AK Parti'nin en büyük günahı!
Abone olHAS Parti lideri Numan Kurtulmuş internethaber'in sorularını yanıtladı.
Nergis DEMİRKAYA
İNTERNETHABER
Şeytanın avukatı filminin vurucu repliği "En sevdiğim günah kibirdir" sözlerini hatırlamayan yoktur.
En büyük 7 günahtan biri sayılan kibir basit tanımıyla insanın kendini diğer insanlardan üstün görmesi anlamına gelir ve Allah'ın yarattığı insanı beğenmeyen şeytanın cennetten kovulma nedenidir.
İşte bu büyük günah seçimin çiçeği burnunda partisi HAS Parti'nin Genel Başkanı Numan Kurtulmuş'a göre artık AK Parti'nin de en büyük günahlarından biri haline geliyor.
Başbakan Erdoğan'ın muhalefet liderlerini eleştirirken
"2. ligsiniz" sözlerine tepki gösteren Kurtulmuş
bunun olağanüstü bir kibir göstergesi olduğunu belirterek
"O zaman bütün partileri kapat tek parti olarak yoluna
devam et" diyor.
Halkın AK Parti'nin, "Alçak dağları biz
yarattık" şeklindeki kibirli halinden büyük rahatsızlık
duyduğunu söyleyen Kurtulmuş'a göre 2002'de askeri darbeye
tepki olarak, 2007'de coşkuyla, bayram havasında AK Parti'ye oy
veren vatandaşlar yine AK Parti'ye oy verebilir ama bu kez
kahrederek oy verecekler" diyor.
Kibiri en büyük insanlık suçlarından biri
olarak nitelendiren Kurtulmuş partisi adına meydanlarda üç söz
verirken "kötü ve acımasız insan olmak", "Yönetimi halka
karşı zulüm aracı haline getirmek" anlamına gelen
"Firavunlaşmayacağız" vaadini işte bu duruşa karşı
veriyor. Kurtulmuş'un diğer iki sözü ise
Karunlaşmayacağız ve Belamlaşmayacağız…
Seçime katılan 15 parti içinde en yeni siyasi partinin liderliğini
yapan Kurtulmuş'un Niğde ve Kayseri gezilerini
izledik. Çiçeği burnunda partisi için, "Bu maya
tuttu" diyen ve baraj konusunda umutlarını yüksek
tutan Kurtulmuş'un güncel konularla ilgili yorumlarını
aldık.
Seçim sürecine damga vuran "Kaset siyaseti dönemi"ni değerlendiren Kurtulmuş tartışmanın "Mevcut kasetlerin ne için, kimin eliyle ve nasıl yayınlandığı" ile sınırlı tutulmasına tepki göstererek tartışmayı bambaşka bir noktaya taşıyacak bir şüpheyi dile getirdi. Kurtulmuş, "Ya elde edilmiş ama birileri için tehdit olarak kullanılıp sonuç alındıktan sonra yayınlanmamış kasetler... Daha da korkunç bir senaryo var. Kimi milletvekili, bürokrat veya üst düzey yetkililerle ilgili elde edilmiş ve yabancı istihbarat örgütlerinin eline geçmiş kasetler olabilir mi?" diye sordu.
Türkiye'deki kurulu sistem içinde yardım almadan eşitsiz koşullarda bir yarışa girdiklerinin altını çizen Kurtulmuş'un eleştirilerinden hükümet de muhalefet partileri de payını aldı.
Kurtulmuş AK Parti'yi eleştirdiği statükonun yanında bulunmakla suçladı, muhalefeti ise it dalaşına düşerek açılım gibi önemli süreçleri siyasi hesaplar uğruna heba etmekle itham etti.
Seçim sürecinde 5 kilo vererek bir beden zayıflayan,
kitap okumayı, uzun kahvaltı yapmayı özlediğini söyleyen
Kurtulmuş'un internethaber'in sorularına yanıtları şöyle
oldu:
HAS PARTİ MAYASI TUTTU
İlginç bir seçim süreci. Hala konusu olmayan bir seçim. Önce çılgın
projeler sonra karşılıklı polemiklerle devam ediyor. Aslında seçim
meydanları iktidar partisinin hesap verdiği yerlerdir. Bu seçimde
hiç olmadı bu. Hala yüzde 20'ye yakın kararsız seçmen var. İnsanlar
son güne kadar bekleyecek gibi görünüyor.
- HAS Parti'nin durumu ne bu ortamda?
Bir tarafta 70 yıllık, bir tarafta 40 yıllık, diğer tarafta 10
yıllık partinin yanında 5-6 ay gibi kısa bir sürede maddi
imkansızlıklara karşın sahada var olan az sayıda partiden biriyiz.
Bu yeni bir parti için olağanüstü bir durum. Bu maya tuttu.
- Umutsuzluk yok o zaman?
