“AKP'nin gerici uygulamalarına bir yenisi daha eklendi: Din
İşleri Subaylığı... Sadece savaş dönemlerinde kullanılan ve ‘Kıbrıs
Barış Harekatı’ndan beri ataması yapılmayan ‘Din İşleri Subaylığı’
için yeniden kadro açıldı.”
Yukarıdaki haber Cumhuriyet gazetesinden.
Pek ilerici ve pek modern gazetemiz Din İşleri Subaylığını
“gerici” uygulama olarak tanımlamış.
Yahu bu kadar olmaz! Akıllı insan, söyleyeceği sözün önünü
arkasını düşünür, ucunun nereye dokunacağını düşünür ondan sonra
söyler veya yazar.
Eğer Din İşleri Subaylığı “gericilik” ise o
zaman size göre en büyük gerici Atatürk.
Çünkü Atatürk, Meclis’in açılışını bizzat dini
törenle gerçekleştirdi. Meclis’in açılışı ile ilgili
meşhur bir fotoğrafta bu çok net bir şekilde
görülüyor/biliniyor.
Ayrıca Meclis’in açılış gününü anlatan resmî vesikalar,
tekbirler ve dualar getirilerek Meclis açılışının yapıldığını
kaydederler. Biz bu hareketi hiçbir zaman gericilik olarak
görmedik, görmeyiz de. “Biz” dememden maksat bir siyasi parti
değildir. Yazı okunduğunda maksat anlaşılacaktır.
Ama maalesef “ilerici!” ve “modern!”
gazetemiz Cumhuriyet, “gericilik” yaftasını eklemekte hiç
beis görmüyor nedense.
Oysa bu haberi yapanlar yine birazcık zahmete katlanıp
gazeteciliğin bir gereği olan araştırmacılık yapabilseydiler
dünyanın bütün gelişmiş ordularında Din İşleri
Subaylığının olduğunu, geri kalmış ve
‘dinsiz’ vasıflı sadece 21 ülkenin ordusunda
Din İşleri Subaylığının bulunmadığı bilgisine
ulaşabileceklerdi.
Cumhuriyet'in haberinden yola çıkarsak dünyada 160’a
yakın ülke şu anda “gerici”…
Niçin?
Cumhuriyet'in mantığına göre Din İşleri
Subaylığı kadrosu olduğu için.
Bu 160 ülkenin içinde kimler yok ki… ABD, Almanya,
İngiltere…
Hatta “laik!” olmakla övünen Fransa’da bile var bu
kurum…
(ASSAM)'ın hazırladığı raporda gelişmiş ve modern ordulara sahip
ülkelerin tamamında Din İşleri Subaylarının yer aldığı
vurgulanıyor. Rapora göre; başta ABD olmak üzere Almanya, Fransa,
İtalya, İspanya, İsviçre, Norveç, Hollanda, Avusturya, Danimarka,
Avustralya ve Belçika silahlı kuvvetlerinin tamamında Tabur
İmamı var.
Silahlı kuvvetlerinde Din İşleri Subayı bulunan diğer
ülkeler şunlar: Arjantin, Brezilya, Şili, Ekvator, El Salvador,
Finlandiya, Yunanistan, İngiltere, İran, İsrail, Kanada, Kenya,
Kolombiya, Güney Kore, Madagaskar, Malta, Nepal, Yeni Zelanda,
Avusturya, Pakistan, Paraguay, Peru, Filipinler, Polonya, Portekiz,
İsveç, Sierra Leone, İspanya, Sri Lanka, Güney Afrika, Tayland,
Trinidad, Tobago, Merkezi Afrika Cumhuriyeti, Mısır, Bahreyn,
Bangladeş, Benin, Bolivya, Burkina Faso, Dominik Cumhuriyeti,
Yemen, Kamerun, Katar, Kuveyt, Fas, Umman, Ruanda, Suudi Arabistan,
Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Burundi, Romanya, Rusya,
Zambiya, Sırbistan, Slovakya, Çekya, Macaristan.
Asıl maksat gazetecilik olmadığı için pek tabi bu zihniyet
sahipleri, kendi öz fikir ve değerlerine sahip olamadıklarından
ötürü ne olmaları emrediliyorsa onu yapmaya çalışıyorlar.
Aslına bakıldığında bu coğrafyanın insanı ama bu
coğrafya toplumunun değerlerine ve inançlarına yönelik saldırıyı
maharet biliyor!
Gazetecilik, Tarih ilmi ile özdeş kriterlere
sahiptir.
Tarih nasıl geçmişte cereyan eden bütün vakıaların,
adil ve objektif bir şekilde bütün boyutlarıyla irdelenmesi,
soruşturulması ve değerlendirilmesi ise; Gazetecilik de
adil ve objektif bir şekilde haberin ve vakıanın bütün
ayrıntılarıyla araştırılması, soruşturulması ve
nakledilmesidir.
Taraflı ve ideolojik tarihçiler tarafından dünya tarihlerinde en
önemli faktör veya malzeme, din olmuştur. Bu durum değişmeksizin
taraflı ve ideolojik gazeteciler tarafından da malzeme olarak
kullanılagelmiştir. Bunun sebebi âşikardır...
Cumhuriyetçileri aydınlandıralım; yaşamış
oldukları bu dünya kulluğun (din) gerçekleştirileceği mekândır ve
bu dünyanın yaratılışının sebebi budur.
Cumhuriyetçiler iyi ki Almanya’da
yaşamıyorlar. Yoksa kafayı yemeleri işten bile değil.
Maazallah, Almanya’da yapılan uygulamayı görseler
kendilerini heder ederler.
Almanya’da ilkokul öğrencileriyle din dersinde camileri
ziyaret eden Alman öğretmen, hepsi Alman ailelerin çocuğu olan
öğrencilerine secde yapmalarını ve secde esnasında ne yaptıklarını
ne hissettiklerini sormuş. Burada öğrencilerin verdiği ilginç
cevapların detaylarına girmeyeceğim. Arzu eden internet üzerinden
rahatça bulabilir.
Ama bizim Cumhuriyetçilerin Almanya’da
yaşadıklarını ve bu olay karşısında geçirecekleri travmaların var
olabileceğini düşününce de adeta zevkten dört köşe oluyorum.
Kininizde boğulun inşallah…