Ankara'yı kana bulayan canlı bomba kamerada!

Abone ol

Ankara'daki katliamdan sonra başlayan soruşturmada gözler Adli Tıp'a çevrildi. Canlı bombalardan biri olabileceği belirtilen, Suruç canlı bombacısı Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün ağabeyi Yunus Emre Alagöz de Adıyaman'daki 'Dokumacılar' grubundan.

ANKARA’daki 2 canlı bombanın yaptığı belirlenen saldırıyla ilgili IŞİD şüphesi öne çıkarken, çarpıcı bir gelişme yaşandı. Canlı bombaların kimliklerinin belirlenmesi için IŞİD üyesi olan ve canlı bomba eylemcisi olarak aranan 16 kişinin ailesinden DNA örnekleri alındığı öğrenildi.

Örnekler, kimliği belirlenemeyen 12 kişiye ait örneklerle karşılaştırılacak. Emniyet birimlerinin, Ankara’daki saldırının failleri olarak Adıyaman’da örgütlenen IŞİD'çilere yönelik araştırması, gözleri Tel Abyad’da faaliyet gösteren ‘Dokumacılar’ adlı gruba çevirdi. Ankara’daki canlı bombalardan biri olabileceği belirtilen, Suruç canlı bombacısı Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün ağabeyi Yunus Emre Alagöz de Adıyaman'daki 'Dokumacılar' grubundan.

CANLI BOMBALARDAN BİRİ KAMERADA

Saldırının detaylarıyla ilgili de önemli bilgilere ulaşıldı. Saldırganların olay öncesi güvenlik önlemlerinin yetersizliği bakımından en uygun nokta olarak Gar önünü belirledikleri anlaşıldı. Saldırganların olay yerine nasıl geldiklerini tespit edebilmek için kentteki tüm MOBESE ve güvenlik kameraları inceleniyor. Canlı bombalardan birinin görüntüsünün kameralara net olarak yansıdığı bildirilirken, ikinci patlama alanının ise ağaçlar nedeniyle iyi görülmediği belirtildi.


Canlı bomba saldırısında hayatını kaybedenlerden 12’sinin kimliği dün akşam saatlerine kadar belirlenemedi. İlk incelemede canlı bombaların kullandıkları düzenek, bomba ve patlayıcı nın, Suruç’ta 34 kişinin hayatını kaybettiği canlı bomba saldırısıyla aynı olduğu belirlendi. Kanlı terör saldırısında iki canlı bombanın  demir bilyelerle güçlendirilmiş 10’ar kiloluk TNT patlattığı tespit edildi. Bu detayın ardından Suruç’taki saldırıyı aydınlatan Kriminal, Terör ve İstihbarat ekibi Ankara’daki olayda da görevlendirildi. Ankara’daki saldırının da IŞİD bağlantılı saldırganlar tarafından yapıldığı ihtimali kuvvet kazandı. Canlı bombaların kimliklerinin belirlenmesi için IŞİD’e katılan ve canlı bomba eylemcisi olarak aranan 16 kişinin ailesinden DNA örnekleri alındığı öğrenildi. DNA örnekleri, kimliği belirlenemeyen 12 kişiye ait cenazelerle karşılaştırılacak. İlk değerlendirmelerde, faillerden birinin, Suruç’taki canlı bomba eylemi yapan Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün ağabeyi yunus emre Alagöz olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi.

ALAGÖZ ARANIYORDU

Alagöz ailesinden daha önce alınan DNA örneklerinin Ankara’daki patlamada bulunan ceset parçalarından alınan bulgularla karşılaştırılacağı belirtildi.

Suruç’ta 34 kişinin ölümüyle sonuçlanan canlı bomba eylemi sonrasında, Alagöz ve ağabeyi Yunus Emre Alagöz’ün Suriye’de bomba eğitimi aldıkları ve sonrasında yasadışı yollardan Türkiye’ye giriş yaptıkları tespit edilmişti. Alagöz ailesinin başvurusu üzerine her iki kardeşin de emniyette ‘terör nitelikli kayıp’ olarak kayıtları vardı. Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün canlı bomba eylemi yapmasının ardından ağabeyi Yunus Emre Alagöz’ün de eylem hazırlığında olduğu istihbaratı alınmış, 81 il Emniyet Müdürlüğü uyarılmıştı.

