada olduk. Hem iş konuştuk,
hem ailece birlikte olduk'' dedi. -''KOMİSYONUN GÖRÜŞÜ: MÜZAKERE
BAŞLAMALI''- Komisyonun ''Türkiye tüm şartları yerine getirdi. 3
Ekim'de müzakereler başlamalı'' şeklindeki görüşünün de teyit
edildiğini vurgulayan Bakan Babacan, çok sayıda uluslararası
hukukçunun protokolün imzalanmasının Kıbrıs'ın güney kesimini
tanıma anlamına gelmediği yönünde görüş bildirdiğini söyledi. Bunu
bütün dünyanın bildiğini ve Fransa'nın da bu yüzden itirazları
olduğunu anlatan Bakan Ali Babacan, limanların açılması konusuyla
ilgili bir soruya karşılık da limanların bir hizmet sektörü
olduğunu, AB ile malların serbest dolaşımı konusunda önemli
mesafeler kat edilmesine karşın hizmetlerin serbest dolaşımı
konusundaki müzakerelere henüz başlanmadığını bildirdi. -''TÜRKİYE
RUM KESİMİNİ TANIMAYA HAZIR AMA ÇÖZÜMDEN SONRA''- Türkiye'nin
deklarasyonda da belirttiği gibi Kıbrıs Rum kesimini tanımaya hazır
olduğunu belirten Babacan, ancak BM öncülüğünde getirilecek bir
çözümden sonra bunu yapabileceğini kaydetti. Babacan, ''Türkiye
çözüm için elinden geleni yaptığı halde Türkiye'ye çözüm için baskı
yapmak hem adil değil, hem mantıklı değil'' diye konuştu. İmzalanan
ek protokolün TBMM gündemine geleceğini ve normal çalışma sürecinde
görüşüleceğini kaydeden Başmüzakereci Ali Babacan, bunun
onaylanmasının Meclis'in yüksek iradesine bağlı olduğunu, hükümet
olarak bu yönde çaba sarf edeceklerini söyledi. Türkiye'nin
müzakerelerin başlamaması halinde bir ''B'' planı olup olmadığı
yönündeki soru üzerine de Bakan Babacan, şöyle devam etti:
''Türkiye'nin öncelikleri daha demokratik, daha özgür, insan
haklarına daha saygılı, daha iyi işleyen bir hukuk sistemine sahip,
açık bir ekonomi, açık bir toplum olmak. AB süreci bu çabalarımızı
bir takvime oturtuyor. 20 yılda alacağımız yolu daha az bir süreye
sığdırıyor. Biz 3 Ekim'de müzakerelerin başlayacağına inanıyoruz.''
-''MÜKTESEBATIN YÜZDE 60'I TARIM''- Tarama süreciyle ilgili olarak
son iki aydır sessiz ama yoğun bir çalışma yaptıklarını belirten
Bakan Ali Babacan, müzakerenin zorluklarını ölçtüklerini anlattı.
Bu zorlukların birinin mevzuat olduğunu vurgulayan Babacan, tarım
mevzuatının müktesebatın yüzde 60'ını oluşturduğunu, kırsal
kalkınma ajansı gibi yeni kurumların oluşturulması gerektiğini
söyledi. Ekonomik zorluk olarak, devlet ve özel sektörün ne kadar
yatırım yapması gerektiğini incelediklerini ifade eden Babacan,
çevre gibi konularda milyarlarca dolarlık yatırım gerektiğini, bunu
zamana yaymak gerektiğini, müzakerenin uzun zamana yayılmasının
nedenlerinden birinin de bu olduğunu bildirdi. Bu nedenle daha az
mevzuat gerektiren ''Eğitim, kültür, bilim, araştırma, istatistik''
gibi konularla müzakerelere başlanmasını planladıklarını açıklayan
Babacan, öncelikle 35 başlığın taramaya başlanacağını, Brüksel'e
heyetler gidip geleceğini kaydetti. AB Genel Sekreteri Büyükelçi
Murat Sungar'ın istifasıyla ilgili soruyu da yanıtlayan Bakan Ali
Babacan, istifanın tamamen kişisel sebepten olduğunu belirtirken,
yerine kimin getirileceğini açıklamadı. Müzakere heyetinin yeni bir
bürokratik yapı şeklinde değil de daha esnek bir yapıda
oluşturulacağını açıklayan Bakan Ali Babacan, tarımla ilgili
konularda Tarım Bakanlığı'ndan, enerji konusunda Enerji
Bakanlığı'ndan yetkili uzmanların katılacağını ve sivil toplum
örgütlerinin görüşlerinin alınacağını söyledi. AB ile müzakere
bütçesinin önemli rakamlar oluşturmadığını, önemli olanın ekonomik
faydası olduğunu vurgulayan Babacan, ''16 Aralık'ta faiz oranı
yüzde 24 idi şimdi yüzde 16. Ne değişti? AB hedefi somutlaştı. Daha
da düşecek'' dedi. -''FAİZLER PROGRAMIMIZIN ÇOK ALTINDA''- Reel
faizlerin yüksekliğini de değerlendiren Bakan Ali Babacan,
''Açıklamadığımız faiz programımızın çok altında zaten. Daha da
düşecek ama zamanla'' diye konuştu. AB sürecinin ekonomik
katkısının çok büyük olduğunu vurgulayan Bakan Babacan,
yatırımcıların bunu uzun dönemde siyasi ve ekonomik istikrarın
teminatı olarak gördüklerini söyledi. Türkiye'nin yatırım
araçlarının 70 milyar dolarının yabancıların elinde olduğunu,
özelleştirmede dile gelen rakamların şimdi çok daha yükseldiğini,
Türkiye'nin geleceğine yatırım yapıldığını anlatan Babacan, ''AB
sürecinin Türkiye'ye ekonomik katkısı korkunç. Eğer çocuklarımızın,
torunlarımızın rahat iş bulacağı müreffeh bir ortam istiyorsak AB
süreci bunun ileriye doğru garantisi olacaktır. Türkiye AB
vizyonunu kaybetmeye başladığı anda kazandığı ekonomik gelişimi de
kaybetmeye başlar'' diye konuştu. -IMF İLE GÖRÜŞMELER- IMF ile
yarım kalan birinci gözden geçirmenin ikinci ile birleştirilip,
birleştirilmeyeceği sorusuna da Babacan, önemli olanın birinci
gözden geçirmenin koşullarının yerine getirilmesi olduğunu, bir tek
yasanın Meclis'ten geçmediğini, bunların yeni yasama yılında
geçmesini beklediklerini söyledi. Babacan, Eylül'ün 8-9'unda IMF
heyetinin Türkiye'ye geleceğini belirterek, birinci gözden
geçirmenin tamamlanarak, ikinci gözden geçirme çalışmalarına
başlayacaklarını bildirdi. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali
Babacan, ''Önemli olan hedeflerin tutması. Sermaye o kadar çok
geliyor ki. Merkez Bankası dövize müdahale etmek zorunda kalıyor.
AB ve ekonomi konusunda çok rahatız. Ama rehavete düşmüş değiliz''
dedi.