Aylin Duruoğlu neden cezaevinde?
Abone olVatan Gazetesi internet sitesi yayın müdürü Aylin Duruoğlu'nun neden hapishanede olduğuna ilişkin iddianame açıklandı.
Bostancı'da bir teröristin ölü ele geçirildiği, bir
emniyet amirinin şehit olduğu ve 7'si polis 9 kişinin yaralandığı
operasyon sonrası terör örgütü ''Devrimci Karargah'' üyesi
oldukları iddiasıyla yakalanan kişiler hakkında hazırlanan
iddianamede, 17 sanığın çeşitli suçlardan 7.5 yıl ile
ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezalarına
çarptırılması istendi.
İddianamede Vatan Gazetesi İnternet Sitesi Yayın Müdürü Aylin Duruoğlu'nun neden cezaevinde olduğu da açıklandı.
| AYLİN DURUOĞLU NEDEN CEZAEVİNDE? |
|
7,5 yıl ile 15 yıl hapis istemiyle yargılanan Vatan Gazetesi İnternet Sitesi Yayın Müdürü Aylin Duruoğlu'nun neden cezaevinde olduğu da iddianamede şöyle açıklanıyor: Sanık Aylin Duruoğlu'nun, 1 Mayıs 1989'da, 1 Mayıs İşçi
Bayramı'nı kutlamak amacıyla gittiği Beyoğlu'nda izinsiz gösteri ve
güvenlik güçlerine mukavemetten yakalanan 232 kişi arasında adının
geçtiği ve adli merciler tarafından serbest bırakıldığı belirtilen
iddianamede, Duruoğlu'nun, ''Devrimci Karargah'' terör
örgütü üyeleriyle irtibatları nedeniyle örgüte yapılan operasyonlar
kapsamında teknik takibe alındığı dile getirildi. İddianamede, Duruoğlu'nun evindeki aramada ele geçirilen cep
telefonu hafıza kartında yapılan incelemede, yüzlük desteler
halinde, özel bir banka etiketli, yaklaşık 250 bin dolar olduğu
değerlendirilen paranın önünde çekilmiş fotoğraflarının bulunduğu
anlatılarak, resimlerin oluşturulma tarihinin 4 Şubat 2008 olduğu
belirtildi. Fotoğraftaki paraya ilişkin sanık Duruoğlu'nun bankada herhangi bir hesap akışıyla ilgili kayda rastlanmadığı aktarılan iddianamede, bankada seri numaraları tespit edilen fotoğraftaki paraların kimlere teslim edildiğine dair herhangi bir kaydın bulunmadığı, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nce düzenlenen 21 Mayıs 2009 tarihli tespit tutanağında ise Duruoğlu'nun kullandığı sabit ve cep telefonu numaralarının görüşme dökümlerinde ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında haklarında işlem yapılan şahıslarla dolaylı irtibatlarının bulunduğu dile getirildi. ORHAN YILMAZKAYA İLE GÖRÜŞÜYOR DİYE DOĞU PERİNÇEK'İN EMRİ |
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık'ın 27 Nisan 2009'da
Bostancı Emanet Sokak'ta ''Devrimci Karargah''
terör örgütüne yönelik operasyonla ilgili yürüttüğü soruşturma
sonunda hazırladığı ve İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul
edilen iddianamede, Pınar Apartmanı'ndaki bir evde uygulamaya
katılan güvenlik güçlerine yönelik bombalı ve silahlı saldırı
anlatıldı.
İddianamede, olayda öğle saatlerine kadar çatışmanın devam ettiği,
örgüt evi olarak kullanılan yerde şüpheli Orhan Yılmazkaya adlı
örgüt mensubunun ölü ele geçirildiği, çatışmada Terörle Mücadele
Şube Müdürlüğü'nde görevli Emniyet Amiri Semih Balaban'ın,
Yılmazkaya tarafından açılan ateş sonucu şehit olduğu, yoldan geçen
vatandaşlardan Mazlum Şeker'in başından vurularak hayatını
kaybettiği, 8 polis memurunun ve 2 vatandaşın yaralandığı
belirtilerek, çatışmanın detaylarına yer verildi.
