Avrupa’ya ve Rumlara net mesaj
Abone olCumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Şu gayet iyi bilinmelidir ki, anavatan ve garantör olarak Türkiye Kıbrıs Türklerinin bir Kıbrıs Rum devletinde ...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Şu gayet iyi bilinmelidir ki,
anavatan ve garantör olarak Türkiye Kıbrıs Türklerinin bir Kıbrıs
Rum devletinde azınlık hale getirilmesine asla izin vermeyecektir”
dedi.
Türkiye’nin her koşulda Kıbrıs Türkü’nün yanında olacağını,
güvenlik ve kalkınmasına kararlılıkla destek vereceğini, adada ve
bölgede huzur, istikrar ve refahın yerleşmesi yolundaki
sorumluluklarını hassasiyetle yerine getirmeyi sürdüreceğini
belirten Gül, “Kıbrıs Türkü ekonomik ve siyasi istikrarını, birlik
ve beraberliğini güçlü şekilde sürdürdüğü müddetçe her geçen yıl
daha büyük mesafeler kaydedecektir. Bu yolda da Türkiye’yi her
zaman yanında bulacaktır” diye konuştu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile
birlikte düzenlediği basın toplantısında yaptığı konuşmada, 7 yıl
önce Cumhurbaşkanı olduğu dönemde ilk ziyaretini KKTC’ye yaptığını,
şimdi de görevi biterken son ziyaretini de yine KKTC’ye yaptığını
belirtti.
Gül, bu ziyaretten memnuniyet duyduğunu, ayrıca bu ziyaretinin
Barış Harekatı’nın 40. yılı kutlamalarına denk gelmesinin de
kendisi açısından anlamlı olduğunu belirterek, anavatanın
sevgilerini iletti.
“BAŞ BAŞA GÖRÜŞME GAYET VERİMLİ”
Cumhurbaşkanı Eroğlu ile birlikte basın toplantısı öncesi yaptığı
baş başa görüşmede, Kıbrıs müzakere süreci ve Türkiye ile KKTC
arasındaki dayanışma ve yakın işbirliğini gözden geçirdiklerini
söyleyen Gül, görüşmeyi gayet “verimli” olarak niteledi.
Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir kapsamlı çözüme ulaşılması için Türk
tarafının üzerine düşeni yerine getirdiğinin uluslararası toplum
tarafından da yakından bilindiğini ve takdir edildiğini söyleyen
Gül, 2013 sonu itibariyle 50. yılını dolduran Kıbrıs sorunu
meselesinin daha fazla gecikmeden bir çözüme kavuşturulmasının
Türkiye’nin öncelikli dış politikası olduğunu vurguladı.
“50 YILDA ÇÖZÜMLENMEMİŞ OLMASI ÜZÜCÜ”
Gül, yarım asırdır dünyada konuşulan bir sorun kalmadığını, BM’nin
50 yıl önce adaya geldiğini ifade ederek, bu sorunun 50 yılda
çözülememiş olmasının üzücü olduğunu kaydetti.
Bu bakımdan Türkiye olarak önceliklerinin, adil kalıcı bir çözümden
yana olduğunu işaret eden Gül, bu yüzden tutarlı ve sonuç almaya
yönelik çizgilerini sürdürdüklerini, Kıbrıs Türk tarafının
çabalarına tam destek verdiklerini vurguladı.
“MÜZAKERELERİN BAŞARIYLA SONUÇLANMASI İÇİN PEK ÇOK OLUMLU FAKTÖR
VAR”
Abdullah Gül, 11 Şubat’ta yeniden başlayan müzakere sürecinin bu
kez başarıyla sonuçlanması için pek çok olumlu faktör bulunduğunu
kaydederek, şöyle devam etti:
"Amacımız; en kısa sürede eş zamanlı referandumların yapılmasıyla
yeni ortaklık devletinin hayata geçirilmesi aşamasına gelinmesidir.
