Alex nasıl bir futbolcu?
Abone olFenerbahçe'ye iki gol atan Sergen Yalçın, Alex'i anlattı, Anelka'nın kendisini iyi pazarladığını söyledi.
TARİH 25 Şubat 2006... Saat 22.00... Fenerbahçe maçı öncesi
Beşiktaş’ın son durumunu öğrenmek amacıyla Sergen Yalçın’ı
telefonla aradım. Kısa süren sohbetimizde aramızda şöyle bir
diyalog geçti...
Kaptan kolay gelsin. Sağlığın nasıl?
- Allah’a şükür. Takım iyi olunca sağlığımız da iyi oluyor.
Zor bir maç oynayacaksınız. Ne düşünüyorsunuz?
- Kesinlikle yenilmeyeceğiz. Buna eminim.
Tigana, Rize maçındaki kadroyu çıkarırsa Fenerbahçe fark atar.
- Geçmişi unut. Büyük maçların havası başka olur. Ahmed Hassan da
oynuyor. En az iki gol atarız. Yemezsek tabii..
Allah yolunuzu açık etsin ama ben ümitsizim!
- Biz inandık mı, başarırız! Biz Beşiktaşlıyız...
Bol şanslar...
Şükrü Saracoğlu Stadı’ndaki maçın bitiş düdüğünün ardından soyunma
odası çıkışında Sergen’le göz göze geldik. Birkaç Fenerbahçeli
taraftarla fotoğraf çektirirken, bir yandan da bana laf
yetiştiriyordu; "Sana demedim mi, iki gol atarız diye..."
Fenerbahçe maçındaki futbol ve golleriyle herkesi kendisine bir kez
daha hayran bırakan Büyük Usta’nın mutluluğu gözlerinden
okunuyordu. Ertesi gün Ulus Parkı’nda buluşmak üzere sözleştik.
Pırıl pırıl bir havada gerçekleşen röportajımızda Sergen’in ilk
sözü, "Gündemde olmak güzel bir olay da. Bu işi ben tek başıma
değil takım arkadaşlarımla birlikte başardım. Keşke onları da
buraya çağırsaydın" oldu. Ben böyle bir şeyin maalesef mümkün
olamayacağını ifade ettikten sonra Sergen, başladı anlatmaya...
"Her zaman söylüyorum, büyük takımların büyük oyuncuları olursa
kaybetmezler. Ben Beşiktaş ve G.Saray’da lig şampiyonluğu yaşadığım
o günlerde büyük oyuncularla bir arada olmanın gücünü hissettim.
Büyük futbolcularla oynamanın keyfi bambaşka. 100’üncü yılda bize
şampiyonluk getiren kadroyu bir inceleyin. Ne büyük futbolcular
vardı. Aslında bu sezon da iyi bir kadroya sahibiz ama işler
planlandığı gibi gitmedi.
Fenerbahçe’ye yenilmeyeceğimizi, en azından berabere kalacağımıza
adım gibi emindim. Çünkü, maç öncesi kamp yaptığımız Nevzat Demir
Tesisleri’nde takım arkadaşlarımın yüzüne bakınca hepsinin
gözlerinin içinin parladığını görüyordum. Kaybetmeyi kimse aklının
ucundan geçirmiyordu. Yeni transferimiz Gökhan Güleç, "Ağabey, bu
maçta Fenerbahçe’ye gol atıp Beşiktaşlı olacağım" diyordu. Ben de
maçın başında ona gol attırmak için çok çabaladım ama olmadı.
Fenerbahçe maçı bittiğinde gazeteciler bana Alex ve Anelka’yı
sordu. Bana niye sordular anlamadım. İzlemediniz mi? İzlemiyor
musunuz? Nedense Türkiye’ye gelen her yabancıya, layık olduğundan
fazla ilgi gösteriliyor. Ben buna çok karşıyım. Türkiye Üçüncü
Dünya Ülkesi değil ki böyle yapılıyor. Sekiz yıl önce bazı
arkadaşlarım yurt dışına gitmek için taklalar atarken, ben ayağıma
kadar gelen Bayern Münih Menajeri’ni reddettim.
Bazıları Alex’le beni kıyaslıyor. Ben Alex’le kıyaslanacak futbolcu
değilim. Ben Türk futbolunun özel oyuncularından biriyim. Ama Türk
olduğumuz için değersiz sayılıyoruz. Maçta Alex ile karşılaştığımda
kendimi rekortmen atlet Michael Johnson gibi gördüm. Yani Alex ile
aramızdaki fark o kadar büyüktü. Ben koştum, o seyretti.
Anelka, kendisini çok iyi satmış, marka olmuş bir isim. Ama marka
olmak ayrı, futbolcu olmak ayrıdır. Sahada marka ya da krallık
sökmüyor. Maçları, isimler değil, takım birlikteliği, mücadele ve
hırs kazandırır. Kimisi koşacak, kimisi asist yapacak, kimisi de
markaj. Sahada herkesin görevi ayrıdır. Bu karıştırılmasın.
Fenerbahçe karşısında ne marka, ne de şöhret bizi etkilemedi
Kötü günde hedef Sergen
Türkiye’ye gelecek yabancı oyuncu bizlerden çok kaliteli olmalı.
Biz ona değil, o bize katkıda bulunacak. Onlara bu nedenle milyon
dolarlar ödeniyor. Ama kimse bunu anlamıyor. İyi günde yabancı,
kötü günlerde Sergen hedef tahtasına konuyor. Futbolumdan çok,
gezmemi, arkadaşlarımı ve özel hayatımı didik didik edip dururlar.
Şunu herkes iyi bilsin, iyi futbolcu astronomik para vermezseniz
Türkiye’ye gelmez.
Yanımda oynayanın fiyatı artar
MESLEKTAŞLARIMI rencide etmek, kendimi üstün göstermek gibi bir
niyetim yok ama bazı gerçekleri gözardı etmemek lazım. Benimle aynı
takımda oynayan futbolcuların transfer borsasında fiyatı artar,
isim yaparlar. Rakip takımlarda oynayanların ise fiyatları düşer.
Ben, oynadığı her takıma kazandıran bir futbolcuyum.
"Ruhunuz yeter" pankartı coşturdu
F.BAHÇE maçından önce asbaşkanımız Kıvanç Oktay elinde bir
pankartla geldi. Açtığımızda gördüğümüz "Ruhunuz yeter" yazısı bizi
çok duygulandırdı. O heyecanla sahaya çıkarken taraftarlarımızın
bize verdiği desteği yüreğimizde hissettik. Ayrıca, başkanımız
Yıldırım Demirören’in hastaneden telefonla arayıp moral vermesi
bizi daha da kamçıladı.
Del Bosque’ye beni kötülediler
BEN, teknik direktörler ne görev verirse onu yaparım. Del Bosque
Beşiktaş’ın başına geldiğinde ona hakkımda inanılmaz şeyler
söylemişler, beni kötülemişler. Fakat, Del Bosque giderken kulağıma
bir şey fısıldadı; hayatımda duyduğum en güzel sözlerdi. Ne
olduğunu söylemeyeyim, o da bende sır kalsın. Sonra megaloman
derler.
İsmail ER / HÜRRİYET