Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener hem bir kadın olarak, hem
de bir siyasetçi olarak kendisine yakışan çıkışı yaptı.
İran”da saçını gösterdiği için Ahlak polisince öldürülen genç kız
Mensa Amini ve onun için sokağa çıkan bütün kadınlara açık ve net
bir destek verdi.
1990”lı yıllarda başı örtülü genç kızların üniversiteye girmesi
için en büyük mücadeleyi veren kadınlardan biri olarak da çok
yakıştı ona bu tavır. Onu çok daha haklı duruma getirdi.
Günlerdir İran”daki olayları büyük bir hüzünle izliyorum.
Hüznümün nedeni tabii ki İran”da başını açma savaşı veren,
okullarına başı açık gitmek isteyen kızların dramı.
Aklıma Türkiye”de 90”lı yıllar geliyor.
İkna odaları denilen saçmalıkları hatırlıyorum.
O gün okullarına başı kapalı gitmek isteyen kızların mücadelesini
hatırlıyorum.
Türkiye bu saçmalıktan kurtuldu.
Hiç kuşkusuz bunda Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın büyük rolü oldu.
O nedenle bir laik olarak hiç gocunmadan şunu söylüyorum:
“Erdoğan”a müteşekkirim. O mücadeleyi veren başı örtülü, başı açık
genç kızlara müteşekkirim. O kızların mücadelesini destekleyen ve
sayısı hiç de az olmayan laik ve seküler insanlara da
müteşekkirim.
Onlardan biri de üniversitede hocalarıyla tartışman kızım
Gülümsün”dü
Bizi bu saçma başörtüsü utancından kurtardılar…
İyi de, şimdi aynı hüznü ve saçmalığı İran”da görüyorum.
İçimden şu geçiyor.
Herhalde bu dünyada İran”lı kızların başlarını açma mücadelesini en
iyi anlayan insanlar, başı örtülü üniversiteye girme mücadelesi
veren kadınlardır…
Oralar şimdi 40”lı, 50”Li yaşlarına geldiler.
Acaba öyle midir gerçekten…
Çünkü ne yazık ki göremiyorum o dayanışma duygusunu…
Hayatım boyunca kimseye “Niye bu konumda konuşmuyorsun” deme
hakkını kendimde görmedim.
O yüzden görüşünü açıklamadığı için yerden yere vurulan
sanatçılara, yazarlara hep sahip çıktım.
Anayasamızın en güzel maddelerinden biridir.
“Kimse inançlarını ve görüşlerini açıklamayla zorlanamaz…”
O nedenle duygumu sadece anonim olarak ifade etmekle
yetiniyorum.
Ama bir vatandaş olarak bunu devletimden bekleme hakkım var.
Gazze”de bir çocuğun saçına dokunulsa, Avrupa ülkelerinde Müslüman
bir çocuk tokat yese, dünyayı ayağa kaldıran ülkemden, komşudaki bu
insanlık dramına karşı sesini yükseltmesini beklerdim.
Yani “Kimsesizlerin kimsesi olmak” sadece başını örten kızlar için
mi geçerli bir tavırdır…
Arkasında “Müslüman Kardeşler” örgütü olan Mursi”nin hayatı,
arkasında kimsesi olmayan, yapayalnız bir
genç kızın hayatından daha mı kıymetldir.
Dışişleri”nin yaptığı açıklamalara baktım bir şey yok.
Sadece Cumhurbaşkanı İbrahim Kalın, NTV”ye yaptığı açıklamada bu
konudaki sitemini dile getirdi.
Çok üzüldüm…Sadece kendi adıma değil, başı örtülü üniiversiteye
girme mücadelesi vermiş bütün kadınlar adına üzüldüm.
Bugün kafam onlarda değil, Şanghlay”dan gelen o masa
fotoğrafında.
Hani zengin tropikal meyveli, bol bardaklı masada.
Altın çilekli, ejder meyveli, çarkıfelekli( Ki asıl adı tutku
meyvesidir), mangolu rengarenk masa var ya onu hatırladım işte.
Türkiye”de,Devletten olmasa da, Altılı masadan İranlı kadın için
ses yükseldi.
Üçüncü Platformdan, HDP Eş Başkanı Pervin Buldan çok güzel bir
çıkış yaptı.
Ama Şanghay”ın Beşli masasına bakıyorum…
Kuzuların Sessizliği…
Tabii onları da anlamıyorum.
Başında Uygur meselesi olan Çin mi bir şey söyleyecekti?
Putin Rusya”sı mı…
Müslümanlarla hergün meselesi olan Modi”nin Hindistan”ı mı..
Azerbaycan, Kırgızistan ve Özbekistan mı…
Zaten Masanın bir ucunda da İran Devlet Başkanı oturuyor.
Geriye sadece masanın öteki ucundaki Türkiye kalıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan…
Bir düşünün…
O masanın doğru dürüst seçim yapan tek ülkesi Türkiye…
Cumhurbaşkanın bu konuda, bizzat kendi ağzından küçücük bir sitemi,
hem Türkiye”ye, hem İslam alemine, hem de yeni oturduğu Şanghay
Masasına itibar getirmez miydi?
Niye olmuyor öyleyse…
Özgürlüğü sadece başını örtme özgürlüğü olarak mı algılıyoruz…
Yoksa geçenlerde Karar Gazetesi”de Taha Akyol”un yazısından
öğrendiğiniz bir gerçek yüzünden mi…
Meğer, Şanghay Beşlisi, 6 Temmuz 2000”de imzaladığı “Duşanbe
Bildirisi” ile,
“İnsan Haklarını Koruma Bahanesi ile ülkelerin uluslararası
ilişkilerine müdaheleye” karşı çıktıklarını kabul etmişler.
Oysa bizim Avrupa Birliği ile imzaladığımız belgelerde böyle bir
madde yok.
Kendi Devlet pratiğimizde de yok.
Filistin”denk Somali”ye, Cape Town”dan Washington”a, nereden bir
müslüman çocuğun saç teline dokunulursa biz kimsesizlerin
kimsesiziyiz..
Değil mi…
O nedenle diyoum ki…
Küçücük bir sitem bile, Şanghay Beşli Masası”nın, hiç de parlak
olmayan İnsan Hakları siciline itibar kazandırırdı…
Ama böyle bir devlet olsak, sonra Şanghay Beşlisi”ni, Şanghay
Altılısı düzeyine çıkarabilir miydik, işte onu bilemem.