AK Parti'yle Risale-i Nur kavgası Nurcuları böldü!
Abone olRisale-i Nurlara getirilen bandrol yasağı ve ardından torba yasa ile basım yetkisinin Bakanlar Kurulu'na bağlanması Nurcular'ı böldü.
Yaklaşık son 4 aydır devam eden Said Nursi’nin Risale-i
Nur Külliyatı'nın yasaklanması tartışması Nurcular'ı böldü.
Risale-i Nurlara getirilen bandrol yasağı ve ardından torba yasa
ile basım yetkisinin Bakanlar Kurulu'na bağlanmasına özellikle Yeni
Asya Grubu sert tepki göstermişti. Ancak Nur cemaatinde konuya dair
farklı görüşler de başgöstermeye başladı.
Yaklaşık 4 aydır neredeyse her gün manşetten yasağı eleştiren Yeni
Asya Grubu ile birlikte Gülen Cemaati de söz konusu yasaya karşı
sesini yükseltiyordu. Diğer yandan hükümetin bu müdahalesini doğru
gören Nurcular da var.
Said-i Nursi'nin birçok talebesi, hükümetin Risale'leri
yasaklamadığını, aksine tahrif edilmelere karşı koruduğunu
söyleyerek yasaya destek verdi. Said-i Nursi'nin talebelerinden
Abdullah Yeğin, Hüsnü Bayramoğlu, Mehmet Fırıncı ve Said Özdemir
gibi isimler yasayı olumlu buldu.
"RİSALE-İ NUR YASAKLANIYOR DİYE
ORTALIĞI VELVELEYE VERİYORLAR"
Nurcuların sitesi Risalehaber yazarı Abdurrahman
İraz, "Risale-i Nurlar yasaklanıyor mu?" başlıklı yazısında Gülen
Cemaati ve Yeni Asya Grubu'nu eleştirerek, hükümetin müdahalesinin
yerinde olduğunu yazdı.
"Haftalardır genelde sosyal medyada olmak üzere bir kısım medyada
“Risale-i Nur yasaklanıyor” diye etrafı velveleye verip sözüm ona
Nur risalelerine sahip çıkma gayretkeşliğinde yarışa girdiler."
Diyen Abdurrahman İraz, eserlerin tahrif edildiğine değinerek
"Halbuki bunlardan bir kısmı Risale-i Nuru sadeleştirme adı altında
tahrib ve tahrif edenleri ve muharref kitablarını çarşaf çarşaf
yayınlıyor, Risale-i Nur’un aslından hiç bahsetmiyor.
Bediüzzaman'ın kendi kitaplarında vekil ve varis olarak tarif ve
takdim ettiği ağabeylerin ısrarlı feryatlarını duymazlıktan
geliyor." ifadelerini kullandı.
"Risaleler yasaklanıyor mu?" sorusuna yanıt veren
İraz, süreci şöyle anlattı:
"(...)dünyanın en önemli eserlerinin başlarında olan Risale-i Nur
ortada sahipsiz kalınca ve müellifinin muhtelif mektup ve
tahşidatına rağmen, herkes sanki kendileri yazmışlar gibi
sayfalarında diledikleri gibi kalem oynatmaya başlayıp olan olmayan
mektupları istedikleri yerlere koyup istediklerini çıkarmaya
başlayınca, hele hele birileri, bilerek, kasten ve taammüden tahrif
ve tahribe başlayınca, yürekleri, vicdanları kalbleri ‘cız’
edenler, yapılan vicdansızlıktan dolayı uykusu kaçan ve
yüklendikleri ağır vekalet ve veraset sorumluluğunun altında
ezilenler, yani derdi olan, dert çekenler ve bütün feryatlarına
rağmen, seslerine, vicdansız tahrifat, tahribat ve tezviratçıların
kulak tıkadığı, o mübarek zatlar son olarak hükümet erkanından
yardım istemek mecburiyetinde kalmışlardır.
Çok şükür ki Risale-i Nur büsbütün bozulmadan müellifinin istediği
doğrultuda gerekli tedbirler, olabildiğince, yani gövdenin içindeki
kurtlara ragmen sağlığına hukuk içinde kavuşmak üzeredir.
Peki bu nasıl olacak? Burada konular birbirinden kopuk olduğu
için maddeler halinde sıralamaya çalışacağım.
1-Üstadımızın vekil ve varisleri hükümetten bu yıkım
faaliyetlerinin durdurulması için yardım talebinde bulununca,
Kültür Bakanlığı nezdinde bir çalışma başlatılmış ve nüsha birliği
ile birlikte neşir yetkisi için son aşamaya gelindiği bir sırada,
biri sanırım 1987'de diğeri de ondan bir kaç yıl sonra o zamanki
Yargıtaydan çıkarttıkları “Bediüzzaman'ın talebeleri onun resmi
vekil ve varisleri değiller” kararıyla farklı bir durum ortaya
çıktı. -Ki, bunların ikisi de risaleleri içinde bir sürü ekleme ve
çıkarmalarla neşreden yayınevleridir. Düşünün ki kaç sene önce
Yargıtay'a dava açıp kazanıyorlar. Ve dikkatle takip ediyorlar. Son
anda getirip o mahkeme kararlarını Kültür Bakanlığına ibraz
ediyorlar. Tabi yetkilendirme işi olamıyor.
Çünkü evet Risale-i Nurda Üstadımız bu ağabeylere yetki ve vekalet
veriyor ama kanun noterden vekalet istiyor.
2-Herkesin çok konuştuğu bandrol ve telif eserleri, mülkiyet
haklarını kapsayan, fikri, sınai haklar kanunu var ve bu eserler bu
kanunun kapsamı içerisindedirler.
3-Hak sahibi belli olmayınca vatan ve devlet kültürü için değerli
ve önemli sayılan eserlerde devlet otomatik olarak, kültür
varlıklarını koruma kanunu kapsamında hak sahibi olmakta ve
kendince değerli gördüğü eserleri koruma altına almaktadır.
Dolayısı ile yeni çıkarılan torba kanunda sadece Risale-i Nur değil
daha bir çok telif eser hakkı mevcuttur."
Said Nursi'nin öğrencilerinden Hüsnü Bayram ve Abdullah Yeğin'in bu
işi Ankara'ya giderek takip ettiğini belirten İraz, Diyanet'e
verilecek nüsha çalışması yapıldığını ve bundan sonra bütün
Risale-i Nur kitaplarının Diyanet tarafından basılacağını
söyledi.
CEMAAT'E KORSAN RİSALE-İ NUR TEPKİSİ: O
PARALAR GAYRI MEŞRU
Hükümetin Risale-i Nur hamlesine destek veren Said Nursi'nin
öğrencilerinden Said Özdemir de Gülen Cemaatini topa tutmuş ve "Bir
defa bakın eser kendilerinin değil. Korsan olarak basıyorlar. E
senin olmayan bir esere sen nasıl kalem karıştırıyorsun? Senin
değil ki bu ya? Sonra para kazanıyorsun. O paralar da gayrimeşru
olur. Neden? Senin eserin değil." demişti.