Çatışmada, içeride bulunan Orhan Yılmazkaya'nın, polis telsizi
kanalından, ''Yerimi iyi tespit etmişsiniz, tebrikler. İsmim Orhan
Yılmazkaya. Devrimci Karargah savaşçısıyım. Hiçbir şekilde teslim
olmayı düşünmüyorum. Kanımın son damlasına kadar savaşacağım. Mahir
Çayan'ların, İbrahim Kaypakkaya'ların, Deniz Gezmiş'lerin
üzerlerine layık olmaya çalışacağım'' şeklinde anonslar geçtiği,
görevlilerin ''teslim ol'' çağrılarını ise reddettiği
aktarıldı.
İddianamede, çatışmadan sonra söz konusu evde yapılan aramalarda, 2
uzun namlulu tüfek, 2 tabanca, 2 şarjör, 9 uzun namlulu silah
şarjörü, 34 elektrikli kapsül, rulolar halinde A4 patlayıcı olduğu
değerlendirilen kimyevi madde, çok sayıda dolu fişek, 1 el telsizi
ve 2 el bombası pimi ile çok sayıda dokümanın ele geçirildiği
belirtilerek, diğer şüphelilere yönelik adreslerde eş zamanlı
yapılan aramalarda da suç unsurları ve dokümanların elde edildiği
kaydedildi.
''ERGENEKON'' SANIKLARIYLA BAĞLANTILAR-
İddianamede, sanıklardan Necdet Öztürk, Selim Öztürk, Ergin Öncü,
Muhammet Çetin, Özgür Dinçer, Melek Seven, Mustafa Aşula,
Abdülselam Sultan, Nail Arıkan, Ceren Sütlaş ve ölü olarak ele
geçirilen Orhan Yılmazkaya'nın, ''Ergenekon'' soruşturması
kapsamında haklarında işlem yapılan şahıslarla irtibatlarına dair
tespit tutanağının savcılığa gönderildiği anlatıldı.
ÖRGÜT EYLEMLERİ-
İddianamede, 7 Ağustos 2008'de Üsküdar Belediyesi ek hizmet binası
arkasından Selimiye Kışlası istikametine doğru, Karacaahmet
Mezarlığı içinde kurulmuş bir düzenek vasıtasıyla 60'lık havan
mermileriyle yapılan saldırı sonrasında, ek hizmet binasının alt
tarafındaki alanda hasar meydana geldiği, belediye çalışanları ile
vatandaşların da aralarında bulunduğu 4 kişinin hafif yaralandığı
belirtildi.
Yapılan incelemelerde, mezarlıkta kurulan basit el yapımı bir
düzeneğin havan rampası olarak kullanıldığı ve havan mermilerinin
ateşlendiği belirtilerek, internette, eylemin ''Devrimci Karargah'a
bağlı Şehit Ongan Müfrezesi'' olarak üstlenildiği ve ''Ongan''
isimli kişinin, ''16 Haziran Hareketi'' örgütü mensubu olan ve 23
Ocak 1990'da İstanbul İMKB binasına bomba koyarken ölen Bülent
Ramazan Ongan olduğunun tespit edildiği, olay yerinde elde edilen
materyallerin incelenmesinde, şüpheliler Cemal Bozkurt, Fatih Aydın
ve Özgür Dinçer'in parmak izlerinin tespit edildiği kaydedildi.
İddianamede, yine aynı mezarlığa bazı şahıslar tarafından 23
Ağustos 2008'de 2 şüpheli paket bırakıldığı, fünyeyle patlatılan
bir paketten çıkan termosta zaman ayarlı bomba bulunduğu,
patlamasına 22 dakika kala etkisiz hale getirildiği ve üzerinde
şüpheli Fatih Aydın'ın parmak izine rastlandığı ve 1 Eylül 2008'de
Beyoğlu Sütlüce'deki AK Parti İstanbul İl binasının girişinde,
kurye şüpheli İbrahim Şimşik tarafından getirilen bombanın
patlaması sonucu 5 polis memuru ile 7 vatandaşın yaralandığı ve
patlamada ağır yaralanan polis memuru Hüsnü Uyan'ın 29 Aralık
2008'de şehit olduğu belirtilerek, ayrıca 12 Ocak gecesi
Beşiktaş'taki bir bankanın girişine bırakılan bombanın patlamasıyla
maddi hasar oluştuğu ve tüm bu eylemlerin
''www.devrimcikarargah.com'' adlı internet sitesinden üstlenildiği
dile getirildi.
