Anglosakson bir laiklik istiyoruz
Abone olAli Babacan, Seattle Dünya İş Konseyi tarafından düzenlenen toplantıda gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ABD'de bir toplantıda, hükümete
yönelik "mezhepsel yaklaşım sergilemek ve seküler çizgiden
uzaklaşmak" eleştirilerine, "Daha Anglosakson bir laiklik
anlayışına varmak istiyoruz" diye yanıt verdi.
15 YIL ÖNCE TÜRKİYE AB İÇİN KÜLFETTİ
Türkiye Yatırım Haftası kapsamında ABD temaslarına devam eden
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Seattle Dünya
İş Konseyi tarafından düzenlenen toplantıda, "AB'nin Türkiye'ye
bakış açısı değişiyor. 15-20 yıl önce Türkiye AB için bir külfetti,
şimdi ise bir değer niteliği taşıyor. Her yıl bir ya da iki ülke
problem çıkaracak ama biz devam edeceğiz, süreci devam ettirmekte
ısrarcıyız" dedi.
AB sayesinde Türkiye'nin çok yol kat etmiş olmasına rağmen,
Demokrasinin daha iyi bir noktaya gelmesi için hala AB'ye ihtiyacı
olduğunu söyledi. Babacan, "Demokratik hakların gelişmesi adına,
AB'ye girmek hala bizim için faydalı. AB'nin son dönemde yaşadığı
ekonomik sorunlarına rağmen hala çekiciliğini koruması, demokratik
değerleri sayesindedir" şeklinde konuştu.
Amerikalı işadamlarına, bir dönem AB Bakanlığı ve Başmüzakereci
görevlerinde bulunduğunu da belirten Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan, AB sürecinin ilerlediğini ancak Türkiye'nin büyük nüfusu
sayesinde AB parlamentosunda elde edeceği söz hakkının, Fransa ve
Almanya gibi ülkeleri ürküttüğünü söyledi.
ETNİK VE DİNİ İNANIŞLARA EŞİT UZAKLIKTA
OLUNMALI
Bazı Amerikan gazetelerinde "Türk hükümetinin daha mezhepsel
yaklaşım sergilediğini ve seküler çizgiden uzaklaştığı" yönünde
haberlerin doğru olup olmadığı yönündeki bir soruya ise Ali
Babacan, "On yıllarca Türkiye'de laiklik anlayışı sağlıklı değildi.
Daha Anglosakson bir laiklik anlayışına varmak istiyoruz. Etnik ve
dini inanışlara eşit uzaklıkta olunmalı. Türkiye'de Müslüman
çoğunluk ve gayrimüslim azınlıklar yaşıyor. Dini özgürlükler
konusunda şimdi normalleşiyoruz. Halkımızın da isteği bu yönde"
yanıtını verdi. Babacan, sözlerine son açıklanan demokratik paket
ile gelen özgürlükler ve nefret suçlarına verilen cezalarda yapılan
artırımları da ekledi.
YASAK YOK DÜZENLEME VAR
Bir soru üzerine, özgürlük ve haklar konusunda içki kısıtlaması
konusuna da değinen Babacan, "Osmanlı zamanında bile içkiyi
yasaklamaya çalışan sadece bir padişah çıktı, o da geri tepti.
ABD'de içkinin tamamen yasaklandığı bir dönem olmuştu, o da geri
tepti" şeklindeki sözleri ile Türkiye'de içkinin yasaklanması gibi
bir durumun olmadığını, sadece Amerika'da da olduğu gibi, alkol
satışı ile ilgili saat kısıtlaması ve okullara belirli uzaklıkta
olma zorunluluğu getirildiğini belirtti.
Yeni pakete göre siyasi partilerin hazine yardımı almak için
gerekli oy oranını yüzde 3'e indirdiklerini de belirten Başbakan
Yardımcısı Babacan, "Bazen iyi iletişim kuramıyoruz bu doğru"
diyerek, Türkiye'deki mevcut durumun ve yeni kazanımların daha iyi
anlatılması gereğine vurgu yaptı.
Babacan, Seattle'lı işadamlarına, THY'nin Amerika'nın birçok
bölgesine günde bir veya daha fazla uçuş gerçekleştirdiğini,
aradaki ticari ilişkileri geliştirmek adına, aktarma yoluyla da
olsa Seattle ile Türkiye'nin birbiri ile bağlantısı olduğuna
değindi.
DEĞİŞİMLER TÜRKİYE'Yİ FİRST CLASS EKONOMİ
YAPTI
Son 11 senede Türkiye'nin büyük değişim yaşadığını ve bu sürede
birçok ekonomik ve siyasi reformlar gerçekleştirildiğini, sosyal
değişim ve açık bir toplum olmanın ekonomik gelişme adına çok
önemli bir gelime olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan, "Ekonomik alanda yapılan değişimler Türkiye'yi "first
class" bir ekonomi yaptı" dedi.
