Ahmet Hakan'dan çarpıcı sorular
Abone olAhmet Hakan, bugünkü köşe yazısında merak ettiği soruları bir bir sıraladı. Ahmet Hakan'ın cevap beklediği kesimlerde ise medya ve siyaset dünyası bulunuyor.
Ahmet Hakan, bugünkü yazısında uzun zaman aklına takılan
soruları sıraladı. Hakan başta medya olmak üzere siyasi çevrelere
seslendi. İşte Hakan'ın soruları: Merak ettiklerim Ne kadar "açık
toplum" olsak da sakıncalı ya da sakıncasız o kadar çok şeyi merak
eder oldum ki son günlerde! Herhangi bir hesaba dayanmayan, gol
atma arzusu filan taşımayan, başka bir şeyi ima etmeyen içtenlikli
bir merak bu: BİR: Hızlandırılmış tren olayıyla ilgili gensoru
görüşmesinde AK Parti adına konuşan ve "Hızlandırılmış trene kem
gözlerin nazarı değdi" açıklamasıyla dikkat çeken AK Parti
milletvekili Nusret Bayraktar'ın şivesine dikkat ettiniz mi?
Bayraktar, kelimelerin kafasını gözünü yaran o telaffuz biçimini
acaba nereden kaptı? İKİ: Son bir haftanın gazeteleri taranarak bir
istatistik yapılsa acaba içinde Tamer Karadağlı'nın adının
geçmediği kaç köşe yazısı çıkar? ÜÇ: Bodrum'da meydana gelen deprem
fırtınası haberlerini okuyup da "Sodom ve Gomore"yi ananlar olmuş
mudur acaba? Eğer olmuşsa bu onların Bodrum'da tatil
yapamamalarının kıskançlığına mı bağlanmalı yoksa "Başımıza taş
yağacak" şeklinde özetlenebilecek yaşlı insanlara özgü o geleneksel
inanışa sahip olduklarına mı? DÖRT: Bodrum'da deprem fırtınası
haberlerine tepki gösterip, "Bu haberler turizme darbe vuruyor,
lütfen daha sorumlu olalım" şeklindeki açıklamayı bakalım hangi
aklıevvel yetkili yapacak? BEŞ: Bir tren kazasında tüm bir gece
doğru dürüst ölü sayısını saptayamayan devlet, yüzlerce kişinin
telefonunu dinleyip doğru dürüst bir değerlendirmeye tabi tutacak
organizasyonu gerçekleştirebilir mi? Acaba devletimizin
organizasyon yeteneğinin zaaflarına güvenerek "İstedikleri kadar
dinlesinler" deyip temkini elden bıraksak mı? Yoksa "lüzumlu işleri
becerme kapasitesi her daim düşük olan" geleneksel idari yapımızın,
"muzır işler" konusunda olağanüstü mahir olabileceğini düşünüp
ihtiyatlı olmaya devam mı etsek? ALTI: Hürriyet'in Genel Yayın
Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ü arayıp da "Gazetenizde hükümetimize
karşı bir tavır değişikliği mi söz konusu?" diye soran "önde gelen
AK Partili" kim acaba? YEDİ: Yeni komuta kademesinin şekillendiği
YAŞ toplantısının ardından "Şahinler kaybetmedi!" diye yazan
gazeteciler, acaba lütfedip "şahinlerin" adlarını kamuoyuna
açıklayabilirler mi? SEKİZ: Irak'ta Türk vatandaşını katledenlerin
arasında İstanbul'daki bombalı saldırıları gerçekleştirenler olduğu
haberinin doğru olmadığı ortaya çıktı. Peki bu doğru olmayan haber,
nasıl oldu da aynı gün dört büyük gazetenin manşetine taşındı? Eğer
dört büyük gazetenin mutfağında aynı tahminlerin yürütüldüğü
ihtimalini düşük buluyorsak acaba bir "yönlendirme" mi var? DOKUZ:
"Bir iki kişi öldü diye Irak yolu kapanmasın" diyen önde gelen
nakliyeci Saffet Ulusoy, "Peki siz şoför olsanız Irak'a gider
miydiniz?" sorusuna, "Ben aç da kalsam Irak'a gitmezdim" diye cevap
verdi. Merak ediyorum: Eşi dostu Saffet Bey'e "Aman bu nasıl
yaklaşım? Çok ayıp" filan demez mi? ON: ABD'li emekli general Tommy
Franks, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök için "Ordunun
darbelerle siyasete müdahale ettiği geleneksel rolünü terk eden
yeni Türk askerlerinden birisi" dediği haberi ile MHP'nin
generallere gönderdiği "uyarı yapın" mektuplarının iade edildiği
haberi aynı gün yayınlandı. Merak ediyorum: Bu bir tesadüf mü? ON
BİR: Önce Ermeniler kararlarını verdi, şimdi de Almanlar. Merak
ediyorum, biz ne zaman Bush ya da Kerry arasında bir tercih
yapacağız? Yazı: Ahmet Hakan Kaynak: Sabah