Aradığımız Bakan bulundu!

Ne kadar doğru tercih olduğunu gösterdi. Milletin adamı olduğunu ilk günden belgeledi..Aradığımız İçişleri Bakanı bulundu.

Osman DİYADİN o.diyadin@hotmail.com

Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en kritik en zorlu sürecinden geçiyor..

15 Temmuz darbe girişiminin milletin sahaya inmesi ile atlatılmasının ardından yapılan “Bu ikinci bir kurtuluş savaşı” yorumlarına katılmamak mümkün mü?

Bir tarafta Fetö darbe girişimi ile mücadele..

Bir tarafta bölücü terör örgütü PKK ile mücadele..

Bir tarafta bölücü terör örgütüne destek veren belediyeler, bürokratlar ve siyasetçilerle mücadele..

Bir tarafta Batı ve ABD’nin Türkiye düşmanlığına karşı mücadele..

Bir tarafta Suriye sınırında hem IŞİD hem PYD ile mücadele..

Şöyle baktığımız zaman hepsi ile bir arada mücadele etmek zorunda kalan Türkiye Cumhuriyeti Devleti için duacı olmamak mümkün mü?

Bu işin asla bir siyaseti olmaz..

O ünlü “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır ”sözünün Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana hiç bu kadar önemi olmamıştı. 

15 Temmuz gecesi her görüşten insanın ortaya koyduğu milli irade ve her görüşten siyasetçinin bir araya gelmesi Türkiye üzerinde emelleri olanları “Bu Türkiye’ye bu millet varken hiçbir şey olmaz” diye korkutmuştu..

Üstad Necip Fazıl ne diyordu..

'Ya Allah'a baş eğer hiç kimseye eğmezsin,yada herkese baş eğer hiç bir şeye  değmezsin'

İşte bugün ülke yönetiminin tavrıda bu.

Ne diyor Reis:

 'Allah'tan başka kimseye boyun eğmeden milletle elele yürüyoruz..

                               ***

Her zaman söyledim..

Her zaman yazdım..

Allah Türk milletinin en zor anında hep yanında olmuştur..

15 Temmuz da bunun ispatıdır..

Türkiye’nin önünde çok zor bir dönem olduğu aşikar..

Bugün ülke yönetiminin hiç olmadığı kadar örnek bir ekip ruhu ile milletin de hislerine tercüman olarak olayların üzerine gittiğini görmek mutluluk verici.

Dünya Türkiye'nin  hem ekonomi hem  darbe girişimi ve  terör saldırılarına karşı dimdik ayakları üzerinde duruşu karşısında öyle şaşkınki  dünyaca ünlü ABD'li ekonomist  Arthur  Laffer bakın ne diyordu..

'Türkiye ekonomisi bana göre inanılmaz  iyi yolda.Kötü ekonomi istiyorsanız ABD'ye gelin. Buraya gelirken bir arkadaşım 'Erdoğan'ı bize versinler durumumuz harika olur'dedi.

Kısa vade teklifim şudur.

Obama'yı alın,Erdoğan'ı bize verin'

Çok anlamlı değil mi?

Türkiye milli devlet ruhunu yakalamıştır..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Binali Yıldırım’ın Başbakan olmasının ardından ekip ve dava ruhu açısından elini çok daha güçlendirmiştir.

Başbakanlık ehline verilmiştir.

Çünkü Erdoğan’ın dilinden, duygularından, ne yapmak istediğinden çok iyi anlayan, asla kibir, ihtiras yapmayan, son derece alçak gönüllü, gerçek bir siyaset beyefendisi Binali Yıldırım’ın Başbakan olarak bu zorlu dönemi sırtlaması da büyük bir şans..

‘Yapamaz’ diyenler yanılmıştır..

Millette daha baştan ‘İşte benim Başbakanım’ diyerek büyük bir karşılığı olmuştur..

                               ***

Ve Süleyman Soylu..                                                                                

16.05. 2016’da Twitter hesabımdan “Soylu İçişleri Bakanı olabilir” diye yazmıştım..

O gün direkten dönmüştü..

Çünkü son yazımda da belirttiğim gibi Soylu, Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığı döneminde yeni kabine oluşturma görüşmelerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından İçişleri Bakanı olarak önerilmişti. 

Ama bir türlü Soylu’yu hazmedemeyen Davutoğlu istememiş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak  atanmıştı..

Davutoğlu aslında onu da istememişti ama Reis ‘’O kadar da değil’’ demişti..

Çünkü Soylu Erdoğan’ın sağ kolu..

Bugün geç de olsa Erdoğan’ın en baştan beri istediği gibi İçişleri Bakanı..

Cumhuriyet tarihinin de en kritik döneminin İçişleri Bakanı..

Nasıl Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım et ve tırnak gibi ise İçişleri Bakanı olarak atanan Süleyman Soylu da aynı..

Devletin zirvesinde birbirlerini çok iyi anlayan, aralarında asla ve asla en küçük sorun olmayacak ‘Reis’in kader arkadaşları’ diye adlandırılacak müthiş bir üçlü var..

