Ankara bu kulisle çalkalanıyor
Abone olZaman yazarı Mustafa Ünal'ı bir miletvekili aradı. Heyecanlıydı, söyledikleri de ilginçti. İki olayın zamanlaması ve belirttiği üç isim arasındaki ilişkiler kafaları karıştı
Erkan Mumcu'nun istifası ve Robert Pollock'un makalesi
arasındaki zamanlama siyasi kulislerde konuşuluyor. Bu ikilinin
arasında samimi bir gazetecinin bulunması üzerine Zaman yazarı
Mustafa Ünal ile konuya farklı bir bakış getirdi.
Etkin bir Devlet Bakanı ile bir ay önce konuşuyorduk, CHP
üzerinde Mustafa Sarıgül fırtınasının sert estiği günlerdi, ‘Şimdi
Deniz Baykal’la uğraşıyorlar, açıkçası CHP’den sonra sıranın bize
gelmesinden korkuyorum.’ dedi.
Büyük gürültüler arasında Deniz Baykal koltuğunu kurtardı ve CHP’de
sular duruldu.
Ardından AK Parti’ye yerleştirilen mayınlar patladı. Enerji ve SSK
operasyonu, Erkan Mumcu’nun istifası, Robert Pollock’un Wall Street
Journal’daki ‘Hasta Adam Türkiye’ yazısı.. peş peşe geldi.
Görüntüler ANAP dönemindeki Beyaz Enerji operasyonunu hatırlattı.
Bizzat AK Parti’nin göreve getirdiği bürokratlar sabahın köründe
evlerinden alındı. İddialar siyasete; bazı milletvekillerine kadar
uzandı.
Kuşkusuz son sözü yargı söyleyecek. Ancak bir siyasi partinin
yıpranması için iddiaların gündeme taşınması yetip artıyor.
Seçimin hemen öncesinde AK Parti saflarına katılan Mumcu öncesinde
işaretini vermeden bakan sıfatıyla yollarını ayırıverdi. Mumcu’nun
ne olacağı değil AK Parti’ye vereceği zarar önemli. Kaç
milletvekilini peşinden sürükleyeceği de... Çok yakınındakiler
sıraya girdi.
Pollock’un yazısı, yayınlanalı neredeyse bir hafta oldu, hâlâ
tartışılıyor, çeşitli mahfillerde Amerikan yönetiminin
politikalarına tercüman olup olmadığı konuşuluyor. Malum 1 Mart
tezkeresinin reddinden beri Türk-Amerikan ilişkileri inişli çıkışlı
seyir izliyor, sağlıklı tek çizgi üzerinde yürümüyor, iddia
edildiği gibi vahim de değil. Amerikan yönetiminin politikaları
doğal müttefiklerinden bile tam destek bulmuyor, eleştiri ve
itirazlar yükseliyor.
Bu gelişmelere Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cebinde listeyle
revizyon için gittiği, iki saati aşkın müzakerenin sonunda
Çankaya’dan eli boş dönüşünü de ekleyebilirsiniz. Başbakan içeride
gördüğü muamelenin küçük bölümünü kamuoyuyla paylaşsaydı eğer,
bugün yeni bir krizin içindeydi Türkiye. Tıpkı 2001’de olduğu
gibi.
Gerçek şu ki: Kesif kara bulutlar bu kez AK Parti’nin üstünde
dolaşmaya başladı. Birçok insana ‘Ne oluyoruz?’ sorusu sorduracak
şekilde. Söz konusu bakanın endişesi çok geçmeden gerçekleşti. Son
15 güne sığan bu birbirinden bağımsız gelişmeleri yan yana
sıralayınca rahatlıkla birden fazla komplo teorisi, bir o kadar da
siyasi senaryo yazmak olası.
Son dönemdeki gelişmelerden kaygıya kapılan bir AK Parti
milletvekili aradı dün, heyecanla konuştu; ‘Bizim partiye karşı
kampanya başlatıldı. Pollock’un yazısını gazeteye teslim ettiği
saatlerde Erkan Mumcu istifa dilekçesini yazıyordu. Amerikalı
gazetecinin bir Türk gazeteciyle çok yakın ilişkisi var. Ayrıca o
Türk gazetecisiyle Mumcu’nun arası iyi. Ben iki olay arasında
ilişki kurulmasından yanayım.’ dedi.
Anlattıkları ilk bakışta komplo teorisini andırıyor; ancak
söyledikleri tümden de yabana atılmamalı. Pollock’un yazısının
içeride birçok insanı heyecanlandırdığını biliyorum, bunların
arasında AK Parti’nin gücünü kaybetmesini bekleyen çevreler, hatta
eski siyasiler de var. Açıkça söylemek gerekirse AK Parti’ye
yönelik havanın bozulmasında içerideki etkin odakların başrol
oynadığını düşünüyorum. Bunu abartılı şekilde durumun vahim
olduğunu anlatan Pollock’un yazısına kadar uzatmak mümkün.
Bazı isimlerin okyanusun öte yakasında kapı kapı dolaşarak AK
Parti’nin gerçek yüzünü gizlediğini, aslında demokrasi düşmanı
olduğunu bıkıp usanmadan anlattığı medyaya da yansıdı. Son 15 günde
yaşananlar açıkçası AK Parti’yi hedef alıyor. Bu olumsuz havayı
lehine çevirmek AK Parti’nin elinde, ancak önce bunun farkına
varması, hemen ardından karşı kampanya başlatması gerekir. Zira
durum ciddi...
Yazı:Mustafa Ünal
Kaynak:zaman.com.tr