Arınç el açıp Allah'a şu duayı etti!
Abone olArınç 32. gün programında çarpıcı açıklamalar yaparken seçim tahmininde de bulundu. Arınç Ak Parti'nin hedefini yüzde 47 olarak açıkladı
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,
Türkiye gündemine ilişkin çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresi, Başbakan Tayyip
Erdoğan'ın 'Ucube' dediği heykel, Hizbullah tahliyeleri, Yapılacak
olan seçimde partilerin oy oranları, İçki yasağı tartışmaları gibi
çok sayıda konu ile ilgili düşüncelerini
açıkladı.
Arınç'a göre önümüzdeki seçimde AK Parti yüzde 47 oy
hedefliyor. Ancak Arınç'ın CHP ve MHP'ye düşündüğü oy oranı ise AK
Parti kadar cömert değil. Arınç CHP için yüzde 25 öngörüsünde
bulunurken MHP'nin barajı kıl
payı aşabileceği düşüncesini yeniledi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç'ın, Kanal D'de
yayınlanan 32. Gün programında, Mehmet Ali Birand'ın sorularını
cevapladı. Arınç'ın Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın içine düştüğü
zor durumla ilgili ettiği dua çok ilginçti.. İşte Arınç'ın
açıklamaları:
ALLAH ADAMI GÜNAY'IN DURUMUNA DÜŞÜRMESİN
Bülent Arınç, Başbakanın Kars gezisinde
'Ucube' diyerek İnsanlık anıtı ile ilgili
başlattığı tartışmanın ardından Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günay'ın 'Başbakan heykele değil gecekondulara ucube
dedi' diye yaptığı savunmanın sorulması üzerine,
"Bakan arkadaşımız kendisi açısından doğru olduğunu
düşündüğü bir şey yaptı ama, Allah bizi o duruma
düşürmesin" diye konuştu.
Birand'ın 'Size göre de Ucube mi?" sorusu üzerine isi Arınç,
" aynı şeyi söylemiş olmayayım ama garip bir
şey" dedi.
''YÜZDE 47 VEYA ÜZERİ OY ALIRIZ''
Bülent Arınç, ''Seçim konusunda AK Parti ne alacak bir
tahmininiz var mı?'' sorusuna, ''Yüzde 47 çok yüksek bir
rakamdı 2007 için. Ben o kadar yüksek bir beklenti içinde
değildim.
Yani 40-43'ler seviyesinde bekliyordum. Halk bu. Nasıl tepki
vereceğini seçimde gösteriyor. Şimdi bizim için ulaşılması gereken
yer yüzde 47'yi korumaktır, hatta mümkünse üzerine çıkmaktır''
yanıtını verdi.
Arınç, yüzde 47 ve üzeri bir oy alacaklarını tahmin ettiğini
söyledi. Program sunucusu Mehmet Ali Biran'ın ''Yani üstü
deyince...'' demesi üzerine Arınç, ''Üstü olunca artık ağanın eli
tutulmaz''diye espri yaptı.
CHP YÜZDE 25'TE KALIR
''CHP ne yapar?'' sorununa da Arınç, ''CHP bugünkü gidişiyle
umutları kısa zamanda tüketir gibi geliyor bana. Yani Sayın
Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığa gelmesi ve ilk hareketleri belli
bir ilgi alanı haline getirmişti CHP'yi... Yani yüzde 25'lerde
kalır diye düşünüyorum'' cevabını verdi.
MHP KIL PAYI GEÇER BARAJI
Arınç, MHP'ye, MHP'nin tabanına uzak bir kişi olmadığını
belirterek, ''Ama halen baraj sorunu olduğunu çok söylüyorum.
Geçebilirler ama kıl payı, kılıcın üstünde'' dedi.
Programda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Yemen ziyaretine
bazı bakanların, milletvekillerin ve 100'den fazla iş adamının
katıldığını bildiren Arınç, Türkiye ve Yemen arasındaki vizelerin
kaldırıldığı, 10'dan fazla anlaşmanın imzalandığını, iş adamlarının
önemli iş sözleşmeleri yaptığını söyledi.
