AK Parti'den '15 Temmuz Milli İradenin Zaferinin Analizi' kitabı
Abone olAK Parti'de Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık'ın başkanlığında, 15 Temmuz şehit ve gazilerinin anısına, alanında uzman akademisyenler tarafından "15 Temmuz Milli İradenin Zaferinin Analizi" isimli kitap hazırlandı.Kitap 6 bölüm 304 sayfadan oluşuyor.
AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığınca hazırlanan "15 Temmuz
Milli İradenin Zaferinin Analizi" isimli kitapta, 15 Temmuz
direnişini oluşturan etkenler, siyasi ve sosyal dinamikler kapsamlı
şekilde analiz edildi.
6 bölümden oluşan 304 sayfalık kitap, Cumhurbaşkanı ve AK Parti
Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Temmuz darbe girişimine
ilişkin değerlendirmelerine yer verildi. Kitapta ayrıca 15 Temmuz
gecesi yaşanan darbe ve işgal girişiminin kronolojik bir yaklaşımla
çeşitli bilgiler aktarılırken, şehit ve gazilerin sosyoekonomik
durumları hakkında elde edilen bulgulara yer verildi.
KİTABIN TAMAMINA ULAŞMAK İÇİN
TIKLAYINIZ
Erdoğan, kitaptaki ifadelerinde, ülkelerin ve milletlerin
tarihlerinde, geleceklerine yön veren dönüm noktaları olduğuna
işaret ederek, 15 Temmuz 2016'nın Türkiye ve Türk milleti için bir
dönüm noktası olduğunu bildirdi.
Türkiye'nin, 15 Temmuz gecesi hem darbe girişimine hem bir dizi
terör eylemine hem de örtülü bir işgal girişimine maruz kaldığını
belirten Erdoğan, "Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yuvalanan bir
grubun, bir cuntanın eseri olması dolayısıyla 15 Temmuz, kesinlikle
bir darbe girişimidir. Bununla birlikte darbecilerin milletimize
karşı hedef gözetmeksizin uyguladıkları şiddet itibarıyla 15
Temmuz'a, yine tereddütsüz bir şekilde terör eylemi diyebiliriz."
ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem darbe girişiminin gerisindeki silüetler
hem de başarılı olması halinde hayata geçirilecek niyetler
itibarıyla 15 Temmuz'un, 1912'den 1923'e kadar geçen kısa sürede,
"yüzde 80'i kaybedilen topraklardan elde kalan son parçanın işgali
teşebbüsü olduğunu" vurguladı.
Darbe girişiminin başarılı olması halinde, Sevr'i dahi aratacak
dayatmalarla karşılaşılacağına dikkati çeken Erdoğan, şunları
kaydetti:
"Hamdolsun, milletimiz o gece, sahneye konmaya çalışılan
senaryonun tüm safhalarını, perde arkasındaki tüm hazırlıkları
anında kavramış, buna karşı tavrını da net bir şekilde ortaya
koymuştur. Camilerden yükselen selaları duyunca gözünü kırpmadan
tankların, helikopterlerin, uçakların üzerine giden bir milletin
evladı olmakla gurur duyduğumu her fırsatta ifade ediyorum. Biz de
milletimizden aldığımız güçle darbecilerin karşısında dimdik durduk
ve böylece oyunu bozduk. Şairin, 'Yürüyeceksin, millet yürüyecek
arkadan.' ifadesinde olduğu gibi, o gece milletimizle birlikte
yürüdük."
"TÜYLERİMİZ DİKEN DİKEN OLUYOR"
Erkeği ve kadınıyla, genci ve yaşlısıyla, her meslekten, her sosyal
kesimden, her siyasi görüşten ferdiyle bütün bir milletin, adeta
Çanakkale ruhunu, İstiklal Harbi ruhunu bir asır sonra ihya ettiği
vurgusunda bulunan Erdoğan, şöyle devam etti:
"11 şehrin dört bir yanından akın akın gelen insanlar
İstanbul'da indiğimiz havalimanını çepeçevre kuşatmamış olsaydı,
FETÖ'nün gözü dönmüş katilleri uçaklarıyla, helikopterleriyle,
tanklarıyla üzerimize saldıracaklardı. Nasibimizde şehadet olmadığı
için bugünlere ulaştık. Bugüne kadar şahsen görüştüğüm veya
arkadaşlarımızın ziyaret ettikleri şehit yakınlarımızın,
gazilerimizin vakur duruşları bizi ayrıca duygulandırıyor.
