Ali Babacan'dan AK Parti'ye sert salvolar! Alkol yasağı bir tuzak tutundukları tek dal 'din istismarı'
Abone olDEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 17 günlük tam kapanma döneminde alkol satışına getirilen yasağı "Muhalefeti asıl konudan uzak tutmak için bir tuzak" olarak niteledi. Babacan, AK Parti iktidarını, “Şu anda iktidarın tutunacağı tek dal vatandaşlarımızın dini duygularını istismar etmek" diye eleştirdi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Sözcü yazarı Deniz
Zeyrek'e verdiği röportajda hem gündemdeki tartışmalara ilişkin
iktidar yönelik sert eleştiriler yaptı hem de partisinin
teşkilatlanma çalışmaları hakkında bilgi verdi. Babacan, içki
yasağının iktidarın muhalefeti ana konularda tartışma yapmaktan
uzak tutmak için kurduğu bir tuzak olduğunu söyleyen Babacan, tam
kapanma kararlarını da yetersiz buldu. İşte Babacan'ın sorulara
erdiği cevaplardan bazıları...
CHP ve İYİ Parti ile istişare başlattık
■ İttifaklar içinde yer alacak mısınız?
- Biz
‘güçlendirilmiş parlamenter sistem' istiyoruz. İktidar ‘sistemden
memnunuz' diyor. Muhalefet tarafı da ‘güçlendirilmiş parlamenter
sistem' diyor. Bizim durduğumuz nokta sistem açısından baktığımızda
muhalefetle örtüşüyor ama ekonomi bazında bazı muhalefet
partileriyle örtüşmüyor. O yüzden iş birliğini tema bazlı
düşünüyoruz. Şu anda Türkiye'nin en önemli sorunu sistem.
‘Güçlendirilmiş parlamenter sistem' konusunda biz hazırız ve
yasama, yürütme ve yargı maddelerinde değişiklik öngören 74
maddelik bir anayasa değişikliği metnimiz var. CHP ve İYİ Parti'yle
ikili bazda ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem'le ilgili diyalog ve
istişare süreci başlattık. Bu bir vizyondur, hedeftir.
17 günlük kapanma yeterli değil
■ Salgınla mücadeleyi ve son kapanma kararını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Kapanma gerekliydi ama biz bunu
yeterli görmüyoruz. En az 14 gün üretim tesislerinin de dahil
edildiği bir kapanmanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Ancak bunun eş
zamanlı olarak ekonomik destekle yapılması gerekiyor. Beraberinde
de bir aşılama ile birlikte planlanmalı. Pandemi yönetimi, yoğun
bakım kapasitesine göre yapılıyor. Yoğun bakım kapasitesi varsa
kapanma olmuyor. Herhalde iki kat yoğun bakım olsa hükümet iki kat
kapanmaya iki kat ölüme razı olacaktı. Bu doğru değil. Her biri
can.
Alkol yasağı muhalefete tuzak kurmak
■ Siz muhafazakar
insansınız. Alkol yasağıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Ben
salgınla alkol yasağı arasında mantıksal hiçbir bağ kuramıyorum.
Alkol yasağıyla zihinlerinin gerisinde başka bir sebep var mıdır?
‘Fırsattan istifade ne kadar yasaklasak o kadar iyidir' mi
diyorlar? Asıl konu tuzak kurmak. Muhalefeti seçtikleri bazı
konularda kendi peşlerine düşecek ya da yaptıklarına itiraz
edemeyecek noktaya getirmekten fazlasıyla hoşlandıklarını
görüyorum. Öyle temalar buluyorlar ki muhalefet desteklemek ya da
sessiz kalmak zorunda kalıyor.
Ramazan ortasında herhangi bir muhalefet partisi çıkıp ‘niye bu yasağı koydunuz, alkol satılmalı' dediğinde muhafazakar kitle üzerindeki etkiyi biliyorlar, ölçüyorlar ve böyle yönetmeye çalışıyorlar ama lafla peynir gemisi yürümez. Hükümetin yaptığı söylemle algıyla gidebildiği yere kadar götürmeye çalışmak, muhafazakarları da etraflarında tutmaya çalışmak. Bu tür yöntemler iktidar açısından birkaç ayı kurtarır da yılları kurtarmaz. Bu kötüye gidiş eğilimini durdurmaz. Bunu sahada görüyoruz. Hükümetin işi artık çok çok zor.
Tutundukları tek dal var: Din istismarı
- Şu anda iktidarın tutunacağı tek dal vatandaşlarımızın dini duygularını istismar etmek. İkincisi de milli ve yerli söylemi üzerinden gitmek. Ülkenin milli parasının, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın değerini bu kadar düşürmeyi nasıl millilikle, yerlilikle bağdaştırıyorlar anlamıyorum. Bu, vatandaşta karşılık bulmuyor.”
Soykırıma cılız tepki hezimettir
■ ABD Başkanı Biden'ın ‘soykırım' konusundaki
açıklamasına Cumhurbaşkanı'nın tavrını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Her sene 24 Nisan yaklaşırken aylar
önce harekete geçilirdi. ABD başkanının bu ifadeyi kullanmaması
için. Cumhurbaşkanı bu yıl sanki sıradan bir şeymiş gibi karşıladı.
ABD başkanı seçileli beş ay olmuş, görüşememiş. Telefona çıkmak
büyük bir ödül oldu. NATO zirvesi marjında görüşme vaat etmiş. Bir
başka ödül daha. Bu iki ödül karşılığında soykırım ifadesi alttan
alındı. Dışişleri Bakanlığı'nı çalıştırmazsanız ülkenin geleceği
nokta bu.
■ Bu bir zayıflık göstergesi mi?
Kesinlikle… Ekonomik zayıflık göstergesi. Kaybolan rezerv için ne diyor? ‘Turşusunu mu kuracaktık?'. O döviz rezervlerde olsaydı, Türkiye dış tehditlere bu kadar açık hale gelmeseydi, pandemi ekonomiyi derinden vurmasaydı, o özgüven olsaydı, Türkiye daha dik durabilirdi. Bu tam bir hezimet ve hafif atlatılacak ya da geçiştirilecek bir konu değil.
Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğuna karşıyız
■ Selahattin Demirtaş'ın yaşadığı durumla ilgili ne
düşünüyorsunuz?
- Herhangi bir davada hüküm verici
pozisyonda olmak istemiyoruz. O da bir çeşit siyasi müdahale olur.
Davaların savcısı da avukatı da olmak yanlış. Biz prensip olarak
tutuklu yargılanmalara karşıyız. Siyasi içerikli davaların çoğu
hükümetin mikro müdahaleleriyle gerçekleşiyor. Yargı bağımsız
çalışmadıktan sonra nasıl adil hükmedecek. Otoriter rejimlerde
hakim-savcılara şöyle telkinler verilir: ‘Siz kendinizi liderin
yerine koyun, o ne yapardı diye düşünün ona göre karar verin.'
Böyle bir baskı ortamında ‘nasıl karar alırsam cezalandırılırım'
psikolojisiyle savcıların hakimlerin çalışmaması lazım.