Çok iyi hatırlıyorum.15 Temmuz akşamı darbe girişimimin ilk
saatlerinde Amerika ve Avrupa’dan diplomatlar şöyle açıklamalar
yapılmıştı:
"Türkiye’deki gelişmeleri endişe ile
izliyoruz”.
Çok geçmeden darbenin seyrinin değiştiğini gören bu iki yüzlü
ülkelerden ikinci açıklama da şöyle idi:
“Türkiye’deki demokratik mücadelenin
yanındayız”.
Gönlümden geçeni nezaketim el vermediğinden buraya açıkça
yazamıyorum. İsterseniz siz şu…… olan yeri doldurabilirsiniz.
Devran dönüyor.
Şimdilerde aynı durum bizim için geçerli.
Türkiye olarak Avrupa’daki Türkler ve Müslümanlar başta olmak
üzere göçmenlere uygulanan ırkçı ve faşizan tutum dolayısıyla
düştükleri iç siyasi çıkmazı ve dağılma noktasına gelen AB rüyasını
hayretle, endişe ile izliyoruz.
Açıkçası Türkiye Avrupa’yı son dönemde fena halde
sallıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’da ifade etti:
“Tüm Avrupa hayır seferberliğine çıktı.
Gazeteleri Türkçe Diktatör Erdoğan’a hayır manşetleri atıyor.
Bunun benimle ne ilgisi var. Bu sistem oylaması."
Evet, Avrupa Türklere karşı bir yeni “Haçlı
Seferlerliği” başlatmış durumda. Ama tarihte laleyi çok
iyi hatırlamalarına rağmen püskürtülen 9 haçlı seferinin en çok
Avrupalının kendisine zarar verdiğini çabuk unutmuşlar.
Kimi vebadan, kimi uzun ve meşakkatli yolculuğa adapte olamadığı
için savaş meydanına ulaşamadan ölürken, kalanlar da ya
savaşta, ya da esir tüccarlarının ağında yok olup gittiler.
Orduların komutanları papa ve kralların sonu da çok hazin oldu.
Avrupa tarihine yeniden bakmalı.
Şimdi de sözüm ona Türklere ve Müslüman göçmenlere saldırarak
kendi kaderiyle yeniden oynuyor.
En son örneği.
Hollan’daa da seçimlerden sadece birkaç gün önce yaşanılan 1
Türk Bakanımızın uçağının inişine izin vermeme, 2. Bakanımızın da
vur emri altındaki özel timlerle aracının Hollanda’da alıkonulup,
sınır dışı edilmesi ve oradaki Türk vatandaşlarımıza yapılan hain
saldırılar ters tepti.
Hem iktidardaki partiye hem de iktidar iddiasında olan ve o
günlerde seçim anketlerinde mevcut Başbakan Rutte’nin yüzde 20 gibi
önünde çıkmasına rağmen.
Bu görüntülerle Hollanda sadece demokrasi ve insan hakları
konusunda sınıfta kalmadı, sandıktan da istikrar çıkmadı.
İktidardaki Rutte’nin partisi ilk sırada çıkarken, hükümeti
kurma çoğunluğunu elde edemedi. Türklere karşı yapılan saldırının
arkasındaki isim Wildeers’in partisi ise sandıktan ancak 3.
çıkabildi.
İlk gelen bilgilere göre hükümet için 4 partiden oluşan
koalisyon gerekiyor. Yani Hollanda’yı önümüzdeki günlerde çok
parlar bir siyasi gelecek beklemiyor.
O yüzden Hollanda için çok endişeliyiz!.
Hem de çok!
Avrupa’da artık en büyük destekçisi İngiltere’yi kaybettiği için
çöküşe girdi. En iyisi biz onlara yüzyıllar boyu topraklarımızda
millileşen yeni Türk lalelerinden gönderelim de, Lale Devri ile
biraz nefes alsınlar…