Asker hangi yetkilerini geri istiyor?
Abone olTerörün tırmandığı 1990'lı yıllarda geniş yetkilere sahip olan asker, Terörle Mücadele Yasası'nın "AB uyum yasaları çerçevesinde" yeniden düzenlenmesini istiyor...
Genelkurmay Başkam Orgeneral Hilmi Özkök'ün geçen hafta
"kısıtlanmış yetkilerimize rağmen terörle mücadele ediyoruz"
açıklamasının ardından başlayan yetki tartışması devam ediyor.
Hükümet "kimseden yetki esirgenmiyor" dese de hükümetle asker
arasında terörle mücadelede yöntem ve yetki bağlamında farklı
değerlendirmeler yapıldığı ortada. Hükümet yetki kısıtlamadık diyor
ama öte yandan son dört beş yıldan bu yana yapılan yasal
değişikliklerin askerlerin terörle mücadele konusundaki hareket
kabiliyetini sınırlamasından rahatsızlık duyduğu anlaşılıyor.
Ankara'nın sivil ve askeri kulislerinde tartışılan "terörle
mücadelede" yetki konusunun özeti şu:
Bölücü terörün yükseldiği 1990'lı yıllarda güvenlik kuvvetlerinin
geniş yetkileri vardı. Ancak 2002 yılında Olağanüstü Hal (OHAL)
uygulamasının kaldırılması ardından AB'ye uyum yasaları bu
yetkileri büyük ölçüde kaldırdı. Şu anda TSK iller idaresi Yasası
çerçevesinde terör mücadelesini yürütmek durumunda.
Uygulamada yaşanan sıkıntılar ve geçmiş döneme göre kısıtlanan
yetkiler konusu 1 Temmuz'da Başbakan Erdoğan'a Genelkurmay'da
verilen terör brifinginde de ayrıntılı biçimde anlatıldı. Ve
Erdoğan bu değerlendirmelere genel olarak katıldığını ifade
etti.
Fakat şimdi ise Ankara'da günlerden beri garip bir yetki tartışması
yaşanıyor. Bu tartışmada iki kritik soru var: Askerler hangi
yetkilerin kısıtlanmasından rahatsız? Hangi yetkilerin geri
verilmesini istiyor?
Önce ilk soruya bakalım. Siyasetçi, asker ve sivil bürokrasi
çevrelerinden edindiğim bilgilere göre, Orgeneral Özkök'ün dile
getirdiği kısıtlanmış yetkiler ifadesinin gerisinde yatan
değerlendirmelerin özeti şu:
1) En önemli kısıtlama OHAL'in kaldırılması
Geçmiş döneme göre en önemli yetki kısıtlaması OHAL'in kaldırılması
ile oluştu. OHAL yasasının özellikle 9 ve 11. maddelerinde şu sert
önlemleri uygulama yetkisi vardı:
• Bölgenin belirli yerlerinde yerleşimi yasaklamak, belirli
yerleşim yerlerine giriş çıkışı sınırlamak, boşaltmak veya başka
yerlere nakletmek...
• Bölge sınırları içinde tüm haberleşme araç ve gereçlerinden
yararlanmak ve gerektiğinde bunlara el koymak.
• Trafik düzenine ilişkin tedbirleri almak, ulaşım araçlarının
bölgeye giriş çıkışını kayıtlamak veya yasaklamak.
• Kamu güvenliğini bozabileceği kanısı uyandıran kişi ve
toplulukların bölgeye girişini yasaklamak, bölge dışına
çıkarmak.
• Güvenlik yönünden gerekli görülmesi halinde bazı küçük yerleşim
birimlerini boşalttırabilmek, birleştirebilmek ve yerlerini
değiştirebilmek için gereken kamulaştırma ve diğer işlemleri re'sen
ve ivedilikle yapabilmek...
Bu yetkiler OHAL mevzuatında var ve 2002'e kadar gerekli
görüldüğünde uygulandı. Ancak bugün OHAL kalktığı için otomatik
olarak bu yetki ve uygulamalar da yok.
2) Önleyici istihbarat yetkisi kaldırıldı
Sıkıyönetim ve OHAL dışı normal dönemlerde askeri kuvvetlerin terör
mücadelesinde görevlendirilmesini sağlayan tek mevzuat İl İdaresi
Yasası. Bu yasaya göre de askeri kuvvetler ancak, TSK İç Hizmet
Yasası'nda belirtilen yetkiler ile kolluk kuvvetlerinin genel
güvenliği sağlamada sahip olduğu yetkileri kullanabiliyor. Terörle
mücadele eden TSK birimleri önceki dönemde yürürlükten kaldırılan
4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleri ile Mücadele Yasası
kapsamında suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla iletişimin
dinlenmesi, tespiti ve kayda alınması ve teknik araçlarla izleme
gibi yöntemlere başvurabiliyordu. Şimdi yapamıyor. Meclis
tatilinden önce çıkarılan 5397 sayılı dinleme ve takip yasasında
öngörülen önleyici istihbarat yetkisi de sadece sorumluluk sahası
ile sınırlı olmak kaydıyla jandarmaya veriliyor.
3) Asker anında silah kullanamıyor
Asker dağda teröristle karşılaştığında anında ve duraksamadan silah
kullanamıyor ama terörist kullanıyor. Yürürlükteki mevzuata göre
askerin önce teröristin silahlı olup olmadığına bakması, ardından
"teslim ol" çağrısı yapması ve sonra da önce ayağa ateş etmesi
gerekiyor. OHAL ve eski Terörle Mücadele Yasası'nda ise
duraksamadan silah kullanma yetkisi vardı.