Şehitlerimizle, gazilerimizle ilgili öyle hikayeler, öyle
anekdotlar işitiyoruz ki tüylerimiz diken diken oluyor. Milletimiz
bu imanla bu inançla bu azimle bu dirayetle mücadelesini sürdürdüğü
müddetçe, 7 düvel bir olup üzerimize gelse Allah'ın izniyle bizi
bir adım geriletemez."
AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığınca hazırlanan, her biri
kendi alanının önde gelen isimler olan akademisyenlere yaptırılan
araştırmanın, 15 Temmuz gecesinin, şehit ve gazilere odaklı
bilimsel analizi olduğunu dile getiren Erdoğan, araştırma
projesinin hayata geçirilmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
Kitapta 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin görüşlerine yer verilen
Başbakan ve Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım da milletin
yüzyıllar boyunca vatanı, bayrağı ve istiklali uğruna çok çetin
mücadeleler verdiğini, mukaddes değerlerini canı pahasına muhafaza
ettiğini belirtti.
Yıldırım, 15 Temmuz 2016'da da istiklale, istikbale ve demokrasiye
kasteden darbe teşebbüsü karşısında Türkiye'nin hukukuna, seçilmiş
hükümetine ve milli iradesine sahip çıkan milletin, o gece eşsiz
bir demokrasi destanı yazdığını ve Türkiye'yi işgal edilebilir hale
getirmek isteyen hainlere fırsat vermediğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Meclisin ve hükümetin Türk milletine
yakışır bir temsil örneği sergilemeleri, aynı zamanda medyanın
takdire şayan demokratik tavrı karşısında hain FETÖ mensubu
darbecilerin kısa zamanda teslim olma mecburiyetinde kaldığını dile
getiren Yıldırım, bu asil direnişin ve haftalarca süren demokrasi
nöbetlerinin, milletin sarsılmaz iradesini bütün dünyaya
gösterdiğini bildirdi.
O karanlık ve uzun gecede Türkiye'yi aydınlatan, ülkeyi büyük bir
felaketin eşiğinden çekip kurtaranların şehit ve gaziler olduğuna
değinen Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
"Bizim inancımızda 'şehitlik' ve 'gazilik' en mukaddes
makamlardır. Vatan için canlarını feda eden bütün şehitlerimizi
hürmetle, rahmetle, minnetle yad ediyorum. Gazilerimize de
Allah'tan sağlık, afiyet ve uzun bir ömür niyaz ediyorum. 79 milyon
vatan evladı o gece nasıl bir kardeşlik ruhu ile birlik ve
beraberliğin en güzel örneklerini sergilediyse, inanıyorum ki bu
ruh ve şuur hiçbir zaman kaybolmayacak. Hiçbir ihanet şebekesi,
hiçbir terör örgütü birlik ve beraberliğimizi bozamayacak. Bu aziz
vatanı namert ve kalleşler çiğneyemeyecek. Rengini şehitlerimizin
kanlarından alan al bayrak hiçbir zaman inmeyecek. O karanlık
gecede okunan ezanlar ve selalar ruhumuzu nasıl birleştirdiyse
bundan sonra da daima bir ve beraber olacağız."
166 ŞEHİT YAKINI VE BİN 517 GAZİ İLE
GÖRÜŞÜLDÜ
Altı bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde, araştırmanın amacı ve
önemine ilişkin bilgiler yer aldı.
Milletin gerek Kurtuluş Savaşı gerekse 15 Temmuz direnişi
deneyimlerinin de gösterdiği gibi kitlelerin harekete geçmesinde,
sevk ve idaresinde liderliğin her zaman önemli bir rol oynadığına
işaret edilen kitapta, Kurtuluş Savaşı'nın, Gazi Mustafa Kemal
Atatürk'ün liderliğinde, Anadolu halkının liderle birleşerek
işgalden kurtuluşunun kahramanlık destanı olduğu hatırlatıldı.
