Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan birbirine girdi! 6'lı Masa'da savaş çıktı
Abone ol6'lı Masa'nın iki ortağı DEVA Partisi ile Gelecek Partisi arasında resmen savaş çıktı. Ali Babacan'ın "Ahmet Davutoğlu 3'lü ittifak önerdi, partimiz oy birliğiyle reddetti' sözleri kavga çıkardı. Parti yöneticilerinin Ali Babacan'a yönelik 'adamlık' salvolarına Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu da katıldı. Davutoğlu, Ali BabacaN'a adeta ateş püskürdü.
Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın, "Sayın Ahmet
Davutoğlu, 'Saadet, Gelecek ve DEVA ittifak yapalım' diye önerdi.
Partinin yetkili organlarına götürdük. Başkanlık kurulunda 21'de 21
reddedildi. Bir kişi bile desteklemedi. O bizim kendimizi nasıl
tanımladığımızla ilgili bir konu. İstemiyor arkadaşlarımız" sözleri
Gelecek Partisi'ni çileden çıkardı.
Gelecek Partisi Sosyal Politikalar Başkan Yardımcısı Abdülkadir Baykay'ın Ali Babacan'ı eleştirerek, "En büyük hata sizi adam yerine koyup bu teklifi götürenlerdedir" tepkisine partinin tüm yöneticileri de destek verdi. Son olarak Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan'a çok sert çıktı. "DEVA’da ‘hayır’ diyen 21 arkadaşıma soruyorum" diyen Davutoğlu, "İki paragraflık metinde sizi ne rahatsız etti kimlik olarak? Bizlerle beraber olmak rahatsız ettiyse altılı masada da beraberiz” ifadelerini kullandı.
Halk TV yazarı İsmail Saymaz'a konuşan Ahmet Davutoğlu, "Başta Babacan olmak üzere vaktiyle başbakanları ve genel başkanları olduğu eski yol arkadaşlarıma kırgınım" dedi. Davutoğlu'nun İsmail Saymaz'ın sorularına verdiği cevaplar şöyle:
Babacan’ın “21’de 21 reddettik” dediği deklarasyonun
içeriği nedir?
- Ben başbakanken AK Parti’deki
bozulmayı engelleyerek, siyaseti özgürleştirici bir atmosfere
sokmaya çok çalıştım. Olmadı. Başbakanlığıma mal oldu. Arkasından
AK Parti’de muhalefet yaparak, değişime zorlayabilir miyim diye
çaba sarf ettim. Ümit ettim ki AK Parti’de hareketliliğe yol açsın
bu ve yanlış gidiş durdurulabilsin. Diğer liderlerden farkım bu.
Destek olmadı. İhraç süreci başladı.
AK Parti'den tek ses
olarak ayrılalım istedim reddettiler
- O süreçte istedim ki AK Parti’den tek bir sesle çıkalım.
Babacan’la temasımız vardı. Onlar ayrı çıkmak konusunda ısrarcı
oldu. Kendilerine her teklifi yaptım. “Parçalanmayla alternatif
oluşturmakta zorlanırız. Rakip hale geliriz. Halbuki milletin
görmek istediği şey güçlü bir alternatif. Beraber olalım. Benim
makam hesabım yok” dedim. Babacan, “Arkadaşlar istemiyor” dedi. Ve
iki parti doğdu.
Siz bunu
istemezdiniz.
- İstemezdim. Çok net. Sert
mücadelelerle doğduk. Konferanslarım iptal edildi. Üniversite
kapatıldı. Yakınlarıma baskılar… Kolay doğum olmadı. Korku duvarını
yıktık. Bu şekilde bedel ödeyen kimse olmadı.
Babacan dahil mi?
- Tabii yani. Babacan’ı tek başına kastetmem ama herkes baktığında
bunu görür.
Babacan ve arkadaşları sizi neden istemedi?
-
Bilemiyorum.
Yorumunuz var mı?
- Ben şuna inanırım: Türkiye’nin büyük uzlaşıya ihtiyacı var. Bütün
siyasi akımların uzlaşısına… Siyasi akımların kendi içinde de
konsolidasyona ihtiyaç var. Bir partiden iki-üç parti çıkıyor.
Birbirine yakın akımları toparlarsak büyük uzlaşının önünü açarız
diye düşündüm. Geçen sene 5 Ağustos’ta Karamollaoğlu, 23 Ağustos’ta
Babacan’la görüştüm.
Niçin?
(Dedim ki) 'Bizim Millet İttifakı’na yakın olduğumuz gözüküyor.
Halbuki AK Parti’den çekim oluşabilmesi için hassasiyetlere cevap
vermemiz lazım. En önemli hassasiyet dini kazanımlar ve özgürlükler
alanında.