Adıyaman’daki IŞİD yapılanmasıyla ilgili emniyetin yaptığı incelemede, canlı bomba eylemcisi olabilecek 16 kişilik liste hazırlanıp fotoğraflarıyla birlikte emniyet müdürlüklerine gönderilmişti. IŞİD bağlantılı bombacı listesindeki Mustafa Dokumacı, Hacı Yusuf Kızılbay, Kasım Dere, Mahmut Gazi Dündar, Mehmet Mustafa Çevik, Ömer Deniz Dündar, Yakup Aktulum, Mehmet İşik, Mehmet Taşar, Muhammet Zana Alkan, Ersal Ocak, Mahmut Gazi Tatar, Recep Yaman, Memet İşbar ve Salih Küçüktaş’ın ailelerinden DNA örneği alındığı öğrenildi.


KAMERAYA GÖRÜNTÜSÜ YANSIDI

MOBESE kameraları da 06.45'te Gar yönüne doğru gelen bir kişinin görüntüsünü kaydetti. Bu kişinin canlı bombalardan biri olduğu değerlendiriliyor. Görüntülerden canlı bombanın eski terminal istikametinden Ankara Tren Garı'na doğru yürüdüğü belirlendi. Polise bilgi veren yaşı küçük bir başka tanığın gardaki tuvalette şüpheli 4 erkek gördüğünü anlattığı ifade edildi. Saat 10.00'da Ankara dışından bir trenin gara geldiği, 10.04'teki saldırının tren yolcularının da patlamadan etkilenmesi için bu saatte gerçekleştirildiği de iddia edildi.



6 PARÇAYA AYRILMIŞ

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaynaklarından alınan bilgiye göre, olay yerinde cinsiyetleri belirlenemeyen ve saldırının failleri olduğundan şüphelenilen 3kişiye ait ceset parçaları bulundu. İki erkek cesedinden birinin baş kısmının vücudundan tamamen ayrıldığı, birinin de başının olmadığı ve beden bütünlüğünün olmadığı kaydedildi.



Kadına ait olduğu değerlendirilen şüpheli cesedin 6 parçaya ayrıldığı ifade edildi. Cesetler üzerindeki DNA incelemelerinin sürdüğü ifade edildi. Savcılık, GSM kayıtları ve kamera görüntüleri üzerinde yoğunlaşırken, Twitter'dan saldırıyla ilgisi olabilecek paylaşımlar da inceleniyor.

"CÜBBELİ SARIKLI SAKALLI" TİPİ SANKİ IŞİD'Lİ GİBİYDİ"

Ankara Numune Hastanesi'nde tedavi gören Cafer Altun'un ağabeyi Abdulselam Altun, hastane önünde açıklamada bulundu. Erkek canlı bombayı gördüğünü iddia eden Altun, "Tipi IŞİD'li gibiydi. Siyah giyinmişti. Sakallıydı. Trafik polislerinin yanından geldi. Sırtında çantası vardı. Siyah sarığı vardı. Yüzünü görmedim. Arkasından koştum. Cübbeli, siyah giyinen biriydi. Patlama oldu. Kardeşimin bacağı koptu. En yakın arkadaşlarımı kaybettim. Canlı bombayı ben gördüm. Benim elim yandı, gözüm yandı, saçım komple yandı" dedi.



"KADIN" İDDİASI

Dicle haber Ajansı'nın haberine göre, Mardin'den gelen ve patlamada yaralanan Gülbin Tüfek de, canlı bomba olduğunu iddia ettiği bir kadını gördüğünü söyledi. HDP kortejinin önünde taşınan ana pankartın hemen arkasında yürüyen Tüfek'in kulak zarları patlarken, arkadaşı ve nişanlısı ağır yaralandı. Tüfek, nişanlısı Felemez Öner ve arkadaşı Seher Erdem'in İbni Sina Hastanesi'nde tedavileri sürüyor. HDP'nin kortejinde en önde Barış Anneleri'nin ve kadınların yer aldığını söyleyen Tüfek, dikkatini çeken siyah pardesülü ve başı kapalı olan bir kadın olduğunu söyledi. Kadının kısa boylu, buğday tenli, yuvarlak ve geniş yüzlü biri olduğunu belirten Tüfek, kadının patlamadan birkaç saniye önce ellerinin yorulduğunu söyleyerek pankartı tutmasını talep ettiğini kaydetti.



