Aktan'dan Belge'ye mektuplu cevap
Abone olGündüz Aktan'ı muhatap almayacağını söyleyen Murat Belge'ye mektuplu cevap. Aktan, cevabını bir' dost mektubu'yla verdi.
Radikal Gazetesi yazarı Murat Belge, geçen hafta kaleme aldığı
"Tartışma ve Tehdit" adlı yazısında aynı gazete yazarı Gündüz
Aktan'a cevap vermeyeceğini duyurmuş ve bundan böyle kendisini
muhatap saymayacağını belirtmişti. Gündüz Aktan, bugünkü
köşesinde Murat Belge'e eleştirilerin yöneltildiği bir yer
verdi Aktan böylelikle hem mektubu yayınladı hem de Murat
Belge'ye cevap vermiş oldu:
Yazı: Gündüz Aktan
Kaynak:
- Yakın dostum emekli büyükelçi Ömer Ersun, Murat Belge'nin 31
Mayıs 2005 günkü yazısında kendisine haksız bir ithamda bulunduğunu
düşünüyor. NTV'de yaptıkları bir programın reklam arasında Ersun'un
Taşnaklar için 'Bunlar kötü adamlar. Bir gün sizi vuruverirler'
sözlerinden, Belge'nin kendisinin (ya da birilerinin) öldürüleceği
ve suçun Taşnaklara atılacağını kuşkusuyla yazdıklarına isyan
ediyor. Sözü ona bırakıyorum.
"Sayın Belge, reklam arasında Hrant Dink'e söylediğimi üstünüze
alınmanıza hayret ettim. Demek sizi üstü kapalı ölümle tehdit
etmişim.
Oysa Taşnakların size de suikast yapabilecekleri iması dahi müthiş
bir saçmalık olurdu. Aklımda siz olsaydınız tam tersine,
'Türkiye'de çok rahatsızsanız Taşnaklar sizi Kaliforniya'da veya
Paris'te ağırlamaktan mutluluk duyarlar' derdim. Bir insanın devlet
memuru olarak da aydın namusunu koruyabileceğini demek havsalanız
almıyor.
Sizi 'kaba kuvvetle susturmaya' çalışan bir 'cephenin adamı',
insanları alçakça katleden gizli cinayet şebekelerinin sözcüsü
iftirasını atarken, karşınızda o meşum olaylarda kaybettiği
yakınlarının acısını hâlâ yüreğinde taşıyan bir insanın
bulunabileceği hiç aklınıza gelmiyor. Beni 'ifrit' (cinlerin
korkunç türü) nitelemesiyle hakaretin sınırlarında geziyorsunuz.
Nedir kendi devletinize sizi bu kadar düşman eden, sinirli ve
saldırgan davranmaya iten? Bana çamur atarken devletin pek çok
kademesindeki yasalara saygılı binlerce insanı da
incitebileceğinizi hiç düşünmüyorsunuz?
Programda söyleyemediklerimi Sn. Dink'e daha sonra bir mektupla
bildirdim. Bence Taşnaklar El-Kaide'nin kış uykusuna yatmış
Ortodoks versiyonu ve şu anda Erivan'da, diasporanın da desteğiyle
iktidarın gerçek sahibi. Sizin garip yorumlar getirmeniz ihtimaline
aldırış etmeksizin o mektuptan alıntılar yapacağım:
'Batı ülkelerinde 'soykırım'ı tanıtma bayrağı altında Türklere ve
Türkiye'ye karşı kin ve nefret propagandası yapıldığı.. apaçık bir
olgu değil mi?'
'Ermeni ulusunun acılarını malzeme edinip, insani kisveyle sunulan
bu siyasi amaçlı propagandanın geri planında 'Uygarlıklar
Çatışması'nın meşum gölgesini sizin gibi bir aydının (Hrant Dink'i
kastediyorum) görmemesi mümkün mü?'
'İnsani planda kalsa, geçmişin acıları bugünün insanlarını
birbirine düşman etmez.
Aynen Türklerle Anzaklar arasında olduğu gibi. 'Siyasi amaçlı'
soykırım iddiasına şiddetle karşı çıktığım için de kimse beni
Ermeni ulusunun acılarını hafife almakla suçlayamaz.
Bir makalemde dört-beş kez, biz Türklerin günümüzde Ermenileri
incitmemek için çok özenli davranmamız gerektiğini vurguladım.
Kendi yakınlarını soykırım iddiasını destekleyen teröre kurban
vermiş bir kişi olarak 24 Nisan'da Erivan'a gidip,
kaybettiklerimizin anısı önünde diz çöküp beraberce dua
edebileceğimizi yazdım.'
'Kafkasya'daki tüm halkların esenliği için görmeyi çok istediğim
Türk-Ermeni barışı, hayatında diplomasi kulislerine adımını
atmamış, hukukçu da olmayan, edebiyatçı ve tarihçi aydınlarımızın
Batı'dan gelen baskılar doğrultusunda 'Soykırımı kabul ediverelim'
yaklaşımı ve İsviçre parlamentosu benzeri yabancı siyasi kurumların
zorlamalarıyla gerçekleştirilmeye çalışılacaksa, vay halimize.'
Alıntıları burada kesiyorum.
Ben sayın Dink'in derin acısına saygı duyuyorum. Sözünü sakınmadan
konuştuğunda, samimiyetine inandığım için fikirlerini bu acının
şekillendirdiğini, siyasi art niyet taşımadığını, ayrıca, mesleği
olmadığı için uluslararası hukuk ve diplomasinin yüzeydeki
görüntüsünün altındaki hesapları sezemediğini düşünüyorum. Ama siz
farklısınız Sn. Belge. Ben de Helsinki'de bir toplantıda bana
durduk yere saldıran bir Fransız (Taşnak) diplomatın adını
unuttum.
Adamın yüzü bile kahverengi eski bir fotoğraftaki gibi yavaş yavaş
hafızamdan siliniyor. Tuhaftır, onun gölgelenen tasvirinde hayal
meyal sizin silik yüzünüzü görür gibiyim. Beni hatırlamanız
gerekmez. Ben zaten bu konuyu Hrant Dink'le tartışmayı tercih
ederim. Zira onunla aramızda sadece bir fikir ayrılığı, sizinle ise
kan uyuşmazlığı var."