AK Parti'den referandum sonrası ilk anket ironik sonuç!
Abone olSabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu, AK Parti'nin referandum sonuçlarına ilişkin yaptırdığı anketin sonuçlarını bugünkü köşesine taşıdı.
AK Parti, bir yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın
partinin başına dönüşüne hazırlanıyor diğer yandan da referandum
sonuçlarına ilişkin derin bir analiz süreci yürüyor. Bu kapsamda AK
Parti referandum sonuçlarını sahaya çıkıp inceledi. Yaptırılan
anketlerde vatandaşa neden evet neden hayır dediği soruldu.
Anketten çıkan sonuçları ve AK Parti'de yeni dönemin ilk
icraatlarını bugünkü köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Okan
Müderrisoğlu şunları yazdı:
İRONİK SONUÇ
"... 'Evet' oylarının lokomotifi 'Erdoğan sevgisi.' Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a duyulan 'sevgi ve güven' anayasa paketinin desteklenmesinin ana unsuru. İronik bir şekilde 'Hayır' oylarında ise "Tek adam iddialarının" fazlasıyla etkisini gösterdiği anlaşılıyor."
Müderrisoğlu'nun yazısının detayları şöyle:
"AK Parti'nin kurumsal yapısının üstünlüğü, sandık sonuçları
üzerindeki titiz çalışmada ve seçmenin mesajını doğru okuma
kabiliyetinde kendini gösteriyor. 16 Nisan Referandumu'nun ardından
gerek sandık bazlı gerekse saha nabzı içerikli bir dizi analiz kısa
süre önce masaya yatırıldı. Hem "Evet"in hem de
"Hayır"ın arkasındaki dinamikler dikkatlice
değerlendirildi.
Bu yazımda ayrıca, Ankara özelindeki sonuçlara dair önemsediğim somut bilgi ve tespitleri de paylaşacağım.
***
Referandum tablosu belli olur olmaz AK Parti, seçmenin kararlarını
etkileyen faktörleri tekrar sordu. "Neden Evet?"
denildiği de "Neden Hayır" oyu verildiği de
netleştirildi. Buna göre, "Evet" oylarının
lokomotifi "Erdoğan sevgisi." Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan'a duyulan "sevgi ve güven" anayasa
paketinin desteklenmesinin ana unsuru. Ekonomik ve siyasi istikrarı
koruma çabası, terörle mücadelede devamlılık da diğer etkili
başlıklar. Doğu ve Güneydoğu'da ise HDP'nin tarihi bir fırsatı heba
etmesine gösterilen tepki kritik eşik.
İronik bir şekilde "Hayır" oylarında ise "Tek adam iddialarının" fazlasıyla etkisini gösterdiği anlaşılıyor. Ayrıca... Referanduma birkaç gün kala alevlendirilen "eyalet tartışmalarının" da "Evet" oylarını en az 1.5-2 puan aşağıya çektiği düşünülüyor.
Yüzde 55 ve üstünde beklenen "Evet"in yüzde 51.4'te kalması karşısında AK Parti kendi iç muhasebesini de tamamlıyor. Bu husus, "Bazı teşkilatlar ve belediyeler yeterince çalışmadı" biçiminde dışa vuruyor!***
Gelelim Ankara'ya...
Devletin yönetim merkezinin referandum sinyalleri de mühim. Her
şeyden önce başkentte "memur kimliği" sandıklara
"Hayır" ağırlıklı yansımış durumda. Asker
lojmanları öngörülebilir ama belediye lojmanlarında da
"Hayır" oylarının önde olması ilginç. Polis
lojmanları ise "Evet" demiş.
Tabii, Ankara'da yaşayan 40 bini aşkın FETÖ'cü memurun ihraç
edilmesi de -aileleri ve yakın çevreleri ile birlikte
düşünüldüğünde- başkent özelinde "Hayır"
oyları bağlamında sonuçlar üretmiş.
Bütün bunların yanı sıra AK Parti'nin, 1 Kasım 2015'teki oy oranı ile 16 Nisan 2017 Referandumu'nda Ankara'dan çıkan "Evet" oylarının (yüzde 48.8) eşit olmasını da bir kenara not etmek gerek. Çok daha önemlisi referandumda "Evet" demeyenlerin, genel seçimde "AK Parti'ye oy vereceğini" söylemiş olması.
Ve nihayet 21 Mayıs 2017.
AK Parti 3. Olağanüstü Kongresi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, kurucu genel başkanı olduğu partisiyle büyük buluşması. "Peki, ne değişecek?" sorusuna verilen cevaplar ciddiye alınmalı. Öncelikle "Kadın Kolları" ihmal edildiklerini, hak ettikleri ilgiyi ve değeri göremediklerini hissettiriyor. Yeni dönemde alanda, partide, kabinede "kadın eli" her yere değecek gibi. İkinci konu, "Teşkilatların sesi." 2014'ten bu yana 1 yerel seçim, 1 cumhurbaşkanlığı seçimi, 2 genel seçim, 1 referandum için seferber olan teşkilatlar... "İlk günkü heyecanla ve özveri ile çalışıyoruz. Hep bizden bir şeyler isteniyor ama bizim ihtiyaçlarımıza, ne dediğimize arzu edilen ölçüde bakılmıyor" diye sitem etmekte. İşte bu nedenle Cumhurbaşkanı'nın, partisinin başına dönmesininteşkilatlardaki motivasyonu artıracağı öngörülmekte.
Netice olarak...
Referandum süreci gösterdi ki algı yönetimi, olguların önüne geçebiliyor. Sanal âleme karşı ancak gerçeklikle mücadele edilebilir