Neden reddedildi?
- Ben onun için şaşırıyorum. Eğer kimlik diye bir argüman varsa 28
Şubat’a karşı olan bir metnin karşı kimliği 28 Şubatçılıktır. Ben
bunu DEVA’ya yakıştırmam. “28 Şubat’ı kullanarak, yolsuzluk
yapanlara karşı mücadele edeceğiz” diyorsak, karşı kimliği
yolsuzluk yapanlardır. Onu da DEVA’ya yakıştırmam.
Öyleyse…
- Önce Temel beye verdim.
'Bizim için uygun. Ali bey katılırsa iyi olur' dedi. Ali beyle
görüştüm. İstekli görünmedi."
DEVA’cılar muhafazakâr bir parti olmadıklarını
söylüyor.
- Bu bir tercih. Babacan’ın bunu kimlik
diye yorumlaması benim için de şaşırtıcı ama öğretici oldu.
Şaşırtıcı ve öğretici olan ne?
-
“28 Şubat’a karşı işbirliği yapacağız” denilen metnin muhafazakâr
partide sıkıntı doğurmaması gerektiğini düşünürüm. Bir de usul yönü
var ki, beni üzen hususlarından biridir, Babacan’la o görüşmemizden
sonra bir kanaat almış değilim. Bana dönüp “Bu metni uygun
görmedik” diyebilir.
Demedi mi?
- Bana demedi.
Karamollaoğlu birkaç kez teşebbüs etti. Ona da net olarak “Yok”
demedi. Basında öğrendik. Açık ve net ifade edeyim: 28 Şubat
benzeri din ve vicdan özgürlüğüne tehdit oluşturulursa mücadele
ederim. 28 Şubat korkusu yayarak yolsuzluk yapmak isteyen iktidara
karşı da mücadele ederim. Bu muhafazakârlığın gereğidir. Kimlik
krizi çıkıyor olmasını şaşırtıcı buldum. Öğreticiden kastım,
gerçekten kimlik ayrışması var, buna da saygı duyarım.
28 Şubat’ta mı ayrılıyorsunuz?
- Bu
metin ne söylüyorsa oradan ayrılıyoruz.
Siz muhafazakâr değerlere, DEVA ise liberal bir
kimliğe sahip. Babacan, bu farklılığı kastetmiş olamaz
mı?
- Olabilir. Bu metne atıfla söylemeleri çok
çarpıcı. Ben AK Parti’nin fikir ve uygulamalarına karşıyım. Onlarla
mücadele ettim. Bedel ödedim. Ama AK Parti’nin kitlelerinin
değerlerine hem sahibim hem saygılıyım. O kitleleri savunan benim.
Onlara genel başkanlık, başbakanlık yaptım. O kitlelerden kopmadım,
kopmam da. Endişeli muhafazakârlar denilen kitlenin şemsiyeye
ihtiyacı var. Gelecek Partisi’ni şemsiye olarak gördüm. Üçlü
açıklamayla şemsiyeyi genişletmek istedim. Atomize olan siyasi
yapıyı tekrar toparlayabilir miyim diye çaba sarf ettim. Altılı
masaya alternatif değildi. Bir yıldır masada olan teklifti.
Neden sizinle yan yana olmak
istemiyorlar?
- Onu Babacan’a sormak lazım ama
açıkladığı referans, kimlik.
Altılı masadan sonra da çabanız sürdü
mü?
- Karamollaoğlu, nisan-mayıs aylarında yeniden
temas çabası içine girdi. Keşke 21’de 21 tam bir mutabakatla
reddedildiğimizi Babacan’dan duymuş olsaydım."
Altılı masada birden çok ittifak olabileceğini,
DEVA, Gelecek ve Saadet’in ikinci bir ittifak daha kurabileceğini
savunuyorsunuz. Yanlış mı biliyorum?
- Çünkü yeni
seçim yasası çıktığı için milletvekili seçimlerinde atılı ittifakın
toplu girmesinin kazanımı yok. Aksine birbirine yakın partiler
seçim ittifakı kurarlarsa büyük şansları var. Endişeli
muhafazakârlar siyasetinin geleceğini belirleyecek, bunu görelim.
Onları tatmin etmedikçe AK Parti ve MHP’nin dini ve milli değerleri
istismarına dayalı otoriter yapısını değiştirmek neredeyse
imkansız.
Teklifiniz hâlâ geçerli mi?
-
Hiçbir zaman kapıları kapatmam.
Babacan’ın sözlerinden sonra…
- O tercihte bulundu. Bundan sonra tekrar tekrar vurgulamam
saygısızlık olur. Bir karar vermişler, hayırlı olsun. Ama bu
kararın kimlikle ilişkilendirilmesini özellikle o kimliğin doğrudan
muhatabı olan kitlelere bırakıyorum.
