Ayasofya müze kararnamesi sahte çıktı
Abone olMHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Ayasofya'nın müze olmasıyla ilgili önemli bir iddia ortaya attı.
Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması için TBMM'ye
kanun teklifi veren MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, müze
yapılması hususunda çıkarılan 7.11.1934 tarihli kararnamenin de
sahte çıktığını söyledi.
MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, Ayasofya'nın cami
olarak yeniden ibadete açılması için kanun teklifi
verdi.
Halaçoğlu tarafından TBMM Başkanlığı'na sunulan teklifin
gerekçesinde, 1453 yılında Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u
fethetmesiyle cami olarak hizmet vermeye başlayan Ayasofya'nın 1
Şubat 1935 yılından bu yana müze olarak kullanıldığını
anımsatıldı.
Caminin ibadethane kısmına ve binanın diğer bölümlerine 19. yüzyıla
kadar Türk mimari eserleri eklendiği ve binanın tamamen bir Türk
sanat eseri olduğu ifade edilen gerekçede, bu süre zarfında
Bizans’tan kalma mozaik tabloların korunduğu, depremlerden dolayı
zarar gören kısımların onarıldığı ve Ayasofya'nın 481 yıl cami
olarak hizmet verdiği anlatıldı.
HERHANGİ BİR KAYDA RASTLANMADI
Ayasofya'nın 24 Kasım 1934 tarih ve 2/1589 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı ile müze haline getirildiği anımsatılan gerekçede, bu
kararın, Resmi Gazete ve benzeri devletin hiçbir resmi yayınında
yayımlanmadığı, bununla ilgili herhangi bir kayda da
rastlanılmadığı belirtildi.
Gerekçede, Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü
tarafından, 7 Haziran 1965 tarihinde, Ayasofya Kararnamesi’nin
Resmi Gazete’de yayımlanıp yayımlanmadığına dair verilen bir
dilekçeye, 14 Haziran 1995 tarihinde Genel Müdür Özgür Erkman
imzası ile “… 24.11.1934 tarih ve 2/1589 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararının Resmi Gazete’de yayımlanmadığı tespit edilmiştir” cevabı
verildiği ifade edildi.
RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANMADI
Gerekçede, 1924 Anayasası’na göre de bugünkü Anayasa’ya göre de
tasarı, teklif ya da kararnamelerin, yasa ya da kanun hükmünde
kararname olabilmeleri için Cumhurbaşkanı'nın onayından sonra Resmi
Gazete’de yayımlanmaları gerektiğine işaret edilerek, "Ayasofya
için böyle bir durum söz konusu değildir, burada açıkça bir
hukuksuzluk mevzu bahistir" denildi.
ATATÜRK İMZASI SAHTE
Konuyla ilgili başka bir tuhaflığın da kararnamenin altındaki
Atatürk imzasında göze çarptığına yer verilen gerekçede, şöyle
devam edildi:
"Bilindiği üzere, Mustafa Kemal’e Atatürk soyadının verildiği 2587
Sayılı Özel Kanun, Resmi Gazetede 27.11.1934 tarihinde
yayımlanmıştır. Atatürk’ün imzasının bulunduğu Ayasofya
Kararnamesi’nin tarihi ise 24.11.1934’dür. O halde, üç gün
öncesinden Atatürk’ün Kararnameyi imzalamış olması mümkün
gözükmemektedir. Bununla ilgili olarak da; bir dilekçe üzerine
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 'İlgi dilekçeniz ekinde
fotokopisi bulunan 24.11.1934 tarih ve 2/1589 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararnamesinde Reisicumhur adına atılı bulunan imzanın, yine
dilekçeniz ekinde sunulan Atatürk’ün örnek imzalarına biçimsel
açıdan fark gösterdiği ilk bakışta belirlenebilmektedir' cevabı
verilmiştir. Bütün bunları alt alta koyduğumuzda burada da bir imza
sahteciliği bulunduğunu söylemek kaçınılmaz olacaktır."
1936 TARİHLİ KÜTÜK DEFTERİNDE CAMİ OLARAK
KAYITLI
Gerekçede, Ayasofya Camii'nin 19 Şubat 1936 tarihli tapu senedine
göre Fatih Sultan Mehmed Vakfı adına “türbe, akaret, muvakkithane
ve medrese-i müştemil Ayasofya’yı Cami-i Şerifi" olarak tapulu
olduğu, Vakıflar Genel Müdürlüğü Kütük Defterinde de cami olarak
kayıtlı olduğu ifade edildi.
FETHİN SİMGESİ
Ayasofya'nın şu an müze olarak kullanılmasının yasalara uygun
olmadığı savunulan gerekçede, "Bugün, tüm selatin camilerimiz sabah
ezanından yatsı ezanına kadar, haftanın her günü, hangi dinin
mensubu olduğuna bakılmaksızın herkesin ziyaretine, ibadetine
ücretsiz olarak açıkken, Ayasofya, yasalara, hukuka aykırı olarak,
ancak müze olarak ziyaret edilebilmektedir. Bu Kanun teklifi, 481
yıl ezan sesinin yankıları ile ayakta kalan, İstanbul’un fethinin
simgesi olan Ayasofya’nın, cami olarak yeniden ibadete açılması
amacı ile hazırlanmıştır" denildi.