Ardıç onu köşe yazarı saymadı
Abone olEngin Ardıç, kendi gazetesinde yazan bir yazarı yerden yere vurdu. Eleştirdiği kişiyi yazardan saymayan Ardıç, onu 'okur mektuplarına cevap veren adam' olarak niteledi.
Engin Ardıç, çalıştığı gazetenin okur mektuplarını cevaplayan
sorumlusuna verdi veriştirdi. Aynı gazetede çalışmalarına rağmen
bugüne kadar bir tek yazısını okumadığını itiraf eden Engin Ardıç,
hem muhatabına çok ağır bir yazı kaleme aldı hem de gazete
yönetimine ultimatom verdi. Ardıç'ın adlı yazısı geçmişten
günümüze, geleneksel gazetecilik anlayışının internet
gazeteciliğine evrilmesini özetlemesi açısından da oldukça
çarpıcıydı:
Yazı: Engin Ardıç
Kaynak:
- Aman ne iyi, ben de konu arıyordum, ayağıma geldi: Buradan bir
arkadaş, gazetenin Internet 'baskısında' yerinin değiştirilmesine
bozulmuş, isim vermeden fakat başlıklarımıza 'gönderme yaparak'
bize giydiriyor. Bundan, diğer bazı yazar arkadaşlar da nasiplerini
almışlar.
Kimsenin yerine geçmiş değilim. Kimsenin ayağını kaydırmadım.
Kimseyi işinden etmedim, kimsenin ekmeğini elinden almadım. Bazı
sitecilerin 'onun aldığı para yüzünden diğerlerine zam yapılamıyor'
iddiası, pislik atmak ve aramızı açmak amacıyla uydurulmuş çirkin
bir iftiradır. Kuyruk acısından kaynaklanır. Bu tür saçmalıklarla
karşılaşacağımı bildiğim için gazete yönetimini 'Internet sitesinin
yazarlar bölümünde sakın beni kimsenin üstüne koymayın, düşman
kesilirler' diye de uyarmıştım...
Hiçbir yazar başka bir yazarın rakibi değildir. Her yazar kendi
kendinin rakibidir.
Kimseyi kıskandığım yok. Çalıştığım gazetede olsun, diğer
'refiklerimizde' olsun, bugüne kadar hiçbir yazısını kaçırmadığım
kişiler olduğu gibi, bugüne kadar bir tek yazısını okumadığım
kişiler de vardır. Fakat düne kadar varlığını bile bilmediğim,
'bizde çalıştığından' haberdar olmadığım, bir tek yazısını
okumadığım, aslında yazar mazar da olmayan, yalnızca okuyucu
mektubu cevaplayan adamı kıskanmam için deli olmam gerekir.
Peki, bizim basına 'genel' olarak ettiğimiz lafı 'özel' olarak
üstüne alınmak ve gıcık kapmak için ne olmak gerekir?
Şimdi yönetime teklifim şu: Yazılarımı Internet sayfasında en alta
alın, gazetenin kendisinde de en ilgisiz sayfaya koyun. Bence
hiçbir sakıncası yok. Okuyan gene okur. Küçük insanları mutlu etmek
beni de mutlu edecektir. Daha olmadı, buradan defolur giderim,
hepten rahata kavuşurlar.
Anamın karnından yazı yazarak çıkmadım. Bu yaştan sonra her gün it
gibi çalışmaya da bayılmıyorum. Ben emekliyim hemşerim, gider
kahvede prafa oynarım, umurumda mı?
Fakat iyi oldu, bahaneyle şu 'Internet gazeteciliği' üzerinde
düşünelim azıcık.
Gazetelerin site açmaları, başlangıçta, gazeteye ulaşamayan okurlar
için, özellikle yurt dışında yaşayan ya da bir süre bulunacak
vatandaşlar için bir 'yan hizmet' olarak düşünülmüştü... Bakkaldan
ekmekle birlikte alamayan, tıklayıp bilgisayar başında okuyacak,
gazetesinden mahrum kalmamış olacaktı, gurbetçilerle de bağlarımız
kopmayacaktı...
Böyle dedim ama gene de kuşkuluyum: Acaba bundan çok 'herkes
yapıyor, şimdi moda bu, geri kalmayalım' endişesi mi daha ağır
basıyordu?
Birkaç yıl içinde farkına vardık ve dehşete kapıldık: Internet
sitesi, gazetenin satışını fena halde kırıyordu! Çünkü beleşti.
Yalnız yurtdışında bulunanlar değil, oturduğu yerden gazeteyi
bedava okumak isteyenler de 'okur kitlesi' içinde ağır basmaya
başlamışlardı...
Üstelik 'siteden okumak', gazetenin bütününü incelemekten, çarşaf
çarşaf çevirmekten ve ilgilenmediğin konulara da bakmaktan seni
kurtarıyordu, giriyor, 'sevdiğin yazarın' yazısını okuyup
çıkıyordun...
İleri teknoloji, geri teknolojiyi 'yemeye' başlamıştı. Hiçbir
çözümü de yoktu, 'bu siteye Oklahoma eyaletinde oturanlar
girebilir, Elazığ vilayetinde oturanlar giremez' diyecek halimiz
var mıydı?
Geçenlerde Amerika'da, ünlü Christian Science Monitor adlı
Protestan tarikatı gazetesinde bir makale yayınlandı. Diyor ki,
'ABD'de basılı gazete okuma oranı yüzde 81'den yüzde 52'ye
düşmüştür'...
Bizim elimizde sağlıklı bir araştırma, kesin oranlar yok. Ama en
azından bizde de böyle bir eğilim olduğu gerçek.
Bu gelişmenin nereye kadar gideceğini görmeye benim ömrüm
yetmeyecek; ama günün birinde, yüzyılın ortalarına doğru, 'bilinen
şekliye' gazeteler ortadan kalkar, yerini binlerce küçük küçük özel
haber sitesi kaplarsa şaşırmayın.
İyi olur. Herkes de yazısını kendi sitesinde yazar, kimse kimsenin
önüne arkasına geçmez, kimse kimseyi kıskanmaz ve bok atmaz.