MUHAFAZAKARLIK SADECE AK PARTİDE DEĞİL
Birand'ın, ''Türkiye'de muhafazakar ve dindar değerlerin
daha mı çok ön plana olacak'' şeklindeki sorusuna Arınç,
muhafazakarlığın, muhafazakar düşüncenin, halkın ortak değerlerinin
güçlü olmasının, Türkiye için şaşırtıcı olmadığını, AK Parti'nin de
siyasi kimliğinin muhafazakar demokrat bir parti olduğunu
belirterek cevap verdi.
Bu kimliği bilerek, özümseyerek aldıklarını, muhafazakarlığın aile,
ahlak ve inanç gibi değerlere bağlı olmayı ifade ettiğini, ancak
tutuculuk, statükoculuk anlamında muhafazakarlık olmadığını
kaydeden Arınç, muhafazakarlığın halkın geçmişten bu yana inanarak,
yaşayarak sürdürdüğü bir olgu olduğunu ifade etti.
Muhafazakar değerlerin sosyal demokrat partililerde de bulunduğunu,
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun birçok konuşmasında
muhafazakarlığın bulunduğunu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BDP
Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın da kendi açılarından
muhafazakar düşünceleri canlı bir şekilde yaşattığını belirten
Bülent Arınç, AK Parti döneminde Türkiye'de sağlıklı bir dönüşüm
yaşandığını, bunda AB sürecinin, toplumda ayrımcılıkların ortadan
kalkması, ifade özgürlüğünün güçlendirilmesi, ceza yasalarında
esneklik ve yoruma daha uygun bir yapılanmaya yönelik çalışmaların
da etkisi olduğunu vurguladı.
ABD ve AB'de dindarlığın kişinin inancını samimiyetle yaşaması
olarak algılandığını bildiren Arınç, ''Muhafazakar değerlerin
Türkiye'de dün yoktu da bugün varmış gibi ortaya çıkarılması, bunun
üzerinden Türkiye Malezya mı, İran mı oluyor, Türkiye Ortadoğu'ya
mı benziyor, eksen mi kaydı tartışmalarının yapılması doğru değil''
dedi.
-''DIŞARIYA MESAJ VERME KAYGISI VAR''-
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, Türkiye'de olayların
büyütülerek, dışarıya mesaj verme kaygısı bulunduğunu belirterek,
şöyle devam etti:
''Türkiye rayından çıktı, Batı yörüngesinden çıktı, başka yere
gidiyor mesajı verilmek isteniyor. 'Ey AB uyuma, AK Parti'nin
iktidarında Türkiye bu hale geliyor' demeye çalışıyorlar. İç
kamuoyunda da AK Parti iktidarının yıpratılmaya çalışılıyor. Her
kesimin belli dayatmaları söz konusu olabilir. Bu muhafazakar kesim
için de vardır, ama bütün bunları hayatın her alanına yaymak, her
yerde bir büyük baskı varmış, bu baskıyı herkes hissediyormuş
şekline getirmemek lazım. Meseleyi artık içki şişesinden alıp başka
yerlere de götürmek lazım.''
AK Parti'nin ilkelerinin Türkiye'ye zararlı olmadığını, ekonomik
başarıların bulunduğunu, Türkiye'nin 2002 ile 2010 arasında her
şeyi mukayese edildiğinde çok iyi bir noktaya geldiğinin
görüleceğini ifade eden Bülent Arınç, son 10 yıl içerisinde
Türkiye'nin çok büyük başarılara imza attığını söyledi.