Söyleyeceğim şu ki..

İçişleri Bakanlığı gerçekten sahibini bulmuştur. Millet Soylu’nun böylesine önemli bir göreve atanmasından mutlu olurken, ülke üzerinde emelleri olanlar büyük bir rahatsızlık duymuşlardır..

Demirtaş’ın, Soylu’ya yönelik dünkü küstah açıklamaları bunu belgelemiştir.

Ama sert kayaya çarptılar..

Soylu’nun böylesine önemli bir bakanlığı atanması hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem de Başbakan Binali Yıldırım’ın elini güçlendirdiği gibi iç güvenlik açısından gözlerinin arkada kalmamasına neden olmuştur.

Onu yakından tanıyanlar iyi biliyor..

Devleti gençliğinden beri çok iyi tanıyan, disiplinden asla taviz vermeyen, planlı programlı çalışmayı son derece seven, gecesini gündüzüne katarak çalışan, günde 5 saat bile uyumayan, mesaisine sabah namazı ile başlayan bir İçişleri Bakanı huzurdadır..

Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti  ve milleti, özlediği bir İçişleri Bakanına kavuşmuştur. Millet Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım’a olduğu gibi Soylu’ya da ‘İşte benim İçişleri Bakanım bu’ diyerek sahip çıkmaya başlamıştır.

                               ***

Gerçek bir demokrat..

Gerçek bir devlet adamı..

Kısa zamanda Reis’e böylesine güven vermek ondan başka kime nasip olabilirdi ki!

Kendisine bağlı güvenlik güçlerine büyük moral, ülke üzerinde emelleri olanlara büyük korku vermesi daha şimdiden büyük takdir görüyor..

Hele hele HDP’liler de FETÖ’cular de sert kayaya çarpmışlardır..

Önceki günkü açıklamasındaki “PKK’nın kimleri maşası olduğunu biliyoruz. Devletin gücünü anlamayanlara gerekli cevabı vereceğiz. Gereken neyse sonuna kadar gideceğiz. Neymiş müsaade etmeyeceklermiş. Belediyelere ilişirsek sivil direniş başlatacaklarmış. Mahkeme çağrıyorsa tıpış tıpış gidip hesabını vereceksiniz. Öyle bir şey  söz konusu değil. Ya herro ya merro” resti milletin hislerine tercümandır..

Bakan Soylu ardından milletin yıllardır “Ne zaman bu hainlere müdahale edilecek” dedikleri, Güneydoğu’da tamamen PKK’ya hizmet eden belediyelere yönelik hamlesini yaptı.

Ne dedi..

 “KHK'nın verdiği yetkiyle 15 gün içerisinde 28 belediyenin yönetimi teröristlerde değil, 28  belediyenin yönetimi Kandil'in talimatıyla değil, ay yıldızlı bayrağı kendi gönlüne sindirmiş insanların yönetimiyle devam edecektir. 15 gün içinde 28 belediyenin yönetimi Kandil'den milletin iradesine geçecek. Çalışanın ücretinin yüzde 80'ine el koyup Kandil'e gönderenlere müdahale etmek görevimizdir.”

İşte bu kadar..

Yok öyle yağma..

Yüreğine sağlık..

Yani maaşı devletten emri FETÖ’den alanlar nasıl devletten temizleniyorsa, şimdi de maaşı devletten emri kandilden alanlar devletten temizleniyor..

Nitekim bölücü örgütün sesi ve finansörü olan belediyelere kayyumlar atanmaya başladı...

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gücünü göstermek, ülkenin birliği ve dirliğini isteyen milletin duygularına tercüman olmak bu olsa gerekti.

İlk kez bir İçişleri Bakanı böylesine gözünü budaktan esirmeyeceğini gösteriyordu..

                               ***

Dedik ya milletin hislerine tercüman olmak. Aylardır herkesin kabusu olan elektronik radar sistemi şikayetine de el attı.

Elektronik radar uygulamasının kaldırıldığını açıkladı. Bir düşünün sadece Ordu'da bir yılda yarım milyon araca ceza kesen Trafik Elektronik Denetleme Sistemi'ne tepkiler çığ gibi artmıştı.

                               ***

Önce insanım sonra gazeteci misali Türk milletinin bir evladı, Trabzonlu hemşehrisi olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin böylesine bir İçişleri Bakanı’na sahip olması nedeni ile gurur duyuyor, başarılı olacağına yürekten inanıyorum.

İşin özü tablo net..

16 Temmuz milletin büyük iradesi ile milat olmuştur..

Hep birlikte gururla izliyoruz..

Türk milletinin hislerine tercüman  olan bir Cumhurbaşkanı..

Türk milletinin hislerine tercüman olan bir Başbakan..

Türk milletinin hislerine tercüman olan bir İçişleri Bakanı görevdedir..

Allah yar ve yardımcıları olsun..

Bütün dualarımız onlarla..

Türkiye bu zorlu dönemi de aşacaktır..

Mevlana’nın da dediği gibi...

“Üzülme!

Ayağına batan dikenler aradığın gülün habercisidir..”