AK Partiden Recep Beye ağır tepki
Abone olPatenti Kılıçdaroğlu'na ait olduğu ileri sürülen "Recep Bey" sözü AK Parti'nin biraz canını sıktı!
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kurultayda kullandığı söylemle
ilgili olarak, ''bu üslup gerçekten çok yakışıksız bir üsluptur,
çok yadırgayıcı bir üsluptur. Anamuhalefet partisinin başına
geçecek olan bir insan ilk adımında bu şekilde sokak jargonuyla
konuşmaz'' dedi.
Hüseyin Çelik, CHP 33. Olağan Kurultayı'na ilişkin sorularını
yanıtladı. Genel Başkanlığı seçilen Kemal Kılıçdaroğlu'nu kutlayan
ve ''hayırlı olsun'' temennisinde bulunan Çelik,
ancak kamuoyunun bilmesi gereken bir konu olduğunu söyleyerek
şunları kaydetti:
''Bu kurultay için AK Parti'ye davetiye gelmedi. Bütün
partiler kongrelerini yaptıkları zaman diğer partileri davet
ederler. Siyasi nezaket gereği olarak da bu davete icabet
edilir. AK Parti'den orada kimseyi görmeyenler, belki niçin
gidilmedi diye yadırgamış olabilirler ama biliyorsunuz ki insan
davet edilmediği yere gidemez.
CHP'nin başına kimin geleceği, kimin genel başkan olacağı tabii ki
CHP'lilerin taktiridir. Biz meselenin o boyutuyla ilgilenmiyoruz.
Sayın Kılıçdaroğlu seçildi. Kendilerine siyasi hayatlarında
başarılar diliyoruz. Parti Meclisi de seçilecek. Bu da kendi iç
meseleleri. Fakat şu hususa dikkat çekmek istiyorum; AK Parti'ye
CHP Kurultayı için bir davetiye gönderilmemiştir ve davetiye
gönderilmediği için de kurultaya gidilmesi söz konusu
olmamıştır.''
"SİYASET NEZAKETTEN SOYUTLANMAMALI"
Çelik, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kurultaydaki (Recep Bey) söylemi
konusuna ilişkin soruya, ''Doğrusunu isterseniz bu üslup
gerçekten çok yakışıksız bir üsluptur, çok yadırgayıcı bir
üsluptur. Anamuhalefet partisinin başına geçecek olan bir
insan ilk adımında bu şekilde sokak jargonuyla konuşmaz. Sonuçta
insanların anladığı dilden konuşmak, onlara hitap etmek bir
siyasetçi için ek bir avantaj olabilir ama ülkenin başbakanına
'sayın başbakan' demeyi bile fazla gören bu
zihniyet özellikle soğuk savaş dönemlerindeki siyaset anlayışını
çağrıştırıyor'' karşılığını verdi.
Süleyman Demirel'in, Bülent Ecevit'e 'hükümetin
başı' diyerek hitap ettiğini anımsatan Çelik, TBMM'de bazı
milletvekillerinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için ''Abdullah
Gül'', Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için ''Tayyip Erdoğan''
dediklerini belirtti.
Çelik, şöyle devam etti:
''Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu bunu biraz daha ileri götürerek
'Recep Bey, Recep Bey' diyor. Yani sokaktaki
herhangi bir vatandaştan söz eder gibi ya da herhangi bir devlet
memurundan, Ahmet'ten, Mehmet'ten söz eder gibi bir üslup tercih
etti. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu şekilde hitap etmesi Sayın
Başbakan'a bir şey kaybettirmez. Sayın Başbakan,
'dünyanın en etkili 17. kişisi' seçilmiştir. Bütün
dünyada, doğuda, batıda, kuzeyde, güneyde etkinliği olan,
tanınırlığı olan, Türkiye adına saygınlık uyandıran bir insana
kendi ülkesindeki bir siyasi parti liderinin 'Sayın
Başbakan' demeyi bile kendince çok görmesi ve adeta 'Recep Bey'
diyerek kendince O'nu sıradanlaştırmaya çalışması çok yadırgayıcı
bir şeydir.