4) Gözaltı süresi ve arama yetkisi
• Dağda yakalanan bir teröristi en geç 12 saat içinde cumhuriyet
savcısının önüne çıkarma zorunluluğu bulunduğu için bazı durumlarda
operasyon yarıda kesilip terörist savcıya götürülmek zorunda
kalınıyor. Ayrıca Terörle Mücadele Yasası kapsamında toplu suçlarda
geçmişte 7 güne kadar uzatılabilen gözaltı süresi şimdi 4 günle
sınırlı.
• Kolluk amirlerinin arama emri verme yetkisi, konut, işyeri ve
kamuya açık olmayan kapalı alanları kapsamıyor. Bu nedenle
operasyon sırasında, bazı terör örgütü mensuplarının dağda bir
mezradaki evde toplandıkları bilgisi ulaşsa dahi hakim kararı veya
savcının yazılı emri olmadıkça bu evde arama veya operasyon
yapılamıyor.
• OHAL mevzuatında tutuklu ve hükümlülerin cezaevinden alınarak ek
ifade almak, yüzleştirme ve teşhis gibi normal gözaltı süresi
içinde yapılamayan bazı işlemlerin yapılabilmesi ve delillerin
sağlıklı toplanabilmesi imkanı vardı. Şimdi ise tutuklu ve
hükümlüler cezaevinden sadece yer gösterme amacıyla
çıkarılabiliyor.
• Yakalanan kişinin durumu hakkında kendisinin belirleyeceği kişiye
haber verilmesi zorunluluğu da uygulamada diğer örgüt mensuplarına
"ben yakalandım siz kaçın" mesajının güvenlik kuvvetleri eliyle
iletilmesi sonucunu doğruyor.
• Yeni yasal düzenlemeler kişinin konutunda teknik araçlarla izleme
yapılmasına olanak vermiyor. Örgüt elemanlarına bu hükümle bir nevi
dokunulmazlık alanı yaratılıyor.
• Yasa, iletişimin dinlenmesi konusunda sadece örgüt yöneticileri
için izin veriyor. Dolayısıyla örgüt üyeleri, yardım ve yataklık
edenler ile propagandasını yapanların dinlenmesi, izlenmesi mümkün
olmuyor.
• Şüpheli veya sanığın avukatı ile yaptığı görüşmede, avukatın
örgütsel amaçlı haberleşmeye aracılık ettiğine veya soruşturmanın
amacını tehlikeye düşürdüğüne ilişkin bulgu veya belge elde
edilmesi halinde dahi avukat hakkında sadece adli işlem
başlatılabiliyor. Kamu davası açılıncaya kadar başka işlem
yapılamıyor. Terör örgütü mensupları, diğer örgüt elemanlarıyla
irtibatlarını koparmadan haberleşebiliyor ve bu soruşturmanın
güvenliğini tehlikeye düşürüyor. Bu durumda yakalanan zanlı,
örgütün baskısını üzerinde hissettiğinden ayrılma veya bilgi
vermesi de söz konusu olamıyor.
• Arama ve el koyma tutanaklarına işlemi yapanların açık
kimliklerinin yazılması bu kişileri hedef haline getiriyor.
• BM kararlarına rağmen mevzuatımızda terörizmin finansmanı suç
olarak öngörülmediği için terör örgütlerine maddi yardım yapanlara
karşı etkin mücadele yürütülemiyor.
5) Bölücülük propagandası rahatlıkla
yapılabiliyor
Yürürlükten kaldırılan Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesi,
"bölücülük propagandası"na karşı ağır yaptırım öngörüyordu. Yasanın
7. maddesi de propaganda suçunu düzenliyor ancak burada terör
örgütlerinin propagandasını yapmak suçu, şiddet ve diğer terör
yöntemlerine başvurmayı teşvik edecek şekilde yapılması koşulu
getirildiği için suçun oluşması zorlaştırılıyor.
Bu durumda da bölücü örgütün propagandası rahatlıkla yapılabiliyor,
bölücü örgütün bayrak, flama ve afişleri sokaklarda serbestçe
dolaştırılabiliyor, sloganları seslendirilebiliyor. Bu da bir
yandan örgütün yeni eleman temininin engellenmesini güçleştirirken
diğer yandan da terörle mücadele eden güvenlik görevlilerinin moral
ve motivasyonunu olumsuz etkiliyor.
Peki asker uyum yasalarının ters yüz edilmesini mi istiyor?
Evet kısıtlanan terörle mücadele yetkilerinin özeti bu. Gelelim
ikinci soruya. Şimdi asker bütün bu yetkilerin aynen geri
getirilmesini, Avrupa Birliği'ne uyum yasalarının ters yüz
edilmesini mi istiyor?
Tabii ki hayır.
Asker de 3 Ekim'e çeyrek kala bunca zamandır atılan "uyum"
adımlarından U dönüşü yapılmasından yana değil. Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'a verilen brifingte de ortaya konan tablo geçmişle
bugünkü durumun kıyaslaması idi. Bugün istenen ise geçmişte
uygulanan Olağanüstü Hal'in geri getirilmesi, köy boşaltma, sürgün
ve benzeri sert tedbirlere ilişkin yetkilerin aynen geri
getirilmesi değil.
TMYnin yeniden düzenlenmesi
Ancak dağda karşılaşılan teröriste karşı duraksamadan silah
kullanabilme, arama, dinleme ve izleme tedbirlerine ilişkin bazı
yetkilerin sağlanması. Bunun için Terörle Mücadele Yasası'nın
yeniden düzenlenmesi ve Avrupa Birliği hukuku ile çelişmeyen
yetkiler sağlanması. Bölücülük ve terör propagandasına fren
getirilmesi...
23 Ağustos Milli Güvenlik Kurulu'nun ağırlıklı gündemi muhtemelen
bu konu olacak...
Haber: Bilal ÇETİN
Kaynak: www.vatanim.com.tr