Asker ocağında polislere dayak
Abone olUsta gazeteci Behiç Kılıç, asker ocağında dayak yiyen polisleri yazdı. 20 yaşındaki komutandan dayak yiye yiye gün sayan yaşlı polislerin anlattıkları düşündürücüydü..
Dünden Bugüne Tercüman Gazetesi Yayın Danışmanı Behiç Kılıç'ın
'polisin dert dosyası' adlı yazı dizisi devam ediyor. Usta gazeteci
asker ocağında dayak yiyen polisleri yazdı. Size bugün asker
ocağında dayak yiyen polislerden söz edeceğim!... "Burada vatani
görevlerimizi yapan 26 polis arkadaşısız.Yaşlarımız 30 ile 37
arasında değişiyor. Başımızdaki 20 li yaşlardaki "komutan"lardan
dayak yiye yiye gün sayıyoruz. İçimizde terörle mücadeleden gelen
arkadaşlarımız var, devlet içerisindeki ilkel asker -polis rekabeti
yüzünden küfür işiterek,sopa yiyerek gün sayıyoruz,evli barklı
insanlarız,devlet memurlarıyız ama haysiyetimiz ayaklar altında !..
Ve daha vahim yakınmalara da kulak verelim... "Zamanında peşinde
olduğumuz,hırsızlıktan,kapkaçtan,uyuşturucudan içeri tıktığımız
suçlularla bir bakıyoruz aynı koğuşlarda askerlik yapıyoruz. Burada
onlarla eşitleniyoruz,suçlular hasımlarımız halindeler...Kavgalar
çıkıyor, can güvenliğimiz bulunmuyor!.. "Bizi askere alıp aslanı
kediye boğduruyorlar!.." Doğu' da sınır illerimizden birinden
arıyordu..İki ara bir dere fırsat yakalamıştelefona sarılmış
derdini aktarıyor,yazılıp sesinin duyulmasını istiyordu. Polisti
ama o şimdi askerdi... "31 yaşındayım,üç çocuğumu ve eşimi bırakıp
asker ocağına geldim.Bizim bu askerlik meselesi çözülmedi,çözülmesi
için uğraşan da yok.!Vatan görevidir helalı hoş olsun ama,geride
bıraktıklarımızın perişanlığı ne olacak..? Silah tecrübesi bizden
az yirmi yaşındaki adamın emrinde bütün gün sağa dön,sola dön yat
kalk nöbete koş gün sayıyoruz,bir yandan da geride bıraktıklarımız
ne yer ne içer diye düşünüyordu. Hiç olmazsa askerlik süresince
eşlerimize ayda 200 milyon tl yardım yapsalar,toplam 3 milyar lira
eder.Askerlik dönüşü de bizden bu parayı uygun taksitlerle tahsil
etseler.* Eğitim alanında kendisini unutan, Etrafındaki "Çin Seddi"
yüzünden ulaşılamayan "Büyük"lerden borç istiyor. Kendi durumundaki
öteki arkadaşları adına da... Bir başka "polis-asker" de PKK
takibinde,dağ başında nöbette iken bizi aradı. Sekiz yaşındaki
kızının vücudunda bezeler oluşmuştu ve eşinin ilaç almakta güçlük
çektiğini öğrenmişti.Sigortası olan eş dost imdada yetişmiş,ilaçlar
öyle alınmıştı. "Devletimiz bize taban maaşımız borç olarak verse
bu sıkıntıları çekmeyiz" O da 31 yaşındaydı.Hatırlarsınız geçen yıl
Siirt'te polisler PKK tarafından kurşunlanmıştı.Ekibin
içindeymiş.Terörle mücadele eden 10 yıllık polis memuru askere
alınıyor,kendinden tecrübesizin emri altında ,teröristin üstüne
sürülüyor.Terslik yok mu?.. Üstelik kendilerine 1993 te
"askerliğinizin üç ayından sonrasını mesleğiniz içerisinde
tamamlamanız için düzenleme yapılacak" sözü verilmesine rağmen. Şu