Şüpheli Cemal Bozkurt'tan elde edilen telefon numaralarının
incelenmesiyle, farklı isim kullanan Özgür Dinçer, Cemal Bozkurt ve
Fatih Aydın'ın, 2008'de Fatih'te bir dükkanı kiraladıkları, dükkanı
kiraya veren kişinin, dükkanda bulunan Orhan Yılmazkaya'yı dükkanda
gördüğü kişi olarak tespit ettiği belirtilen iddianamede, söz
konusu eylemlerin ardından 27 Nisan 2009'da İstanbul'da eş zamanlı
yapılan operasyonlarda, Kadıköy Bostancı Mahallesi Emanet Sokak'ta
bulunan Pınar Apartmanı'ndaki örgüt evinde çatışma çıktığı, şüpheli
Orhan Yılmazkaya'nın ölü ele geçirildiği, Emniyet Amiri Semih
Balaban'ın şehit olduğu, yoldan geçen bir kişinin hayatını
kaybettiği ve 8 polis memuru ile 2 vatandaşın da yaralandığı
anlatıldı.
BEKAA VADİSİ VE ZAP KAMPINDA EĞİTİM-
Söz konusu eylemlerin ''Devrimci Karargah'' terör örgütü tarafından
gerçekleştirildiği ve şüpheliler Fatih Aydın, Cem Bozkurt, Özgür
Dinçer ve Orhan Yılmazkaya'nın eylemlere katılmış olduklarının
belirlendiği aktarılan iddianamede, örgütün, Dr. Hikmet
Kıvılcımlı'nın görüşleri doğrultusunda şekillenen ve faaliyetlerini
büyük ölçüde yurt dışında sürdüren bir grup iken, Vatan
Partisi'nden ideolojik farklılıklar nedeniyle ayrılan Sarp Kuray ve
arkadaşlarınca 1988'de ''16 Haziran Hareketi'' adını aldığı
vurgulandı.
Örgüt tarafından daha sonra Lübnan'ın Bekaa Vadisi'ndeki bir kampta
deşifre olmamış kadroların eğitilip, özellikle İstanbul başta olmak
üzere birçok bombalama ve karakol baskını eylemlerinin
gerçekleştirildiği kaydedilen iddianamede, 1990'da yapılan
operasyon sonrası darbe yiyen örgütten hizipleşme ve tartışmalar
sonrası Sarp Kuray ve arkadaşlarının ayrılarak, yurt dışında
faaliyet göstermeye başladıkları anlatıldı.
İddianamede, örgütün 2005'te ''Bedreddini Hareketi'' ve ''16
Haziran Hareketi'' ile birleşerek eski kadroların bir araya
geldiği, bu birleşmeden sonra PKK/KONGRA-GEL terör örgütü mensubu
bir kişinin Van'da Orhan Yılmazkaya ve diğer örgüt mensuplarını
karşılayarak sınırı geçtikleri, önce İran'daki Kelareş kampına,
oradan da Kuzey Irak'taki Zap kampına gittikleri, burada askeri ve
teorik eğitim aldıklarının tespit edildiği kaydedildi.
İddianamede, 2008'de Türkiye'ye giriş yapan örgüt mensuplarının
İstanbul'da hücre evlerinde faaliyetlerine başladıkları, 7 Ağustos
2008'de Selimiye Kışlası'na yönelik eylemi gerçekleştirdikleri ve
''Bedreddini Hareketi'' ile birleşen örgütün, eylem günü olan 7
Ağustos 2008'de ''Devrimci Karargah'' ismini aldığı, ''Devrimci
Sol'' örgütünün bu örgütle birleştiği ve bu oluşumla birlikte
örgütün ses getirecek eylemler gerçekleştirme hedefiyle
Sütlüce'deki AK Parti İstanbul İl Başkanlığı ve Beşiktaş'taki banka
şubesine yönelik bombalı paket saldırısı gerçekleştirdiği
aktarıldı.
