Ali Babacan Cemaat için düğmeye bastı
Abone olSabah gazetesi yazarı Sevilay Yükselir, Ali Babacan'ın bürokrasideki 'paralel yapı'nın tasfiyesi için düğmeye bastıığını yazdı.
İNTERNETHABER.COM
Sabah gazetesi yazarı Sevilay Yükselir, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'a 'paralel yapı'nın çökeklendiğini öne sürdüğü Hazine Müsteşarlığı'yla ilgili ilginç sorular sordu.
Hazine Müsteşarlığı'nda dün yapılan bir operasyonla,
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'a bağlı olan Hazine'de üç daire
başkanınında aralarında olduğu çok sayıda yönetici görevden
alındı.
Bu tasfiyeyi 'temizlik olarak' nitelendiren Sevilay Yükselir,
"Sayın Babacan'ı geç kalmış olsa da düğmeye bastığı için tebrik
ediyorum" dedi.
Sevilay Yükselir'in 'Ali Babacan'a zor sorular' başlıklı yazısı
şöyle:
ALİ BABACAN DÜĞMEYE
BASTI
10 gündür ele aldığım Askeri Casusluk Davası yazılarım çok şükür
karşılık buldu. Yazılarda dikkat çektiğim ve özellikle Paralel
Örgüt'ün çöreklendiği Hazine Müsteşarlığı'nda bir temizlik
başlatıldı.
"Yetmez ama evet" diyor ve Sayın Babacan'ı geç kalmış olsa da
düğmeye bastığı için tebrik ediyorum. (Gerçi kulağıma gelen
kulislere göre çok da istekli değilmiş Babacan bu operasyondan ama
olsun. Bizim derdimiz bağcıyı dövmek değil zaten.
Üzüm yemek.)
Bu arada dünkü operasyon sonrası İzmir Askeri Casusluk Davası
mağdurlarından çok sayıda telefon ve elektronik mektup aldım.
Paralel Çete'nin resmen ipotek koyduğu Hazine'deki görevden almalar
tüm mağdurlar için bir umut olmuş.
GEREKÇE BİLE GÖSTERMEDEN GÖREVDEN
ALDILAR
İnşallah devamı getirilir ve haksızca, mesnetsiz iftira ve
yalanlarla görevden alınan veya disiplin soruşturmasıyla sicili
bozulup mağdur edilenlere hakları verilir. Bunlardan birinin
mektubunu meselenin daha doğru ve iyi anlaşılması için dikkatinize
sunmak istiyorum:
Ben Hazine'de daire başkanı iken bu iddialar nedeniyle 18 Mart
2013'te gerekçe gösterilmeden, hiçbir bilgi verilmeden görevden
alındım. Bu iftirayı yaklaşık 1.5-2 ay sonra tesadüfen öğrendim.
Düşünebiliyor musunuz, 12 yıldır beraber çalıştığınız, hemen her
gün yüz yüze veya telefonla görüştüğünüz yöneticileriniz nezaketen
bilgi bile vermeden, gerekçe göstermeden sizi görevden alıyor;
üstelik aramızdaki uzun süreli hukuka binaen görevden alınma
sonrası kapılarına giderek yaptığınız görüşme taleplerinizi de geri
çeviriyorlar.
Dünkü yazınızda diyorsunuz ki; 'Yazdıklarıma Ali Babacan'dan da
Hazine Müsteşarlığı'ndan da bir cevap alamadım.' Alamazsınız çünkü
hukuken bu tasarruflarda imzası olmamasına karşın Babacan ve
hukuken sorumlu olan yine eski müsteşar ve yardımcılarıdır.
"Sevilay Hanım; İzmir Casusluk Davası ile ilgili yayınlarınıza çok
teşekkürler. Yayınlarınız gerçekten çok etkili oldu ve şu anda
Hazine'de kısmi de olsa bir temizliğe başlandı.
Dördüncü kuvvet olarak medyanın gücü bir kez daha ispatlandı.
Kaldı ki size bir cevap verirlerse de 'iddianame bize geldi, biz de
mevzuata göre işlem yaptık, yaptıklarımız usulen doğrudur' şeklinde
olacaktır. Bunu nerden biliyorum çünkü BİMER üzerinden yaptığım
başvuruya böyle demişlerdi. O cevap şimdi Başbakanlık Teftiş
Kurulu'nda..."
BİNLERCE İNSAN TELEF
OLDU
Gelelim şimdi zurnanın zırt dediği yere.
Eyvallah. Sayın Babacan geç de olsa gereğini yerine getirdi. Ancak
sorun bitti mi? Biz şimdi "nasıl olsa Hazine'de temizlik başladı"
deyip meselenin üzerine mi yatalım? Bu olmaz. Olamaz çünkü adil
değil. Binlerce insanın telef olduğu bir davada işler tersine döndü
diye hesap defterini kapatmak bize yakışmaz o nedenle hâlâ şu ana
kadar çıt çıkmayan Babacan'a sormaya devam edeceğim. Bu sefer öyle
dünküler gibi kolay değil tabii. Biraz zor. Zor ama cevaplanması da
hiçbir şey değilse bile insani açıdan elzem. Ayrıca bu soruları ben
kamu adına, daha da önemlisi bu dava sebebi ile mağdur olmuş
insanlar ve onların yakınları adına soruyorum. Ve zahmet
olmayacaksa eğer Sayın Babacan'ın da yanıtlamasını rica
ediyorum:
BU KIYIM YAPTINIZ
AMA...
1) Neden diğer kurumlardan farklı işlem yaptınız?
2) Daha da önemlisi, hadi başlangıçta iddiaları ciddiye aldınız, bu
kıyımı yaptınız ama iyi niyetliydiniz... Peki soruşturmalar
sonucunda iddiaların asılsız olduğu anlaşılmasına ve takipsizlik
kararı verilmesine karşın neden hâlâ görevden alınan kişilerin
hakları iade edilmiyor, maddi ve manevi zararları telafi
edilmiyor?
3) Kurum imamı olduğu iddia edilen 1.Hukuk Müşaviri Ahmet Fethi
Toptaş ile ilgili... Bu zat Ankara Adliyesi'nde savcı iken 2007'de
Hazine'ye hukuk başmüşaviri yapılmıştır.
Bu bir ilktir. Hazine hukuk başmüşaviri ya Hazine'nin kendi içinden
ya da kardeş kurum olan Maliye'den atanırdı. İşin niteliği bunu
gerektirirdi. Bir savcı hangi referansla, hangi düşünceyle Hazine
Başhukuk Müşaviri yapılmıştır?