Kırgın gibisiniz.
- Geçmişte öyle çok şey gördüm ki artık kırılmayı unuttum.
(Gülüyor) Küsmeyi, kırılmayı unuttum. Benim için şu an tek şey var:
Türkiye’de gerilimleri azaltacak ulusal bir uzlaşı ortamı sağlamak.
Altılı masa bunu sağlıyor. Kalıcı siyasi dönüşüm için içinden
çıktığım ve kimliğiyle onur duyduğum, yanlış temsil edildiğine
inandığım toplumsal kesimlerin korkularını gidermek ve onlara yeni
bir ufuk çizmek. O ufku çizmek için bu metni bir zemin gibi teklif
etmiştim. Şöyle denebilirdi: 'Bu metnin şuralarını değiştirelim.'
Değiştirirdik.
Ne oldu sonra?
- Saadet Partisi ile
süreç yürüyor. Saadet de ben de arzu ediyorduk ki DEVA içinde
olsun, daha güçlü olsun."
Kılıçdaroğlu ve Akşener nasıl
bakıyor?
- Bu süreci altılı masa kurulurken Meral
hanımla da Kemal beyle de paylaştım. Bu altılı masaya alternatif ya
da onu engellemek için çıkmış değil. İttifak içinde ittifakın
olabilmesi gerektiğini söyledim. Siyasi olgunlukla karşıladılar.
Siyasette inandırıcılık çok önemli. Sahicilik önemli. Eğer tartışma
açılmasaydı bu konuları konuşmazdım. 21’de 21 reddedilen bir
metinle ilgili öyle bir heyula dolaştı ki… Çok negatif bir şey
olması lazım diye düşünüldüğü için ben de soruya muhatap oldum:
'Hocam nedir bu metin?' Altılı masanın zeminin kuvvetlendiren bir
şeydir. Orayı zillet diyerek, milli manevi değerlere düşman, bizi
de oraya takılan kulüp gibi gösterenlere karşı cevaptır."
Bizlerle olmak rahatsız ettiyse 6'lı Masa'da da
beraberiz
Ben şimdi DEVA’da 'hayır' diyen 21 arkadaşıma soruyorum: İki
paragraflık bu metinde sizi ne rahatsız etti kimlik olarak? '28
Şubat’ı yapmak isterlerse onlara karşı mücadele edeceğiz' dememiz
mi rahatsız etti? '28 Şubat’ı bir örtü gibi istismar ederek
yolsuzluk yapanlara karşı mücadele edeceğiz' dememiz mi?
Bizlerle beraber olmak rahatsız ettiyse altılı masada da beraberiz.
Atomize olan siyaseti toparlamamız lazım. Burada 'ben' dememek, ego
yapmamak lazım.
Ali Babacan'ın reddettiği metinde neler var?
Babacan’ın 21 kişinin reddettiğini söylediği
Gelecek Partisi metni şöyle: "Biz DEVA, Gelecek ve Saadet partileri
olarak ülkemizin geldiği kritik eşikte nesiller boyu
savunageldiğimiz değerlerin ve kazanımların korunması için:
1- 28 Şubat benzeri doğrudan veya dolaylı vesayet rejimleri
üzerinden din ve vicdan özgürlüğüne karşı oluşabilecek her eylem ve
politika karşısında demokratik hak ve özgürlükleri ve büyük
fedakarlıklarla elde edilmiş kazanımları korumak,
2- Geniş kitlelerin fedakarca mücadeleleri sonucu elde edilen
kazanımları üzerinde yükselen iktidarlarını milletin temel
değerlerinden koparak yolsuzluklar, yasaklar ve yoksulluktan oluşan
şer üçgeniyle sürdüren ve bu nedenle başta gençlerimiz olmak üzere
halkımızın bu değerlere karşı yabancılaşmasına yol açan güç
yozlaşmasına karşı mücadele etmek amacıyla her siyasi konjonktürde
mutlak işbirliği yapmak kararını almış bulunuyoruz.
3- Uzun mücadeleler sonucu elde edilen kazanımlarımızın korunması
yozlaşmış bir iktidar gücüyle değil, böylesi kararlı bir duruşla
mümkün olabilir. Bu bir seçim ittifakı değil, geniş kitlelere
kazanımlarımızı kaybederiz korkusu yayarak, yolsuzluklarını
meşrulaştırma ve iktidarlarını sürdürme çabası için olanlara karşı
ilkesel bir işbirliğidir. Bu iş birliğine katılmak isteyen diğer
partilere de kapımız açıktır."