Zaman düşmanla kıyasıya mücadele ve savaş zamanı.
Türkiye bütün olarak yeniden kendini buluyor ve sesini çıkarmaya
başlıyor. Batı bu sesin yükselmesini istemiyor.
Bunun içinde bazen diplomatik kaypaklıklar yapıyor bazen de
“Amaç için her araç meşrudur” anlayışına sahip
Makyavel’in sözüne kulak veriyor ve terörü
hortlatıp kanla besleniyor.
İstanbul Havalimanı’nda dün gerçekleşen terör
eylemi gibi…
Gün olur vatan evlatlarını ve ordusunu yüreklendirme gayretiyle
ortaya bir tane şair çıkar ve “Korkma!” nidasıyla
haykırır.
Merhum şairimiz Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşımıza
“Korkma” ile başlıyor.
Bu nida Türk insanına asil dur “Korkma”
seslenişidir. Buradaki “korku” ürkeklik
manasındaki korku değil fıtraten insani bir duygunun
tezahürüdür.
Ve aynı şiirin devamında Ersoy;
“Ulusun, korkma, nasıl böyle bir imanı boğar;
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!”, diyor.
Mehmet Akif, Batıyı “tek dişi kalmış canavar”a
benzeterek zihnimizde bir algı oluşturmaya çalışmış.
Terör besleyicileri için yapılan bir benzetme bu kadar şairane
olur.
İki yazı öncesinde şöyle bir cümle kurmuştum; Batı’nın
kendisi açısından “evrensel” olarak tanımladığı değerler, öteki
uygarlıklar için “emperyalizm”dir.
Emperyalizmin canavarlaşması ve saldırgan kimliğe bürünmesi
zayıflığından ve korkaklığından kaynaklanıyor.
Tek dişi kalmış azgın saldırgan
emperyalizmdir.
Zayıf olan saldırganlaşır, saldırganlaştıkça amacına ulaşamazsa
öfkesi yüzünden yıpranmaya başlar.
Tek dişi kalmış canavar “emperyalizm”’in daha ne kadar gücü
kaldı ki?
Son 7 yıldır Türkiye’ye karşı sürekli öfkeyle zarar vermeye
çalışıyor ama biiznillah boşa çıkıyor.
Hatta öfkesi ile beslemiş olduğu terör eylemlerinin hemen
ardından bir de yüzsüzce “kınama” geçiyor.
Biraz tarih bilmemiz gerektiği kanaatindeyim. Son iki
yüz yılı az buçuk bilmiş olmamız, son zamanlarda yaşanılan olaylar
karşısında bize fikir verecektir.
Dünkü menfur terör eylemini de hangi saiklerle kimlerin
gerçekleştirebileceğini ya da kimin bomba talimatını verebileceğini
kestirebiliriz.
Lakin daha fazla sebep-fail arayışı içerisine girmeden; çünkü bu
arayış bizi ümitsizliğe sevk edebilir.
Sosyal medyanın algısına yenik düşmeden asil ve dik duruşumuzla
şairimizin seslenişi gibi “korkma”’dan haklı
yürüyüşümüze devam edebilmenin zeminini oluşturmalıyız.
Kalmış olan “tek dişi” zamanı gelince çekmeyi
bilecek ve başaracak güçte bir milletiz.
“Yenidünya”'da umutlar Türkiye’ye bağlanmış durumda; elbette
ışığını sürekli yaymaya çalışan Türkiye’nin başına çorap örmeye
çalışacaklar!
Kendi tıynetleri karşılığı olan zalimce ve şerefsizce bir eylem
ile bu çorabı örmeye çalışıyorlar.
Bu zalim terör asla bizi ye’se ve ümitsizliğe sevk etmemeli.
Sosyal medyayı çok yoğun kullanır ve hamasi söylemlere tav
olursak bu yeis oluşabilir.
Zira zalimce kan akıtan bombalı terörist olduğu gibi
içimizde-aramızda Türkiye’nin zarar görmesinden beslenen hainlerde
var.
Bu hainlerin bizimle aynı kimliği taşıyor olması sakın ye’se
düşürmesin.
Çünkü bu içimizdeki hainler dünde yayımlamış oldukları
mecmularda;
Sultan Abdülhamid için:
“Uyanık gençliği boğan, zindanlarda çürüten Yıldız Baykuşu
Kızıl Sultan Abdülhamit.”
Sultan Vahidüddin için ise:
"Tahtını kurtarmak için memleketini satan Sevr simsarı vatan
haini vahdettin" diye böğürmekten başka bir şey
yapmıyorlardı.
Dedik ya az buçuk tarihimizi bilelim ne olduğunu bilirsek;
nerede, ne zaman, kim için, neyin söylenmesi gerektiğini iyi
biliriz.
Bu bombalı terör eylemi ciğerimizi parçaladı evet ama
içimizdeki hainlerde emperyalizm ile işbirliği yaparak yüreğimizden
vurmaya çalışıyorlar.
Başta ne dedik!
“Ulusum, korkma, nasıl böyle bir imanı boğar;
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!”,
Merhum Şairimizin de dediği gibi “Allah bir daha bu
millete İstiklal marşı yazdırmasın!”