15 Temmuz'un ise 15 yıldır topluma güven ve özgüven aşılama
çabasında olan Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde kazanılan milli
irade zaferi olduğuna vurgu yapılan kitapta, milletin taşıdığı
yüksek tarih bilincinin, sürekli olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
şiirlerinde, icraatlarında ve konuşmalarında tecessüm ettiği,
Erdoğan'ın, toplumun tarihsel hafızasıyla günümüzün sorunlarını
karşı karşıya getirdiği anlatıldı.
Tarihsel sorumluluğun tüm ağırlığını üzerinde hisseden toplum ve
liderliğin, bir sinerji oluşturarak ülkenin önünü aydınlattığına
işaret edilen kitapta, 15 Temmuz darbe girişiminin, Türkiye
tarihinde daha önce hiç tecrübe edilmemiş bir hadise olduğu
kaydedildi.
Ordunun içinde çöreklenen bir grup vatan haininin millete karşı,
milletin silahlarıyla meşru iktidarı düşürmeye çalışmasının ve buna
karşı halkın topyekun savunmaya geçmesinin tarihte istisnai bir
hadise olarak yerini alacağına değinilen kitapta, 15 Temmuz'da 250
şehit verildiği, 2 bin 194 vatan evladının gazilik mertebesine
ulaştığı belirtildi.
Kitabın, "15 Temmuz milli iradenin direnişi" ile ilgili yapılan en
geniş saha çalışmalarından biri olduğuna işaret edilerek, bu
kapsamda 166 şehit yakını, bin 517 gazi ile birebir görüşme
yapıldığı ifade edildi.
Araştırmada, 15 Temmuz direnişini oluşturan etkenlerin,
siyasi ve sosyal dinamiklerin, kapsamlı şekilde analiz edildiği,
çalışmayla direnişin tarihe mal olacak kapsamlı bir arşivinin
oluşturulmasının hedeflendiği bildirildi.
Çalışmanın odak noktası direnişçilerin profilleri ve direnişe
sürükleyen nedenler olsa da toplumun meydanlarda vesayetçilere ve
darbelere karşı gösterdiği tavrı anlamak ve Türkiye'deki darbelerin
tarihini ve sosyal etkilerini hatırlamak için 1960 darbesi başta
olmak üzere milli irade üzerinde vesayet niteliğindeki tüm
teşebbüslerin, kitabın ikinci bölümünde özetlenerek hatırlanmaya
çalışıldığı kaydedildi.
EN GENÇ ŞEHİT 15, EN YAŞLI ŞEHİT 63 YAŞINDA
Kitapta, 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe ve işgal girişiminin
kronolojik bir yaklaşımla çeşitli bilgiler aktarılırken, şehit ve
gazilerin sosyoekonomik durumları hakkında elde edilen bulgulara
yer verildi.
Buna göre, şehitlerin yaş ortalaması 36, en genç şehit 15, en yaşlı
şehit ise 63 yaşında. Gazilerin en küçüğü 9, en büyüğü ise 83
yaşında.
15 Temmuz darbe girişimine karşı mücadele ederken şehit düşenlerin
yüzde 31,3'ünün memurlardan, yüzde 30,1'inin işçilerden, yüzde
18'inin ise serbest meslek mensubu vatandaşlardan oluştuğu tespit
edildi. Şehitlerin yüzde 5,6'sı işsiz veya gündelik işlerde
çalışıyordu.
Şehitlerin yüzde 61,4’ünün çocuğu bulunuyordu. 15 Temmuz darbe
gecesinde hainler, 373 çocuğu yetim veya öksüz bıraktı.
Şehit yakınları ve gazilerin tamamı, darbeye karşı milletin
toparlanmasında camilerden okunan birlik selalarının etkili
olduğunu düşünüyor. Birlik selalarının "çok etkili" olduğunu
düşünenlerin oranı yüzde 95,2, etkili olduğunu düşünenlerin oranı
ise yüzde 4,8.
