Anne adaylarına altın öneriler
Abone olUzmanlar anne adaylarının gereksiz yere hiçbir şekilde yumurtalıklara dokundurulmaması gerektiğini bildirdi. Uzmanlar, tüp bebek isteyenlere de uyarı yaptı.
Prof. Dr. Hakan Yaralı, 35 yaşından sonra gebe kalamama
süresinin uzun olması veya evliliğin geç yaşta yapılması halinde,
“yan yollarda dolaşmadan”, tüp bebek başta olmak üzere etkin tedavi
yöntemlerini önerdiklerini söyledi. Gebelik ve tüp bebek konusunda
bilinmesi gerekenler hakkında bilgi veren Ulusal Üreme Tıbbı ve Tüp
Bebek Cemiyeti Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Hakan Yaralı, tüp bebekte yumurtalık rezervinin, başarıyı etkileyen
en önemli faktörlerden biri olduğunu söyledi. Erkekte sperm
yapımının sürekli olduğunu, ama kadınların var olan yumurtayı
kullandıklarını, yeni yumurta yapma şanslarının olmadığını anlatan
Yaralı, anne karnındaki 5 aylık bir kız bebeğin her iki
yumurtalığında 7 milyon yumurta bulunduğunu, bunların daha doğarken
6 milyonunun kaybedilerek bir milyona, 13 yaşındayken 700 bine, 35
yaşında ise 25 bine indiğini anlattı. 35 yaştan sonra daha hızlı
bir kayıp yaşandığını bildiren Yaralı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Örneğin bir marketten 100 kilo elma alıyorsunuz ve başka elma alma
hakkınız yok. Her misafir geldiğinde elma ikram ediyorsunuz, zaman
içinde elma stoğunuz azalıyor. Hem de hataya yatkın elmalar geride
kalıyor. Çünkü bir yumurta birinci ve ikinci olgunlaşma
bölünmelerini yaptıktan sonra döllenebilir hale gelir. Yumurtaların
35, özellikle de 38 yaştan sonra birinci olgunlaşma bölünmesi
esnasında hataya yatkınlığı artar. Bu nedenle 35-38 yaşları
arasında düşük oranları da artmaktadır.” YUMURTALIK REZERVİ ÖNEMLİ
Tüp bebekte başarının koşullarını da değerlendiren Yaralı, her
birbasamağın verimliliğinin yüzde yüz olmadığını söyledi. Olgun
yumurta elde edilecek yapılara “folikül” adı verildiğini ifade eden
Yaralı, 16 milimetre çapından büyük foliküllerden olgun yumurta
elde edilebildiğini bildirdi. Yumurtalık rezervinde, başka bir
deyişle çok yumurta veya folikül yapma yeteneğinde azalma bulunduğu
takdirde, bunun derecesine göre gebelik şansının da azaldığını
ifade eden Yaralı, şunları kaydetti: “Kadının yaşının yanı sıra,
birtakım bağımsız risk faktörleri vardır ki, bunlar da yumurtalık
rezervini azaltırlar. Bunlardan biri yumurtalıklarda geçirilmiş
kist cerrahisidir. Hastalarımızın şunu çok iyi bilmeleri gereklidir
ki, gereksiz yere hiçbir şekilde yumurtalıklara dokundurulmaması
gerekiyor. Doğurganlık çağında birtakım kistler olur ve kaybolur
bunlara gereksiz cerrahi müdahale yapılmaması fevkalade önemlidir.
Elbette bazı kistler vardır ki, cerrahi tedavi gerektirir. Ama bu
cerrahi tedavi esnasında mikrocerrahi prensiplerine göre
yumurtalığa en az zarar verecek şekilde kistin çıkarılması esastır.
Bu ne kadar iyi koşullarda yapılsada yumurtalığa bir travmadır.
Bunun vermiş olduğu hasarın derecesi de daha sonraki yumurta
rezervi açısından belirleyicidir.” “SİGARANIN YUMURTALIK REZERVİNE
ETKİSİ” Yumurtalardan birinin alınmış olmasının da yumurtalık
rezervini etkilediğini bildiren Yaralı, ağır sigara tiryakiliğinin
de bunu etkileyen en önemli etkenler arasında bulunduğunu söyledi.