Biz bugüne kadar Deniz Baykal'a 'Sayın
Baykal' dedik. Bu tarz, herkes tarafından kabul edilmiş ve
benimsenmiş bir tarzdır. Bunu sanki hiç bilmiyormuş gibi bunun
tamamen dışında bir söylem kullanması sokak jargonuna önem vereceği
anlamına geliyor. Bu da son derece yakışıksız.''
Siyasetin bir rekabet zemininde yapıldığını ancak nezaketten
soyutlanmış bir rekabetin asla ve asla kabul görmeyeceğini
vurgulayan Çelik, ''Siyaset nezaketten soyutlanmamalı'' dedi.
En küçüğünden en büyüğüne kadar bütün siyasi partilerin şüphesiz ki
kendilerinin rakibi olduklarını belirten Hüseyin Çelik, ancak
hiçbir partinin AK Parti'nin düşmanı olmadığını ifade etti.
''Düşmanlık zemininde siyaset yapmamak lazım'' diyen Çelik, Kemal
Kılıçdaroğlu'na bunları hatırlatmakta yarar gördüğünü söyledi.
İnsanın üslubunun o insanın kişiliğini ortaya koyduğunu kaydeden
Çelik, kötü üslubun karşı tarafa bir eksiklik getirmeyeceğini dile
getirdi.
"YOLSUZLUKLAR"
Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yolsuzluklar
konusundaki değerlendirmeleriyle ilgili ''Sayın Kılıçdaroğlu'nun
veya partisinin bizim mensuplarımızdan birisiyle ilgili olarak
bildiği bir şey varsa bunu Cumhuriyet savcılıklarına çok rahat
verebilirler. İhbar edebilirler, 'bakın şurada şu yolsuzluk var,
şurada şu usulsüzlük var' derler ve bunun üzerine gidilir''
dedi.
Yolsuzluğun söylemini dile dolamanın anlamlı olmadığını,
yolsuzluğun üzerine gidilmesiyle, gerekenin yapılmasıyla
söylemlerin anlam bulacağını ifade eden Çelik, AK Parti'li hiçbir
belediye başkanının dokunulmazlığı olmadığını anımsatarak, belediye
başkanlarıyla ilgili bir bilgi veya belgenin olması halinde
Cumhuriyet savcılıklarına konunun götürülebileceğini söyledi.
Bakanlarla ilgili yolsuzluk iddiası olması halinde bunu gündeme
getirip suç duyurusunda bulunabileceklerine belirten Çelik, ''Fakat
somut bir şey ortaya koymadan, ortaya delil koymadan,
söylediklerini ispat etmeden sürekli olarak yolsuzluklardan söz
edeceksiniz ve başkalarının yolsuzluklarından söz ederken de kendi
dürüstlüğünüzü ön plana çıkaracaksınız... Dürüstlük söylediğinizi
ispat etmeyi gerektirir. Eğer ispat edemiyorsanız, siz suçsuz
olanlara kara çalmak amacıyla bunları söylüyorsanız bunu adı
iftiradır. Bugüne kadar da bu şekilde sadece bir şeyi diline
dolayanlar, bir şeyi söyleyenler hiçbir zaman da bir şey
yapmamıştır. Onun gereğini ortaya koyacaksınız, ispat edeceksiniz''
diye konuştu.
Sayın Kılıçdaroğlu ''bundan sonra yolsuzluklarla mücadele
edeceklerini'' söylemini ''demek ki bugüne kadar vazifelerini
yapmamışlar'' şeklinde yorumlayan Çelik, muhalefet partilerinin
görevlerinden birisinin de denetim görevi yapmak olduğuna dikkati
çekti.
Çelik, ''Eğer bugüne kadar bildikleri bir yolsuzluk,
ispatlanabilir, elle tutulabilir, gözle görülür, belgelerle ortaya
konabilir bir yolsuzluk varsa ve bunun üzerine gitmemişlerse, bunu
savcılıklara bildirmemişlerse o zaman kendi görevlerini yapmamışlar
demektir. Böyle bir şey olsaydı bunu davul zurna ile ayan, beyan
ilan ederlerdi. Dolayısıyla bu sözler çok anlamlı değil'' dedi.