-''MUHAFAZAKAR KESİM BİZDEN ŞİKAYETÇİ''-
Muhafazakar kesimlerin kendilerinden şikayetçi olduğunu ifade eden
Bakan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Anayasa, gençliği ve aileyi koruyacaksın diyor. Ailenin ve
gençliğini korunmasına ihtiyaç var, ben bunu söylerken hükümette
bulunan bir kişinin mesuliyetiyle düşünmem gerekir. Sokaktaki
vatandaş, bana 'Ey hükümet, AK Parti, uyuşturucuya başlama yaşı
11'lere kadar indi, liselerin önünde bunun alım, satımı var, alkol
kullanma yaşı 9'a kadar indi, çocuklarımızı kaybediyoruz. Aile
değerleri altüst ediliyor, nikahsız birliktelikler teşvik ediliyor.
Ne duruyorsun, bu kadar köprü yaptın, süratli trenler yaptın,
barajlar yapıyorsun, aile elden gidiyor, çocuklarımız elden
gidiyor. Nedir bu televizyonlardaki rezalet' diyor. Halk bizi
sevdiği için bize güvendiği için söylüyor.
Biz de onlara durun bakalım diyoruz. Her şeyin bir ölçüsü var. Evet
muhafazakar değerlere sahibiz ama toplunun gelişmesi var, toplumda
farklı düşünceler var, onların da haklarını vermemiz gerekir. Biz
bu toplumda birlikte yaşayacağız, birlikte Türkiye'yiz diyoruz.
Özgürlük alanlarını, demokrasi içerisine oturtmamız gerekir, bu
televizyonlarda filmlerde olacak, içki içenler de olacak, onlara
saygı göstereceğiz. Ama o saygı göstermek bizim çocuklarımızı,
ailemizi, şahsımızı eritecek, hasta edecek, bozacak ölçülere
kesinlikle varmamalı.''
İÇKİ YASAĞI DEĞİL
Gündemdeki konunun içki yasağı olup olmadığının sorulması üzerine
Arınç, yapılan uygulamanın içki yasağı olmadığını belirtti.
Bakan Arınç, son günlerde içki yasağı şeklinde gündeme getirilen
konuya ilişkin Tütün ve Alkollü İçkiler Piyasası'nın yaptığı
açıklamanın konuyu açıklığa kavuşturduğunu kaydetti.
Yapılan işlemin, özel hayata müdahale noktasında olmadığını
bildiren Bülent Arınç, işlemin gençlerin alkollü içeceklere
ulaşmasının zorlaştırılması olarak algılanması gerektiğini
söyledi.
BAŞKANLIK SİSTEMİ BİZE UYMAZ
Başkanlık sistemini isteyenlere saygı duyduğunu kaydeden Arınç,
''Bu bir düşüncedir, rejimi değiştirmez. Fransa usulü bence daha
uygun, tam başkanlık sistemine göre. Kaldı ki bu da anayasa
meselesi. Ona göre dizayn etmek lazım anayasayı. Yenisi yapılacak
nasıl olsa. Tartışılır, konuşulur'' dedi.
AK Parti tüzüğüne göre 12 Haziranda yapılacak milletvekili
seçiminin kendisinin son seçimi olduğunu bildiren Arınç, bir siyasi
hareketin yürüyebilmesi için partinin güçlü kılınması, çok iyi
insanların yetiştirilmesi ve o insanların önlerinin açılması
gerektiğini söyledi.
-CUMHURBAŞKANI GÜL'ÜN GÖREV SÜRESİ
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül'ün görev süresine ilişkin bir soruyu şöyle cevaplandırdı:
''İlk seçildiğimizde, mevcut anayasa beş ve yedi yıldı. Anayasa,
Ekim ayında değişti. Hukukun genel prensibi şudur ki bizim
seçildiğimiz tarihte mevcut olan hükümler geçerlidir. Ben beş
yıllığına seçildim, Sayın Cumhurbaşkanı yedi yıllığına seçildi.
Beş yıl olacaksa ikinci kez seçilmeye hakkı var diye
düşünebiliriz.''
Milletvekili seçimine 4 yılda gidildiğini hatırlatan Arınç,
Cumhurbaşkanlığı seçiminin de 5 yılda olması gerektiğini
kaydetti.
