Ağca daha çıkmadan kitabı çıktı
Abone olAğca 18 Ocak'ta tahliye oluyor. Ağca hapisten çıkmadan kitabı çıktı. İşte Saygı Öztürk'ün Ağca kitabından önemli notlar
H.Kübra KOCAOĞLU
İNTERNETHABER
ANKARA- Usta gazeteci Saygı Öztürk, daha önce gün ışığına
çıkmamış bir çok bilgi ve belgeye ulaşarak Mehmet Ali Ağca'nın
bilinmeyenlerini yazdı. Öztürk'ün kaleme aldığı “Taşeron
Mesih” adlı kitabını İNTERNETHABER'e
anlattı.
Gazeteci Abdi İpekçi’yi öldüren, Papa’yı vuran Mehmet Ali Ağca’nın
öyküsünü yeni belgelerin ışığında kitaplaştıran Öztürk, Doğan Kitap
tarafından piyasaya çıkan “Taşeron Mesih” adlı kitabında; Ağca’nın
Türk yetkililer tarafından Roma’da yapılan sorgusunun
tutanaklarını, nasıl pasaport çıkarıldığını, Türkiye’ye
getirildikten sonra avukatlarıyla yaşadıklarını, öldürülmekten
nasıl korktuğunu ve Ağca’ya yönelik kamuoyunun bilmediği daha
birçok konuyu ele alıyor.
Elinde daha önceden Ağca ile ilgili bilgilerin olduğunu
söyleyen Öztürk, Kasım ayı başında bunları kitaplaştırmaya
başlamış. "Neden Ağca?" sorumuza ise şöyle cevap
veriyor:
"Gazeteci olduğumuz için her zaman sıcak olayları takip ediyoruz,
sürekli gündemin içerisindeyiz. Gündem nereye akarsa onunla ilgili
çalışmalar yapıp bilinmeyenleri ortaya çıkarmak, olayı aydınlatmak
için çalışırız. Türkiye'nin gündeminde bir dönem Haluk Kırcı
vardı.Onunla cezaevine gidip görüştüm ve o olaylarla ilgili “Kırcı
5-6-2 Tamam Reis” adlı kitabımı yazdım. Sonra bir dönem Korkut Eken
vardı gündemde. Eken hiçbir basın mensubuyla görüşmemişti. Ama ben
görüştüm. Yine bu olaylarla ilgili "Madalyalı Mahkum" kitabımı
yazdım. Tıpkı bu olaylar gibi Ağca da 30 yıldır Türkiye'nin
gündeminde. Ağca 2006'da serbest bırakılmıştı. Ağca o 8 kayıp günde
neler yaşadı? İtalya'da Ağca'yı günlerce sorguladılar. Bunlarla
ilgili belgelere ulaşınca heyecanlanıyorsunuz tabi. Olayla ilgili
bir zaman aşımı da söz konusu. Bunun için olayla ilgili konuşmaktan
çekinmedi insanlar, rahatlıkla bilgilere ulaşmak mümkün oldu. "
Mehmet Ali Ağca'ya kitabı gönderdiniz mi?
Hayır. Avukatlar aracılığıyla bazı bilgilere ulaştım. Ağca'nın
İstanbul'daki avukatı aynı zamanda bir dönem serbest kalmasını
sağlayan kişiydi. Özellikle dışarıdaki o 8 gün için çok ilginç
açıklamaları oldu. Mesela Ağca, dönemim Cumhurbaşkanı Ahmet necdet
Sezer'den neler istemiş? Bununla ilgili bilgiler aldık.
Kitaplarınız kamuoyunda ses getiriyor ve en çok okunan
kitaplar arasına giriyor. Bu başarının sırrı nedir?
Bu benim 13. kitabım. Her kitabım çok satanlar
listesinde yer alıyor. Özellikle gündemdeki konulara ışık tutmak,
karanlıkta kalan yanlarını aydınlatmak okuyucunun ilgisini çekiyor.
Okuyucunun bu ilgisi de beni yazmaya teşvik ediyor.
Genç meslektaşlarınıza tavsiyeleriniz
nelerdir?
"Yıllar önce elimden çok kıymetli belgeler geldi geçti. Ben de bu
belgeler kimsenin eline geçmesin diye bazılarını yırttım. Ama
meslektaşlarıma şunu tavsiye ediyorum; ellerindeki belgelere sahip
çıksınlar. İleride kitap yazmasalar bile bu belgeler olaylara ışık
tutacaktır."
İŞTE KİTAPTAN BAZI İLGİNÇ KISIMLAR:
KEŞKE SEDA SAYAN BENİ BEKLESEYDİ
“Ağca on dokuz yıldır yattığı cezaevinden çıkarıldığında büyük bir
şaşkınlık içindeydi. Cezaevinde minibüse bindirilmeden önce
kendisine çelik yelek giydirildi... Ağca yüzlerine kar maskesi
takmış görevlilerin arasında bilinmeyen bir yolculuğa gidiyordu.
Önde ve arkada ayrı koruma araçları vardı. Çok sıkı güvenlik
önlemleri altında yola çıkılmış, Ancona’daki havaalanına doğru
hızla ilerleniyordu...
Ağca Türk görevliye sordu:
‘Şimdi yolculuğumuz nereye?’
‘Seni vatanına götürmek için geldik. Özel bir uçakla yurda
götüreceğiz.’
Ağca şaşırmıştı. O, serbest kaldıktan sonra İtalya’da kalmak
istiyordu. Görevlinin az önce gördüğü fotoğrafı hatırladı,
‘İtalya’da özleyeceğim tek kişi az önce resmini gördüğünüz kadın.
Bana cezaevinde tek güç veren, yaşama bağlayan bu kadındı’ dedi...
Ağca’nın öldürmek istediği Papa II. Johannes-Paulus’un resmi de
vardı çantada...
Uçak gece yarısı havalandı. Yolculuk başlamıştı. Ağca’nın taşkınlık
yapacak hali yoktu.
‘Kelepçeyi çıkarıyoruz. Yolumuz uzun. Rahat et’ dediler.
‘İyi olur. Türkiye’ye gidiyorum diye inanın çok mutluyum.’
...Uçakta kimse konuşmuyordu. Sessizliği Ağca bozdu:
‘Ben gidiyorum, İtalya’ya bu kez başkaları geliyor.’
‘Kim geliyor?’
‘Fatih Terim antrenör olarak İtalya’ya geldi. Hakan Şükür Inter’e
geliyor. Onlar burada olsaydı televizyonda onların maçlarını
izlemek ayrı bir heyecan olurdu.’
‘Hangi takımı tutuyorsun Ağca?’
‘Galatasaray hastasıyım. Hakan’ın da hayranıyım. Türkiye’yi çok
özledim. Cezaevinde çok zor günler geçirdim. Kafayı yememek için
kendimi spora verdim. Bol spor yapıyordum. Mektup yazıyordum. Vakit
geçmek bilmiyordu.’
‘Belli, güçlü görünüyorsun.’
‘Kitabı da sıkıldığım için yazdım. Yaşayıp da yazmadığım çok şeyler
var. İtalyancayı da yine can sıkıntımı gidermek için öğrendim. İyi
de oldu.’
‘Türkiye’de olup biteni öğreniyordun herhalde...’
‘Televizyondan dinliyordum. Haberler değil de en çok Seda Sayan’ın
şarkıları beni etkiliyordu.’
‘Geçenlerde evlendi, haberin var mı?’
‘Hayır şimdi öğrendim... Beni beklese iyi olurdu.’...”