Akfıratın çapraz sorgusu bitti
Abone olErgenekon davasının bugünkü sanığı İP'li M. Adnan Akfırat oldu. Akfırat hakkındaki suçlamaları reddetti!
''Ergenekon'' davasının 51. duruşmasında, tutuklu
sanıklardan, İşçi Partisi (İP) Merkez Karar Kurulu Üyesi Mehmet
Adnan Akfırat'ın çapraz sorgusu tamamlandı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan
Akfırat'ın, emniyet, savcılık ve hakime verdiği ifadelerin
okunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, evinde yapılan aramada
Veli Küçük'ün kendisine gönderdiği belgeye ek yapılan derginin
içeriğiyle ilgili sorusu üzerine Akfırat, söz konusu derginin
ismini hatırlayamadığını söyledi. Derginin içeriğinde ''Amerika'nın
Türkiye'ye karşı faaliyetlerinin anlatıldığını, vatanseverlik
duygusunun işlendiğini'' anlatan Akfırat, derginin 2. sayısının ise
çıkmadığını kaydetti.
Akfırat, savcının, Mehmet Zekeriya Öztürk ile ne zaman tanıştığı ve
Öztürk'ün yasa dışı bir faaliyetini bilip bilmediği yönündeki
sorusuna, ''Öztürk ile Ulusal Kanal'da çalıştığı dönemde tanıştık.
Yasa dışı bir faaliyetin içinde olduğu dava dosyasındaki iki
mektupta açık bir şekilde görülüyor. Bu dosyalarda Öztürk'ün, bazı
güçlerce Ulusal Kanal'a başka bir maksatla gönderildiği görülüyor''
yanıtını verdi.
''Ümit Sayın Türkiye'ye döndüğünde, üniversitede göreve
başlamasıyla ilgili bir etkinliğiniz oldu mu?'' şeklindeki soru
üzerine de Akfırat, bu konuda bir şey hatırlayamadığını, ancak
Ulusal Kanal'a ortak olması için teklifte bulunduğu Sayın'ın bunu
kabul etmediğini kaydetti.
Savcı Pekgüzel'in, ''İlhan Selçuk ile ilişkinizin boyutu nedir?''
şeklindeki sorusuna karşılık da Akfırat, Ferit İlsever ile İlhan
Selçuk'un ziyaretine gittiklerini, bunun da Cumhuriyet TV'nin bazı
malzemelerinin Ulusal Kanal'da kullanılmasıyla ilgili olduğunu
söyledi. Akfırat, bu görüşmenin ardından Selçuk ile bir kez daha
görüştüklerini vurguladı.
Savcının, Muzaffer Tekin ile ne zaman tanıştığına dair sorusu
üzerine de Akfırat, ''Dayan Denktaş Türkiye Seninle'' destek
mitingleri sırasında Tekin ile tanıştıklarını ve daha sonra
Tekin'in İP'e ziyarete geldiğini vurguladı.
Akfırat, daha sonra aralıklarla birkaç kez Tekin ile telefonda
konuştuklarını kaydederek, ''Tekin, vatansever kişiliğiyle ilk
tanıştığımız andan itibaren bende güvenilir, saygın ve vatansever
bir izlenim bıraktı. Sonradan Tekirdağ'da cezaevinde aynı yerde 5.5
ay kaldık. Saygın, kendisini çok iyi yetiştirmiş bir insan. Örnek
bir komutanımız ve gazimiz. Kendisine büyük bir haksızlık
yapılmıştır. En son İP'e üye olduğunu duydum. Bu davanın da böyle
bir neticesi oldu'' diye konuştu.
AKFIRAT-ERBAŞ GÖRÜŞMESİ
Savcının, terör örgütü elebaşının avukatıyla bir görüşme yapıp
yapmadığı sorusu üzerine de Akfırat, böyle bir sorgu olamayacağını,
suç isnadı olan konularda soru sorulması gerektiğini ifade
etti.
''Gazetecilik yaptığı için birçok kişiyle olduğu gibi Abdullah
Öcalan'ın avukatı Doğan Erbaş ile de görüştüğünü'' anlatan Akfırat,
sözlerine şöyle devam etti:
''Öcalan Türkiye'ye geldikten sonra Mustafa Kemal'in 1920'den sonra
uyguladığı Kürt politikasının doğru olduğunu, bunun yeniden
işlenmesini dile getirmiş ve bunlar gazetelerde yer almıştı. Öcalan
bu görüşleri savunmaya başladıysa bizim savunduğumuz görüşe gelmiş
olur. 'Konuyu haber yapalım' diyerek, Erbaş'ı bürosunda ziyaret
ettim. Erbaş, daha sonra Ulusal Kanal'da bir programa
katıldı.''
