Son zamanlarda “ne oluyoruz” diye afalladığımız,
“bu gidişat nereye” diye sorguladığımız ve sonuçlarından
dehşete düşebileceğimiz bir dizi olay yaşıyoruz. İnşallah bu
tehlikeli gidişat korkutan boyutlara varmadan son bulur…
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın heykel ve büstlerinin
yapılmasından bahsediyorum. Ülkenin değişik yerlerinde genellikle
teşkilatlar ya da köşe kapma sevdasında olan “reisçiler”
tarafından da hoş görülen bir heykel furyası başladı
birdenbire.
Yıllarca heykellere karşı durmuş, Atatürk büstlerine
yapılan saygı duruşlarını eleştirmiş ve putçulukla suçlamış İslami
kesimin bu furyaya kendini kaptırması endişe verici.
Allah’tan Cumhurbaşkanımız Erdoğan nefsine yenik
düşmeyerek “Benim heykellerimi yapmayın” uyarısında
bulundu. Böylece birçok insanın gururunu okşayacak, nefsine yenik
düşmesini sağlayacak büyük bir tuzağın önünü almış
oldu. Ve bu davranışı ile neden çok sevildiğinin
samimiyetini göstermiş oldu.
ATATÜRKÇÜLEŞME TEHLİKESİ!
Burada herkesin başını ellerinin arasına alması ve ciddi bir
muhasebeden geçirmesi gerekiyor. Özellikle teşkilat
mensuplarının.
Ne oldu, nasıl oldu da bu hale geldik?
Atatürk heykelleri söz konusu olduğunda mangalda kül
bırakmayan insanlar nasıl bu hale gelebildi?
Üstüne üstlük böyle bir şeyi düşünmekle kalmadılar, fiiliyata
döktüler. Bir heykel yapımı sürecinde neresinden baksanız en
azından 20 kişi bir şekilde dâhil olmuştur. İçlerinden hiç
birisi “Yahu biz ne yapıyoruz” demedi mi?
Yıllardır Atatürkçüleri, Atatük'ü
şahsiyetinden önce ululuğunu gereğinden fazla ön plana
çıkardıkları, onu putlaştırdıkları için eleştirmedik mi? Bu
yaptıklarının yanlış olduğunu yıllarca söylemedik mi?
Atatürk'e olan sevgimizi kulluk derecesine kadar
yükseltme çabasında olan bir güruhun dayatması ile yıllarımızı
geçirdik.
Eleştirdiğimiz Atatürkçülere benzeme yolunda
gelinen nokta çok kritik bir noktadır ve inşallah daha fazla
benzeşme olmadan kendimize gelir ve özümüze
döneriz.
Maazallah sadece heykel konusunda değil; giyim, yaşam, yeme,
içme konusunda daha fazla Atatürkçüleşmeyiz…
Cumhurbaşkanımız yaptığı ikaz ile partililerin
Atatürkçüleşmesinin önüne bir set çekmiştir. Şimdi
artık teşkilatlar bu ikaza kulak vererek yıllardır eleştirdikleri
şeye benzeşmekten vazgeçmelidirler…
İlerleyen zamanlarda yeni bir -cilik doktrini
doğurulması; yaranmak ya da köşe kapma sevdasında olanların bu
davaya yapabilecekleri sabotajdır.
Daha önceki yazılarımın bir tanesinde
Atatürkçüler için bir hikâyeden alıntı yapmıştım.
Aynı hikâyeyi bu sefer bu heykelleri yapanlar ve çanak tutanlar
için değiştirmeden bu yazının altına yeniden alma ihtiyacı
hissediyorum.
“Bektaşi ayağında yarım bir pabuç, sırtında yamalı bir cübbe
İstanbul'da dolaşır. Padişahın sarayının yakınından geçerken
binanın önünde duran şatafatlı, renkleri ve süslemeleri ile son
derece dikkat çekici bir fayton olduğunu görür.
Tam o sırada binadan sırmalı elbiseleri olan bir adam çıkar
ve muhafızların hepsi çakı gibi selama durur. Adam faytona
binerken, Bektaşi meraklanır ve muhafızlardan birinin yanına
sokularak sorar.
-Faytona binen padişah mıdır?
Muhafız cevap verir,
-Hayır, padişahın bir kuludur!
Bektaşi, tepeden tırnağa önce faytondaki adama bakar sonrada
kendi haline bakar ve ellerini semaya açarak:
-Ey Allah’ım, bir kulunun kuluna bak! Sonra, bir de senin
kuluna bak! Yırtık pabuç, yamalı cübbe diye söylenir
ve yoluna devam eder.
Belirli bir zaman sonra yoluna devam ederken bakar ki bir
kalabalık. Merak eder insanların arasından kafasını sokarak bakmaya
çalışır. Görür ki o adam. Sırmalı elbiseli şatafatlı faytonun
sahibi adamı yere yatırmışlar işkence ediyorlar. Tırnaklarını
söküyorlar, demir ile dövüyorlar. Diyorlar
ki; -Padişahının, efendinin hazinesi nerede gömülü
söyle bize.
Adam; -Ben onun hizmetkârıyım, kuluyum benim
üzerimde çok fazla emekleri var. Kazancımı o veriyor, ekmeğimi
aşımı o veriyor. İstediğinizi yapın bana isterseniz öldürün ben ona
asla ihanet edemem söylemem.
Bektaşi hayretler içerisinde meydandan ayrılır ve evine
gider yatar. Rüyasında bir ses duyar; -Kulumun kuluna
kulluğuna bak gördün mü? Bir de senin bana kulluğuna bak kendine
gel!”
SOSYAL MEDYA TAKİP
İÇİN!