Aslında dünyanın sekizinci harikası. Zaman meydan okuyan bu ihtişamlı yapı görenleri büyülüyor. Deprem kuşagındaki İstanbul'da bulunan Ayasofya nasıl oldu da yıkılmadı? Türkler Anadolu'yu ayak basmadan önce inşa edilen bu muazzam eserin işçiliği mühendislere ders niteliğinde.. Dayanıklılığın sırrını Ulusal Atina Teknik Üniversitesi adına Ayasofya’da çalışan Prof. Dr. Antonia Moropolou, anlatıyor. Ulusal Atina Teknik, Princeton ve Boğaziçi üniversitelerinin, Ayasofya’nın yapı malzemesi ve yapının statik değerlendirmesi üzerine 16 yıldır yürüttüğü çalışmaların sonuçları "Ayasofya’nın Konservasyonunda Yunan İşbirliği" adlı Yunanca ve İngilizce bir bilimsel yayında toplandı. Prof. Dr. Antonia Moropolou 15 yüzyıldır tüm depremlere direnç gösteren Ayasofya’nın ilk inşasından sonra, kubbe tuğlalarında kullanılan malzemenin Rodos’taki tarihi yapılarda kullanılanlara yüzde 97 oranında benzerlik gösterdiğine dikkati çekti. Prof. Dr. Moropolou, tuğlaların aynı zamanda Anadolu’da geliştirilmiş yangına karşı dayanıklı bir malzeme içerdiğini sözlerine ekledi. Prof. Dr. Moropolou, yapının tuğlalarının strese dayanıklı olduğunu, aynı zamanda alelade tuğla ağırlığının 12’de biri kadar hafif oldukları için yapıya yönelik bir stres unsuru oluşturmadıklarını söyledi. Yapının harcının ise depreme karşı belli dozlara göre hazırlanmış özel bir kompozisyona sahip olduğunu dile getiren Prof. Dr. Moropolou, şunları söyledi: "Ayasofya’da kullanılan harcın yarı kristalize bir yapısı var. Bu özel harç, yapının deprem anında ortaya çıkan enerjiyi hasar görmeden emmesine yol açıyor. Çalışmalarımızda bu materyallerin bir simülasyonunu da yaptık. Boğaziçi ve Princeton ile yürüttüğümüz çalışmalar kapsamında bu kompozisyon ve yapısal özellikteki bir anıtın 7 şiddetindeki bir depreme dayanabileceğinden emin olmuştuk. Ve bu çalışma 1999 depreminden önceydi."