"Birçok ülkede hükümetler büyümek için büyük paralar harcamak
zorunda kaldılar. Oysa Türkiye'de büyüme daha çok özel sektörün
atılımları ile gerçekleşti" diyen Ali Babacan, hükümetin bu
durumdan dolayı harcamalarının limitli kaldığını ve iç borçlanmanın
düşük seviyede olduğunu belirtti. Babacan, iç borçlanma ile ilgili
yaptığı karşılaştırmada, "Türkiye'deki iç borçlanmanın GSYİH'ye
oranı ABD ve çoğu Avrupa ülkesinin üçte biri" dedi.
Dünyadaki krizlere rağmen son 5 yılda Türkiye'nin finans sisteminde
bir yaralanma olmadığını söyleyen Babacan, Seattle Dünya İş Konseyi
üyelerine, sahip olduğu büyük potansiyelden dolayı, "İstanbul'u
uluslararası alanda önemli bir finans merkezi yapmayı hedefliyoruz"
dedi.
Hem NATO üyesi olduklarının hem de Avrupa ile ilişkilerinin belirli
bir düzeyde devam ettiğinin altını çizen Babacan, Türkiye'nin
farklı coğrafi alanlara da uzandığını, Afrika Sahra altı bölgesinde
Türkiye'nin yatırımlarının hızla ilerlediğini, diğer taraftan,
Rusya, Hindistan ve Çin gibi doğu ülkeleri ile de ticari ilişkileri
artırdıklarını ifade etti. Babacan Balkanlar, Ortadoğu ve Afrika'ya
coğrafi yakınlığının dışında, bu bölgelerle olan tarihi ve kültürel
bağlarının da Türkiye'yi yatırım yapılacak ülkeler arasında
avantajlı konuma getirdiğini belirtti. Babacan bu bağlamda,
Demokratik ve Laiklik özelliklerine sahip Türkiye'nin doğal olarak
diğer Müslüman Ortadoğu ülkeler tarafından örnek alınma potansiyeli
taşıdığı konusuna da değindi.
OMUZLARIMIZDA BÜYÜK BİR SORUMLULUK VAR
Türkiye'nin iç politikasının yanında dış politika duruşu ile de
demokrasi, insan hakları ve özgürlüğü savunduklarını belirten
Babacan, "Her zaman barışın yaygınlaşmasını, anlaşmazlıkların
diplomatik yollarla çözülmesini tercih ettik. Bölgemizde,
sınırlarımızın ötesinde olup bitene karşı omuzlarımızda büyük bir
sorumluluk var" dedi.
Türkiye'de zenginlik ve refahın son 11 yılda çok fazla arttığını
söyleyen Babacan, OECD yoksulluk standardı olan günlük 4.3 dolar
seviyesinin baz alındığında, 2012 istatistiklerine göre Türkiye
nüfusunun sadece yüzde 2,7'sinin bu standardın altında kaldığını
belirtti. Babacan, 2002'de bu rakamın yüzde 30 gibi yüksek bir
oranla temsil edildiği bilgisinin altını çizerken, yoksullukla
mücadele elde edilen başarıya dikkati çekti.
Babacan ayrıca, 7 milyara ulaşan dünya nüfusunun 1 milyarlık
bölümünün günlük harcama gücünün 1 doların altında kaldığını da
sözlerine ekledi.
ABD, JAPONYA V AVRUPA'DA BÜYÜME KIRILGAN
"ABD, Japonya ve Avrupa'da büyüme kırılgan" diyen Başbakan
Yardımcısı Babacan, büyüme kadar büyüme kalitesinin de çok önemli
olduğunu söyledi ve büyüme konusunda dünyanın birçok ülkesi
umutsuzken, bazı ülkelerin ise sağlam büyüme anlamında problem
yaşadığını belirtti.
Bir soru üzerine, "Büyüme kriterlerinden bir tanesi doğrudan
yatırımın artmasıdır" diyen Ali Babacan, Türkiye'de Uluslararası
Doğrudan Yatırım'ın (UDY) artması ile sermaye kaçışının nerede ise
hiç olmadığını belirtti. Türkiye'nin 2002'de 36 milyar dolar olan
ihracat rakamının 2012'de 153 milyar dolara ulaştığını, aynı
dönemde AB'ye yapılan ihracat miktarının yüzde 60'tan 39'a
gerilediğini kaydeden Babacan, Türkiye'nin bu sürede Ortadoğu ve
Afrika gibi yeni pazarlardaki ihracat payını büyüterek bu dengeyi
sağladığını ifade etti.
"Gelişmiş ülkeler, geçtiğimiz 10 yıla göre düşük büyüme gösteriyor"
şeklinde konuşan Babacan, AB'nin dışında, kısaca BRICS diye anılan
(Brezilya, Rusya, Endonezya, Çin ve Güney Afrika) gelişmekte olan
yıldız ekonomilerin ortak bir banka kurma çalışmalarından, Şangay
Beşlisi'nden, G20'de olup da G8'de olmayan ülkelerden bahsederek,
AB'nin dışındaki oluşumların varlığına ve çözüm arayışlarına
dikkati çekti.