Yılbaşı yaklasirken Avrupa giyinir, süslenir. Sizi bilmiyorum
ama bana müthiş bir coşku verir şehirlerin süslenmesi, yeni yıla
hazırlanması.. Ruhum da onlarla beraber hazırlanır yeni bir yıla,
arınmaya..
Yılbaşı öncesi bir yerlere mi gitsek, nereye gitsek derken ani
bir kararla Atina'ya gidelim dedik.
İki gündür Atina kazan biz kepçe dolaşıyoruz ve iki gün daha
sürecek bu macera.
Tam beklediğim gibi... Şehir süslenmiş, bizi bekliyormuş.
Şehri keşfetmeye başladık tabi hemen. Tarihi yerleri keşif
zaruri. Ama bir de gurme tarafını öğrenmek lazım gidilen
ülkenin.
Hani kebabımız, baklavamız var ya bizim, bizimle özdeşleşmiş,
bizden çıktı dediğimiz.. Burda onlar da aynı şeyi kendileri için
söylüyorlar, 'kebap da baklava da bizimdir'
diyorlar.. Tatlarına, kebabı, baklavayı nasıl yaptıklarına
bakıyoruz iki gündür.. Bu konudaki yorumlarımı, neyi nerde yemeniz
gerektiğini döndüğümde ayrıca anlatırım..
Atina'da benim asıl dikkatimi çeken başka birşey var.
Ne mi?
İnsanların sıcaklığı, samimiyeti.. Bu kadar sıcakkanlı mıydı bu
insanlar? Hepsi birer sevgi kelebeği sanki, abartmıyorum.
Herhangi biriyle bir diyaloğa girdiğimizde, nerden geldiğimizi
soruyor. Türk olduğumuzu söyleyince daha da sıcak davranıyor,
bildiği Türkçe bir şeyleri söylemeye çalışıyor falan.
Esnafın sıcak davranmasını anlarım. Potansiyel para anlamına
geliyoruz onun için. Otel yöneticileri de bize iyi davranmalı,
zira iyi referans candır. Ama sokaktaki adamin arabasını özel
olarak bize yol tarif etmek için durdurup, adresi anladığımızdan
emin olduktan sonra yoluna devam etmesini iyi niyetle yorumlamak
zorundayim. Biz sormadığımız halde ve trafiği tıkama pahasına hem
de! Arkasındaki arabalar da korna falan çalmıyorlar bu arada. O
derece canlar.. Bunun gibi birkac örnek daha yaşadık.
Bu durum beni gerçekten etkiledi.. Yunanistanla tatsız
geçmişimiz malum.. Ama bunları geride bırakabilmiş olmak, insanlara
ülke, din, dil ayrımı yapmadan davranabilmek, gerçek bir
'olmuşluk' ve 'olgunluk' demek.
Ve bu insanlar bu olgunluğa çoktan ulaşmışlar..
İnsanların yalnızca insan olmalarından ötürü en azından asgari
bir saygıyı hak ettiklerini düşünen ben için çok umut verici bu tür
şeyler. İnsanlığa ve insan olmaya dair. Her gün daha kötüye giden
şu dünyada, birşeylerin aşılabileceğine ve kaliteli bir geleceğe
dair heyecan verici bir ihtimal..
Kafamızdaki kalıplardan ve önyargılardan sıyrılmayı
başarabildiğimiz oranda evriliriz aslında.. Ve gerçek anlamda bir
'olmuşluğa' ulaşırız.. Bu gerçeği önemsemek
zorundayız..
İşte bunları düşündürdü bana bu ülkenin insanları.. Galiba
seyahatimin en doyum sağlayıcı tarafıydı bu benim için..