Cumhurbaşkanlığı süresinin gelecek yıl netlik kazanacağını ifade
eden Bülent Arınç, ''Sayın Cumhurbaşkanına karşı saygısızlık
olmasın, durup dururken bir tartışma çıkmasın diye aslında bu
konuda konuşmuyoruz. Bu konuda ben galip olan, etkili olan hukuki
altyapısı olan görüşe katılabilirim'' dedi.
-CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNİ BAŞBAKANLA
KONUŞMADIK-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Çankaya Köşkü'ne çıkıp
çıkmayacağına ilişkin bir soruyu Arınç, ''2007 seçimlerinden önce
kendisiyle görüştük, Abdullah Gül adayımız oldu. Yenisini
görüşmedik yalnız. Özel bir konuyu sanıyorum birbirimizle
paylaşırız'' sözleriyle cevaplandırdı.
RUHBAN OKULU AÇILMALI
Bakan Arınç, Fener Rum Patrikhanesini ziyaret ettiğini
hatırlatarak, kendilerinin, azınlıklara patrikhaneye, farklı inanç
gruplarına anayasa ve hukuk çerçevesinde eşit yaklaştıklarını
vurguladı.
Yetimhanenin tapusunun Patrikhaneye verilmesinin çok önemli
olduğunu kaydeden Arınç, ''Siyasi irade geçmişte bunu vermiyordu.
Bunu cebimizden vermiyoruz, hukuk bunu gerektiriyor. Ruhban okulu
taleptir. 'Din adamı yetiştirmek istiyoruz' diyorlar.
Açılacak mı açılmayacak mı konusunda bir tek şey söylüyorum,
açılması gerekir'' dedi.
HİZBULLAH'I TEOMAN KOMAN'A SORMAK LAZIM
Bülent Arınç, ''Hizbullahçıların serbest bırakılması
vicdanınızı rahatsız etti mi?'' sorusuna, ''Etti tabi'' yanıtını
verdi.
Hizbullah konusunda Meclis araştırması yapılması için Fazilet
Partisi grubunu temsilen önerge verdiğini, ancak çoğunluğun buna
taraftar olmadığını ifade eden Arınç, 2001 yılında bu tekliflerini
yenilediklerini kaydetti.
Hizbullah'ı ''terör ve suç örgütü'' olarak nitelendiren Arınç,
''Çünkü çok caniyane infazları var. Arkadan yaklaşıp ensesine,
şakağına kurşun sıkarak pek çok imamı katlettiler, din adamlarını
hedef aldılar. Yani hepsinin dindar olduğunu var sayarsanız ki öyle
söylüyorlar, Hizbullah, Allah'ın hizbi... Ama katlettiklerinin
yüzde 90'ı din adamları veya manevi şahsiyetlerdir'' dedi.
Hizbullah'ın birileri tarafından PKK ile mücadele edecek bir örgüt
gibi takdim edildiğini ifade eden Arınç, ''Hizbullah'ın
neden kurulduğuyla ilgili birisine bir soru sorulacak olursa bu
başta Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman'dır'' diye
konuştu.
-''KOMİSYON KURULSA DA BAŞINA GELSEM''-
Geçmişte o dönemin araştırılmasının istenmediğini, ancak bugün
Meclis araştırması açılmasında hiçbir engelin bulunmadığını
kaydeden Bakan Arınç, şöyle devam etti:
'' Alemde hiçbir gerçek gizli kalmamalı. Yani mesela bir
komisyon kurulsa da bunun başına ben gelsem diye beklerim. Bugünkü
sıfatımla ben böyle bir şey yapamam. Ama bunu çok istiyorum.
1995'e kadar bir karanlık dönemin sadece dışarıdaki
kitapçılar tarafından bastırılmış bir örneğini
bulabilirsiniz.
Bu aslında bugünkü PKK gerçeğini de Güneydoğu gerçeğini de
bugün bazı yerlerde yapılan kazılarda çıkan kemikleri, iskeletleri
de asit kuyularında doğru ya da yanlış az veya çok ortaya
koyabilecek bir araştırma, ama engellenmiş.''
