Rivayet edilen şu ki, bir Cuma günü Resul-i Ekrem minberdeyken
daha hutbeye başlamadan üç sefer üst üste ‘Amin!,
Amin!, Amin!’ der sonra da hutbeye başlamış.
Namazdan sonra sahabelerden biri sormuş:
‘Ya Resulullah hayır ola ne diye hutbeden önce üç sefer
arka arkaya ‘Amin’ dediniz?’
Resulullah Aleyhisselam buyuruyor ki, “Hazreti
Cebrail geldi ve dedi ki: ‘Anne baba olarak ikisi ya da biri, bir
evladının yanında yaşlandığı halde onların rızasını kazanamayan
kimseye ‘veyl’ olsun.' Ben de
'Amin'" dedim.
Cebrail yine söyledi:
‘Senin ismin yanında zikir edildiği halde sana selat ve
selam getirmeyene ‘veyl’ olsun.' Ben yine
Amin dedim.
En son dedi ki:
‘Üzerinde Ramazan ayı geçtiği halde günahları af
olmayana ‘veyl’ olsun.' Ben yine Amin dedim.
Değerli dostlar; Peygamber Aleyhisselam'ın kolay kolay
bedduaya Amin demediğini biliyoruz. Fakat bu üç durumda olan
kimseler o kadar büyük bir gaflet içindedirler ki, hiç bir aklı
selim sahibi bu duruma rıza gösteremez. Ancak açık ifadeyle
‘yazık ki ne yazık’ diyebilir.
Bir insan düşünün ki anne babasına yararlı olmuyor, hallerini
sormuyor, gerekli maddi-manevi katkıda bulunmuyor. Bu insanın
haline insan eyvallah diyebilir mi? Bu adam azap görmesin de kim
görsün. Yanlış yapanın yüzüne gülmek caiz midir?
Resul-i Ekrem Hz Muhammed’in (S.A.V.) ismi zikredilecek ve duyan
bir kimse selat ve selam getirmeyecek, âlini ve eshabını selat ve
selama katmayacak, olacak iş midir?
Biz;
İman’ı ve İslam’ı,
Şefkat ve merhameti,
Sabrı ve metaneti
Hilmi ve cesareti,
Aşkı ve muhabbeti,
Helal kesbi ve sahaveti,
Ondan öğrendik, onların sayesinde kavradık. Dolayısıyla hem
Peygamberimiz'e hem Peygamberimiz'in yolunda giderek bu
güzellikleri bize ulaştırmaya vesile olan aline ve eshabına
minnettarız. Kendilerine selat ve selam getirerek bir nebze olsun
minnettarlığımızı ifade ediyoruz. Diyarbakır'ın Hazreti Süleyman
Camisi’nde şehit olarak yatan 27 sahabe herhalde dünyalık kazanmak
için buralara kadar gelmediler haşa...
Resul-i Zişan’a, aline ve eshabına ve bahusus bu diyarlara kadar
gelip atalarımızın ve dolayısıyla bizim İslam ile müşerref olmamıza
vesile olan Hz. Süleyman Camisi’nda hâlâ da bu şehre bir nevi
manevi bekçilik yapan şehit sahabelere milyon kere selam olsun.
Hatemül Enbiya’nın ismi zikir edildiği halde salat ve selam
getirmeyene tabii ki ‘veyl’ olsun.
On bir ayın sultanı, ibadet, tefekkür ve istiğfar ayı olan
Ramazan ayına gelince, Yüce Yaradan, ‘Yok mu tövbe eden,
tövbesini kabul edeyim; yok mu mağfiret dileyen, gühahlarını
affedeyim; yok mu Dua eden duasını kabul
edeyim’ buyurduğu halde Orucunu eda etmeyip üstelik
günah işleyene olmasın da kime ‘veyl’
olsun.
Hem oruç ayında sıhhatli bir kimsenin mazeretsiz oruç tutmaması
için,
Ya gayrı Müslim,
Ya deli,
Ya da adette olması lazım,
Buna kimsenin bir diyeceği yok.
Aksi takdirde hoş görmek mümkün mü buna ancak ‘Yazık ki
ne yazık’ denilebilir. Müslüman isek İslam’ın gereğini
yapacağız
İslam’ın beş şartını yerine getirmenin yanı sıra;
Adil olacağız,
Şefkat ve merhameti elden bırakmayacağız,
İnsanlar arasında emin bir birey olarak bulunduğumuz çevreye
güven vereceğiz,
Paylaşımcı olup, etrafımıza yardım elini uzatacağız.
Cennet-i Ala pahalıdır bedel ister, burada keyfine bakan kusura
bakmasın orada keyif çatamaz.
En nihayet diyorum ki,
Ne mutlu anne babasının duasını kazananlara,
Ne mutlu Resul-i Ekrem’e, âline ve ashabına, selat ve selam
getirenlere,
Ne mutlu Ramazan-ı Şerifi ihya ederek Cenab-ı Allah’ın (C.C.)
rızasını kazananlara
Bu mutluluktan payidar olmanız dileğiyle.
Ramazanınız hayırla neticelensin inşallah
----------------
VEYL NE DEMEK?
‘veyl’ azabı, ikabı ifade eden bir kelimedir.
Diğer bir anlamı da Cehennem çukurlarından bir çukurdur, en hafif
manasıyla yazıklar olsun anlamında kullanılan bir kelimedir.