Kesinlikle yok. Bizim en başta koyduğumuz senteze uygun bir parti
şekilleniyor. Muhafazakarlar da var, Katolik-Süryani adayımız da
var. 83 kadın adayımızın 33'ünün başı kapalı.
SAADET OPERASYONUNU KİM NEDEN
YAPTI?
- Saadet ayrılış süreciyle ilgili bir pişmanlık var
mı?
Kesinlikle yok. Açık bir operasyondu o. Biz hiçbir noktada
yanlışlık yapmadık. Saldırıya hakarete uğrayan bizdik. Bunlara
rağmen derleyip toplamak için son ana kadar mücadele ettik ama
olmadı. Napalım...
Operasyonu şimdi daha iyi görüyorum. Olağanüstü iyi planlanmış bir operasyondu. Bir sürü mahkemeye muhattap olduk. Hergün ikişer üçer mahkeme kazanılmaya başlandı. Normal şartlarda bu olabilir mi? Bir takım görüşmeler oldu o dönemde, o görüşmeler neden yapıldı! Bunları bugün daha rahat görüyoruz. Olanda hayır var. Bu yeni bir yol. 13 yıldır siyaset içindeyim. Türkiye'yi dolaşıyorum. Yanılacağımı sanmıyorum. Yeni bir parti kolay değil. Tutmazsa yapacağınız bir şey yok, ama bu tuttu gördük. Ben HAS Parti'ye kesinlikle oy vermeyeceğim diyen toplumun yüzde 10'u bile değildir.
- Operasyon içeriden mi dışarıdan mı
yapıldı?
Sonuçları kime yarıyorsa oradan?
AK PARTİ İÇİNDEKİ DEMİREL
KONTENJANI!
Usta-çırak tavrını doğru bulmak mümkün değil. Bunlar eski siyaset
tarzı. Rahmetli Ecevit ile Demirel arasında olurdu. Demirel yapardı
bunları.
- Erdoğan bugün en çok Demirel'i eleştiriyor köşende
otur diye ama...
18 Kasım 2002'de Başbakan Demirel ziyaretinde "Sayın Demirel'den
çok önemli tavsiyeler aldım" sonrasında bir başka ziyarette,
"Demirel'i mutlaka obdusman yapmamız lazım" diyor. Demirel siyaseti
de buydu. Dün dündür bugün bugündür... Demirel'le sen görüştüysen
neden bu adamların görüşmesine kızıyorsun.
- Demirel'in CHP'de kontenjanı varmış?
İyi de el insaf. AK Parti içinde de bakan seviyesine getirdiğiniz
kaç tane Demirel'le çalışmış çok yakın arkadaşı var. En azından son
Meclis'te Demirel'le birlikte çalışmış 30-35 tane milletvekili var.
Bunları milletin gözünün içine baka söylemelerini doğru
bulmuyorum.
BAŞBAKANA 2. LİG CEVABI
- İkinci lig olmakla suçlanıyorsunuz?
İkinci lig sözü çok kötü. O zaman bütün partileri kapat tek parti
olarak yoluna devam et. Benim gördüğüm kadarıyla halkın AK
Parti'den en büyük rahatsızlık duyduğu konulardan biri bu. Belki oy
verecek ama... 2002 askeri ihtilale karşı oy verdi. 2007'de
coşkuyla düğün bayram havasında oy verdi. Şimdi ise kahrederek oy
verecekler. Olağanüstü bir kibir var. Alçak dağları biz yarattık
havasındalar. Millet bunu görüyor. Kabul edilemez bir durum.
- Kandil-Silivri hattından bahsediliyor. Böyle bir
kutuplaşma görüyor musunuz?
30 yıldır devam eden sorunun bitmesini istemeyen bir takım çevreler
tabi var. Ama şu soruyu sormalıyız. Biz barışı kurmak istiyor
muyuz? CHP-MHP barışı kurmak istemeyen tarafta yer aldı. AK Parti
ise barışı sağlamak istiyormuş gibi davrandı. Karanlık odaklar
olabilir. Ama devlet-hükümet olmak bu odakları ortaya çıkartmayı,
bu odakların eylemlerini sonlandırmayı gerektirmez mi?
BÜTÜN PARTİLERİN DİLİ ZEHİRLİ BİR SAVAŞ DİLİ
- Bu iş nasıl çözülecek?
Silah gücüyle olmayacağını görüyoruz,. Bu dünyanın en disiplinli
ordusu Türk ordusu ama bunu halledemiyor. Biz bu nedenle gönüllü
birliktelik projesini ortaya koyduk. Anayasa değişikliği, ekonomik
programlar, silahları susturmak gerek.
- Özerklik sözü sonrası ihanet bölücülük eksenli bir
tartışmaya girdik yeniden.