ŞEHİTLERİN YÜZDE 47.5'İ KURŞUNLA VURULDU
Kitapta insanların "ölüm nedenleri"ne de yer verildi. Buna göre,
ölümlerin yüzde 47,5'i kurşunla vurulma, yüzde 21'inin uçakların
bombalaması, yüzde 9'unun tankların ezmesi, yüzde 6,3'ünün
helikopterlerden açılan ateş, yüzde 4,2'sinin de şarapnel
yaralaması sonucu olduğu tespit edildi.
Kitapta, gazilerin yüzde 39,8'inin çatışmalar sırasında ateşli
silahla vurularak, yüzde 27,8'inin şarapnel parçalarıyla, yüzde
6,9'sının helikopterden açılan ateşle, yüzde 7,9'unun tankların
ezmesiyle, yüzde 2,9'unun uçakların bombalamasıyla yaralandığı
belirlendi. Gazilerdeki uzuv kaybı oranı ise yüzde 6,6.
Gerek şehitlerin ölüm nedenleri gerekse gazilerin yaralanma
tiplerinin ve oranlarının, o gece yaşananların basit bir çatışma ve
direniş değil, tam anlamıyla "savaş hali" olduğunu gösterdiğine
vurgu yapılan kitapta, bu oranların, 15 Temmuz milli irade zaferini
karartmak isteyen odaklar tarafından geliştirilen "kontrollü darbe"
söylemlerinin altının ne kadar boş olduğunu da gösterdiği
kaydedildi.
Kitaba göre, 15 Temmuz darbe girişimininde sokağa çıkan gaziler,
neden çıktıklarını şu cümlelerle tanımladılar:
"Millet, bayrak, vatan ve devlet için", "Cumhurbaşkanımız
için," "demokrasi ve milli irade için", "Başbakanımızın çağrısı
için", "İslam, ezan, selalar için", "eski darbeleri yaşamış yine
aynı duruma düşmemek için", "çocuklarımın geleceği için,"bir gün
çocuğuma 'ben de o gün dışarı çıktım.' diyebilmek için", "Mısır,
Suriye ve Irak gibi olmamak için."
"CUMHURBAŞKANIMIZ ETRAFINDAKİLERE DİKKAT
ETSİN"
Kitapta, gazilerin görüşlerine de yer verildi. Gazilerin, 15 Temmuz
darbe girişimi sırasında görevde olan 6 yaverinden 4'ünün darbeci
çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hayatı için endişelerini dile
getirdikleri, "Cumhurbaşkanımız etrafındakilere dikkat
etsin." dileğinde bulundukları ve Cumhurbaşkanını
koruyacak kişilerin, 15 Temmuz'da canını ortaya koyan insanlardan
seçilmesi gerektiğine ilişkin önerilerde bulundukları
belirtildi.
Kitapta, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sağlığı için dua eden gazilerin,
"Kendisini çok seviyoruz. Etrafındakilere dikkat etsin.
Allah'a ve Resulüne daha sıkı tutunsun." şeklindeki
ifadelerine de yer verildi.
Kitapta, "27 Mayıs 1960 bir cuma günüydü. 12 Mart 1971, 12
Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 ve 15 Temmuz 2016 günleri
de öyle. Son 60 yıllık tarihimizde cuma günlerimiz hep darbelerle
karartılmaya çalışıldı. İç ve dış vesayet odakları, dinimizce
mübarek olan cuma günlerimizi birer 'kara cuma'ya çevirmek
istediler. Maalesef 15 Temmuz 2016'ya gelene dek de görece başarılı
oldular." değerlendirmesinde bulunuldu.
Kitabın sonuç bölümünde ise 15 Temmuz gecesi yaşananları önceki
darbe girişimlerinden farklı kılan en temel unsurun, darbeye karşı
milletin gösterdiği direniş ve direniş sonucu elde edilen zafer
olduğu vurgulandı.
"Bu zaferi bize sağlayan direnişçilerimiz, karartılmaya
çalışılan cumamızı aydınlığa çevirdiler." ifadesi
kullanılan sonuç bölümünde, o gece yaşananlar basit bir darbe
girişiminden öte topyekun bir işgal girişimi olduğu bildirildi.
Kitapta, "Bu girişimi gerçekleştiren hainler daha önce eşi
benzeri görülmemiş bir şiddet uygulayarak amaçlarına ulaşmaya
çalıştılar." değerlendirmesinde bulunuldu.