Hilkatimizde yüzde yüz cennetlik cevheri de var cehennemlik
cevheri de var.
Dünyaya tercih kullanarak gelmedik lakin gideceğimiz yerin
tercihini yapmak akıl melekelerimizin işleyişine ve bilincimize
bağlı.
Yani seçimimizde hangi tarafı tercih edeceksek yaradan bizi
serbest bırakmış.
Hayvan ve Melek arası bir kimlikle geldik bu dünyaya. İşte bu
kimlik arasındaki tercihimiz ise bizi İnsanlık makamına
koyacaktır.
Ara kimlikte kalmak da, hayvandan daha aşağı olmak da, Melek
mertebesine ulaşmak da Meleklerin üzerinde bir makama ulaşmak da
yine bizim tercihimizdir.
Hayvani içgüdüler ve meleki temayüller arasında
gelgitler yaşarız çoğu zaman. Lakin en tehlikeli olan ise arafta
kalmış olan sıfatı belli olmayanlardır.
İnsan, yaşam süresince, eylemler ve fiillerle her daim yaşamını
şekillendirdiğine göre, tercihini de kendisi için belirlenmiş bir
zaman diliminde yapmakta.
İnsana bu şekilde baktığımızda tercih ve melekeleri ile
kendini tekrar tekrar yeniden inşa ediyor diyebiliriz.
Geçmişinin muhasebesi ve geleceğin tasasını taşıyan, birçok
hayvandan daha az ömür yaşayan insanın en meziyetli özelliği doğru
eylem ve irfan ile mükellef olmasıdır.
Mazisinde Cennet olan insan Meleklere secde ettirilen
varlıktır.
İnanan insan Allah’a güvenmeli lakin hayvan ve melek arasında
bir mertebede olduğunu unutmadan yüzde yüz cennetlik adayı ya da
yüzde yüz cehennemlik adayı olduğunu fark edebilmelidir.
Bu fark edebilme kabiliyeti ise çıkartır insanlık mertebesine
kişiyi.
Allah’a güvenmek kadar Allah’tan korkmalıyız da.
Allah korkusunu hissetmek için O’nu bilmek elbette ilk şarttır.
İnsan bildiğinden korkar, bildiğini sever.
Şimdi;
Geçtiğimiz günlerde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ı tarafsızlık konusunda kimsenin eleştirmeye cesaret
edemediğini söyleyerek 'Allah'tan korkmayan biz cesaret edeceğiz '
demişti.
Hemen arkasından da, yaratanını unutmuş, “varsa eğer” inancının
rükûsunu liderine gösteren, kendi menfaatleri adına yetimi, öksüzü
dahi ezmekten kaçınmayan neferler gibi liderini teyit için bir CHP
Millet Vekili mecliste;
"Her ne kadar Sayın Cumhurbaşkanı hukuku göz ardı etmeyi
buyurmuş olsa da, 'Biz Allah'tan değil, hukuktan ve bu ülkenin
elden gitmesinden korkuyoruz" dedi.
Aslında cümleyi sanki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı
eleştirmek için söylüyor görünse de liderinin söyleminin arkasında
olduğunun teyidini yapmıştı.
Bunlar hakikaten Allah’tan korkmayan insanlar değil mi?
Ya da biz on yıllardır bunların Allah’tan korkmadıklarını
bilmiyor muyduk?
Biliyorduk lakin şimdi kendi gerçeklerini dillerinden dökülenle
tescillemiş oldular.
Şimdi Allah’tan korktuğunu söyleyip de bunların arkasından gidip
oy verenler kendilerine dönüp baksınlar bakalım.
Merhum İstiklal Şairimiz ne güzel demiş;
"Ne irfandır veren ahlâka yükseklik, ne
vicdandır;
Fazilet hissi insanlarda Allah
korkusundandır.
Yüreklerden çekilmiş sayılsın korkusu
Allah'ın...
Ne irfanın kalır etkisi kesinlikle, ne
vicdanın.
Hayat artık hayvancadır... Hayır ondan da
alçaktır;"
Allah’tan korkmayan insanların arasında Allah’tan
korkan biri olarak yaşamanın ve bir ülkeyi yönetmenin ne kadar zor
olduğunu bir kez daha müşahede etmiş olduk.
İnsan, toplum, millet olarak, vicdan sahibi akıllar olarak en
faziletli dinamiğimiz “Allah korkusu”dur.
“Sizin en akıllınız Allah’tan en çok
korkanınızdır” buyuruyor Efendimiz (s.a.v.).
Efendimizin bizde kabul olmuş makamına dayanarak; Allah’tan
korkmadığını söyleyenin akli melekelerinin tam çalışmadığını dahi
düşünebiliriz?
Yine Efendimizin; “Allah’tan korkmuyorsan dilediğini
yap” deyişi ise çok manidar bir cümle olarak çıkıyor
karşımıza vesselam…
*Bu başlığı Allah'tan korkarak yazıyorum. Niyetim sadece ironi
yapmaktır biline