Ahlak dinden önce gelir
Abone olDiyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu'nun sözleri ahlakın önemini vurguluyor.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, sürekli ahlaka vurgu
yapan bir din bilgini... Beş farzı yerine getirmenin yeterli
olmayacağını anlatmaya çalışıyor herkese... Ve öyle sözler ediyor
ki tartışma yaratacağı kesin...
Ramazan ayının önemi nedir hocam?
Önce hem sizin, hem bütün okurlarımızın Ramazan ayını tebrik
ediyorum. Ramazan’ın toplumumuza, huzur, barış, esenlik getirmesini
temenni ediyorum. İnşallah iç dünyamıza yeni açılımlar, yeni
durulmalar getirir. Ramazan’ın, dini gün ve gecelerin böyle bir
manası var. Bireyin kendini onarması, hatalarını düzeltmesi ve
kendine, ailesine, devletine, milletine yararlı biri olması için
fırsat sunar.
Peki nasıl iyi Müslüman olunur?
Kur’an’ı Kerim bize, din ve dünya dengesini, hem dünyada, hem
ahirette mutlu olmanın yollarını öğretir. Öyle olduğu için de iyi
dindarda mutlaka bilgi boyutu olmalıdır. Dindarlık denilince biz,
bilerek dindarlığı kastediyoruz. Neyin dine göre iyi olduğunu
bilmeden el yordamıyla dindarlık olmaz.
Çoğunluk el yordamıyla dindar galiba?
Tabii söylediklerimizin her zaman için belli imaları vardır. El
yordamıyla dindarlık dünyada hiç eksik olmamıştır, bilgiye dayalı
dindarlık da hiç eksik olmamıştır. Önemli olan gönül dünyamızla,
tefekkür dünyamızı buluşturabilmektir. Sadece sanmakla, tahmin
etmekle dindarlık olmaz. Onu bilgiye dayandırmak gerekir. İslam’da
dini bilginin iki temel kaynağı var; biri Kur’an, diğeri peygamber
efendimizin sünnetleri. Bunları bizim doğru anlamamız, anlarken de
aklımızı, düşüncemizi, yorumumuzu katmamız gerekir. Kur’an’da,
“Yarabbi bize dünyada ve ahirette iyilikleri ve güzellikleri nasip
et” der. Onun için iyi dindarlık bilgiyle başlar, iyi dindarlıkta
tefekkür boyutu, düşünce boyutu çok önemlidir. Yani kişinin sadece
belli ibadetleri yapması değil, onları hangi amaca yönelik
yaptığını fark etmesi, bu kainatın yaratılışı içersinde kendisini
bir yere oturtması, anlamlı kılması gerekir.
O zaman ne için oruç tutuluyor?
Dindarlıkta düşünce boyutu kadar, ahlak boyutu da son derece
önemlidir. Bir bakıma ahlak, dindarlığı tamamlayan ve taçlandıran
üst değerdir. Peygamber efendimizin bir güzel hadisi var; “Ben
güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” diyor. Yani ahlak olmadan
dindarlık olmaz. Ahlak, kendimiz için istediğimizi bir başkası için
istemek demek. Bir başkasına zarar veren davranışı, kendimize zarar
veriyormuş gibi görmek demek. Aleyhimize de olsa doğruluktan,
dürüstlükten vazgeçmemek, bencil olmamak, paylaşmak demek. Bugün
dindarlığın ahlak boyutu biraz gözardı edildi. Yahudilik’te,
Hıristiyanlık’ta, diğer dinlerde ve Müslümanlık’ta ahlak boyutunu
daha da çok öne çıkartmamız lazım. Bana göre ahlak sorunu, dünya ve
insanlığın en temel sorunlarından biridir. Yolsuzluk, hırsızlık,
onun yansımalarıdır, alt sorunlarıdır... Ahlaktan çok söz
eden insan ahlaklı insan değildir. Ahlaktan çok söz eden
insan, ’Ahlaktan çok söz eden insandır’ sadece. Ahlaklı insan ise o
görevleri içselleştirmiş, hayatında uygulamaya başlamıştır. Hepimiz
doğanın korunması için iyi şeyler söylüyoruz. Ama sıra uygulamaya
gelince, “Ormanları talan etmeyelim, çevreyi kirletmeyelim. Ama ben
hariç” diyoruz. Oruç insani duygularımızı öne çıkarıyor
Oruçta sadece açlık çekmiyoruz, dünya nimetlerinin kıymetini fark
ediyoruz. Onun ötesinde paylaşma sorumluluğu taşımaya
başlıyoruz. Diyoruz ki: “Yarabbim bize sayısız nimetler
verdin, ben saatlerdir bunlardan uzak duruyorum. Verdiğin nimetler
sadece bana ait değil. Bencil olmamalıyım. Bu nimetleri ihtiyaç
sahibiyle paylaşmalıyım.” Yani bizim paylaşma duygumuzu,
insani özelliklerimizi öne çıkarıyor oruç. Aslında her insanın
içinde çok güzel cevherler var. İnsanların kötü, suçlu, kir pas
içinde yaratıldığını düşünemeyiz. Allah, insanları pırıl pırıl
yaratıyor. Ama dünya hayatı, hayatın cazibeleri, kiri pası, insanın
içindeki o cevheri karartıyor. Düşünceyle geçen vakit ibadet kadar
değerlidir
Peki ahlaki eğitim dini eğitimden daha mı önde
gelmeli?