''CUMHURİYET GAZETESİNİN KATKISINI
HATIRLAMIYORUM''
Akfırat, savcının, ''Ulusal Kanal'ın kuruluşunda İlhan Selçuk'un
bir katkısı olup olmadığını'' sorması üzerine de Ulusal Kanal'ın,
Ergenekon örgütünün yapısının deşifre edilmesi için 7 yıldır yayın
yapan bir kuruluş olduğunu söyledi.
Ulusal Kanal'ın 15 Aralık 1994'te kurulduğunu belirten Akfırat,
''Ulusal Kanal'ın yayıncı şirketi Yeditepe'dir. Oysa kanalın
2001'de verilen talimat üzerine kurulduğu iddia ediliyor. Ulusal
Kanal'ın kuruluşu sırasında İlhan Selçuk'un bir katkısı bulunup
bulunmadığını hatırlamıyorum. Ulusal Kanal'ın kuruluşunda
vatansever, ilerici insanlar kanalın ulusal çapta yayını için
yardımda bulundular. Cumhuriyet Gazetesinin katkısını
hatırlamıyorum'' diye konuştu.
Akfırat, savcının, Sinan Aygün ile ilişkisinin boyutunu sorması
üzerine de Aygün ile Ankara Ticaret Odası'ndaki makamında bir
görüşme yaptığını ve birkaç kez de telefonda konuştuğunu
kaydetti.
Aygün ile Ulusal Kanal'a reklam almak için görüştüğünü de anlatan
Akfırat, karşılıklı olarak dile getirilen önerilerden herhangi bir
somut gelişme elde edilemediğini belirtti.
TUNCAY GÜNEY İLE TANIŞMASI
Savcı Nihat Taşkın'ın, Tuncay Güney ile tanışmasıyla ilgili
ifadelerinde farklı beyanları bulunduğunu söylemesi üzerine de
Akfırat, Aydınlık dergisi muhabiri Nevzat Yılmaz'ın kendisini Güney
ile tanıştırdığını kaydetti.
Savcı Taşkın'ın, ''Tuncay Güney, Veli Küçük'ün bilgilerini
aktarması için kendisinin size gönderildiğini söylüyor. Güney'in
Küçük ile bağlantısı olduğunu duydunuz mu? Bu konuda bilginiz var
mı?'' sorusuna Akfırat, şu yanıtı verdi:
''Güney'in Küçük ile bağlantısı olup olmadığıyla ilgili bilgim yok.
Perinçek'in Veli Küçük'e vereceği mesajları bana, benim de Tuncay
Güney aracılığıyla Küçük'e ilettiğim iddiaları asılsızdır. Ben
böyle bir mekanizmanın içinde değilim. Tuncay Güney'in
söylediklerinin gerçekle alakası yok. Veli Küçük ile görüşmem
2002'nin sonundaydı. Sayın Veli Küçük o tarihte emekli olmuştu.
Küçük ile tanıştığımızda Güney ile ilgili bir değerlendirme de
yapmadık.''
Akfırat, savcı Taşkın'ın, ''Tuncay Güney'le neden görüşmeye devam
ettiniz?'' sorusu üzerine de ''Güney'in çok önemli bağlantıları
olduğunu, çok önemli bilgilere ulaşma imkanı olduğu için Güney ile
haber kaynağı olarak görüşmeye devam ettiğini'' söyledi.
Savcının, Kutlu Savaş'ın Susurluk Raporu'nda Veli Küçük'ün de
adının geçtiğini anımsatarak, Küçük ile ilgili haber yapıp
yapmadıklarına ilişkin sorusuna da Akfırat, ''Susurluk'la ilgili
çok sayıda haber yaptık. Kutlu Savaş'ın 1997'deki raporunu da haber
yaptık. Ancak 22 Eylül 1996'da yayınladığımız ve Mehmet Eymür'ün
yazdığını kabul ettiği MİT'teki raporda Veli Küçük suçlu
sayılmıyordu. O yüzden Küçük hakkında haber yapmadık. Veli Küçük de
Çiller özel örgütünün içinde olsaydı onu da yazardık'' yanıtını
verdi.
