Arınçtan Akmana ağır sözler
Abone olDevlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, Akman için öyle sözler etti ki Ankara'da şoke etkisi yarattı!
Meclis Genel Kurulu’nda bütçe görüşmeleri devam ederken,
Cumhurbaşkanlığı, TBMM, RTÜK, Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay
bütçeleri üzerinde milletvekillerinin sorularını ve eleştirilerini
yanıtlayan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, eski
RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın görevden ayrılmasını istediğini
belirterek görevden alma konusunda ise yetkisinin olmadığını
söyledi.
Arınç “Eğer yetki ve sorumluluğum içinde olsaydı böyle bir
başkanın görevde bulunmasına asla izin vermezdim. Bu, benim için
açıktır. RTÜK ve diğer üst kurullarla ilgili olarak eğer
hükümetimizin ve bakanlarımızın yetki ve sorumluluklarını artırma
noktasında bir düşünceniz varsa, kanun teklifi verirseniz ayrıca
memnun olurum ve bunu da desteklerim”diye konuştu.
“KILIÇ OĞLUNUN DÜĞÜN MASRAFLARINI KENDİSİ
KARŞILADI”
Arınç, Anayasa Mahkemesi Haşim Kılıç’ın oğlunun düğününü TRT
imkanlarıyla yaptığı iddialarına ilişkin eleştiriler konusunda ise
kendisine iletilen notu okuyarak, “Başkan tarafından tüm harcamalar
karşılandı. Ses, ışık düzeniyle ilgili para da başkan tarafından
ilgililere ödenmiştir.”dedi.
ÜSLUP UYARISI
Başbakan Erdoğan’ın dün Genel Kurul’da bütçe görüşmeleri nedeniyle
yaptığı konuşmadaki üslubuna yönelik muhalefet partilerine mensup
milletvekillerinin eleştirilerini de hatırlatan Arınç, herkesin
birbirinin ‘çirkin, yakışıksız’ üslubundan
şikayetçi olduğunu söyledi. Arınç üslup konusunda herkesin özen
göstermesi ve birbirine saygılı olması gerektiğini ifade ederek
milletvekillerinin TBM içtüzüğüne riayet etmesi gerektiğini ifade
etti. Arınç, “Riayet etmeyenler için de geniş bir yol
açılınca başkaları da bu yoldan yürümeye başlıyor. Birbirimize
müsamahalı, hoşgörülü olmak mecburiyetindeyiz” dedi.
İçtüzüğün ‘temiz dille’ konuşma sorumluluğu yüklediğini belirten
Arınç şunları söyledi:
“Hiçbirimiz çelikten, alimünyumdan müteşekkil değiliz. Hepimizin
sinirleri, duygusu var. Bu, bazen nefrete dönüşebilir, bazen
gülümsetebilir, bazen ağlatabilir, bazen farklı davranışlar içinde
olabiliriz. Öyle bir hadiseyle karşılaşırız ki spontane,
kendiliğinden, hiçbir kontrol altında olmayan bir davranışta
bulunursunuz. Zaman zaman ağzımızdan kaçırdıklarımız gibi. O, bizim
normal düşündüğümüz veya söylemek istediğimiz değildir. Ama çok
ısrar edilmiştir, yüzünüze karşı ağır konuşulmuştur, siz de
kendiliğinizden buna bir cevap vermek ihtiyacını duyarsınız.
Ölçüye, hesaba, kiloya gelmeyen bir şey söylersiniz. Bu, sizin için
de, benim için de, arkadaşlarım için de geçerli. Kötü olan şudur:
Bilerek ve isteyerek, kasıtla bu iş yapılırsa o çok yanlış olur.
Yani öyle bir hakaret edeyim ki altından kalkamasın... Böyle bir
şey ne kadar iyi olur, diye düşünenler varsa, bunları vazgeçirmek
zorundayız. Önce taşı kendime atmak istiyorum. Eskiler bunun için
güzel bir örnek verirler. Recm cezası var, taşlayarak öldürecekler,
ama birisi ortaya çıkar ve der ki; ilk taşı hiç günahı olmayan
atsın. Hiçbirimiz masum değiliz. Ama hepimiz kendimize bunu telkin
edebiliriz. Arkadaşım için kötü bir şey söylemeyeceğim, onun için
incitici bir davranışta bulunmayacağım dersek, ki kendim için
şahsen bunu bir sorumluluk olarak görüyorum, birbirimizi üzmeyiz.
Bugün sayın Başbakandan şikayet edenlerin yarın bir başkasından
şikayet etmeleri mukadderdir. Dolayısıyla iyi bir üsluba, temiz bir
dile saygıyı elden bırakmamaya ihtiyacımız var.”