Aşure günü nedir? Aşure orucu nasıl tutulur?
Abone olAşure gününü bizler nasıl değerlendirmeliyiz? Ne kadar oruç tutulmalı? Aşure gününün önemi nedir?
Muharrem ayının İslam tarihinde belli başlı üç önemli
üzelliği vardır. Birincisi oruç, ikincisi Hicrî takvimin başlangıcı
olması, diğeri de Hz. Hüseyin ve evlatlarının Kerbela'da şehit
edilmesidir.
Muharrem ayında tutulan oruç tarihi seyri yönüyle de bir özellik taşıyor. Peygamberimiz Medine'ye hicret ettikten sonra Medine'de yaşayan Yahudilerin oruçlu olduğunu öğrendi. O gün Muharrem ayının 10. günü Aşura günüydü. “Bu ne orucudur?” diye sordu. Yahudiler, “Bugün, Allah'ın Musa'yı düşmanlarından kurtardığı, Firavun'u boğdurduğu gündür. Hz. Musa (a.s.), bir şükür olarak bugün oruç tutmuştur” dediler.
Peygamberimiz onlara, “Biz, Musa'nın sünnetini yaşatmaya sizden daha çok yakınız ve hak sahibiyiz” diyerek kendisi ve Müslümanlar o gün oruç tuttular. O yıl henüz Ramazan orucu farz olmamıştı.
Fakat ertesi sene Ramazan orucu farz kılınınca Müslümanların oruç ayı Ramazan oldu. Aşura günü orucu konusunda ise Peygamberimiz herkesi serbest bıraktı, “İsteyen tutar, isteyen tutmayabilir” dedi. Böylece bu oruç, müstehab bir oruç olarak kaldı. Bilgin sahabilerden İbni Abbas'ın rivayet ettiği bir hadiste de ifade edildiği üzere, bir karışıklığa meydan vermemek ve Yahudilere benzememek için Aşura gününden önceki günle sonraki gün ilave edildi, böylece üç gün oruç tutmak sünnet olarak uygulanır oldu. Dolayısıyla ne Peygamberimiz, ne Sahabiler, ne mezhep imamları ve müctehidler, ne de daha sonraki İslam âlimleri Muharrem ayının ilk on günü oruç tutulması konusunda bir beyanda bulunmamışlardır.
Bunun dışındaki bir uygulamanın İslam ibadet tarihinde
bir yerinin ve kaynağının olmadığını söylemek gerekir.
Muharrem ayının İslam tarihinde bir takvim başlangıcı olması, Hz.
Ömer'in halifeliği döneminde tespit edilmiş, o tarihten bu yana pek
çok İslam ülkesince kullanılagelmiştir.
1 Muharrem'in Hicrî yılbaşı olması, Noel kutlaması gibi bir
geleneği olmamakla beraber, yılın ilk günü olması açısından bir
önemi de bulunmaktadır. Kur'ân'da ise Muharrem'in ayının farklı bir
özelliğinden söz edilir.
Tevbe Sûresinde (âyet:36), “Allah katında ayların sayısı, gökleri
ve yeri yarattığı gün Allah'ın yazdığı şekilde, on ikidir.
Bunlardan dördü haram aylarıdır, dosdoğru hesap işte budur”
şeklinde bildirildiği gibi, bu dört aydan biri de Muharrem ayıdır.
Haram ayları, değerli, ünemli ve bu yönüyle de farklı özelliği olan
aylardır ve o aylara karşı saygılı olunması bildirilmiştir.
Peygamberimizin ifadesiyle “Şehrullahi'l-Muharrem- Allah'ın ayı
Muharrem” olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin,
bollaştığı bir aydır. Allah'ın ayı, günü, yılı olmaz, ama Allah'ın
rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için Peygamberimiz
tarafından bu şekilde bildirilmiştir. Muharrem ayının peygamberler
tarihinde de ayrı bir yeri vardır.
Başta Hz. Adem olmak üzere, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz.
Musa, Hz. Davud, Hz. Yakub, Hz. Yusuf, Hz. Eyyub, Hz Yunus ve Hz.
İsa gibi peygamberler Aşura günü, özel olarak bazı nimetlere
ermişler, bazı sıkıntılardan kurtulmuşlardır.
Bu yünüyle bir yıl dünümü kabul edilmektedir. Hz. Hüseyin (r.a) ve
evlatlarının hunharca şehit edilmesi meselesine gelince, esas
itibariyle şehitler mükâfatını almış, en yüce mertebelere
ulaşmıştır, Yüce Allah'ın da zalimlere hak ettikleri cezayı en âdil
bir şekilde vereceğinden şüphemiz yoktur. Kaderî hükme boyun eğen
her mü'min bu olaya üzülür, ancak itidalini ve soğukkanlılığını
kaybetmez. Duyguları onu birtakım taşkınlıklara götürmez. Çünkü
meydana gelen bütün olaylar ezelî takdirin bir hükmüdür. Bu açıdan
bunu bir “yas merasimi” haline dönüştürmek sünnetin ruhuna uygun
düşmemektedir.