Arınçın sözleri ve darbe
Abone olArınç'ın sözleri, son günlerde artan eleştiriler ve 28 Şubat...Bülent Keneş medyadaki hazırlığı yazdı.
Arınç'ın sözleri, son günlerde artan eleştiriler ve 28
Şubat...Bülent Keneş medyanın son günlerdeki tutumunu
değerlendirdi.
Yazar: Bülent Keneş
Kaynak: Bugün
www.bugün.com.tr
-------------
Şubat soğuğundan yaz sıcağına girerken
medya
Öteden beri Türkiye’de işlerin tam anlamıyla düzelmesi için
öncelikle medyasının düzelmesi gerektiğine inanırım.. Hep, medyası
düzgün çalışan bir ülke olmayı başarabilirsek on yıllardır üzerinde
patinaj yaptığımız pek çok sorunumuzun da kendiliğinden hal
olacağını düşünürüm.
Bir medya mensubu olarak kendimize çuvaldızı batıran bu kanaatim
tabii ki kendiliğinden ve birden bire oluşmadı. Geçmişte
yaşadığımız birçok acı tecrübe gösterdi ki evrensel gazetecilik
ilkelerine sadık kalmayan, haktan ziyade gücü üstün tutan, halkının
değerleriyle sürekli mücadele eden bir medya, bir ülkenin başına
gelebilecek en büyük belâ. Ve maalesef böylesine bir medya bizim de
başımızda.
Medya organlarının 28 Şubat benzeri antidemokratik süreçler için
ortamın hazırlanmasında ve bu süreçlerin gereğinin icrasında
oynadığı hayati rolü hatırlayacak olursak meramımız da daha iyi
anlaşılır.
O süreçte gazetelerin ‘andıç’lanan kendi yazarlarına yönelik
tavırları medya tarihine birer utanç vesikası olarak geçmişti. Yine
medya desteğiyle o süreçte halk katmanlarında yaratılan örtülü-
açık büyük mağduriyetler bugün hâlâ giderilebilmiş değil.
Her şeyin sütliman olduğu normal dönemlerde demokrasi, insan
hakları ve özgürlükler konusunda mangalda kül bırakmayan medyanın
ve bir kısım mensuplarının gerçek karakterlerinin gösterdiklerinin
tam aksi olduğu da bu vesileyle gün yüzüne çıkmıştı. Zaten
insanların riyadan arınmış gerçek karakterlerini ortaya çıkaran da
bu istisnai durumlar değil midir?
Gazete sayfaları ve televizyon ekranları kanalıyla yürütülen
psikolojik harbin gönüllü birer neferine dönüşen bir kısım
meslektaşlarımızın attıkları ‘50 bin intihar komandosu’ tarzı
manşetlerin yarattığı dehşet hafızalarımızdaki yerini taptaze
koruyor.
Ancak bu sürecin bütün boyutlarının bir tablo gibi nakşedildiği
hafızamızda bir şeylerin eksikliği de fark edilmiyor değil. O da şu
ki, medya adına bu tür fecaatlere imza atan anlı şanlı
meslektaşlarımızın hâlâ hiçbir bedel ödemeden mesleklerini büyük
bir onur (!), itibar (!) ve saygınlıkla (!) sürdürmeleri ve yeri
geldikçe demokrasi ve medeniyet dersleri vermeleridir.
Bu ülke ne yazık ki, olağandışı dönemlerde her türlü hak ihlalini
mübah görüp pervasızca icra edenlerin, hukukun nispeten yeniden
işlevselleştiği normalleşme dönemlerinde de hiçbir bedel ödemediği
bir ülke.
Anti-demokratik süreçlerde yalan manşetlerle çıkmış gazeteler ile
ana haber bültenlerini ve programlarını psikolojik harbin savaş
meydanına çeviren televizyonların yöneticileri acaba Amerika ya da
Avrupa ülkelerinde yaşıyor olsalardı bizdeki gibi mesleklerini
gururla devam ettirme şansları olur muydu?
Yoksa hesap vermek zorunda kalıp, kalem kuşanarak kurdukları
mevzileri terke mi zorlanırlardı? Tabii ki yaptıklarının bir bedeli
ile karşılaşırlardı.
Genelde gazetemizle ilgili gelişmeleri ele aldığım bu köşeyi bugün
bu konuya ayırdım. Çünkü yeniden olağanüstü bir dönem beklentisine
girenler ve bunu iple çekenlerin geçmişte yaptıklarından hiç de
pişmanlık duymadıklarını, yeni bir sıcak döneme yönelik tam gaz
hazırlık yaptıklarını sezinliyorum. İçerden bir ses olarak
meslektaşlarıma ‘Aman bu sefer dikkat!’ uyarısında bulunmak
istiyorum.
Hükümetin dayatılan bir erken seçime direnmeyi sürdürmesi
durumunda, 2007 Mayıs’ında görev süresi dolacak olan
Cumhurbaşkanı’nı bu Meclis’e seçtirmemeye ahdetmişlerin ellerinden
geleni artlarına koymayacakları aşikâr.
Bu da yaza girerken başlayıp bir yıl sürecek olan son derece çetin
bir psikolojik çekişmenin kaçınılmazlığına işaret ediyor. İşte
önümüzdeki bu süreçte, son zamanlara kadar yeniden demokrasi,
özgürlük ve medeniyet havariliğine soyunarak günahlarını
küllendiren medyanın gerçek karakteri bir kez daha test edilecek.
Bu testten kimlerin nasıl çıkacağını ise yazılması mukadder olan
demokrasi tarihimiz gösterecek.
Medya mensupları olarak bu zorlu testten hepimizin yüzümüzün akıyla
çıkması temennisiyle.
Daha güzel BUGÜN’lerde buluşmak üzere. Gününüz aydın, BUGÜN’ünüz
dünden keyifli, mutlu ve huzurlu olsun...