''Tuncay Güney size Ergenekon'dan bahsetti mi?'' sorusu üzerine de
Akfırat, 1997'deki Susurluk Sempozyumunda Erol Mütercimler'in ilk
kez Ergenekon'dan bahsettiğini, ancak böyle bir örgütün varlığıyla
ilgili somut bir şey olmadığını belirtti.
Akfırat ayrıca, böyle bir örgüt varsa bile ''Ergenekon'' isminin
verilmesinin kabul edilemez olduğunu ifade etti.
SABANCI CENTER ZİYARETİ
Savcının, ''Tuncay Güney ile Sabancı Center'a gittiniz mi?''
şeklindeki sorusu üzerine de Akfırat, ''Sabancı Center'a, Özdemir
Sabancı'ya düzenlenen saldırıdan 1-1,5 yıl sonra gittik. Güney,
Sabancı Center'ın güvenlik müdürünü tanıdığını ve bilgi vereceğini
söylediği için onunla gittim. Güney, 'bizi bekliyorlar' diyordu.
Ancak biz o kişinin odasına da çıkamadık. O zaman da Güney'in yalan
söyleyen bir kişi olduğunu anladım'' diye konuştu.
Savcı Taşkın'ın, ''Tuncay Güney, 'Eşref Bitlis Suikastı' adlı
kitabın, hedef saptırmak için çok kısa sürede sizin tarafınızdan
yazıldığını söylüyor'' şeklindeki ifadesi üzerine de Akfırat, Eylül
1993'te Aydınlık dergisinin haber müdürü olduğunu ve o dönem Eşref
Bitlis hakkında yapılan haberlerin genişletilmesi ve daha sonra
yapılan ek çalışmaların ardından kitabın oluşturulduğunu
kaydetti.
''Kitabın hazırlanmasıyla Tuncay Güney'in hiçbir alakası
olmadığını'' anlatan Akfırat, kitaptaki bilgilerin ise kimden
alındığının kayıt altında olduğunu belirtti.
İP'de yapılan aramada bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığı'na ait
mesaj formuyla ilgili soruya da Akfırat, bu belgenin Aydınlık
dergisinde haber yapıldığını, ancak belgenin nasıl elde edildiği
hakkında bilgisi olmadığını söyledi.
Savcının, ''Eşref Bitlis konusunu Veli Küçük ile görüştünüz mü?''
sorusu üzerine de Akfırat, ''Küçük ile Eşref Bitlis konusunu
görüşmediğini ve 'Eşref Bitlis Suikastı' adlı kitap için Küçük'ten
yardım almadığını'' dile getirdi.
ERUYGUR İLE GÖRÜŞMESİ
''Tuncay Güney 2001'de başka bir suçtan gözaltına alındığında
haberiniz oldu mu?'' sorusuna karşılık da Akfırat, ''Güney'in
gözaltına alınmasından 15-20 gün sonra kendisini aradığını ve zorla
Doğu Perinçek ve kendisi hakkında ifade verdiğini belirttiğini''
aktardı.
Güney'in yurt dışına çıkışından haberi olmadığını ifade eden
Akfırat ''Daha sonra gazeteci bir arkadaşım, Tuncay Güney'in yurt
dışına gittiğini söyledi. Bir süre sonra da Tuncay Güney,
Amerika'dan bana telefon açarak, Türkiye hakkında bazı raporlar
hazırladığını söyledi. Ben de bunun çok yanlış olacağını,
Amerika'nın oyununa gelmemesi gerektiğini belirttim'' diye
konuştu.
Savcı Nihat Taşkın'ın, ''Mehmet Şener Eruygur'u tanıyor musunuz?''
sorusu üzerine de Akfırat, görevdeyken Ferit İlsever ile Eruygur'u
ziyarete gittiklerini belirterek, ''Ulusal Kanal'a baskılar vardı,
bunları Eruygur'a anlattım. Hakkımız olanı vermiyorlardı, onları
anlattık. Daha sonra emekli olduktan sonra bir kez daha görüştük''
diye konuştu.
Akfırat'ın avukatları da savunmalarını yaparak, müvekkillerinin
tahliyesini istedi.