sözlerde doğruluk payı yok mu? "On bin yeni polis alınmak
isteniyor.oysa biz beşbin polis askere alınmış durumda atıl halde
tutuluyoruz.Üç ay eğitimden sonra görevlerimize
döndürülsek,ihtiyacı karşılasak olmaz mı?.." Bir telefonda
bekçilerden "Biz ne olacağız,8 bin bekçi silahın ruhsatını bile
para ile alıyoruz" diye yakınıyorlar. Hepimiz için vazgeçilmez olan
bu kurumun insan yapısına yakından bakmayı sürdürelim.. Polisin
yönetici sınıfını Polis Koleji ve Polis Akademisi ,polis
memurlarını ise, Türkiye'nin hemen hemen bütün yörelerine yayılmış
22 ayrı polis okulu yetiştiriyor. Polis okullarına girenler 9 aylık
bir eğitimden sonra polis oluyorlar.Akademi öğretim üyelerinden
Aytaç ve Bilir, "Her yeni içişleri bakanının göreve başlamasıyla o
bakanın milletvekili seçildiği 'il'e polis okulu açma sendromundan
ve dolayısıyla söz konusu olan kaynak israfından vazgeçilmelidir."
diyorlar Bu arada,okullara girecek erkek adaylarda askerliğini
yapmış olması şartı aranması şu eleştiriye yol açıyor: "20-25
yaşına gelmiş, askerliğini yapmış; fakat bir işte dikiş
tutturamamış kişilerin yaptığı başvurular kabul edilir duruma
geldiğinden, bu kimselerin eğitilmesi ve kendilerine göre doğru
olan değer yargılarının, polis okullarında eğitimle geçtiği iddia
edilen 9 ay içinde değiştirilmesi neredeyse hiç söz konusu
olamamaktadır." Polisliğe başvuranların büyük çoğunluğunun
(yaklaşık yüzde 80) işçi, memur ve çiftçi ailelerinin çocukları
oldukları tespit edilmiş. Doğal olarak, polis adaylarının
çoğunluğu, kırsal kesimlerin çok çocuklu ve gelir seviyesi düşük
ailelerinden geliyor. Adayların yüzde 69'unun, polis okuluna
gelmeden önce en az bir yıl olmak üzere eğitime ara verdikleri
belirlenmiş. Bu, liseden sonra uzun müddet herhangi bir iş
bulamayan adayların, askere de gidip geldikten sonra son çare
olarak polisliğe yöneldikleri anlamına geliyor. Okulların eğitici
kadroları ilgili şu çarpıcı değerlendirme var.. "Türkiye'deki 22
polis okulunun öğretim kadrosunda genellikle şu veya bu nedenle
'kızağa çekilmiş' emniyet müdürleri görev yapıyor. Kiminde bir
karanlık işten dolayı kızağa çekilme, kiminde ise belki kendilerine
de haksızlık yapılarak tayin katakullileri söz konusu: Yani her iki
durumda da öfke, tepki, kızgınlık, küskünlük kuvvetle muhtemel...
Şu veya bu nedenle kızağa çekilenlerin (kadrosuzluk nedeniyle ya da
spekülatif değerlendirmelerden uzak kalmak amacıyla) şu veya bu
nedenle kapağı dokuz aylık polis okullarına atanlara verdikleri bir
'polis eğitimi' ile polis olmak mümkün de, 'eğitim' ne kadar
mümkün?.." Bu arada ilginç bir bilgi daha karşımıza çıkıyor. Sadece
polis okullarında değil, polis koleji ve akademisinde içişleri
bakanı, bakanlık müsteşarı ve emniyet genel müdürünün, sınavsız
girişi sağlayabileceği belirli bir kontenjanı var.
Kaynak:tercumangazete.com