''Devrimci Karargah'' örgütünün oluşumu ve hedeflerinin anlatıldığı
iddianamede, örgütün ''16 Haziran Hareketi'' adıyla İstanbul'da 12
Ağustos 1987'den 30 Nisan 1989'a kadar gerçekleştirdiği bombalı
saldırı ve çeşitli eylemleri sıralanırken, çatışmada ölen Orhan
Yılmazkaya'nın bilgisayarından kurtarılan ve Yılmazkaya'nın
''Türkiye devrimci hareketini ileriye taşıma'' gibi hedeflerini
yazdığı 2 sayfalık belgeye de yer verildi.
SAHTE SSK DENETMENİ OLARAK PARA TOPLADILAR
''Yılmazkaya'dan ele geçirilen belgelere göre, 'Devrimci Karargah'
terör örgütünün Sosyalist Demokrasi Partisi ile doğrudan ve dolaylı
yönden bağı olduğunun anlaşıldığı'' öne sürülen iddianamede,
dijital incelemeler sırasında Orhan Yılmazkaya ve Fatih Aydın'ın
bilgisayarlarında sahte nüfus cüzdan örnekleri ile photoshop
programı uzantılı çok sayıda dolu nüfus cüzdanı örneği, diplomalar,
SSK tutanak ve denetleme örneklerinin tespit edildiği
kaydedildi.
Ayrıca, örgüte gelir elde etmek amacıyla sahte SSK denetmeni olarak
önceden belirlenen iş yerlerinden sahte ceza makbuzu karşılığında
para toplandığına yönelik bilgilere rastlandığı anlatılan
iddianamede, incelemelerde bu amaç için kullanıldığı
değerlendirilen çok sayıda belgeye ulaşıldığı vurgulandı.
Fatih Aydın ve Orhan Yılmazkaya'nın bilgisayarlarından ele
geçirilen dijital malzemelerin incelendiği belirtilen iddianamede,
bomba yapımıyla ilgili çok sayıda belge, bombaların özellikleri,
kullanım yerleri ve çeşitleri, düzenekler, düzenek çeşitleri,
düzenek hazırlama şekilleri, elektronik devreler, gübre bombalar,
bomba malzemelerinin nerelerden temin edileceği bilgileri, füzeler,
füze sistemleri, roketatarlar, havan topu kullanımı ve sistemleri,
askeri eğitim notları, mayınlar, el bombaları, el yapımı füzeler,
telsizler, telsiz frekansları, kimyasal bombalar, silahlar, silah
çeşitleri, susturucular, susturucu yapımı gibi çok sayıda belge,
resim ve kullanım kılavuzuna rastlandığı kaydedildi.
İSTENEN CEZALAR
İddianamede, sanıklar Fatih Aydın, Cemal Bozkurt, Özgür Dinçer ve
İbrahim Şimşek hakkında, ''devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü
bozmak'' ile ''kasten öldürmek'' suçlarından ikişer kez
''ağırlaştırılmış müebbet'', diğer suçlardan da 9 ay ile 300 yıl
arasında değişen hapis cezaları istendi.
Sanıklar Mehmet Yeşiltepe, Ergin Öncü, Abdülselam Sultan, Muhammet
Çetin, Süleyman Gürkan Anıl, Mustafa Aşula, Nail Arıkan, Necdet
Öztürk, Sevim Öztürk, Melek Seven, Ceren Sütlaş ve Metin Akdemir
hakkında da 7.5 ile 36 yıl arasında değişen hapis cezalarının
istendiği iddianamede, sanıklardan Vatan Gazetesi internet
sitesi yayın yönetmeni Aylin Duruoğlu'nun ''örgüt üyeliği''
suçundan 7.5 ile 15 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması
talep edildi.