''HER TARAFI DÖKÜLEN BİR ARABA DÜŞÜNÜN''
Yolsuzluklar konusunda uluslararası araştırmalar yapıldığına
değinen Çelik, ''geçmişle mukayese edilemeyecek kadar
yolsuzluklarda azalma var'' dedi.
''CHP eğer gerçekten zihniyetini değiştirirse, o her şeyi inkar
eden, her şeyi elinin tersiyle reddeden, 'hayır olmaz' diyen,
'yaptırmayız' diyen, statükonun bekçiliğini yapan tavrını
sürdürürse hiç kusura bakmasınlar CHP'nin başına kim gelirse gelsin
bir anlam ifade etmez'' diyen Çelik, ''1978 model, her tarafı
dökülen bir araba düşünün, siz onun başına, kaptanlığına F1 pilotu
Schumacher'i getiriyorsunuz... Bir şey ifade eder mi? CHP bir
zihniyet devrimi yaparsa, CHP gerçek anlamda halkın, milletin
partisi olursa bir anlam ifade eder. Aksi taktirde bir anlam ifade
etmez'' değerlendirmesinde bulundu.
''HERKES BOYUNUN ÖLÇÜSÜNÜ ALACAK''
Çelik, ''Sayın Kılıçdaroğlu 'Sayın Başbakan benden ürkmesin,
korksun, iktidara yürümüyoruz, koşuyoruz' diyor. Siz şans tanıyor
musunuz Sayın Kılıçdaroğlu'na?'' şeklindeki soruya ''Sayın Başbakan
benden ürkmesin, korksun' diyor. Bu bile kesinlikle şık olmayan,
kesinlikle sokak ağzıyla, sokak jargonuyla bir konuşmadır''
yanıtını verdi.
Hüseyin Çelik, ''Demokrasilerde kimse kimseden korkmaz. Halkın
iradesi karşısında herkesin boynu kıldan incedir. Sonuçta
seçimlerde herkes boyunun ölçüsünü alacak. Sayın Başbakan neden
korksun ki Sayın Kılıçdaroğlu'ndan? Sayın Başbakanımız, O'nun
ağasından da korkmadı. Yani Sayın Baykal'dan da korkmadı. Biz
onlardan öncekilerden de korkmadık. Sayın Kılıçdaroğlu'ndan da hiç
korkmuyoruz'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun, tartışma zeminine davet ettiği Başbakan Erdoğan
üzerinden prim yapmaya çalıştığını söyleyen Çelik, Başbakan
Erdoğan'ın, Kılıçdaroğlu'nun sözlerine değer atfederek cevap
vereceğini düşünmediğini söyledi.
''Korkularla, düellolarla siyaset yapılmaz'' diyen Çelik, şunları
kaydetti:
''Bunlar soğuk savaş döneminin söylemleridir. Sayın Kılıçdaroğlu
akıllı bir siyaset yapacaksa bu tür yakışıksız ifadeler
kullanmamalıdır. 1970'li yılların modasıyla eğer halka cazip
geleceğini ve kitleleri peşine takıp iktidar olacağını düşünüyorsa
bence bu ham hayal. Bazı sipariş kamuoyu anketleriyle 'CHP fırladı'
sonuçlarını ortaya koymak da aslında çok doğru değil. Sayın
Kılıçdaroğlu bu şekilde beklentileri yükseltip kendi tabanını hayal
kırıklığına uğratabilir; üç gün sonra ''bizim başarısızlığımızın
nedeni Kılıçdaroğlu'dur' söylemiyle de muhatap olabilir.
Her zaman aklı başında, ayakları yere basan bir şekilde olmak
lazım. Sayın Kılıçdaroğlu daha ilk günden böyle bir söylem
kullanırsa kendi tabanında da bir hüsran yaşatabilir, bir hayal
kırıklığı yaşatabilir. Söyledikleri ayakları yere basan, ciddi
anlamda hesaba, kitaba dayalı, projeye, vizyona dayalı şeyler
değil, hamasi nutuklardır. Dolayısıyla hamasetle kimsenin karnı
doymaz.''