Ülke tarihimize bakıldığında, bütün etnik grupların kardeşçe bir
arada yaşadığı malumdur.
Bu birliktelikten rahatsız olanların takdire şayan gayretleri de
malum!
Bu kardeşliğin karşısında; Cumhuriyetin kuruluşu ile hortlatılan
etnik ayrım ve kışkırtma planlaması stratejik olarak devreye
sokuldu.
Bu planın ilk muhatabı tabiî ki genç nesil oldu.
Kardeşliği engelleme çabaları ile din, ahlak, inanç, vatan
kaygısı gütmeyen, amaçsızca yetiştirilen genç bir nesil…
Planın ana teması buydu!
Gençlerin, kültürel, inanç, hedef, eğitim ve istihdam
noktasında kısıtlı imkânların var olduğu bahanesi ile kendilerini
yetiştirmemeleri de gelecek için düşündürücü bir mesele halini
aldı.
Genç nesil zamanla buna o kadar inandı ki artık bu oyunu
kuranların pek de bir şey yapmasına gerek kalmadı.
Ermeni, Yahudi ve devşirmelerden oluşan kalemler albenisi yüksek
vaatleri ile gündemde kaldı. Dış mihrakların ve içerde satılmış
kalemlerin destekleri ile uzun yıllar sürecek olan ideoloji
savaşların tetikleyicisi olarak.
Yeni iktidar bireylerinin ülkeyi ciddi bir konuma getirmeye
yönelik doğru hamleleri karşısında 80 yıldır kurmuş oldukları
stratejinin tehlikeye girdiğini gördüler.
Özellikle medya gücünü kullanarak, gençlerimizi yanıltıp,
ideolojik duyguları oluşturmaya çalıştılar.
Gençler, medya ve sosyal medyanın oluşturduğu mizansen üzerinden
magazin bilgiler ile gerçeklerden uzak tutulup, zamanlarını heba
ediyorlar.
Hazırlanan mizansen üzerinden dini çatışmalar, hamaset duyguları
içerisinde birinin hizmet sevdası, diğerinin siyasi davası, bir
diğerinin ise milliyetçilik damarı arasına sıkıştırılan gençliğin
kaybolması…
Ülkemiz büyük bir yangın yerine döndürülmeye
çalışıldı.
Dün dar sütunlarında kalemlerini oynatanlar bugün canları yandı
diye tecessüs dürtüleri ile gazetecilik kimliğine
büründüler. Gülen yüzleri, mürekkep yerine çamur akan
kalemleri ile meselenin bam teline dokunmaya çalıştılar.
Bamtelinin en sesli tınısı gençlerde.
Öncesinde zaten hepimiz kardeştik. Kardeşliğimiz insan olmamız
ile vücut buluyordu.
Vatan, din, kardeşlik ve her şeyden önce Allah sevgisini
iliklerine kadar nakşetmiş Müslüman Türkiye gençliğinin önünde
durabilecek, hiçbir dünya ve kalem gücü yoktur buna emin olun.
Kokuşmuş komedram hamasetini bırakıp, her birimiz kendi
alanımızda ki sevdamızın, davamızın, damarımızın hakkını gerçek
manada yerine getirsek birbirimizle çatışmaya zaten gerek
kalmayacak.
Aramıza nifak sokmaya çalışan güçlerin kalemleri akamete
uğrayacak. Mürekkep yerine çamur akan bu kalemler vicdanlarına ve
dünyaya bakışlarına insan olmayı koymadıkları sürece bu iç kavga da
bitmeyecek.
Bunu bilenler de her daim bu zayıf noktayı kaşıyarak istedikleri
sonuca gitmek için ellerinden geleni yapacaklar.
Bu düzen bozulmaz zira insanın yeryüzüne indiği günden beri ak
ile kara arasındaki kavga değişmemiştir.
Bize düşen ise her daim uyanık olmak ve oyuna gelmemektir
vesselam…