Atatürk'e düello teklif eden adam
Abone olMilli Mücadeleye katılan isimlerden Ahmet Rüstem Bey'in Atatürk'e düello teklif ettiği ortaya çıktı.
Babası Polonyalı, annesi İngiliz, asıl adı Alfred
Bielinski olan Ahmet Rüstem Bey, Osmanlı'nın Washington
Büyükelçiliği görevini yürütürken ABD Başkanı Wilson'a "İ..."
diyecek kadar çılğın bir isim.
Sofrada yemek arasında sigara yakan Rüstem Bey, Atatürk'ün "içmeyin" uyarısına fena halde bozulmuş. İtibarının sarsıldığını düşünen Rüstem Bey, Atatürk'ü düelloya davet etmiş. Bu ilginç olayın ayrıntılarını Takvim yazarı Emin Pazarcı köşesine taşıdı.
(...)Bir gün yemekte et yenildikten sonra Mustafa Kemal'in
karşısında oturan Rüstem Bey sigara yakıyor. Mustafa Kemal müdahale
ediyor:
- Acele etmeyin, yemek devam edecek.
Aynı masada oturan Mazhar Müfit'in anlatımına göre Rüstem Bey,
Paşa'ya sert bir şekilde cevap veriyor:
- Sizden müsaade almadan sigara içmeyi adaba aykırı görerek bana
ihtarda bulunuyorsunuz. Yemek arasında hep sigara içilirken, bugün
neden ayrıca müsaade almama lüzum görüyorsunuz?
Mustafa Kemal, yumuşak bir ses tonuyla Rüstem Bey'i sakinleştirmek
istiyor:
- Yemek arasında sigara içilmesini, iştihamızın kapanması ve az
yemek yememiz için usul haline getirmiştik.
Oysa, bugün etten başka helvamız da var. O yüzden sigara içmekte
acele etmemenizi söyledim.
Aldığı cevap Ahmet Rüstem'i tatmin etmiyor. Hiddetle kalkarak
sofrayı terk ediyor.
Dönem, Milli Mücadele yılları.
Anadolu'da sıkıntı diz boyu. Sofra, Atatürk'ün sofrası da olsa,
orada bakanlar ve milletvekilleri de bulunsa, genellikle tek çeşit
yemek yeniyor. Masadan yarı aç, yarı tok kalkılıyor.
Ama, o gün Atatürk'ün bir sürprizi var. Et yemeğinden sonra helva
da gelecek. Bu sürprizi örtülü olarak anlatmak için "sigara
içilmekte acele edilmemesini" istiyor. Ahmet Rüstem Bey ise bu
uyarıyla kendisini aşağılanmış hissediyor!
* * *
Mazhar Müfit, odasına gittiğinde, Ahmet Rüstem Bey'i bir kağıda
resimler yapıp çizgiler çizerken buluyor. Ahmet Rüstem, "Bu işin
şakası yok" diyor:
- On beş kişilik bir sofrada beni adaptan habersiz bir insan gibi
aşağıladı.
Şimdi, Paşa'yı düelloya davet etmek ve bu suretle haysiyetimi
muhafaza etmek mecburiyetindeyim. Sizi vekil tayin ediyorum.
Paşa'ya bildiriniz.
Mazhar Müfit hayretle soruyor:
- Düelloya mı? Paşa'yı öldürmek mi istiyorsunuz? "Hayır" cevabını
alıyor:
- Bilakis, ben ona zarar vermeyeceğim.
Ben öleceğim veya yaralanacağım. Bu suretle haysiyetimi muhafaza
edeceğim.
Silahı Paşa seçsin.
Talep, Mustafa Kemal'e aktarılıyor. O da çevresindekilerin
kahkahaları arasında "modern bir silah" tercih ediyor:
- Süpürge sopası.
Ahmet Rüstem Bey, bir süre daha direniyor, günlerce ortalıkta
görünmüyor.
Ardından da vaziyet eski halini alıyor. Mustafa Kemal'le dirsek
teması hep sürüyor. Yurt dışına giriyor, yine önemli görevlerde
bulunuyor. Milli Mücadele'ye destek veriyor.
Şimdi düşünüyorum da!.. Acaba bugün kaç kişi Ahmet Rüstem gibi
davranır?
Zedelendiğini düşündüğü haysiyetini korumak için kaç kişi ölmeyi
göze alabilir? Mutlaka vardır, ama ortalık genellikle yüzüne
tükürülse "Yarabbi Şükür" diyecek adamlarla dolu!"
Yazının tamamı için tıklayın