-''BAKANLIKTAN AYRILDIĞIMDA DÜŞÜNECEĞİM''-
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''O döneme
ilişkin araştırmayı siz yapabilir misiniz?'' sorusunu, şöyle
cevapladı:
''Ben bugünkü Başbakan Yardımcısı sıfatımla bunu yapamam.
Ben hükümetin siyasi sorumluluğuna ortak bir insanım. Ama
bakanlıktan ayrıldığım zaman bunu düşüneceğim. Bunun araştırılması
BDP'lilerin istediği Hakikatleri Araştırma Komisyonundan çok daha
önemli.''
Arınç, ''Hizbullah ölçeğinde Türkiye'nin belli bir döneminin
örgütler ve cinayetler bağlamında, bağlantılar açısından, niçin,
kimlerle irtibat... Mesela bir Cem Ersever olayını bugün açıkça
çoğumuz bilmiyoruz. Buldanların nasıl katledildiğini, bunların
görev olarak kimlere verildiğini... Jitem'in varlığını herkes kabul
ediyor, ama resmi yazıya döktüğünüzde 'yok böyle bir şey'
diyorlar'' diye konuştu.
-''YARGIDA ÇEKİŞME VAR''-
Bülent Arınç, ''Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, 'Anayasa Mahkemesi
Kuruluş Kanunu tasarısıyla yeni bir süper temyiz mahkemesinin
kurulacağını' söyledi. 'Bu bitmez bir yanda istinaf mahkemesi, öbür
tarafta Yargıtay, Danıştay, davalar bitmeyecek büyük bir tehlike
geliyor' dedi. Siz nasıl görüyorsunuz?'' sorusunu, ''Yüksek yargı
içerisinde geçmişten bu yana bir çekişme var'' diye yanıtladı.
Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasında geçmişten bu yana yetki ve
görev paylaşımı noktasında ciddi itilaflar olduğunu ifade eden
Arınç, Anayasa değişikliğiyle birlikte Anayasa Mahkemesi ve
HSYK'nın da yapısında değişimler olduğunu, Anayasa Mahkemesi
Kuruluş ve Teşkilat Kanunu ile HSYK Kuruluş ve Teşkilat Kanunun
buna uyarlanması gerektiğini belirtti.
ANAYASA MAHKEMESİ
HSYK kanununun çıkarıldığını hatırlatan Arınç, ''Anayasa Mahkemesi
17 üyeli oldu, bireysel başvuru hakkı tanındı, daireler halinde
çalışacak, görev sahaları yeniden belirlendi. Bunun da yeni bir
yasayla Meclisten geçmesi lazım ki seçim dönemine giriyoruz, bunu
da bir an önce çıkarmamız lazım'' dedi. Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Arınç, şöyle devam etti:
''Burada sanıyorum Yargıtay Başkanının iki noktada itirazı olmalı,
birincisi bireysel başvuru hakkının tanınması yoluyla Anayasa
Mahkemesi süper mahkeme olacak, Yargıtayın da kararlarını inceleme
merci olacak.
Türkiye'de yargı sürecini tüketmedikçe Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine gidemiyorsunuz. Türkiye'de yargı süreci tükendiğinde
Anayasa Mahkemesine gideceksiniz. Geçmişten bu yana buna itiraz
eder Yargıtay. Yani bizim kararlarımızı sen inceleyemezsin. Bir
itiraz noktası odur.
Mesela Anayasa Mahkemesinin Yüce Divan sıfatıyla yargılama
yapmasını Yargıtay hiçbir zaman istemez. Bu görev bize verilmeli
der. Üyelerinin profiline bakar, sizin içinizde cezacı yok der. Bir
başka şekilde de sanıyorum Anayasa Mahkemesi üyelerinin özlük
haklarında dahi iyi gelişme, avantajlar olacak. Buna yönelik
itirazları olabilir. Bunların hepsini karşılarız. Bunların
konuşulması doğaldır.''