Bu fırsat kaçırılmamıştır. Daha önce maalesef fırsatlar kaçırıldı,
ucu açık müzakere süreçleri bu fırsatları kaçırmaktadır. Bu yüzden
gayet kararlı bir şekilde bu müzakerelerin bir takvime bağlanıp
bitirilmesi bizim esaslı düşüncemizdir. Müzakereler ve karşılıklı
uzlaşıyla sağlanacak kapsamlı siyasi çözümün hem adadaki iki taraf,
hem tüm bölge açısından çok önemli getirileri olacaktır. Doğu
Akdeniz ve çevresinde son dönemde yaşanan trajik gelişmelerle,
Kıbrıs meselesinin daha fazla gecikmeden çözülmesini adeta mecbur
etmektedir. Çözüm hedefine ulaşılması Doğu Akdeniz’in bir barış
istikrar ve işbirliği adası haline gelmesine fırsat verecektir.
Doğu Akdeniz’deki böyle bir barış ve istikrar, sinerji oluşturacak,
ekonomik faaliyetlerden tutun, güvenlik alanlarına kadar sadece
Ada’nın değil bütün bölgenin faydalandığı imkanları ortaya
çıkaracaktır."
“MEVCUT DURUM SÜREMEZ”
Gül, ortak milli davaya desteklerinin kararlılıkla devam edeceğini,
Türk tarafının çözüm yönündeki samimi yaklaşımından kimsenin şüphe
duymaması gerektiğini, bunun 2004 yılında referandumda
gösterildiğini işaret ederek, bundan sonra da bu kararlılığı devam
ettireceğini kaydetti.
Gül, mevcut durumun ilahi nihayet böyle devam etmesine de müsaade
edilemeyeceğine dikkat çekerek, bir an önce Ada’nın ortak sahibi
olan Kıbrıs Türk halkının eşit statüsünü güvence altına alacak bir
anlaşmaya varılması, Kıbrıs’ta iki kesimli, siyasi eşitlik ve eşit
statüye haiz iki kurucu devleti içeren yeni ortaklık gibi, BM
parametreleri çerçevesi içerisinde çözümün bulunmasını samimi
olarak Türkiye’nin garantör ülke olarak ve Kıbrıslı Türklerin arzu
ettiğini söyledi.
Ancak ortaklığa dayalı bir çözüm üzerinde anlaşma olmayacaksa,
bütün tercihlerinin bir anlaşma olduğunu ve bunun için tüm
gayretleriyle hep birlikte çalıştıklarını, kararlılıklarını
sürdürdüklerini söyleyen Gül, şöyle devam etti:
“Eğer bu hiç mümkün olmayacaksa farklı çözüm seçeneklerinin
müzakere edilmesi düşünülebilir. Şu gayet iyi bilinmelidir ki;
anavatan ve garantör olarak Türkiye Kıbrıs Türklerinin bir Kıbrıs
Rum devletinde azınlık hale getirilmesine asla izin vermeyecektir.
Türkiye her koşulda Kıbrıs Türkü’nün yanında olacak, güvenlik ve
kalkınmasına kararlılıkla destek verecek, adada ve bölgede huzur
istikrar ve refahın yerleşmesi yolundaki sorumluluklarını
hassasiyetle yerine getirmeyi sürdürecektir. Kıbrıs Türkü ekonomik
ve siyasi istikrarını birlik ve beraberliğini güçlü şekilde
sürdürdüğü müddetçe her geçen yıl daha büyük mesafeler
kaydedecektir. Bu yolda da Türkiye’yi her zaman yanında bulacaktır.
Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin geleceğe güvenle bakması önemlidir.
Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs Türk halkının hürriyetini hukukunu ve
refahının devamı yönünde sorumluluklarını yerine getirmeye devam
edecektir.”
“BUNDAN SONRA DA BERABERLİĞİMİZ SÜRECEK”
Abdullah Gül, siyasi hayatı boyunca Kıbrıs davası ile çok yakından
ilgilendiğini, Kıbrıslı Türklerin haklarını koruma ve barışı tesis
etme yolunda her türlü çabayı gösterdiğini vurgulayarak,
Cumhurbaşkanlığı süresince de KKTC’ye yakından ilgi gösterdiğini,
bundan sonra da hangi şartlar altında olursa olsun Kıbrıslı
kardeşleriyle beraberliğinin süreceğini ifade etti.
Türkiye Cumhurbaşkanı Gül, kendisine sunulan devlet nişanını da
büyük onurla taşıyacağını kaydetti, Kıbrıs Türk halkına
teşekkürlerini sundu.
(İHA)