Problem burada. Çözüm ortamına girdiğinizde ilk yapmanız gereken
şey dili değiştirmektir. Şu an Türkiye'de doğu ve güneydoğu ile
ilgili neredeyse bütün partilerin kullandığı dil zehirli bir dil,
savaş dilidir. Öncelikle biz bunu barış dili haline getirmek
zorundayız. İhanet, bölücülük, gerilla veya düşük yoğunluklu
savaş... Bu terimler kötü.
AÇILIM GEMİSİNİ KARAYA OTURTTULAR
AK PARTİ STATÜKOYA YANAŞTI
- AK Parti milliyetçi bir söyleme CHP ise daha radikal
bir söyleme geçiyor. Bu halin yansımaları ne olur?
Ben CHP, MHP ve kapatılan DTP'nin tarih önünde suçlu olduğunu
düşünüyorum. Çok önemli bir süreci it dalaşı uğruna, siyasi rant
uğruna, menfaat uğuruna feda ettiler.
AK Parti'nin tavrına gelince bir dizi ihmaller zincirinin ortaya çıktığı Aktütün saldırısı sonrası Başbakan'ın "Herkes tarafını belirlesin" çıkışı ile mevcut statükoyu rahatsız edecek hiçbir adım atmayacağını ilan etti. Bana göre AK Parti o günden bu yana sürekli statükoya yanaşıyor.
Aynı şekilde referandum sonrası evet denilen konuların hukuki alt yapısını oluşturdu mu? 12 Eylül, 28 Şubat'la hesaplaşacak adım attı mı? Statükoya yanaştıkça doğal olarak daha milliyetçi söylemlere dönüyor. "9 yıldır Kürt sorunu vardır" diye vatandaştan oy isterken iyiydi de şimdi ne oldu da Kürt sorunu ortadan kalktı. Yani demek ki Kürt sorunu meselesi siyasi bir araç olarak kullanıldı. Şimdi ise milliyetçi söylem bir araç olarak kullanılıyor.
POLİS DESTEĞİ DIŞINDA DOĞUDA MİTİNG YAPAMAZ
-AK Parti'nin bu söylem nedeniyle doğuda oy kaybına
uğrayacağı söyleniyor?
Benim gördüğüm şu. Ak parti bugün polis desteği dışında doğuda
hiçbir miting yapamaz durumda. Bir süre önce güle oynaya her evin
kapısını çalabiliyordu. Çok ağır ve zor bir şey.
- MHP'nin Diyarbakır'a gitmesi bu süreçte olumlu olur
mu?
Konya da Hakkari'de herkesin. Ama siz senelerdir bu şehir şu
partinin, bu şehir şu partinin diye konuşuyoruz. Bu da bir savaş
dilidir. Ne kalesi savaş mı yapılıyor.
- MHP kaset komplo baraj altı kalır mı?
Ben seçimde oyları etkileyeceğini sanmıyorum ama MHP'nin iç
yapısına yönelik bir takım etkileri olacağı açık. Seçim sonrası MHP
bir yol ayrımına gelecek gibi görünüyor.
YA AÇIKLANMAYAN KASETLER
Kimsenin konuşmadığı bir tarafı daha var olayın. Kaç kişinin kaseti
var bilmiyorum. 20'ye yakın kasetten bahsediliyor. Ama belli ki bu
kasetler epeydir birilerinin elinde. Acaba hangi süreçlerde kim,
kimleri bu kasetler üzerinden tehdit etti ve bu tehditler
vasıtasıyla bu insanları istedikleri gibi yönlendirdiler.
Mili güvenlik açısından önemli bir boyut bu. Bu şekilde kasetler
imal edilip kullanılıyorsa, bir takım insanların üzerinden bir
takım yabancı istihbarat örgütlerinin bizim milletvekilleri,
bürokratlarımızı, üst düzey yetkililerimizi yönlendirmeyeceğini kim
garanti edebilir. Bu korkunç bir şey. Bunu kimse konuşmuyor. Sadece
MHP'ye iç operasyon mu diye konuşuluyor...
Hükümetin üstüne düşen MİT'i mi başka şeyi mi devreye sokacak
bilmiyorum ama kimin kasetleri olduğu, kasetleri olanların başka
servisler tarafından kullanılıp kullanılmadığını ortaya
koymalılar...
- AK Parti için yüksek oy oranları ne kadar
geçerli?
BDP 30-32 milletvekili çıkarabilir görünüyor. MHP bozkurt polemiği
ile barajı aştı. AK Parti doğu ve güneydoğuda çok zayıf listeler
yaptı. 315-320 milletvekili çıkartacağım diyor. Bu şu demektir. Ben
reform yapmak istemiyorum. Statükoya güvence verdi. Çok büyük
reform beklentilerini karşılamayacak şekilde Meclis'e girip
Cumhurbaşkanlığına geçmek istiyor.