AYM'den 17 yıl boyunca boşanamayan eş için ihlal kararı
Abone olANAYASA Mahkemesi (AYM), boşanma kararının Tanzanya'daki eşe 17 yıl boyunca tebliğ edilememesini Anayasal güvence altındaki evlenme hakkının ihlali olarak saydı. Mahkeme boşanma mağduruna 50 bin lira tazminat ödenmesine hükmetti.
58 yaşındaki S.A., Tanzanya vatandaşı olan A.S.A. ile 1997
yılında Türkiye’de evlendi. S.A., evliliğinin ilk günlerinden beri
eşiyle aralarında geçimsizlik olduğu, uzun süredir ayrı oldukları,
eşinin 1998 yılından beri kendisini arayıp sormadığı, bu
nedenle evlilik birliğini devam ettiremeyeceği gerekçesiyle 2000
yılında boşanma davası açtı. Dava dilekçesi, Tanzanya’da bulunan
A.S.A’ya Dışişleri Bakanlığı ve Tanzanya makamları aracılığıyla
2002 yılında tebliğ edildi. A.S.A’nın pasaportunda yer alan adres
tebligat adresi olarak kullanıldı.
Boşanma kararı Tanzanya'ya tebliğ edilemedi
Mahkeme tanıkları dinledikten sonra, evlilik birliğinin temelinden
sarsıldığı gerekçesiyle tarafların boşanmalarına karar verdi ve
kararın Tanzanya’daki A.S.A’ya tebliğ edilmesi talebiyle Adalet
Bakanlığı’na müzekkere yazdı. S.A. farklı tarihlerde mahkemeye
birçok kez dilekçe sunarak tebligat işleminin akıbetini sordu.
Bakanlık tarafından mahkemeye gönderilen 2004 tarihi yazıda,
kararın A.S.A’ya tebliği edilmesi için yetkili makamlara iletildiği
belirtildi. 2005 tarihli bakanlık yazısında ise evrakın
gönderildiği Dışişleri Bakanlığı’ndan herhangi bir cevap yazısının
gelmediği, 2006 ve 2007 tarihli yazılarda ise tebliğin yapıldığına
ilişkin herhangi bir cevabın alınamadığı belirtildi. Dışişleri
Bakanlığı tarafından bakanlığa gönderilen yazıda A.S.A’ya ilişkin
adli evrakın giriş kayıtlarında görülmediği, Tanzanya’ya iletilmek
üzere söz konusu evrakın yeniden gönderilmesi gerektiği kaydedildi.
S.A, mahkemeye sunduğu dilekçede 4 yılı aşkın süredir kararın
kesinleşmesini beklediğini, birçok kez akıbetini sorduğu evrakın
Dışişleri Bakanlığı’na henüz ulaştırılamamış olmasından dolayı
psikolojisinin bozulduğunu dile getirip evrakın yeniden
gönderilmesini istedi.
İlanen tebligat yapılmasını istedi
2010 yılında mahkemeye sunduğu dilekçede S.A, kararın A.S.A’ya
halen tebliği edilemediğini belirterek tebligatın ilanen
yapılmasını talep etti. S.A, bu sayede kararın kesinleşebileceğini
ve nüfustaki kaydın düzeltilebileceğini, aksi halde yeniden evlilik
birliği kuramayacağından mağdur olacağını belirtti. Adalet ile
Dışişleri Bakanlıkları arasında yapılan çok sayıda yazışmaya rağmen
karar A.S.A’ya bir türlü tebliğ edilemedi. 2014 yılında
Dışişleri’nden gönderilen yazıda Tanzanya’daki bürokrasinin genel
yavaşlığı nedeniyle başta tebligat işlemleri olmak üzere adli
yardımlaşma taleplerinin karşılanmasında sorunlar yaşandığı,
sorunların Türkiye’deki gibi adrese dayalı nüfus kayıt sisteminin
bulunmamasından kaynaklandığı ifade edilirken, tebligat için en son
2013 yılının Aralık ayında talep gönderildiği, ancak bugüne kadar
herhangi bir cevap alınamadığı kaydedildi. S.A. ise 2015 yılında
mahkemeye başvurarak A.S.A’ya yurt dışında tebligat yapılması
imkanının bulunmadığını, ancak ilanen tebligat yapılarak boşanma
kararının kesinleşebileceğini öne sürdü ve bu konuda Anayasa
Mahkemesi’nin verdiği bir kararı örnek gösterdi. Mahkeme
Dışişleri’ne tebligatın akıbetini sordu ve gelen yanıtta talebin
defaatle iletildiği, ancak bu şartlar altında adı geçen kişiye
ulaşılabilmesinin veya bu kişi hakkında Tanzanya makamlarından
bilgi alınabilmesinin mümkün olmayacağının düşünüldüğü
iletildi.
AYM'den ihlal ve 50 bin lira tazminat
kararı
Boşanma kararının kesinleştirilmemesi üzerine S.A, 19 Aralık 2017
tarihinde AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. Başvuruyu 8 Eylül'de
görüşen AYM, Anayasa’nın 20 ve 41’inci maddeleri kapsamında
güvence altına alınan evlenme hakkının ihlal edildiğine karar
verdi. Kararın bir örneği evlenme hakkının ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması yerel mahkemeye gönderildi. AYM ayrıca
başvurucuya 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine de hükmetti.
Gerekçeli karar Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı.
Kararda, 17 yıl geçmesine rağmen henüz kesinleştirilemeyen bir
yargı sürecinin söz konusu olduğuna dikkat çekilirken, bu tür
durumlarda ‘ilanen tebligat’ hükümlerinin uygulanabileceğine
ilişkin emsal kararların varlığı hatırlatıldı.