Uzun yıllar yayın dünyasında aktif olarak yer almış biri olarak
kitabevlerini gezmeyi çok seviyorum. Büyük emekler sonucu
hazırlandığını bildiğim kitapları raflarda incelemek mutlu ediyor
beni.
Uğradığım işlek bir meydandaki kitabevinde gördüğüm manzara beni
önce sevindirdi sonra hüzünlendirdi.
Sevindirdi çünkü bütün dünyada çok satan bir yazarın kitabı
ülkemizde de satışa çıkmıştı ve kitabevinin rafları bu kitapla ile
doluydu. Sanırım bu kitap tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok
satanlar listesinin başına oturacak ve yüzbinler
satacak. Türk okuyucusunun popüler bir kitabı dünya
okuyucuları ile aynı anda okuyacak olması sevindirici…
Bu manzaranın hemen ardından zihnime düşen bir düşünce beni
hüzünlendirdi. Yaklaşık 30 yıllık yayıncılık hayatımda bu popüler
kitaba gösterilen ilgiyi maalesef bir kültür kitabı veya
ilmi bir kitabın gördüğünü hatırlamıyorum.
İnsanın fikir ve düşünce dünyasına çok şeyler
katacak, ilim ve irfanını artıracak kitapların
satış rakamları bırakın yüzbinleri, on binleri maalesef
binlerle ifade ediliyor.
Popüler olana gösterilen ilgi maalesef kültürel ve
ilmi olandan esirgeniyor.
Popüler kitapları “bir gram bal için bir kilo
keçiboynuzu yemeye” benzetmişimdir.
Mesela şu an raflarda olan ve biraz önce bahsini ettiğim çok
satan kitap yaklaşık 600 sayfadan oluşuyor. Altı yüz sayfanın
sonunda evet dimağlarımızda bir roman okumanın tadı olacak ama
hepsi o kadar.
O kitabı bir başucu kitabı olarak saklamayacak, yıllar sonra bir
derdimizi, bir sorunumuzu halletmek için dönüp tekrar
okumayacağız.
Kitap anne sütü gibidir.
Anne sütü almayan bebeklerde; sindirim sistemi, enfeksiyonlar
için koruyucu maddeler içerdiğinden sık sık enfeksiyonlara
yakalanır.
Ruhsal, bedensel ve zihinsel gelişiminde sorunlar
oluşur ve bu dikkat azlığına yol açar.
Anne sütü almayan bebeğin büyüme evresinde kemik yapısı
sağlamlaşamadığı için fiziki arızalar ve sorunlar zuhur
eder.
Evet, kitap anne sütü gibidir.
Tıpkı anne sütü ile beslenen bebeğin kemik yapısının ve büyüme
evresinin sağlıklı olduğu gibi başucu olarak seçilecek kitaplarımız
bize anne sütü kıvamında vitaminler
verecektir.
Popüler kitaplar yapay mamaların dimağımızda bıraktığı
geçici lezzet gibi bir tat bırakacaktır.
Oysa ilmi ve kültürel kitaplar öyle mi?
Bu kitaplar geleceğimizi şekillendiren, fikir dünyamızı
inşa eden ve bir hayat boyunca bize yol gösteren
kitaplar.
Sadece bize mi?
Evlatlarımıza da tavsiye edebileceğimiz, okumasını isteyeceğimiz
kitaplar bunlar. Oysa bazı çok satan, ilgi gören popüler kitapları
ben çocuğumun, hatta arkadaşlarımın bile okumasını istemiyorum…
Anlatmak istediğim popüler kitapları okumayalım değil, bu
kitaplara gösterilen ilginin niçin ilmi ve kültürel kitaplara
gösterilmediğidir.
Okuduğumuz kitaplar bir süre sonra yaşam tarzımız
olur.
Bizim yaşam tarzımız da çok satan popüler kitaplar gibi..!
Bir gram bal yemek için bir kilo keçiboynuzu
yemek zorunda olduğumuz hayatlar yaşıyoruz
maalesef…
Daha önceki yazılarımda değindiğim gibi toplumsal bir
bilinç değişimine ihtiyacımız var.
Her alanda… Eğitim, kültür, sanat, spor…
Günlük ve popüler politikalardan vazgeçip kalıcı işlere
imza atmalıyız.
Hem fert planında hem de toplum bazında yapmalıyız bunu. Yoksa
daha çok hayıflanır, kederlenir üzülürüz…
Bir gram bal için bir kilo keçiboynuzu yememek için önce
kendimiz olarak popüler olandan vazgeçip kalıcı eserlere imza
atmaya var mısınız?
SOSYAL MEDYA TAKİBİ
İÇİN