Tabii... Ama, ailenin tek başına çocuğun
ahlak eğitiminde yeterli olması mümkün değil. Çünkü ’Başkası için
doğru değil ama benim çocuğum yapıversin’diyen çok. Türkiye’nin en
zor konularından biri eğitim. İnsanın o manevi tarafını onarmak,
onu dimdik ayakları üzerinde duran, istikamet sahibi, ilkeli,
kararlı bir kişi yapabilmek çok zor. Ama başarmalıyız. Oruç insana
nefsine hakim olmayı mı kazandırıyor? Ramazan’da üç önemli ibadet
yapıyoruz. Bir oruç tutuyoruz, paylaşmayı öğreniyoruz. İki
Kur’an’la yeniden buluşuyoruz. Çünkü Kur’an kıyamete kadar
insanoğlunun önünü aydınlatan, ona manevi alanda rehberlik eden bir
ilahi kitap. Onun için herkesin Kur’an’ı okuyup anlaması, üzerinde
düşünmesi gerekir. İslam dinine göre düşünceyle geçen vakit,
ibadetle geçen vakit kadar değerlidir. Düşünceyle kastettiğini
nedir? Uzakları değil, önce iç dünyamızı sorgulamak, boy aynasında
kendimize bakmak, hatalarımızı görmek, kusurlarımızı farketmek...
Bir başkasının demesine fırsat bırakmadan kendimizi onarmak. Biz
bunu nasıl yapacağız? Tefekkürle yapacağız. Yanlış yapmışsam
yanlışı kabulleneceğim. İslam dininde tövbe ve dua bu demektir.
Tövbe ve dua, Allah’ın açtığı rahmet kapısıdır. Biz melek olsaydık
Allah tövbe istemezdi bizden. Çünkü o zaman yanılmazdık. Allah
bizim yanılacağımızı, gönül kıracağımızı, kendi çıkarımız için
başkasını ezip geçebileceğimizi, günah işleyeceğimizi bildiği için
diyor ki, “Bunları fark edin, bunlardan dönün ve bir daha da
yapmayın.”
Sizin bir sözünüz var: Dünyada iyi olan birisi melek
üstü bir varlıktır...
Melekler, sadece kendisine
söyleneni yapan, sorgusuz sualsiz Allah’a boyun eğen ve hiç soru
sormayan varlıklardır. Allah insanın yaratılışını açıklarken
meleklere “Ben insanoğlunu yaratacağım. Akıl vereceğim, irade
vereceğim” diyor. Meleklerde kötülük yapma ihtimali, riski yoktur.
Oysa insanda var. İnsan kendi iradesiyle, aklıyla kötülük yapma
yolunu kapatıyor. O yüzden dünyada iyi olan birisi melek üstü bir
varlıktır.
HER İLE BİR KADIN MÜFTÜ YARDIMCISI ATAYACAĞIZ
Kadroda artık hanım vaizler olacakmış...
Eskiden de vardı. Ama sayıları çok azdı. Şimdi biz sayılarını
artırıyoruz. Çünkü toplumun yarısını kadınlar oluşturuyor.
Kadınlara dinin aydınlık mesajını daha iyi ulaştırmamız gerekiyor.
Kadın hakları konusunda yol almak zorundayız. Kadınlarını ihmal
eden, kadın hakları konusunda duyarlı davranmayan toplum bana göre
medeni toplum değildir. Onlara bu hizmetleri kim verecek?
Her ile bir kadın müftü yardımcısı atayacağız. Adım adım o
konuda ilerliyoruz. Din hizmeti kadınlarımızı da kuşatmalı
ve onlara da diğer insanlar kadar önem vermeli. Bu yüzden
Ramazan’da teravih namazlarına kadınlarımızın katılmasını,
kadınlara yönelik din hizmetini önemsiyoruz. Din hizmetiyle
birlikte, töre cinayetlerinin önlenmesi, kadın hakları bilincinin
oluşması, kız çocuklarının okullara gitmeleri, ’Haydi Okula
Kampanyası’nın güçlenmesi ve kadınlara karşı cinsiyet ayrımının
önlenmesi konusunda da son birkaç yılda çok önemli adımlar attık ve
iyi mesafeler aldık.Kadın vaizler bizim bu konudaki çabalarımızın
en önemli öncüleri...
Kadın vaizler için istenen eğitim nedir?
İlahiyat Fakültesi mezunu olmaları gerekiyor.
KAYNAK: Vatan - Mine Şenocaklı