Yaralı, “Günde 10’dan fazla sigara içiminin, gerek hayvan gerek
insan çalışmalarında yumurtalık rezervini fevkalade olumsuz yönde
etkilediğine dair kesin deliller var” dedi. Yaralı, rahimdeki
endrometriosis hastalığının da yumurtalık rezervini azalttığını
söyledi. Söz konusu 5 bağımsız risk faktörünün, derecesine göre
yumurtalıkların yumurta yapma yeteneğinde azalma olduğunu, bunun da
derecesine göre gebelik şansında azalma yarattığını ifade eden
Yaralı,şunları belirtti: “Aslında 35 çok genç bir yaş ama
doğurganlık kapsamında orta şeker bir yaş. 38 yaşından sonra da
ayların hesabını yapıyoruz. Dolayısıyla saygın bir tüp bebek
merkezinde ortalama olarak başarı şansı, 30 yaşın altında yüzde
54-58’ler arasında, 30-35 yaş arasında ise yüzde 50 civarındadır.
35-38 yaş arasında azalmaya başlar.” 38-40 yaş arasında oranların
yüzde 35-40’lara düştüğünü, 40 yaşından itibaren de yaklaşık olarak
yüzde 25’ler civarında olduğunu anlatan Yaralı, 44-45 yaşında ise
tüp bebekte başarı şansının, sıfıra indiğini belirtti. Yaralı, “35
yaşından sonra gebe kalamama süresininuzun olması veya evliliğin
geç yaşta yapılması halinde, çok fazla vakit geçirmeden, hızlı ve
yan yollarda dolaşmadan, tüp bebek başta olmak üzere etkin tedavi
yöntemlerini öneriyoruz” diye konuştu. “38’DEN SONRA AYLARIN
HESABINI YAPIYORUZ” Normal yollardan gebe kalamama süresi çok uzun
olmasa bile, 38 yaşından sonra ayların hesabını yaptıklarını
anlatan Yaralı, bu nedenle bu yaş grubundaki kadınlara öncelikle
tüp bebeği düşünmeleriniönerdi. Yumurtalık rezervini anlamak için
kan testi yapılabildiğini ve ultrasonda “antral folikül” denilen
küçük yumurtaların sayılabildiğini ifade eden Yaralı, bunun
kendilerine çok iyi yol gösterebildiğini, ama antral folikül
sayısının az olması ve kan tetkiklerinin olumsuz olması halinde bu
hastaların vakit geçirmeden tüp bebeği düşünmelerinde yarar
olduğunu bildirdi. Yaralı, 38 yaşındaki bir kadının normal
yollarından hamile kalmak için kendisine ne kadar bir süre tanıması
gerektiği sorusu üzerine, “Bunda bir dolu parametreye ihtiyaç
bulunduğunu” yanıtını verdi. Yaralı, bu kişilerin ne kadar süredir
evli olduğu, daha önce bir gebelik öyküsünün olup olmadığı gibi
parametrelere bakılarak, diğer faktörlerde de bir problem yoksa
beklenebileceğini kaydederek, şöyle devam etti: “Tüp bebek öncesi
yumurtlatma, aşılama gibi basit, kolay, ucuz ama başarı şansı
sınırlı tedavi seçenekleri denenebilir. Ama sadece şunu söylemek
istiyorum, aylar, yıllar boyu yan yollarda dolaşmasınlar. Acil,
hemen bu ay, gelecek ay tüp bebek demiyorum ama bu hastalarda 38
yaş sonrasında ayların hesabının yapıldığını, çok fazla yan
yollarda dolaşma lüksü olmadığını ifade etmek istiyorum.” Yaralı,
ancak yaşla ilgisi olmayan, tüplerde ağır zedelenme ya da ağır
sperm probleminin bulunması gibi hallerde, tüp bebek tedavisine
yönelmenin şart olduğunu söyledi.