"HEPSİ YERDE KANLAR İÇİNDEYDİ"

Tüfek, şöyle devam etti:

"Pankartı tutmamla birlikte bomba patladı. Çünkü en başta duruyordu. Pankartı tutmuştu. Elinde Hacı Birlik'in fotoğrafı vardı. Sakindi ama sürekli etrafına bakıyordu. Ara ara tedirginlik yaşıyordu. Hatta kadınla birkaç defa göz göze geldik. Ama o an insan şüphelenemiyor işte. Ve yanında tanıyabileceği hiç kimse yoktu. Tek başınaydı. Kadını görsem tanırım. Zaten pankartı tutur turmaz kadının birkaç adım geriye gitmesiyle birlikte patlama gerçekleşti. Eğer kadın yanımda olsaydı şimdi yaşamıyor olacaktım. Ancak yanımdaki insanların hepsi yerde kanlar içindeydi. Sırt çantam dolu olduğu için bana bir şey olmadı."

Yaralandıktan sonra kendi imkânlarıyla hastaneye gittiklerini söyleyen Tüfek, canlı bombanın özellikle HDP'nin kortejinde bulunan kadınları hedef aldığını iddia etti.

MOBESE'YE TAKILDI

Canlı bomba olduğu değerlendirilen bir erkeğin ise 06.45'te Gar yönüne doğru yürürken MOBESE görüntülerine takıldığı saptandı. Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Terörle Mücadele Şubesi içinde daha önce Ergenekon soruşturmalarında faaliyet yürütülmesi için yabancı bir devletin katkısıyla oluşturulan özel görüntü ve veri analiz laboratuarındaki çalışmalar için inceleme grupları oluşturuldu. Bu gruplar, emniyet istihbarat ve terörle mücadelenin yanı sıra MİT'ten gelen uzmanların katılımıyla oluşturuldu. Dün sabahın ilk ışıklarına kadar devam eden inceleme sırasında, önemli bir gelişme yaşandı.

Olay yerini gören kameralarda patlama anı görünmesine rağmen canlı bombaların eşgalleri belli olmazken, bir canlı bombanın izi, eski Ulaştırma Bakanlığı'nın güvenlik kamerasında bulundu. Bu görüntüde, canlı bombanın olay sabahı 06.45'te kameraya yakalandığı tespit edildi. Şüphelinin tek başına, eski terminal istikametinden Ankara Tren Garı'na doğru yürüdüğü görüldü. Bu görüntü, büyütülmesine karşın eşgal net olarak tespit edilemedi.



8-9 MM'LİK BİLYELER

Ankara Adli Tıp Kurumu'na getirilen bazı cesetlerin tanınmayacak halde olduğu anlaşıldı. Otopsi işlemi sabaha kadar sürdü. Otopsi işlemlerine Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran'ın da aralarında bulunduğu üç avukat ile Türk Tabipler Birliği'nden üç adli tabip de eşlik etti. Canduran, otopside karşılaştıklarını şöyle anlattı:

"Yoğun bir şarapnel yaralanması neticesi ölümler. Bu şarapnel parçalarının içinde bir de bilyeler var. Vücutlarda bilye yaralanmaları var. Kurşun gibi bilyeler bütün vücuda girmiş. 8-9 mm dedikleri bilyeler. Öldürücü. Çok büyük hasarlar vardı. Bazı cesetler tanınmaz haldeydi. Hastanelerden sürekli cenazeler geliyordu. Akşam otopsileri yapılıp kimlikleri belirlenenlerin aileleri çağrılıp teşhis yaptırıldı. Tespitleri tamamlanan cenazeleri sahiplerine verdiler. Alamayacak durumda olanların cenazelerini ise morga kaldırdılar.


Günün Önemli Haberleri